06.11.2003 - 01:00 | Son Güncelleme: 06.11.2003 - 01:00
Ülker iyi başladı
Bu sene güçlü kadrosuyla hem ligde hem de Avrupada hedef tazeleyen Ülker için uygun bir başlangıç maçıydı, çünkü AEK çok güçlü bir takım değildi.
Bu sene güçlü kadrosuyla hem ligde hem de Avrupada hedef tazeleyen Ülker için uygun bir başlangıç maçıydı, çünkü AEK çok güçlü bir takım değildi. Nitekim turuncu-yeşillilerin eski oyuncusu Quadre Lollisi kadrosunda barındıran AEK - Lollis maç boyunca son derece etkisizdi - maçtan pek kopmamasına rağmen kazanma yolunda söz sahibi olamadı.
Maçın başındaki dakikalarda belki de en iyi performansını izlediğimiz Ülker, sergilediği sıkı savunmayla rakibine oyun kurma fırsatı tanımadı ve hemen üstünlük sağladı. İlk periyodun bitiminde rakibin iki misli skor üretmişlerdi, ancak takım içindeki dağılıma bakıldığında ilginç bir nokta göze çarpıyordu: İlk 25 sayının 13 sayısını İbrahim, 10 sayısını Blair üretmiş, Ülkerli diğer oyuncular ise topu potadan geçirememişlerdi (Araya bir tek Keremin bir basketi sıkışmıştı).
Skorun dengeli dağılmaması bir takım tutukluklara işaretti; nitekim bir süre sonra AEK savunmasını toparladı ve Ülker kolay sayı bulamaz oldu. AEK kendi hücum alanında sayı yollarında biraz daha becerikli olabilse fark kapanabilirdi. 30 dakikada 44 sayı atabilen Yunan ekibi kapasite olarak ortaya fazla bir şey koyamasa da devamlılık açısından başarılıydı.
Ülkerin rakibini şöyle bir tarttıktan sonra üstün olduğunu anlamasının bu süreçte payı vardı şüphesiz. Bir de İbrahimin ayağının burkulmasıyla kenara alınmasının... İkinci yarıda Ülker rakibini tehlikeli olabilecek mesafelere hiç yaklaştırmadı gerçi, ancak kendisinden beklenileceği gibi farkı açıp oyunun sonucunu erkenden belirleyemedi de. AEKnın teslim olmaması ve kendi kapasitesi içerisinde direnmeye devam etmesi sayesinde maçtan heyecan pek eksik olmadı.
Bitime birkaç dakika kala Ülker sadece 4 sayı önde iken (61-57) Bookera yapılan bloğa çalınan faul, Hakemler hep böyle olsa keşke dedirtti. Sergilediğimiz basketbol hatırı sayılır hedeflere yönelmeye pek yeterli değildi henüz, ancak bu çizgiye ulaşmak için yeterli vakit olduğu da bir gerçekti. Galibiyetle başlamak önemliydi, önümüzdeki aylar boyunca sürecek uzun Avrupa Ligi maratonunda köprülerin altından çok sular akacaktır ve bâki kalan galibiyet puanları olacaktır.
Tribünlerdeki birkaç bin seyirci temsilcimize maç boyunca destek verdi. Abdi İpekçi Salonundaki atmosfer birkaç yıl öncesinin Türk - Yunan maçlarına kıyasla oldukça farklıydı: Bir kenarda Selanikten gelen bir avuç Yunanlı taraftar da maç boyunca kendi takımlarını destekledi ama ne kavga çıktı, ne çatışma. Batı komşumuzla aramızdaki yumuşama sürecinin bizi sadece birkaç yılda getirdiği önemli aşama bir kere daha sergilenmiş oldu.