Akdoğan: Kimsenin aklına ihtiyacımız yok

/ Kaynak: AA
Akdoğan: Kimsenin aklına ihtiyacımız yok

Politika Haberleri  / AA

Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan son dönemde yaşanan gelişmeleri değerlendirdi.

Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, "Çözüm süreci var diye PKK terör örgütü olmaktan çıkarılacak mı? Böyle bir şey var mı? Çözüm sürecinin nihai sonucu silahları bırakmasıdır" dedi.

Akdoğan, CNN Türk'te katıldığı "Baştan Sona" adlı programda, gazeteci Akif Beki'nin sorularını yanıtladı.

"Türkiye'de bir yabancı düşmanlığı sorunu görüyor musunuz?" sorusu üzerine Akdoğan, Osmanlı bakiyesi olan Türkiye'de birçok milletin var olduğunu ve Anadolu'nun herkese bağrını açan bir yer olduğunu belirterek, ülkesinden göç etmek zorunda kalanların kendileri için yabancı kategorisinde sayılamayacağını söyledi.
Suriyelilerin şu anda Türkiye içinde bir şekilde hazmedilmelerinin ve onlara kucak açılmasının yabancı olarak algılanmamalarından kaynaklandığını vurgulayan Akdoğan, "Biz hatta yabancı sermayede 'yabancı' kelimesini de kaldırdık. 'Uluslararası sermaye' diyoruz. Yani artık bu anlamını kaybetmiş bir kavram. Böyle baktığımızda oradaki insanlara yabancı demek bile bizim için doğru değildir ve milletimiz de yabancı olarak algılamamaktadır. Kendinden biri gibi, akrabası, köylüsü olarak bakmaktadır" diye konuştu.
Suriyelilerle ilgili asayiş olaylarının çok düşük olduğunu, binde iki veya üç oranında hadiseler yaşandığını aktaran Akdoğan, çalışma iznine ilişkin soruya karşılık da "Çalıştırılacak eleman konusunda talepler de olabiliyor tam tersine. Başka birilerinin yerini almaktan ziyade 'izin verilse de istihdam edebilsek' yaklaşımında olan iş adamları da gördüm ben" ifadesini kullandı.
Akdoğan, "Kürt sorunu yerine Türk sorunu çıktı" eleştirileriyle ilgili soruya da şu yanıtı verdi:
"Toplumsal kesimler arasında böyle bir ayrışma, kutuplaşma, duygusal kopuş vesaire yaşandığı kanaatinde değilim. Bir tepki birikimi olabilir. Bu tepki o toplum kesimlerine değil. Niye değil? Çünkü iç içe geçmişiz, kız almış vermişiz, bir arada yaşıyoruz, bütün tarihimiz, kaderimiz ortak olmuş. Buradaki tehlike bu örgütlü yapılar, yani bunu siyasi olarak farklı şekillere çeken, 'benim dediğimi yapmazsan ortalığı yakar, yıkarım' yaklaşımı sergileyen veya işte Kürtler üzerinde baskı kuran. Şimdi devlet mi Kürtler üzerinde baskı kuruyor? Orada iş makinesini yakan, haraç alan, çocuğun okulunu yakan, sağlık kuruluşunu yakan kim? Yani Kürtlere bugün kim zulmediyor? Bu yüzden sadece Türkler değil Kürtlerin bile bu yapılara karşı tepki biriktirdiğini söyleyebiliriz."
- "Millet artık bu oyunlara gelmiyor"
Son olaylarda, karşıt görüşlü kesimler arasında yaşandığı belirtilen olaylara ve medyaya yansıyan görüntülere ilişkin görüşü sorulan Akdoğan, farklı yerlerde farklı oyunların devreye konulduğunu, farklı toplum kesimleri, partiler veya yapılar arasında bir kavga üretme amacıyla Türkiye'nin belli yerlerinde bir şekilde provokasyon yapıldığını ve bunu yapan örgütlerin bu tür paralel dönemlerde hep aynı yerlerde boy gösterdiğini dile getirdi.
Yaşanan olayları, Türkiye'nin geneline yayılabilecek, farklı toplum kesimleri arasında yaşanan bir tansiyon ve gerilim gibi görmemek gerektiğinin altını çizen Akdoğan, "Neyin kaşındığı, ne yapılmak istendiği belli. Millet artık bunları yutmuyor ve bu oyunlara gelmiyor. Devlet de ona göre oralara dönük ilave tedbirler geliştiriyor" dedi.
Terör örgütleri IŞİD ile PKK'yı bir tutma konusunda son zamanlarda yapılan konuşmalar ve bunun zamanlaması sorulan Akdoğan, şunları aktardı:
"Son dönemde bu Kobani üzerinden bazı uluslararası çevrelerin veya birtakım ülkelerin ehven-i şer gibi görmesi, diğerinin yanında biraz da masumlaştırması vesaire gibi çabalar karşısında, çünkü Batı'da da Avrupa'da da bazı ülkelerde bu yönde çabalar var. Yani terör örgütü listesinden çıkarma vesaire gibi. Bu konuda sergilenen bir hassasiyet olarak görüyorum ben Sayın Cumhurbaşkanı'nın vurgusunda. Yani çözüm süreci var diye PKK terör örgütü olmaktan çıkarılacak mı? Böyle bir şey var mı? Çözüm sürecinin nihai sonucu silahları bırakmasıdır. Yani bizim öyle dememiz veya demememizle çıkmayacak. Kendisinin o şeyi bırakması gerekir. Bunun bir anlamı var. PKK, Türkiye için bir tehlike, tehdit değil midir? Hala elinde silahlı birtakım insanlar zaman zaman eylem yapmıyor mu? Bingöl'de yaşadığımız hadise gibi veya Kuzey Irak'taki varlığı gibi veya kırsaldaki birtakım şeyler gibi. Yani eli silahlı birtakım unsurlar var olduğu sürece bu tehdit olmaya devam edecektir. Ve bu tanım böyle olacaktır. Bu başka bir şeydir. Çözüm süreci zaten bu sorunu çözmek için var. Öyle bir sorun yoksa niye uğraşıyoruz biz?"
- "Demirtaş'ın bir çaba içine girdiği görülüyor"
HDP'ye çok yüklendiği yönündeki eleştirilerle ilgili bir soruya da Akdoğan, HDP ve PKK'yı çok eleştiren birisi olduğunu, bu eleştirilerle ilgili zaman zaman tahammülsüzlük yaşandığını aktardı. Akdoğan, "Sanki Kürt meselesine, Kürtlere karşı olmak gibi takdim edilip, böyle birtakım ezberler oluşmuş. Hemen indirgemeci bir yaklaşım. Siz onu eleştirirseniz, yani o size bir kamyon laf söyleyebilir, siz ufacık bir cevap verdiğinizde, siz çözüme karşı, Kürtlere karşı bir yere indirgeniyorsunuz. Bu hastalık bizim aydın takımında da var" şeklinde konuştu.
Yapılan eylem çağrısına ilişkin bir soruyu da yanıtlayan Akdoğan, şu ifadeleri kullandı:
"Kendi iradeleriyle mi yaptılar o açıklamayı, kim yaptı bilmiyorum ama bu yanlış oldu, hukuken de çok su götürür bir meseledir. HDP orada yanlış yapmıştır. Son 1-2 gündür yaptıkları açıklamaları ben biraz daha makule yaklaşma olarak görüyorum. Bir kere o kitleyi tamamen sokaktan çekmeleri ve şiddet olaylarına tam anlamıyla son verilmesi gerekiyor. Bugünkü açıklamada da biraz daha sağduyu mesajları olduğunu görüyoruz. Bu da önemli bir şeydir. Yani bunu görmezden gelmek de doğru olmaz. Selahattin Demirtaş'ın da burada bir çaba içine girdiği görülüyor. Orada da bu işler çok kolay olmuyor anladığım kadarıyla. Çıkıp bu kadar hararetli bir ortamda böyle mesajlar vermek de çok kolay değil. Anlamlı buluyorum bunu."
- "Türkiye ucunu görmediği tünellere girmez"
Yalçın Akdoğan, "IŞİD ile savaşmak konusunda Türkiye gönülsüz mü? İşi yokuşa mı sürüyoruz biz?" sorusuna da şu yanıtı verdi:
"Kim var peki bu mücadelenin içinde olan, veren? Böyle sorun çözülmediği için Türkiye'ye bir baskı yapıldığı görülüyor. Türkiye de diyor ki 'Tamam, gelin beraber yapalım ve bu sadece bir örgüte karşı olmasın. Bütün Suriye'ye dönük bir çaba olsun'. Türkiye'nin bunu demesi son derece makuldür, doğru olandır, meşrudur. Türkiye burada hiç kimseden çekinmez. Kendi ulusal güvenliği, bir tehdit söz konusu olduğunda, yapması gereken neyse, hiç sağına soluna bakmadan, arkasında kim var diye bakmadan gerekeni yapar. Onun ötesinde de ucunu görmediği tünellere girmez, kimsenin paralı askerliğini de yapmaz Türkiye. Burada işbirliğinin zemini bellidir. Cumhurbaşkanımız da bunu defalarca açıklamıştır. Eğer böyle bir samimiyet varsa gelinir hep birlikte bu iş yapılır."
- "BM kendi ne yapıyor ona baksın"
BM özel temsilcisinin, "Bir katliam tehlikesi varsa o zaman birtakım sıra dışı önlemler alınabilir yönünde BM'nin kararı vardır. Bu kapsamda Türkiye de Kobani'ye savaşmak için gitmek isteyenlere sınırlarını açabilir" dediği hatırlatılan Akdoğan, "Bir kere benzetme yanlış. Yaptığı benzetmenin tutar tarafı yok. Önce BM otursun böyle bir sorun varsa kendi ne yapıyor ona baksın. Yani herkes akıl verme ve eleştirme pozisyonunda. Buyurun gelin araziye. Burada sınırı olan biziz. Sorun yaşayan, yükü çeken biziz. Kimsenin aklına da ihtiyacımız yok. İşbirliğine ihtiyacımız var. Gelsinler beraber işbirliği yapalım. Biz maşa değiliz kusura bakmasınlar" diye konuştu.
Çözüm sürecinde hükümete yapılan eleştirilerle ilgili bir soruyu da Akdoğan, şöyle yanıtladı:
"Kobani burada kaldıraç olarak kullanıldı, bir yönüyle de tıkaç olarak kullanıldı. Çözüm sürecinin önüne getirip tıkadılar bunu, baktılar ki hükümet kararlı ve çok hızlı yol almak istiyor, getirip tıkadılar bunu bir şekilde. Çözüm sürecinde burada görüşülen meseleler bellidir. Hükümet bugüne kadar yapacaklarını yapmıştır. Öncelik bu noktada bu olaylar bağlamında kamu düzeni ve güvenliğinin sağlanması ve bütün bu olayların sona ermesi bizim için en temel şarttır. Çözüm süreci açısından söylemiyorum, bu olmadan hiçbir konu konuşulmaz. İki, çözüm süreci bağlamında en temel şart yine bu asayiş meselesi, yol kesme, haraç alma bunların son bulmasıdır. Sürekli burada hükümete fatura çıkarmak, hükümete ev ödevi vermek vesaire, bu artık yanlış bir şeydir. Burada herkes biliyor kimin ne yapacağını, ne edeceğini. Herkes kendi üzerine düşeni yapsın. İkide bir hükümete ev ödevi çıkarmak vesaire bu doğru bir yaklaşım değil. Bunu HDP'liler de biliyor, herkes de biliyor. Herkes kendi işini yapsın."
- Akdoğan'a bağlı kurumlar
Yeni TRT genel müdürünün belli olup olmadığına ilişkin soruya karşılık Akdoğan, "Bunun bir prosedürü var. RTÜK ilanı çıktı, başvurular oldu. Onun süresi de bitti. Şimdi RTÜK değerlendiriyor. Yönetim Kurulu toplanacak, 30 tane başvuru mu var, bunu 3'e indirecek, 3 isim belirleyip Bakanlar Kurulu'na sunacak. Muhtemelen önümüzdeki hafta içinde Bakanlar Kurulu'na aktarılır. Ondan sonra ilk toplantıda Bakanlar Kurulu değerlendirir ve ondan sonra bir atama yapılır. Bunu takdim etmek de şık değil. Burada başvurular olmuştur. RTÜK değerlendirsin, bakalım kimleri önerecek, biz de bakarız" diye konuştu.
Akdoğan, Anadolu Ajansı'nda yeni dönemde değişiklik olup olmayacağına ilişkin soru üzerine de bütün iletişim birimlerinin kendisine bağlandığını ve kamu diplomasisi bakanlığı gibi çalışmak istediğini belirterek, sözlerini şöyle tamamladı:
"Bu kamu diplomasisi yeni yeni gelişen bir şey ama çok büyük bir ihtiyaç. Siyasal iletişim, algı, kamuoyunu doğru bilgilendirmek, birtakım dezenformasyonları düzeltmek. Hem içeride hem dışarıda çok ciddi bir bombardıman var. Bunların çoğu tezvirat, yalan, manipülasyon, Türkiye'yi veya hükümeti baskılamak için yapılmış şeyler. Neticede bütün bu birimler kamu diplomasisi faaliyeti yürüten birimlerdir. Kimin nereye geleceğinden ziyade bu kurumların doğru, kaliteli, güzel işler yapmaları ve genel olarak Türkiye'nin menfaatleri çerçevesinde gereken çalışmaları yapmaları noktasında böyle bir anlayışın hakim olması gerektiğini düşünüyorum."

Politika
Kaynak: AA
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...