'İlk kurşunu kim atarsa onu sileriz'

'İlk kurşunu kim atarsa onu sileriz'

GÜNDEM Haberleri

Çözüm sürecinin ne pahasına olursa olsun korunmasından yana olan bölge halkı, "Süreci bozacak ilk kurşunu kim atarsa, onu sileriz" diyor.

Çözüm sürecinin ne pahasına olursa olsun korunmasından yana olan bölge halkı, "İster devlet, ister örgüt olsun bu süreci bozacak ilk kurşunu kim atarsa, onu sileriz" diyor.6 Aralık'ta Yüksekova'da başlayan ve Diyarbakır'da 4 askerin kaçırılması ile devam eden gelişmelerin 2011 yılında yaşanan Silvan pususunda olduğu gibi çözüm sürecini kesintiye uğratmasından endişe edildi. Ancak, geçmişten ders alan devlet bu sefer aynı tuzağa düşmedi. Askerlerin kurtarılmasının perde arkasında yaşananlar, devletin geçmişteki olaylardan önemli dersler çıkardığını ortaya koyuyor.İki gün önce Diyarbakır'da askerler kaçırıldığında 2011'deki hataların tekrarlanmaması için çok dikkatli davranıldı. İnsansız hava araçları (İHA) aracılığıyla, kaçırılan askerler an be an takip edildi. Silvan olayında jandarma komando ve piyade birlikleri araziye çıkarılmış ve günlerce açık hedef yapılmıştı. Bu kez bu birlikler geride destek olarak tutuldu. Özel eğitimli Jandarma Özel Harekât Birlikleri (JÖH) askerlerin tutulduğu alanın çevresindeki stratejik noktalara konuşlandırıldı. İHA'lardan alınan koordinatlarla çember giderek daraltıldı.
KCK'nın son eyleminin altında önemli bir tuzak daha vardı. KCK, askerleri bu sefer PKK'nın dağ kadrosu HPG aracılığıyla değil de "Halk İnisiyatifi" adını verdiği sivil milisleri aracılığıyla kaçırdı. Bölge halkının da bu eyleme katılımını sağladı. Amaçları olabilecek bir kurtarma operasyonunda sivil kayıpların yaşanmasını sağlamaktı. Yüksekova'da da gösteride polise uzun namlulu silahlarla ateş açılmış, polisin karşılık vermesi üzerine iki kişi ölünce "devlet sivilleri öldürüyor" propagandası yürütülmüştü. Ancak Diyarbakır'da aynı tuzağa düşülmedi.
Rehin tutulan askerlerin can güvenliği ve sivil kayıpların yaşanmaması için hemen müdahaleye geçilmedi. Çember iyice daraltıldıktan sonra Ankara ve Diyarbakır'dan devreye girilerek Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) yetkilileri harekete geçirildi. Askerleri teslim alan BDP Diyarbakır İl Başkanı Zübeyde Zümrüt en başından itibaren Selahattin Demirtaş'ın devrede olduğunu, devlet yetkililerinin BDP üst yönetimi ile irtibata geçtiğini belirtiyor. Zümrüt, olay gecesi Lice'ye gittiğinde önce askerî yetkililer ve kaymakamla görüştüğünü belirtiyor. Asker, olayın diyalogla tatlıya bağlanmasından yana tutum sergiliyor. Zümrüt, bölge halkından da kendilerine çok sayıda talep geldiğini belirtiyor. "Halk çatışma çıkmadan askerlerin alınıp devlete teslim edilmesini istiyordu" diyor. Zümrüt ve beraberindekiler de askerleri tutulduğu alandan alıp güvenlik güçlerine teslim ediyor.
Bölge halkı çözüm sürecinin ne pahasına olursa olsun korunmasından yana. Taksici Mevlüt Dugan, "İster devlet ister örgüt olsun bu süreci bozacak ilk kurşunu kim atarsa, onu sileriz. Son bir yıldır cenaze gelmiyor bu şehre, kötü haberlerle uyanmıyoruz. Kimse bu huzurun kaldırıp eski günlerin geri gelmesine tahammül etmez artık" diyor. Aslında bu cümleler bölge halkının genel hissiyatı. Halk devlet içinde de örgüt içinde de süreci sabote etmeye çalışanların olduğunun farkında. Ama artık kimse bu ayak oyunlarına aldanmıyor.
Yüksekova'daki olayları başlatan mezar tartışmasının aslı da farklı. Tahrip edildi denilen mezarlar da KCK'nın kurtarılmış bölge ilan ettiği Orman Mahallesinde bulunuyor. Tahrip iddiasının da doğru olmadığı belirtiliyor.
Melik Duvaklı YORUM / ANALİZ
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...