Organlarınızı çocuklarınıza bırakamazsınız,Mirasınıza biz talibiz

Organlarınızı çocuklarınıza bırakamazsınız,Mirasınıza biz talibiz

SPOR Haberleri

2013'te kalp nakli bekleyen 86, karaciğer nakli bekleyen 367, akciğer nakli bekleyen 11, böbrek nakli bekleyen 940 kişi nakil olamadan kaybedildi.

Organ Nakli Koordinatörü Uzm. Dr. Özlem Bolat: "İşimiz zor ancak hayata dönen insanları gördükçe bütün çabalarımıza değdiğini düşünüyoruz." Türkiye'de kadavradan organ bağışının çok az olduğuna dikkat çeken Organ Nakli Koordinatörleri Derneği kurucularından Dr. Levent Yücetin, "Yurt dışındaki organ nakillerinin %80'i kadavradan, %20'si canlıdan; Türkiye'de ise %20'si kadavradan, %80'i canlıdan yapılabiliyor. Bu oranı tersine çevirebilmemiz lazım. Çünkü herkesin organ verebilecek bir yakını olmayabilir ya da uygun organ çıkmayabilir. Kalp gibi bazı organların ise canlıdan alınması mümkün değil. Bu nedenle toplumda organ bağışı bilincini geliştirmemiz gerekir. Eğer Türk ana-babasının fekadar yapısı olmasa, organ nakli olan birçok çocuğumuz, ameliyat sırası beklerken kaybedilir" dedi. Dr. Ulutin şu çağrıyı yaptı: "Organ nakline aracı olan bütün cerrahlar, nefrologlar, koordinatörler, kardiyologlar olarak yaşayan herkesin bir mirasına talibiz. Sizin çoluğunuza çocuğunuza bırakacağınız malınıza mülkünüze, annenizden kalan aile yadigarı mücevherlerinize değil; ne çocuğunuza bırakabileceğiniz ne de yanınızda asla götüremeyeceğiniz, toprağa bırakacağınız organlarınıza talibiz. Biz de bu organlarla çocuklara umut değil; onlara çare olmak istiyoruz."

KOORDİNATÖRLERİN YÜKÜ AĞIR
Organ naklinde en ağır yükü organ nakli koordinatörleri taşıyor. Hiçbir maddi karşılık beklemezsizin, asıl işlerinin yanı sıra yoğun bakım servislerinde tıbben hayatını kaybetmiş kişilerin yakınlarından, hiç tanımadıkları ihtiyaç sahibi kişiler için organ istiyorlar. Böbrek nakillerinin yapıldığı Bakırköy Dr. Sadi Konuk EAH Organ Nakli Koordinatörü Uzm. Dr. Özlem Polat, organ bağışı yapanların toplumda yanlış anlaşılmamak için genellikle bunu sakladıklarını belirterek yaşadığı bir olayı şöyle anlatıyor: "2 yıl önce bir babanın kızının organlarını bağışlamasına aracılık ettim. Zaten devlet yardımı ile geçiniyorlarmış. Ailesinde kimseye söylememizi isteyerek bağışladı. "Ben şimdi organları bağışladığımı söylersem, çocuğun organlarını mı sattın" diye sorarlar. 14 yaşında bir genç kızdı ve trafik kazası sonucu ölmüştü. 'Zaten yapacak bir şey yok başkalarında yaşasın' dedi. Dr. Polat'a neden bu işi yaptığını sorduğumuzda işe şu yanıtı veriyor: "Hayata dönen insanları görünce bütün çabama değdiğini düşünüyorum. En son beyin ölümünde çıkardığımız böbreği naklettiğimiz çocuk 17 yaşında, 7 yıldır diyalize giren bir çocuktu. Bütün hayatı değişti. Artık diyalize girmesi gerekmiyor. 17 yaşında yeniden doğdu. Doğanın kanunu bu, biri üzülürken biri çok seviniyor…"
Organlarınızı çocuklarınıza bırakamazsınız,Mirasınıza biz talibiz
CANIM CİĞERİM GERÇEK OLDU
Annesi Meral Önem'in karaciğeri ile yaşayan 16 yaşındaki Eslim Çağla: "Eskiden annemle birbirimizi canım ciğerim diye severdik. Şimdi gerçek oldu." nbsp;
Organlarınızı çocuklarınıza bırakamazsınız,Mirasınıza biz talibiz
Beyin ölümünden sonra asla geri dönüş olmaz
Hemşire Sevim Özgür, Uzm. Dr. Gülay Aşık Eren, Yoğun Bakım Uzmanı Dr. Gülsüm Oya Hergünsel, Dr. Sinan Aşar ve Uzm. Dr. Özlem Polat Bakırköy Dr. Sadi Konuk EAH'deki organ nakli ameliyatlarının görünmez kahramanları.
Bitkisel hayatta beyin kavrama yeteneğini kaybeder ama temel ihtiyaçlarını karşılayacak kadar çalışır. Beyin ölümü sürecinde ise beyin hiçbir şekilde kanla beslenemez, oksijenlenemez, işlevini kaybetmiştir. Bu durumda saatlerce ya da günlerce kalabilir, ancak sonunda mutlaka hasta kaybedilir

Organ naklinin önündeki en önemli engellerden birinin de toplumdaki yanlış bilgilenmeler olduğunu söyleyen Bakırköy Dr. Sadi Konuk EAH Anestezi Uzmanı Doktoru Gülsüm Oya Hergünsel, "Beyin ölümü tesbit edilmiş bir hasta organ nakli için bir adaydır. Ancak toplumda beyin ölümü ile bitkisel hayat karıştırılıyor ve beyin fonksiyonlarını kaybetmiş bir hastanın da koma döneminden sonra iyileşebileceği düşünüldüğü için organları bağışlanmıyor" dedi.
Görünüşte aynı gibi algılansa da ikisinin birbirinden farklı olduğunun altını çizen Dr. Hergünsel, "Bitkisel hayatta beyin kavrama yeteneğini kaybeder ama temel ihtiyaçlarını karşılayacak kadar çalışır. Beyin ölümü sürecinde ise beyin hiçbir şekilde kanla beslenemez, oksijenlenemez, işlevini kaybetmiştir. Bu durumda saatler ya da günlerce kalabilir ancak sonunda mutlaka hasta kaybedilir" diye konuştu.

Hastaya beyin ölümü tanısının yoğun bakım ünitelerinde ve bir komisyon kararı ile konulduğunu belirten Dr. Hergünsel, organ naklinde yoğun bakım ünitelerinin son derece önemli bir işlevinin olduğunu ifade ederek, "Asıl görevi hastayı yaşatmak olan bizler, beyin ölümü tanısı konduktan sonra, eğer nakil için izin çıkarsa organları korumak için çalışıyoruz. Kalp 4 saat, karaciğer 24 saat, böbrek 12 saat, kornea bir solüsyon içinde 2-3 kalabiliyor. Ama ne kadar erken transplantasyon yapılıyorsa o kadar başarılı olur" diye açıkladı.
Asıl işi hemşirelik olan ve aynı zamanda 2010 yılından bu yana organ nakli koordinatörü olarak görev yapan Bağcılar Eğitim ve Araştırma Hastanesi Organ Nakil Koordinatörü Hem. Sevim Özgür, beyin ölümü tespit edikten sonraki süreci şöyle anlatıyor: "Özel hastaneler de dahil olmak üzere bölgelerimizdeki hastanelerin yoğun bakım sorumluları ile de irtibat halindeyiz. Beyin ölümü gerçekleştiğinde bize haber veriyorlar. Hemen o hastaneye gidip aile ile görüşüp, onları bilgilendiriyoruz. Eğer aile organ nakline olumlu bakarsa İl Sağlık Müdürlüğü'ne bağlı olarak çalışan BKM'ye (Bölge Koordinasyon Merkezi) nbsp;bildiriyoruz. İl Sağlık Müdürlüğü de Ankara'daki ulusal koordinasyon merkezine sunuyor. Ulusal Koordinasyon Merkezi'nde organ nakline ihtiyaç duyan hastaların kayıtlı olduğu bir organ ve doku bilgi ağı var. nbsp;Sonra da organın uygunluğu ve liste kurallarına göre nakil edilecek hasta belirleniyor. Ulusal Koordinasyon Merkezi'nin bilgisi olmadan kimse hiçbir yere organ sunulamıyor; bu listede yer almayan hiç kimse de organ nakli yaptıramıyor "

ÇOCUKLARIN YÜZÜ GÜLSÜN
Avrupalı çocuklar, çoğunlukla ölümden sonra organlarını bağışlayan kişilerin organlarıyla hayatlarını sürdürmeye devam ederken, Türk çocukları ancak ailelerinden ya da diğer yakın akrabalarından organ alabiliyor.
Organlarınızı çocuklarınıza bırakamazsınız,Mirasınıza biz talibiz
ARTIK YENİ BİR BÖBREĞİ VAR
Nakilden sonra ilk istediği şey su içmek oldu
8 yıl boyunca haftada üç gün diyalize girerek hayatını sürdüren Mehmet Özpolat, trafik kazası sonucu ölen bir başka gencin böbreği ile hayata bağlandı.Ölümden sonra organ bağışı oranlarının son derece düşük olduğu ülkemizde, 22 yaşındaki Mehmet Özpolat, şanslı azınlıktan. Son derece sağlıklı bir hayat sürerken, 8 yıl önce bir sabah bütün vücudu şişmiş olarak uyanan Özpolat, organ çıkana kadar hayatını haftada üç gün diyalize girerek sürdürmüş. nbsp;Diyalizdeki günlerini hatırladığında "En büyük dileğim kana kana su içmekti" diyen Özpolat'ın böbrek nakli ameliyatı olduktan sonraki ilk isteği de su olmuş. Aile fertlerinden hiçbirinde böbrek ve tansiyon problemi olmadığı halde böbrek yetmezliği teşhisi alan Mehmet nbsp;Özpolat'ın yaşamı bu teşhisle birlikte alt üst olmuş. Düzenli olarak okula devam edemeyen, ilk gençlik yıllarını diyaliz merkezinde geçiren Özpolat'ın hastalığı ilerleyince, kalp büyümesi, nefes darlığı çekmeye başlamış. En yakın mesafelere ulaşmak için bile yürüyemeyecek hale gelmiş. Diyalize sürecinin devam edemeyeceği anlaşılınca da organ aranmaya başlanmış. Önce anne baba ve 2 kardeşe bakılmış. Onlarınki tam uygun olmayınca, yakın akrabalara başvurulmuş ancak amcası, dayısı ve diğer akrabaları organ vermek istememişler. Sonunda organ listesine yazılmak zorunda kalmış ve uzun bir bekleyişten sonra trafik kazasında hayatını kaybeden bir gencin böbreği, Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde gerçekleştirilen ameliyatla nakledilmiş. Artık bol bol su içebildiğini söyleyen Özpolat, "Bana çocuklarının böbreğini bağışlayan anne babadan Allah razı olsun, artık ben de onların bir çocuğuyum" diyor.
Ziyneti Kocabıyık - TÜRKİYE GAZETESİ

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...