'Merkez'in son kartı meyvelerini veriyor

'Merkez'in son kartı meyvelerini veriyor

Ekonomi Haberleri

Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, "Türk lirasını aslanlar gibi savunacağız" demiş ve bunun için gerekli müdahale araçlarına sahip olduklarını söylemişti.

Bu yıl ağustos sonunda dolar ilk defa 2 liranın üzerine çıktığında Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, "Türk lirasını aslanlar gibi savunacağız" demiş ve bunun için gerekli müdahale araçlarına sahip olduklarını söylemişti. Geçtiğimiz hafta açıklanan Para Politikası Kurulu (PPK) kararlarına bu açıdan bakarsak ve bu kararların ardından doların (kısa vadede) tansiyonunun nasıl düştüğünü dikkate alırsak, Merkez Bankası'nın açtığı son kartın işe yaradığını söyleyebiliriz. Merkez özetle, "Döviz kuru oynaklığına bağlı olarak enflasyon göstergelerinin bir süre daha hedefin üzerinde seyredeceği tahmin edilmektedir. Bu amaçla bir ay vadeli repo ihalelerine son verildi. Böylece bankalararası para piyasasındaki gecelik faiz oranlarının yüzde 7.75'e yakın seviyelerde oluşması sağlanacak" dedi.Yani TCMB, "enflasyon kaygısı ve Türk Lirası üzerindeki baskı" sebebiyle resmi faiz oranlarını değiştirmeden piyasadaki faiz oranını yükseltmeye çalıştı. Kararın hemen ardından yükselişe geçen tahvil faizi, 9'un üzerinde haftayı tamamladı. Hafta içi düzenlenen hazine ihalelerine gelen yüksek talep de, Türk Lirasının cazibesinin arttığını gösteriyor. Bu arada doğal olarak Türk Lirası dolar karşısında değerlenmeye başladı. Önceki hafta 2.06'ya kadar yükselen dolar, cuma günü 2 sınırından kapandı. Sonuçta TCMB'nin, likidite politikasını sıkılaştırarak mevcut makroekonomik riskleri "şimdilik" sınırladığı görülüyor.
Bu kararlar son zamanlarda ekonomi yönetiminin rahatsız olduğu "borçlanarak tüketme" eğilimini de dizginleyecek. Çünkü fonlama faizinin yükselmesi, bir süre sonra hem mevduat faizlerinin hem de kredi maliyetlerinin "biraz artması" anlamına gelecek. Bu durum (dış finansmanla) borçlanma eğiliminin azalması ve tasarrufların yükselmesi sonucunu beraberinde getirecek. Öte yandan kredi derecelendirme kuruluşu S amp;P, geçen hafta "Türkiye'nin dış finansmana bağımlılığı sebebiyle küresel piyasalardaki para hareketlerine karşı kırılgan olduğunu, kredi büyümesinin hızlanması ve borçlanma maliyetlerinin artması halinde notun düşebileceği" uyarısında bulunmuştu. İşte Merkez Bankası'nın aldığı kararlar, bu tür kırılganlıkları öne çıkararak TL'ye karşı spekülatif atakları da önleyecek türden...
Küresel likidite demişken, bir de oradaki son duruma bakalım. Geçtiğimiz hafta ABD Merkez Bankası'nın (FED) 29-30 Ekim'de yapılan toplantı tutanaklarını da gördük. "Şimdilik" tahvil alımlarının hızında değişiklik yapmama kararı alındı. Ancak FED üyeleri, önümüzdeki dönemde "açıklanacak verilere de bağlı olarak" tahvil alımlarının azaltılması konusunun gündemde tutulması gerektiğini savundu. Buna rağmen FED Başkanı olması beklenen Janet Yellen; tahvil alım programının faydalarının, içerdiği risklerden daha fazla olduğunu, mevcut FED politikalarında büyük bir değişikliğe gitmeyeceğini söyledi. Yani tahvil alımları azalsa ve bitse de, faizler uzunca süre sıfırda kalacak. Böylece borçlanma kabiliyeti ve harcamalar kolaylaşacak. Mevcut Başkan Bernanke de, "Enflasyon yüzde 2'nin altında kaldığı sürece, işsizlik oranı da yüzde 6.5'in altına inene kadar varlık alımlarına devam edilecek" mesajı verince, TL bir desteği de buradan buldu. Zirvenin 2.08 olduğunu hatırlarsak, dolar kendisine iyi bir marj oluşturmuş durumda...
Şimdi takvime bakalım: FED'in ilk toplantısı aralıkta. Hem işsizlik oranı (7.3) ve enflasyon (1.7) gibi ekonomik göstergelerin hedeflerden uzak seyretmesine, hem de Bernanke ve Yellen'in son açıklamalarına bakarsak, aralıkta da "tahvil alımlarına devam" kararı alınacak gibi görünüyor. Bu durumda iş, beklentilerin de büyük oranda işaret ettiği mart ayına kalıyor. Özellikle reel sektörün dolar ihtiyacının zamana yayılarak aşılması için önümüzde 4 ay var. Bununla birlikte "tahvil alımlarının biteceği" beklentisi de aylardır fiyatlara dahil oluyor. O halde piyasa neden rahatsız?
Doların hâlâ 2 lira sınırında bulunması, "kambiyo zararı" etkisini "azaltarak da olsa" devam ettirecek. Faizin ise 9'un üzerinde bulunması, finansman maliyetlerini artıracak. Her iki unsur da bilançolar üzerinde baskı oluşturacak türden... Borsanın 80 binde takılması, biraz bundan kaynaklanıyor. Peki ışığı nerede görüyoruz? Bence ABD, AB ve Japonya'da "sıfır faiz" politikasının uzunca bir süre devam etmesinde...


Ö.Faruk bingöl

omerfaruk.bingol@tg.com.tr

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...