26.03.2003 - 01:00 | Son Güncelleme: 26.03.2003 - 01:00
Susun artık!..
Kafalarına takmışlar ve de angaje olmuşlar: Falan hakem iyi, hata da yapsa hakem!.. Filan hakem kötü, hata yapmasa da, bundan hakem olmaz!.. Falan için zorunlu olarak eleştiri yapılsa da; olur böyle vakalar!..
Kafalarına takmışlar ve de angaje olmuşlar: Falan hakem iyi, hata da yapsa hakem!.. Filan hakem kötü, hata yapmasa da, bundan hakem olmaz!..
Falan için zorunlu olarak eleştiri yapılsa da; olur böyle vakalar!..
Filan için adeta yeminli imişçesine, maçın içinde yaptığı birkaç hata mikroskopla aranarak bulunup, ekrana getirilecek ve denilecek ki; İşte beğendikleri hakem!..
Hiç dönüp, kendi hakemlik hayatlarında yaptıkları hatalara bakmazlar!..
Hatta, koruma altına aldıkları falan hakem için sık sık tekrarladıkları Elbette hakem de insandır, hata yapacaktır.Bir maçta hakemin çaldığı düdüklerin yüzde bilmem kaçı doğru olsun yeter, şu kadar yüzde hata yapma hakkı vardır sözünü ve doğrusunun da bu olduğunu, sevmedikleri, kafayı taktıkları, tutmadıkları filan hakem gündeme gelince unuturlar!..
Unuttukları bir şeyler daha vardır:
Falan hakemin çalmadığı penaltı düdüğü için mazeret uydurmakta ustadırlar; Futbolcu ne yapsın, sıçrarken dengede olmak için kolunu açmış, top gelip çarpıyor, kolunu kaçıramıyor, o mesafeden kaçıramaz, penaltı yok, hakem doğru karar vermiş dediklerini..
Filan hakemin çalmadığı penaltı düdüğü için ise Olmaz arkadaş, futbolcu o kolu açamaz... Açtığı o kolu niye açıyor, top gelirse, geçmesin diye... Penaltı bu... Hakem vermemiş... Elbette vermez... Bu takıma penaltı verebilir mi... Falan takım olsa, çoktan çalmıştı diye ahkâm kestiklerini..
Ya da...
Falan hakemin itiraz eden futbolculara göstermediği kartlar için Bir hakem futbolcu halet-i rûhiyesini bilecek... Bir hakemin birinci görevi maçı bitirmektir, burada kart gösterse futbolcu iyice isyan edecek, onun için göstermemesi doğru... Maçın tansiyonunu indirdi ve bitmesini sağladı... Tribünleri de ayaklandırmadı dediklerini...
Filan hakem için ise, bas bas bağırarak Olmaz arkadaş buna da kart göstermezse neye gösterecek? Bas sarı kartı, bir daha yaparsa kırmızıyı çıkar, bak bakalım itiraz eden kalır mı? Korkak bunlar korkak, büyük takım futbolcusuna kart gösterebilir mi? yorumunu yaptıklarını...
Çalınan düdüklerle, çıkarılan kartlarla ilgili yorumlarda bu çifte standardı, kulüpten kulübe, takımdan takıma, hatta futbolcudan futbolcuya da rahatlıkla uyguladıklarını...
Hakemlere çifte standartlılar derken, çifte standardın dik âlâsını kendilerinin hem de devamlı olarak yaptıklarını...
Yazılarda, kasetlerde yüzlerce örnek duruyor!..
İstedikleri takımı, futbolcuyu ve hakemi idam ediyorlar, istedikleri takımı, futbolcuyu ve hakemi ise koruyup, kolluyorlar!..
Ve de bu sebeple ortamı gerdikçe geriyorlar, hakemlerin üzerinde büyük baskı kuruyorlar, onların maçlara stres içinde çıkmalarına sebep oluyorlar, hakem hatalarının çoğalmasını sağlıyorlar ve böylece reytinglerini yükseltiyorlar!..
Futbolcuların hakemlere değil, hafta sonları kendilerinin yaptıkları, yapacakları yorumlara inanmalarını sağlayarak, saha içinde hakeme karşı güvensizlik ortamı meydana getirip olay sayısının artmasının ve büyümesinin yollarını açmak da adeta ôonlar için kaymaklı ekmek kadayıfı!..
Karşıdan çekilmiş bir TV karesinde, iki ayak arasında en az 30-40 santim fark varken, ya da kol ile top arasında en az yarım metre açıklık bulunurken sanki birbirine yapışmış gibi görüneceğini çok iyi bildikleri halde, sadece bu görüntüye bakarak fauldü, değildi ya da penaltıydı, değildi tartışmasına girip, istediklerini sonucu çıkarmak daha doğrusu maniple etmek de onların büyük hüneri!..
Topa vurulduğu anda, en ileride olan oyuncunun hizasında olmayan kameraların aldığı görüntülere bakarak, hatta gölgelerden bile medet umarak ofsayttı, değildi tartışmasına girip, hakem kararlarını yargılamak ve hüküm vermek de onların en çok sevdikleri şey!..
Say say bitmez!..
Onların ileri oynat, geri al, tekrar oynat diye diye birkaç dakika ince eleyip sık dokuyarak verdikleri, hatta başka başka kanallarda hem de taban tabana zıt olarak verdikleri kararları, düdük çalan hakemlerin bütün bir maç boyu saniyenin dörtte biri kadar bir zamanda vermek zorunda olduğunu unuttuklarını ve acımasızca eleştiriler yaparak hatta genç hakemleri bile daha olmadan yok etmek için ellerinden geleni artlarına koymadıklarını görmek, insanı spor adına, futbol adına, insanlık adına üzüyor!..
Aslında kabahat onlarda değil; kabahat onları kullanarak programlarının reyting yarışında öne geçmesini sağlamak için her şeyi yapan spor servisi müdürlerinde ve sorumlularında...
Birkaç puanlık reyting için futbolun, sporun, maçların, hakemlik camiasının altına her hafta bombalar konuyor, tribünler, kulüpler, futbolcular birbirine düşürülüyor, hava geriliyor....
...Ve de bizim program seyrediliyor!..
Yaşasın reyting...
Ne olursa olsun spor!..
Kimin umurunda!..