HAYIRLI RAMAZANLAR

__:__:__

Türk sineması 100 yılı devirdi

Kaynak: AA
Türk sineması 100 yılı devirdi

KÜLTÜR - SANAT Haberleri  / AA

Türk sineması, ilk Türk filmi kabul edilen "Ayastefanos Abidesinin Yıkılışı"nın çekilmesinin ardından 100 yılı geride bıraktı.

Siyah beyaz ve sessiz filmlerden, milyonlarca insanın kalbinde yer eden filmlere kadar Türk sinemasının yolculuğunu AA muhabiri derledi. nbsp;Dünya "sihirli perde" ile ilk kez Lumieres Kardeşler vasıtasıyla 1896'da tanıştı. Bir trenin gardan hareketini gösteren film, izleyenlerde büyük etki bırakmış hatta korkup kaçmalarına neden olmuştu. Osmanlı Devleti de bu yeni gelişmeyle yakından ilgilendi ve aynı yıl nbsp;bu topraklardaki ilk sinema gösterimi Yıldız Sarayı'nda gerçekleşti. Takip eden yıllarda da İstanbul, İzmir ve Selanik'te sinema salonları açıldı. nbsp;


Sinemanın başlangıcı, Rus anıtının yıkılması


1.Dünya Savaşı'nın başladığı günlerde yedek subaylığını yapan Fuat Uzkınay'ın 14 kasım 1914'te çektiği "Ayastefanos'taki Rus Abidesinin Yıkılışı" belgeseliyle Türk sineması hayat buldu.


1. Dünya Savaşı'nın ardından, İstanbul'un İtilaf devletlerinin işgali altında bulunduğu 1919'da çekilen "Mürebbiye" ise Fransız kadınları kötü gösterdiği gerekçesiyle Türk sinemasının sansüre uğrayan ilk filmi olarak tarihe geçti. nbsp;


Türk sinemasının ilk "Altın Ayı"sı
Türk sineması uluslararası ilk büyük zaferine, 1964'te Berlin Film Şenliği'nde "Altın Ayı"yı kazanan Metin Erksan'ın "Susuz Yaz" filmiyle ulaştı. Aynı yıl Türk Film Prodüktörleri Cemiyeti ve Antalya Belediyesinin ortak girişimleriyle I. Antalya Film Festivali (Altın Portakal) düzenlendi. nbsp;1965'ten itibarense bir filmin 5-6 günde tamamlandığı, iç içe filmler çevrildiği "hızlı" film furyası başladı. Günlük gazetelerde ve dergilerde yayınlanan çizgi romanlarla fotoromanların beyaz perdeye de yansıtılmasıyla başlayan avantür filmler modasıyla başta Killing olmak üzere Baytekin, Fantoma, Mandrake, Uçan Adam gibi filmler çekildi.


Yeşilçam'ın sonu
Türk sineması, 1980 darbesinin etkisiyle dönüşüm yaşarken, filmlerin başrol oyuncusu yerine yönetmeniyle anılmaya başlamasıyla "Yeşilçam" dönemi sona erdi. 80'lerin başlarında 70 civarında film üretilirken 1984'ten itibaren yıllık 100 fiilmin üzerine çıkıldı ve sanat filmlerine ağırlık verildi. Film festivallerinin kendi seyirci kitlesini oluşturmaya başladığı bu dönemde, Türk sineması Cannes Film Festivali'nin büyük ödülü "Altın Palmiye"ye, ilk kez Şerif Gören ve Yılmaz Güney'in "Yol" filmiyle 1982'de sahip oldu.


Sinemada suskunluk çağı
Türk sinemasının krize girdiği 1990'lı yıllarda film üretimi sayısı yılda 10'a kadar düştü. Sinemaların kapandığı, televizyon kanallarının çeşitlendiği, VCD-DVD'lerle alternatif izleme alanlarının ortaya çıktığı dönemde Türk sineması kimlik arayışına girdi.
Yönetmenlerin daha gerçekçi ve yaşamın içinden küçük öykülerin anlatıldığı yapımlara yöneldiği bu dönemde televizyon kanallarının desteğiyle de pek çok film üretildi. Yavuz Turgul'un 1996'da çektiği "Eşkiya" filmi 90'ların en önemli yapımı olurken, Türk sinemasının yeniden zirveye çıkması için gereken ivmeyi sağladı. Sinan Çetin'in "Berlin in Berlin", Ömer Vargı'nın "Her Şey Çok Güzel Olacak", Mustafa Altıoklar'ın "Ağır Roman", Derviş Zam'in "Tabutta Rövaşata", Reha Erdem'in "Kaç Para Kaç", Tomris Giritlioğlu'nun "Salkım Hanımın Taneleri" dönemin dikkat çeken yapımları arasında yer aldı.


Milenyumun bereketi
Türk sineması tırmanışa geçtiği 2000'li yıllarda ilk önemli başarısını, Nuri Bilge Ceylan'ın 2003'de Cannes Film Festivali'nde "Jüri Büyük Ödülü"nü kazanmasıyla yakaladı. Özellikle 2005'ten itibaren film üretim sayısı ve kalitesindeki artışın yanı sıra Türk filmi seyircisi de sinemaları doldurdu. Rekorların kırıldığı 2000'li yıllarda, Türk sineması bugüne kadarki en büyük gişesine geçen yıl vizyona giren ve yaklaşık 6 milyon 670 bin kişinin izlediği "Düğün Dernek" filmiyle ulaştı. Hem seyirci hem hasılat bakımından milyonları gören Türk sineması, özellikle yerli film izleyicisi bakımından dünyada ön sıralara yerleşti.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...