Engelli kızı, Mim Kemal Hoca'nın dünyasını değiştirdi

Engelli kızı, Mim Kemal Hoca'nın dünyasını değiştirdi

YAŞAM Haberleri

Down sendromlu kızının doğumundan sonra bütün kariyerini bir kenara bırakan Mim Kemal Öke, kendini engelli gençlerin eğitimine adadı.

Aynı adı-soyadı taşıdığı dedesi, Atatürk'ün doktoruydu. Yola çıktığında, dedesi gibi 'büyük adam' olmak istiyordu! 24 yaşına vardığında BM'de danışman; 35'ine geldiğinde Boğaziçi Üniversitesi'nde, Türkiye'nin en genç profesörüydü. O zirveye çıkarken, sırf engel olmamak için, 4 yaşına giren oğlu Alihan'ın aort damarlarındaki rahatsızlığını bile sakladı, ailesi. Öğrendiğinde, evladını ameliyat ettirebilmek için en değer verdiği şeyi, kitaplarını satmak zorunda kaldı. Acı da olsa, babalığının farkına varmıştı.1991 yılında, kızı Nazlı doğduğunda yaşayacağı şok ise ilkinden çok daha ağırdı. Dünya güzeli kızının down sendromlu doğduğunu öğrenince, onu annesine göstermemelerini bile istedi. Büyük travma başlıyordu...
O güne kadar ağzına alkol koymayan 37 yaşındaki genç adamı, elinde viski şişeleriyle Nişantaşı'nın köşelerinden toplayacaklardı...
Çocuğu bir yere terk edip gitmekten, yeni bir aile kurmaya kadar türlü şeyler geldi aklına. Nazlı'nın doktorları içinden "Camı açık bırakın" diyecek vicdansızlar çıksa bile yapamadı. Kendi kendine "Niçin ben Allahım" diyordu! Ta ki, eşinin ısrarıyla gittiği Cuma namazına kadar…

İSTEMEDİĞİ KIZI, KURTULUŞU OLDU
Camiye gittiğinde cemaatin en arkasına oturdu. O anda hayale daldı… Fırtınalı bir havada, o istemediği kızı, keskin bir bıçağın üzerinden geçmesi gereken babasına "Tut elimi baba, seni karşıya geçireceğim" diyordu. Sırat köprüsünden kızı sayesinde geçti! Namaz biter bitmez, koşarak eve gitti. Eve vardığında, ağlayarak Nazlı'ya sarılıyordu… Bu boşalma, yeni bir hayatın da başlangıcıydı. Kariyerini ve hayallerini bir kenara koyup, kendini kızına adayacak bir babanın yeni hayatının başlangıcı…
Nazlı'nın tetkikleri için bir süre İngiltere'de kaldılar… Oradan ABD'ye geçtiler. Türkiye'de özel eğitimin esamesi bile okunmazken, eğitim programları ve fizyoterapi alanında büyük birikimle döndüler. Ama ellerindeki özel eğitim programını uygulayabilecek bir okul bile yoktu. Yılmadı, hatta bu konudaki birikimiyle, Prof. Dr. Bülent Üstündağ adıyla (dedesi) "47. Kromozom" adında kitap bile yazdı.
Bir yandan da Nazlı'ya okumayı öğretebilmek için çabalıyorlardı. 3.5 yaşında, 65 fişi okutacak kadar ilerlediler. Nazlı ilkokula başladığında, hem okuyor hem yazıyordu. Ama ortaokula geldiğinde majör depresyona girerek içine kapandı. İlaçlar da ülser yapmaktan, halüsinasyonlar getirmekten başka işe yaramadı.
O günlerde Nazlı'yı özel bir eğitim kurumuna götürürken, orada tanıştığı işadamı Yaşar Bey dikkatini çekti. Engelli bir çocuğu olmamasına rağmen, çocuklara haftada iki gün ritim dersi veren bu beyefendiye "Ya hocam! Bu güzel de, bunu bir de görselleştirsek. O dansı, birisi çıksa gösterse" dedi. Muhatabının "Kim yapacak?" sorusuna,"Ben yaparım" karşılığını verdi.
Ritim çalışmalarıyla ilgili internette araştırmalar yapar olmuştu. Yetinmedi, Afrika danslarını öğrendi. nbsp;Ve bir gün engelli öğrencilerin karşısına dans ederek çıktı. Çocukların "Biz de istiyoruz" demesiyle, dans dersleri artık başlamıştı… Öğrencilikten ve öğretmenlikten hiç vazgeçmedi… 2010 ve 2012 yıllarında, bu alanda üst üste 3 kitap yazdı. 3 yıldır da Ataşehir'deki evinin yakınında Düşler Akademisi'nde ritim ve dans terapisi dersleri veriyor. Salı ve Cumartesi günleri, hiç aksatmadan ve bir kuruş bile para almadan… Haftada bir gün de İstanbul Ticaret Üniversitesi'nde 'Prof. Dr. Mim Kemal Öke' oluyor, öğrencilerine!

'ENGEL'LERİ ORTADAN KALDIRAN HOCA
Mim Kemal Hoca'nın 40 civarında öğrencisi var. Bunların bir bölümü engelli öğrenciler. Deneyimli olanları, 'master' unvanıyla başköşede. 'Assolistler' desek yeri. Yanlarında ise henüz pişmekte olanlar ya da acemiler var. Geriye, 'gönüllüler' yani veliler oluşturuyor.
Derse başladığı anda, Mim Kemal Öke bambaşka bir adam olarak çıkıveriyor sahneye…
Kuğu Gölü balesinde dans eder gibi, başlıyor ısınmaya. El-kol egzersizlerinden sonra, sıra bir öğrenciyi piste almaya geliyor. Öğrencisiyle dans ederken, adeta kendinden geçiyor. Dans sona erdikten sonra biraz ciddiyet…
Derse verilen arada en çok dikkatimi çeken öğrencinin, 34 yaşındaki Mehmet Gökhan'ın yanına gidiyorum. Annesine bakılırsa, 30 yaşına kadar Mehmet Gökhan hiçbir şey yapamadı, yönlendirilemedi. 70 yaşındayım; ama şu son üç yıldaki kadar mutlu olmadım" diyor. Bir gözü hiç görmeyen, bir gözü de ameliyatla ancak yüzde 10 görür hâle gelebilen Gökhan'ın doğuştan olmasa bile sonradan ortaya çıkan bir zeka kaybı var. 10 yıl evvel babasını kaybettikten sonra girdiği bunalımla daha da geriye gitmiş. 6 yaşında konservatuvar sınavını kazanacak kadar yetenekli bu genç adamın içindeki cevheri, yıllar sonra Mim Kemal Öke çekip çıkarmış. Mehmet Gökhan, Düşler Akademisi bünyesinde kurulan 'SocialInclusionBand' adlı grubun solisti oluvermiş. Kaş'ta, İzmir'de, İstanbul Babylon'da ve Cenevre'de sahne almışlar. Kendisi, "Şimdi, öfke patlamalarım azaldı. Beynim rahatladı. Psikolojik olarak dengem yerine geldi. Çok mutluyum" diyor. Annesi ise mutluluğunu, "Son bir yıldır epilepsi nöbeti geçirmiyor" cümlesiyle ortaya koyuyor.

KARİYER Mİ, O DA NE?
2. derse giriyoruz… Bu ders, sözlü kısma ayrılmış… Şarkılar, türküler söyleniyor. Kâtibim, Sabahın Seher Vaktinde Ali'yi Gördüm, Pencereden Bir Taş Geldi (Mamoş) bunlardan bazıları. Aşka gelmeyene aşk olsun! Kendini tutamayan Mim Kemal Hoca da bir semazen gibi dönmeye başlıyor kalabalığın ortasında… nbsp;
Böyle bir ruhani havanın, 'engelli', 'engelsiz' herkesi etkileyeceği açık… Öğrencilerden bir genç kız, Mim Kemal Öke'ye gözünü dikmiş ve "Seninle dans etmek istiyorum" demiş. Bu olayı gözleri dolarak anlatan Öke, "Evlilik dansımdan daha güzeldi" eklemesini yapıyor.
Ona göre bu işi yapmasının 3 sırrı var. Birincisi, hâlâ öğrenci olması. İkincisi, kızının down sendromlu olması. Üçüncüsü de, hiçbir beklenti olmaksızın, sadece öğrencilerini mutlu etmek isteyişi. Öke'nin derslerinde, herkesin mutluluğu bir diğerini tetikliyor. Öğrencileri coştuğu anda, kendisi daha da çocuklaşıyor.
Bir yandan güzel sohbetleri, bir yandan üniversite hocalığı, bir yandan engelli öğrencileri, bir yandan da Nazlı."Bazen çok yoruluyorum" nbsp; dese de, geriye bakıp "Oh be! Bugün de bir-iki kişiyi mutlu ettim sanırım" dediği anda her şey geçiyor! Geriye baktığında, parlak bir kariyeri elinin tersiyle ittiğine pişman mı? Verdiği cevapla gözümde daha da büyüyor: "Keşke daha önce olsaydı diyorum: O kadar sene neden siyaset ve uluslararası ilişkilerle uğraşmışım diyorum. Ona yanıyorum!"

nbsp;Engelli kızı, Mim Kemal Hoca'nın dünyasını değiştirdi
Düşler Akademisi'nde 40'a yakın öğrencisi bulunan Prof.?Dr. Mim Kemal?Öke, vaktinin büyük çoğunluğunu down sendromlu gençlere eğitim vererek geçiriyor. nbsp;

nbsp;Engelli kızı, Mim Kemal Hoca'nın dünyasını değiştirdi
40 ÖĞRENCİSİ VAR!
Kızı Nazlı'nın (sağda) down sendromlu dünyaya gelmesinin ardından hayatı değişen Mim Kemal?Öke, ilkokul öncesi okuma-yazma öğrettiği kızının yanı sıra 40'a yakın gence eğitim veriyor. nbsp;


Fatih VURAL/TÜRKİYE GAZETESİ
Fotoğraflar: Arif Yaman nbsp;
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...