ABD, Rusya'ya karşı askeri güç kullanır mı?

/ Kaynak: AA
ABD, Rusya'ya karşı askeri güç kullanır mı?

DÜNYA Haberleri  / AA

Amerikan halkının pek tanımadığı Ukrayna için ABD'nin, Rusya karşısında askeri güç kullanması, alanda çok büyük gelişmeler olmadıkça uzak ihtimal.

Barışkan Ünal/Michael Hernandez - ABD, Ukrayna'ya bağlı Kırım Özerk Cumhuriyeti'ni ordusuyla kontrol altına alan Rusya'ya karşı uluslararası baskı kurmaya çalışıyor ama elindeki seçenekler sınırlı.

ABD'nin, ulusal çıkarları ile doğrudan bağlantısı olmayan ve Amerikan halkının pek tanımadığı Ukrayna için Rusya karşısında askeri güç kullanması, alanda çok büyük gelişmeler olmadıkça uzak ihtimalken, Rusya'nın G-8'den çıkarılması gibi diplomatik olasılıklar "sembolik" adımlar olacağından çok etkili olacağı düşünülmüyor, Rusya'ya karşı en etkili koz ekonomik yaptırımlar ancak her ne kadar Rusya ekonomide Avrupa'ya bağlı olsa da Avrupa'nın enerji alanında Rusya'ya bağımlılığı, yaptırımlar önündeki en büyük zorluk.

Rusya'nın Kırım'ı kontrol altına almasının ardından uluslararası alanda yoğun diplomatik temaslara başlayan ABD, Rusya'yı uluslararası toplumdan izole ederek geri adım attırmaya çalışıyor. Bu noktada ABD'nin önündeki seçenekler de şöyle: Askeri, diplomatik ve ekonomik adımlar.

-Askeri seçenek zor-

Askeri seçenekler noktasında, ABD'nin, Rusya'nın askeri güç gösterisine benzer şekilde karşılık vermek veya bunu NATO gibi örgütler yoluyla yapmak gibi opsiyonları bulunuyor.

ABD, son gelişmeler karşısında Rusya ile askeri ilişkileri askıya aldı. Akdeniz'deki ABD gemilerinin Karadeniz'e doğru hareketliliğine dair haberler ise ABD Savunma Bakanlığı'nca yalanlandı. Ancak Washington için sahada çok büyük değişiklikler olmadığı müddetçe, şu anda askeri seçenek uzak görünüyor.

Birincisi, Ukrayna ABD'nin "ulusal çıkarlarını" doğrudan etkileyen bir ülke değil. Amerikalı yetkililerin sert açıklamalarına rağmen, "Ukrayna meselesi bizim ulusal çıkarımızı ilgilendiriyor" ifadesini kullanmamaları gözden kaçmıyor.

İkinci olarak, Ukrayna Amerikan kamuoyunun pek aşina olduğu bir ülke değil. Ortadoğu'nun göbeğinde 3 yıldır kan dökülen, tüm dünyanın gündeminden düşmeyen ve ABD'nin "ulusal çıkarları için önemli" olduğunu söylediği Suriye konusunda bile ABD yönetiminin herhangi bir askeri adım atmasına karşı çıkan Amerikan halkının, bunu Ukrayna için istemesi neredeyse imkansız.

Üçüncü olarak, Kongre de Obama'nın arkasında durmaz görünüyor. ABD'nin dünyada daha etkin olmasını ve Suriye konusuna ABD'nin daha çok müdahil olmasını isteyen Senatör John McCain'in bile konu Ukrayna ve Rusya olduğunda, sorunun askeri değil diplomatik yollarla çözülmesi gerektiğine vurgu yapması, Kongre'deki genel havayı ortaya koyuyor.

Dördüncü olarak, Washington'daki diğer genel kanı, ABD'nin, Ukrayna için Rusya ile askeri anlamda "karşı karşıya" gelmek istemeyeceği. Obama yönetiminin, Suriye'de bile sınırlı askeri seçeneklerden uzak durduğu ve Rusya ile karşı karşıya gelmek istemediği düşünüldüğünde, Ukrayna için askeri seçenek de uzak görünüyor.

-"Putin blöf yaptığımızı biliyor"-

Brookings Enstitüsü uzmanı Michael O'Hanlon da AA muhabirinin sorularını yanıtlarken, askeri karşılık ihtimalini çok düşük bulduğunu kaydetti. O'Hanlon, "Askeri yanıt için hazırlıklar yapmamız gerektiğini söyleyenlere katılmıyorum" dedi.

O'Hanlon, "Askeri seçeneklerden konuştuğumuzda Putin blöf yaptığımızı veya bunu gerçekten yapmayacağımızı biliyor" ifadesini kullandı. Bunun da Putin'de, neredeyse ABD'yi test etmek için şansını sonuna kadar kullanma isteğini yaşattığını dile getiren O'Hanlon, "Dolayısıyla, (askeri seçeneğin) yanıt vermek için en iyi yol olduğunu düşünmüyorum" diye konuştu.

Düşünce kuruluşlarından Heritage Foundation'da Dış Politikalar Direktörü James Carafano da Rusya'ya askeri karşılık verme seçeneğinin pek olası görünmediğini söyledi.

Askeri seçenek için diğer bir opsiyon ise NATO'nun kullanılması. Bu konuda Polonya, NATO'nun istişare amaçlı 4. maddesinin aktive edilmesi talebini iletti ama Ukrayna NATO üyesi olmadığından NATO'nun güvenlik şemsiyesi altına giremeyeceği belirtiliyor.

O'Hanlon da Ukrayna'nın NATO üyesi olmadığına dikkati çekerek, "Bu kriz üzerinden nükleer savaş riski fikri bana mantıklı gelmiyor" dedi.

AB ülkelerinin de askeri seçeneklere olumlu bakmadığı dikkate alındığında, ABD ve uluslararası toplumun elinde diplomatik baskı ve ekonomik yaptırımlar kalıyor.

-Rusya'ya diplomatik baskılar etki eder mi?-

Washington, hafta sonundan bu yana uluslararası arenada Rusya'ya karşı tek bir ağız oluşturmaya çalışıyor.

İngiltere, Fransa, Almanya başta olmak üzere birçok ülkenin liderleriyle görüşen Obama, G-7 ülkelerini, Rusya'da yapılacak G-8 toplantısının hazırlık faaliyetlerini askıya almaya ikna etti. ABD Dışişleri Bakanı John Kerry de Rusya'nın G-8'den ihraç edilmesi gibi bazı tehditlerde bulundu. Peki bunlar etkili olabilir mi?.

Rusya'nın G-8'den çıkarılması Batı tarafından reddedildiği anlamına gelir ve bu noktada Kerry'nin G-8 tehdidine şimdiden bazı AB ülkelerinden karşı çıkış geldi. Almanya Dışişleri Bakanı Frank Walter Steinmeier, "G8-bizim Batı olarak Rusya ile doğrudan konuştuğumuz tek bir yapıdır. Biz gerçekten bu tek yapıyı feda edecek miyiz?" ifadesini kullanırken, Belçika da Rusya'nın G-8'den çıkarılmasına karşı duruş sergiledi.

Bu noktada, Rusya'nın, dünya kamuoyunun ciddi tepkisini çekecek yeni adımlar atmadığı müddetçe, ABD'nin bu ülkeye yönelik bu diplomatik adımını başarabilmesi için önemli ikna turları yapması gerekiyor.

Bunun yanında, G-8'den dışlansa bile Rusya hala birçok uluslararası örgütün üyesi. Rusların, BM Güvenlik Konseyi'nde veto hakkı bulunuyor, İran ile 5+1 görüşmeleri, Kuzey Kore ile altılı görüşmelerde yer alıyorlar ve Suriye krizinin çözümündeki taraflardan biri.

Dolayısıyla, ABD uluslararası kamuoyunda Rusya'yı yalnızlaştırmayı bir noktada başarabilse de görmezden gelinecek bir ülke haline getirebilmesi imkansız.

Bunun yanında, Putin'in ABD ve AB'nin tüm bu diplomatik izolasyon ve kınama hareketlerini dikkate alıp almayacağı merak konusu. Çünkü Gürcistan örneğinde, Putin'in bu tip "imaj" meselelerini çok fazla önemsemediği açıkça görülmüştü.

Uzman Carafano da Rusya'nın G-8'den çıkarılması ihtimaline yönelik soru üzerine, "Bence anlamsız, çünkü bunlar sembolik şeyler ve bir etkisi olmayacaktır" yorumunda bulundu.

-Ekonomik yollardan Rusya'ya darbe-

ABD ve diğer ülkelerin elindeki en önemli seçenek ekonomik yaptırımlar.

Washington çevrelerinde birçok kesim, Rusya'ya yönelik yaptırımların genişletilmesini istiyor. Rus liderlere yönelik vize yasaklarından, Kırım'daki Rus banka ve özel sektör şirketlerine yaptırımlara, geniş çaplı baskıların Rusya ekonomisini etkileyebileceği belirtiliyor. AB liderleri de Rusya ile vizeler ve daha fazla ekonomik işbirliğine yönelik görüşmeleri durdurabileceklerini ifade ediyor.

Kongre'den de ABD'nin ekonomik yaptırımlar getirmesi yönünde talepler gelmeye başladı. Temsilciler Meclisi Dışilişkiler Komitesi Başkanı Ed Royce, ABD ve Avrupa'nın Rusya'nın ekonomisini tehdit eden kolektif adımlar atması gerektiğini belirterek, ABD'nin olası ekonomik yaptırımlarına yönelik Kongre'de görüşme çağrısı yaptı. Senato'nun Dışilişkiler Komitesi Başkanı Robert Menendez de olası yaptırımlara yönelik görüşlerini dile getirdi.

Rusya ekonomisinin Batı'ya bağımlılığı göz önüne alındığında, bu adımlar etkin bir araç olarak da ortaya çıkıyor, ama işin çetrefilli noktaları da var. Çünkü Rusya'nın Avrupa'ya bağımlılığı kadar Avrupa ekonomisi de Rusya ile ticarette ciddi entegrasyon içinde. Bu noktada şimdiden İngiltere, Almanya ve Hollanda gibi ülkelerin ciddi ekonomik yaptırımlara yönelik çekinceleri gün yüzüne çıkıyor.

Brookings Enstitüsü uzmanı O'Hanlon, ekonomik yaptırımların Rusya'nın karar mekanizmasını değiştirip değiştirmeyeceğini de değerlendirdi.

O'Hanlon, "Bence bu yüksek ihtimal, çünkü Rusya'nın bazı hesaplamalara ihtiyacı var. Rusya, hepsi aynı anda onun olsun istiyor. Yani, hem eski Sovyet ülkelerinde ekstra etkilerinin olmasını istiyor hem de güçlü olacağı bir ekonomiye sahip olmak. Rusya, gelecek 10 yılda savunma alanında 600 milyar dolarlık modernizasyon yapmayı planlıyor. Bu modernizasyonu, enerji ihracatı yapmadan yapamazsınız" dedi.

Ancak Avrupa'nın Rusya'nın enerjisine yönelik bağımlılığına da dikkati çeken O'Hanlon, "Ancak Putin yaptırım tehditlerini çok fazla dikkate almayabilir, bizim Rusya'nın enerjisine çok ihtiyacımız olduğunu biliyorlar. Ancak, gerçekten güvenilirliği olan ciddi yaptırım ihtimalleriyle yüzleşmesini sağlarsak, o zaman zorlu bir karar vermesi gerekecektir" diye konuştu.

O'Hanlon, Rusya'nın, enerji konusundaki bu kozunu çok güçlü biçimde kullandığı zamanlar olduğunu belirterek, "Ancak aynı zamanda Rusya'nın dünyaya, dünyanın Rusya'ya ihtiyacı olduğundan daha fazla ihtiyacı var. Rus hidrokarbonlarının ihracatını azaltacak yollar bulabiliriz, bunları uluslararası bankalara girişleri olmadan yapamazlar. Eğer ciddi bir yaptırım olursa, ekonomilerine etkisi çok yüksek olur. 150 milyon insan yaşıyor orada" dedi.

Düşünce kuruluşlarından Heritage Foundation'da Dış Politikalar Direktörü Carafano ise Rusya'ya karşı diplomatik ve ekonomik yaptırımların etkinliğine şüpheci yaklaştı.

Putin'in "oyunu çok zekice oynadığını" savunan Carafano, Avrupa ve Rusya'nın ekonomik olarak birbirine çok fazla entegre olduğuna dikkati çekti. Carafano, dolayısıyla bir yaptırımın etkili olabilmesi için sadece ABD değil Avrupalıların da ekonomik yaptırımlar getirmesi gerektiğini kayderek, "Ancak bundan acı çekecek olan Avrupalılar ve günün sonunda elde edilecek kazanç bu acıya değmeli" dedi. Carafano, bu noktada da Avrupalılar arasında konsensus sağlamanın zor olabileceğini söyledi.

ABD'nin kendi yaptırımlarının olası etkilerine yönelik soru üzerine Carafano, "Putin'i kısa vadede etkilemeyebilir ama uzun vadede önemli etki yapacaktır" dedi. Carafano, ABD'nin asıl yapması gereken şeyin, doğu Avrupa ülkelerindeki serbest piyasayı artırmak olduğunu kaydetti.

- Gözden kaçmaması gereken diğer engeller: Suriye-

Bunun yanında, ABD-Rusya ilişkilerinde veya Rusya'nın uluslararası toplumdaki yerinde gözden kaçırılmaması gereken noktalar da var. Çünkü ABD'nin hala birçok konuda Rusya'nın desteğine ve onu iknaya ihtiyacı var ki, bunların başında Suriye geliyor.

Suriye'de Esed rejimini destekleyen Rusya, siyasi çözüm için elini taşın altına koymadıkça Suriye'deki trajedinin sonlanmasında ilerleme görmek zor. Aynı şekilde ABD'nin İran ve Kuzey Kore ile nükleer müzakerelerde ve Afganistan'dan askerlerini çekmeye çalışırken bölgede Rusya ile işbirliğine ihtiyacı var. Bu da Obama yönetiminin hareket alanını sınırlıyor. Putin de avantajı işte bu noktalarda değerlendiriyor.

Bu noktada, Ukrayna üzerindeki ABD-Rusya satrancında hamlelerin dikkatli atılması gerekiyor ki, önümüzdeki günlerdeki gelişmeler ve Rusya'nın tavrı hamlelerin hangi yöne kayacağının göstergesi olacak.

DÜNYA
Kaynak: AA
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...