Mutsuz musunuz? Korkuyor musunuz?

Mutsuz musunuz? Korkuyor musunuz?

YAŞAM Haberleri

Carpe Diem'in yazarı Aşkım Kapışmak: Biraz ünlüysen çok mutlu sanıyorlar. Bizim en iyi yaptığımız şey, maske takmak.

"Üniversite okurken otistik çocuklarla çalışmaya başladım. Onlar farklı bir boyutta yaşıyorlar. Maneviyatla, kişisel gelişimle, psikolojiyle bu dönemde tanıştım. Kendimi aradıkça insanları bulmaya başladım."

"Azalmadan çoğalamazsınız. Bir somut, bir soyut taraf var insanda. Somut nbsp;taraf yani zenginlik, maddesel kısım arttıkça soyut becerileri azalmaya başlıyor insanların."

Annem bir gün telefon açtı, 'kızım sen az biraz delisin ya, bir adam var onu dinlemen lazım, öyle klasik bir danışman değil, sen bir dinle, ismi de Aşkım Kapışmak' dedi. Sonra yetmedi bir de mesaj attı, 'mutlaka dinle' diye. Velhasıl bu vesileyle keşfettiğim ve çok takdir ettiğim Aşkım Kapışmak ile sizler için bu günlerde çok da ihtiyacımız olan 'mutlu olmak' üzerine bir söyleşi yaptım. Annemi anlatınca, "Genelde anneler çok seviyor beni, kızlarını, oğullarını arayıp, 'bu adamı dinle diyorlar'" diye de ekledi Aşkım Kapışmak.
gt; İsminiz yaptığınız işle çok uyumlu ve sonradan alınma bir isim de değil, hikayesini anlatır mısınız?
1979 doğumluyum, dedem ben doğmadan bir kaç sene önce ölmüş ve rahmetli anneannem dedeme hep aşkım dermiş. Ben doğduğumda da simamı dedeme çok benzetmiş ve Aşkım demiş. Ailecek ismimie böyle karar vermişler. Soyadım da aslında 'Kapışmaz' ama kütüğe geçerken babamınki 'Kapışmak' olarak geçiyor ve ortaya ismim çıkıyor.
gt; İsminiz size zorluk çıkardı mı ? Şu anda yaptığınız işte avantaj oluşturuyor mu?
Akılda kalmak açısından çok iyi oluyor. Markalaşmak açısından da çok faydası oldu. Gerçek ismim olduğuna inanmayanlar da oluyor. Çocukken benim yüzümden kavga eden bir çok çift oldu. Bazen yolda bana birisi 'Aşkım' deyince sorun oluyor. Bazen ofisime kocasıyla gelip kontrol etmek istiyenler oluyor. Futbol oynarken takım arkadaşlarım bana 'Aşkım' diye seslendiğinde özellikle küçük yaşlarda sorun oluyordu. Takma isimler takıyorlardı bazen. 'Değiştir şu ismini kavga bile edilmiyor senle' diyenler de oldu. Allah'a şükürler olsun geçti hepsi şimdi herşey yolunda.
gt; Nerelisiniz?
Anne, babam Elazığ'lı ama orada yaşayan kimsemiz kalmadı. Bir tek doğu turuna çıktığımda görmüştüm.
gt; Size bu güzel kitapları yazdıran eğitim mi tecrübe mi?
Eğitimin çok katkısı olmadı aslında. Yaşadıklarım diyebilirim. Çünkü babam hiç bir zaman okumamı istemiyordu, çalışmamı istiyordu. Eğitime çok önem vermeyen bir adamdı. Sevginin çok aktığı bir ailede büyümedim. Anne babam birlikte ama nevrotik bir yaşam sürüyorlardı. Ben mesleğe başladıktan sonra biraz değiştiler. Anne babaya akıl verilemez tabi ama televizyondan beni izledikçe bazı şeyleri değiştirdiler. Çocukluk dönemimde sevgiye çok açtım ve manevi bir boşluk da vardı. Babam sert bir adamdı, küçüklüğüm onu analiz etmekle geçti. Sonra etrafımdaki herkesi gözlemlemeye başladım.
gt; Eğitim hayatınız nasıl geçti?
Yanlış bir tercihle Marmara Üniversite'sinde tekstil üzerine okudum. O dönem otistik çocuklarla ilgilenip para kazanıyordum okuyabilmek için. Babam 'okumayacaksın, harcını da vermeyeceğim' diyordu. O otistiklerde kendimi buldum. Onlar başka bir boyutta yaşıyorlar, algıları çok açık. Maneviyatla, psikolojiyle, kişisel gelişimle o dönemde tanıştım. Hep bir arayıştı. Kendimi aradıkça insanları bulmaya başladım. Sonra üniversite hocam beni psikoljiye yönlendirdi, ve Amerikan Üniversitesi'nde davranış bilimleri okumaya başladım. 12 yaşındayken babam beni konservatura yönlendirmişti, Arif Sağ benim hocamdı. O dönemde sesim güzeldi ve para kazanmak için sahne aldım uzun dönem. Kendimi ölçüyorum, niye bunları yaptım diye. Evde fark edilmediğim nbsp;için, ilgi çekmek için, başkaları bilsin diye. Medyaya giriş sürecim de buradan geliyor. Eğitim ünvan kazandırıyor sadece, bir özgeçmiş oluyor.
gt; Gözlemlerime göre yoksulluğun zorluğun olduğu yerde insanlar daha mutlu, zenginliğin, bolluğun olduğu yerde insanlar daha mutsuz, neden?
Azalmadan çoğalamazsınız. Bir somut, bir soyut taraf var insanda. Somut nbsp;taraf yani bu bahsettiğin zenginlik, maddesel kısım arttıkça soyut becerileri azalmaya başlıyor insanların. Fark edilme sıkıntısı var insanların. Sahip olduğu eşyalar, arabalar, evler, makyaj malzemesi, çocuklar, yakışıklı kocalar, güzel kadınlarla fark edilme dürtüleri yüksek. Genelde insanlar bir şeyi alırken kendisi için almıyor aslında, bir başkasına göstermek için alıyor. Bir imaj oluşturuyor kendisiyle ilgili. Bolluk içinde yaşayan insanlar sahip olduklarıyla psikolojik ödülleniyorlar aslında. Özgüvensiz içi boş değer yargıları gelişmemiş insanlar var.
gt; Rahat yaşayan toplumlar mesela ABD örneği gibi doğal afetlerde çok panikliyor ve daha çok korkuyor sanki ?
İsrail ve Filistin örneğini vereyim. Filistin'e gittiğinizde evler açıktır, kapılar açıktır. Oysa İsrail örneği gibi kapıda bekçi, kilitler arttıkça korkular daha çok artar. Önleminiz arttıkça korkular da artar. Doğu toplumlarına baktığımızda sevgi ve korku ile güdülenirler. Batıya bakınca mantıkla algılama vardır. Veriye göre hareket ederler. Bu toplumlara deprem, doğal afetler gibi kontrol edemedikleri şeyler geldiklerinde korkarlar. Doğu toplumlarında ise kontrol edilemeyen şeylere karşı teslimiyet vardır. İstanbul'daki varoşlara bakın içeri hırsız girmez, girse de mücadele ederler. Oysa rezidanslara bakın orada kapıda güvenlik, onlarca kilit ama yine de korku var. Zengin (maddi) çalıştığım insanların 3 harflilerden korkuları daha fazla, gece korkuları var. Oysa fakirler bilinmeyene karşı daha rahatlar.
gt; Bizde sanki bir insanın başarısını başta alkışlamak, başarı devam ederse de gıcık kapmak gibi bir huy var, sizce?
Kesinlikle var. Biz biraz egoist ve narsist insanlarız. Mesela sen bir yola çıkıyorsun, sen hedefine ulaşana kadar seyrederler, sen ulaşınca alkışlamaya başlarlar, alkışladıktan sonra da içten içe kıskanmaya başlarlar. Bu kişilik bozukluğu aslında. En büyük zorluk; ülkemizde bir yere gelmek değil, geldiğiniz yeri koruyabilmek. Bu bize özgü birşey. Biz kulağımız gözümüz başkalarında insanlarız ve kıskancız.
gt; Terzi kendi söküğünü dikebiliyor mu?
Tabii ki hayır. Kendime dışarıdan bakabiliyorum ama hayatımdaki bütün sökükleri dikememem ki. Aslında başarısızlıklarım, mutsuzluklarım oldukça oradan ders çıkarabiliyorum başkalarının hayatlarıyla ilgili.Türkiye'de hangi işi yaparsan yap, eğer biraz ünlüysen seni çok mutlu, çok başarılı algılıyorlar. Böyle birşey yok. Bizim en iyi yaptığımız şey maske takmak. Ben söküklerimi seviyorum, çok da fazla dikmeye çalışmıyorum zaten. Ben zaten batının dayattığı Freud'un yaklaşımına, kişisel gelişime de çok inanmıyorum. Maneviyatın olmadığı bir ilme inanmıyorum aslında.
gt; Peki ya sadece maneviyat sözleri, temiz kalple dua et mutlaka olur anlayışı?
Her ettiğimiz duanın 'bu dünyada' olacağına da inanmıyorum. Her işin bir zamanı var. Belki burada olmaz. Öteye inanıyorsan. Bu dünyada bazı şeylerin olmamasının nedenini anlayabilirsin zaten.
gt; İşinde, sporda başarılı insanların evlerinde mutsuz olmaları? Başarı hırsları mı mutsuzluklarına sebep?
Bir alanda başarınız, diğer bir alanda başarılı olacağınız anlamına gelmiyor. Bu biraz da egodan geliyor. Allah bizi bazı yerlerde yükseltirken, bazı yerlerde eksiltir. Aslında düşüşler bizim içindir. Bu birşeyi başarınca herşeyi iyi yapacağını zannetmek de yine kendine tapmaktan, içimizde oluşturduğumuz putlardan dolayı aslında. Örneğin işinde çok başarılısın evine gidince aynı takdiri görmüyorsun. Burada önemli olan egonun kırıldığı yerde egonu toparlamak. Evdeki mutsuzluğu işte daha başarılı olarak örtmeye çalışanlar, orada batmaya başlıyor işte. O zaman dışarıda daha başarılı olup, evdeki mutsuzluğunu görmüyorsun. Perde iniyor. Ama yıkım evden gelecek. Neyi eksik bırakırsan bela oradan geliyor.

nbsp;Mutsuz musunuz? Korkuyor musunuz?




nbsp;Mutsuz musunuz? Korkuyor musunuz?

Aşkım Kapışmak'tan faydalanmak isteyenler, Haliç'teki danışmanlık merkezine gidebilir, kitaplarını okuyabilir, BKM'de ayda 2 kere sahne aldığı tadımlık söyleşiye katılabilirler. Ayrıca turnelerde de çeşitli illerden insanlarla bir araya geliyor.


nbsp;Mutsuz musunuz? Korkuyor musunuz?

Burcu ÇETİNKAYA
Fotoğraf: Arif Yaman


UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...