Left
Lamba

HAYIRLI RAMAZANLAR

__:__:__
Lamba
Right

En kutlu mekân Mescid-i Nebi

En kutlu mekân Mescid-i Nebi

YAŞAM Haberleri

Efendimiz Mescid-i Nebi'nin ilk taşını koyduktan sonra "Ebu Bekir taşını taşımın yanına koysun buyurur. Ömer taşını Ebubekir'in taşı yanına koysun.

Osman taşını Ömer'in taşı yanına koysun… Bunlar benden sonra halifelerdir."

Şanlı hicretin ardından Medineliler efendimizi adeta bağırlarına basarlar. Kimin evinde leziz bir yemek pişse bir miktar ayırır, getirip Halid bin Zeyd'in kapısını çalar. Efendimizin sofrasını donatırlar. nbsp;Serveri Kâinatla lokmalarını paylaşmaktan zevk duyarlar. Şuradan 30 kişi çağırınız buyururlar, hepsi doyar, yemekler artar. nbsp;Bir defasında aynı sofraya ensardan 180 kişi oturup kalkar. Esa'ad bin Zürâre, Efendimize bir ağaç serir (yatak) yollar. Araları keten lifleri ile dokunmuş üzerine bir hasır atılmıştır. Vefatlarına kadar onu kullanırlar. nbsp;
Efendimiz Medine'de selâmı, müsafahayı yayar, yemek yedirmeyi ve akrabayı ziyareti tavsiye buyururlar. Israrla namazı anlatırlar. Ebu Eyyûb'un evinde 7 ay misafir kalırlar. O kutlu hane feyz ve bereket ile dolup taşar. Ta ki Cebrail Aleyhisselam gelip, o civara bir ev ve mescid yapılması emrini getirinceye kadar. nbsp;Biliyorsunuz Hicret günü devenin çöktüğü arsa Sehl ve Süheyl isimli iki kardeşe aittir. Es'ad bin Zürare hediye etmek istese de Efendimiz kabul etmez, bedelini fazla fazla vermek (on miskal altın) kaydıyla satın alırlar. Ödemeyi Hazreti Ebubekir yapar. Burada hurma satılmaktadır, ayrıca harabeler vardır. Zemini düzeltilip temizlenir. Mescid inşaatında hem ensar, hem muhacir hem de Efendimiz omuz omuza çalışır. Resulullah elinden taşı almaya kalkan bir gence, "Sen de git başkasını al. Allah'a benden daha muhtaç değilsin!"buyururlar. Birlikte kerpiç yapar, çamur kararlar. Efendimiz ilk taşı koyduktan sonra "Ebu Bekir taşını taşımın yanına koysun buyurur. Ömer taşını Ebubekir'in taşı yanına koysun. Osman taşını Ömer'in taşı yanına koysun… Bunlar benden sonra halifelerdir. "
Temelden itibaren üç zira taş duvar örülür, üzeri kerpiçle yükseltilir. Kerpiç dilimleri bir enlemesine bir boylamasına dizilir ve çamur ile sıvanır. Mescidin üç kapısı vardır, eşiği taştandır. Kıble cihetine direkler dikilir, üstü hurma dalları ile kapatılır. Elbette yağmuru geçirir ki Efendimiz yağışlı bir gecenin sabahında secdeye kapandıklarında alınlarında çamur izleri vardır. Müminlerden biri gider, kum bulur, namaz kıldıkları yere yayar. Efendimiz memnun olurlar. Resûlullah ve Eshâb-ı kirâm, nalınlarını temiz tutar, çıkarmadan kılarlar. Önceleri hutbelerini bir hurma kütüğüne (hannane) dayanıp okurlar sonra üç basamaklı bir minber yapılır. nbsp;
Aydınlanmak için hurma dalları yakarlar. Sonra Temim-üddari bir sefer dönüşü getirdiği kandilleri direklere asar, içine yağ ve fitil koydurur, uşağı Fetih'e yaktırırlar. Mescidin müezzini Hazret-i Bilal'dir. O Ezanı okur, Abdullah İbn Ümmi Mektum ise kamet getirir. Bilal-ı Habeşi sefere çıktığında müezzinlik de ona kalır. Mescidin doğusunda Efendimizin hanımları için odalar yapılır. Tavanları ardıç ağacı ile örtülür ve çul ile kaplanır. Mescidin kuzey duvarındaki sundurma altında Medine'de evi barkı olmayan sahabiler kalır. Onlara Eshab-ı Suffa denirdi ki gündüzleri su taşır odun toplar, maişetlerini çıkarırlar. Geceleri de ilim ve ibadetle meşgul olurlar.
Daha sonra Hazret-i Ömer Mescid-i Nebi'nin sınırlarını genişletir. Hazret-i Osman hem genişletir hem de imar edip nakışlı taşlar kullanır. Çatısını tahta ile kapatır. Velid bin Abdülmelik mescidin imarı için Rum imparatorundan mimarlar ister. Mısır ve Anadolu'dan ustalar toplar. Kırk deve yükü füseyfisa, (renkli tepe camı) kandil zincirleri getirtir. İşin düzenli yürümesi için Ömer bin Abdülaziz'i vazifelendirir ki ilk defa yontma taş ve kireç kullanılır. Duvarlar nakışlı mermerlerle kaplanır. Çatıya mukavim ağaçlar çakılır ve itina ile yaldızlanır. Daha sonra birçok Osmanlı Padişahı Mescid-i Nebi'ye çok hizmet etmiş defalarca tamir ve bakım yapmışlardır..
İNAN ARVAS


nbsp;En kutlu mekân Mescid-i Nebi
"SÖZLERİNİN ERİDİRLER"
"Osmanlılar, diğer faziletleri kadar namuskarlık, dürüstlük ve doğruluk gibi Kuran'ın en kuvvetli hükümlerine dayanan meziyetleri itibarıyla da şayan-ı takdirdirler... Osmanlı Türkleri'nin medhüsena edilecek meziyetlerinden biri de verdikleri söze umumiyetle sadık olmaları, hemcinslerini aldatmaktan ve emniyeti suiistimal ile insanların sade-dilliğinden istifadeye kalkışmaktan veyahut safderunluğunu istismar etmekten vicdan azabı duymalarıdır. Kendi milletdaşlarına karşı bütün muamelelerine hakim olan bu hisseye, hangi din ve mezhebe mensup olursa olsun bütün yabancılara karşı da riayet ederler. Bu noktada Müslümanla gayrimüslim arasında hiçbir fark gözetmezler... " İsveç sefiri Mouradgea D'Ohsson, "Tableau Général de l´Empire Ottoman" adlı eserinden nbsp;

HADİS-İ ŞERİF
Ramazan ayında ailenizin nafakasını geniş tutunuz! Bu ayda yapılan harcama, Allah yolunda nbsp;yapılan harcama gibi sevaptır.


Hayal Tiyatrosu: Şefkat 6
KALBİME AKAN LEZZET...
- Kalk gidiyoruz, dedi sonrasında...
- Nereye, dedim şaşkınlıkla...
- Vakit geldi kızım
- Ne vakti?..
- Seni O'nunla tanıştırma vakti... Bir yandan da telaşla hazırlanıyordu...
- Anne neler oluyor... Bu saatte kimseyi rahatsız etmeyelim, dediysem de 45 dakika sonra kendimizi bir binanın 2. katında bulmuştuk bile... Dairenin kapısı açılmış temiz yüzlü bir hanım, yüzündeki samimi tebessümle karşılamıştı bizi...
Sonra bizi salona doğru aldı... Ben büyük bir merak içinde arkalarından yürüdüm...
Salonda üç-beş temiz yüzlü, benim yaşlarımda hanım dikkatimi çekti önce... Başları önde, hepsi pencere tarafına dönmüştü, edeple oturuyorlardı... Bir şey çok dikkatimi çekti... Bu eve girer girmez, tarifi imkansız bir hoş koku, rüzgar gibi vurdu yüzüme... Buram buram huzur, buram buram sakinlik ve buram buram İslamiyet kokuyordu bu mekan...
- Maşaallah... Bunu hissetmek de nasip işi hayatım... Eee, sonra ?
- Salondan içeri girdik... Herkes bir tarafa döndüğü için biz de annemle o tarafa baktık... Bakmamla, 'Allah' demem bir oldu... 'celle celalühü'
- Ne oldu, nasıl yani ?
- Pencere tarafındaki koltukta öyle bir teyze oturuyordu ki... Öyle nurlu bir yüzü, öyle bir vakarı vardı ki... Onu görür görmez, irademin dışında Allah dediğimi hatırlıyorum... Kalbim hızlı hızlı atmaya başladı... Yüzüm kıpkırmızı oldu... Tüylerim diken dikendi... Öyle ayakta kala kaldım... Bu… bu nasıl bir yüz, dedim içimden... Yerimden milim kıpırdayamıyordum... Benim yaşlarımda, üzerinden edep akan bir kız, bir şeyler söyledi O'na... Çok samimi, tebessüm ederek, - Öyle mi efendim... Çok memnun oldum. Benden de ona selam söyleyin, dedi... Yaşlı olmasına rağmen sesindeki berraklık, samimi ve sevimli tavırları mıknatıs gibi çekti kalbimi sanki...
Biri eteğimden çekiyordu... Zorlukla baktım... Annemdi... Yanıma otur demek istiyormuş... Ben de yere oturdum... Gözlerimi ondan ayıramıyordum... Ona bakan gözlerim bir anda doldu... Ömrümce kalbimde böyle bir sıcaklık hissetmemiştim... Fısıltıyla ve titreyen sesimle anneme sordum...
'Anne… bu kim?'
- Bu Seyyide hanım nbsp;
- Yani
- Yani Hazret-i Fatıma'nın torunu...
- Hİİİİİİ... ALLAH...
(devam edecek)
Ömer Çetin Engin nbsp;
omer.cetin@tg.com.tr

nbsp;En kutlu mekân Mescid-i Nebi

NEVŞEHİR MUTFAĞINDAN
KUZU GÜVEÇ

Malzemeler:
gt; 250 gram kuzu eti (kemikli) nbsp; gt; 3 patlıcan (orta boy) gt; 4 domates (orta boy) gt; 5 sivri biber (acı-tatlı) gt; 1 kuru soğan (orta boy) gt; 1 çorba kaşığı tere yağ l 1 baş sarımsak gt; 3 çorba kaşığı zeytinyağı gt; 1 çay kaşığı toz biber gt; 1 çay kaşığı salça nbsp; gt; 2 çay kaşığı kaya tuzu gt; 1 su bardağı sıcak su nbsp;
Hazırlanışı:
Isınan güveç çanağına zeytinyağı, iri parçalar halinde doğranmış et, soğan ve sivri biberi koyun. 3-5 dakika kavurduktan sonra, önceden hazırlanmış ve doğranmış diğer malzemeleri yerleştirin. Sarımsakları diş diş atın. 4. domatesi 3-5 halka şeklinde üzerine dizin. Çanağın en üstüne de parça parça bütün tere yağı serpiştirin. Tuzu, biberi katın. Yüksek ateşte kaynadıktan sonra, 1 bardak sıcak su ilave edilip, üzerine kapatın ve kısık ateşte pişmeye bırakın. 1 saat sonra suyu ile servis edin... nbsp;NOT: Patlıcanın lezzetine güvenmeyen, içerisine 1 patates, 1 kabak atsın. Acı isteyen biraz daha biber katsın. nbsp;
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...