Ahmet Davutoğlu: O tweetler elimizde!

Ahmet Davutoğlu: O tweetler elimizde!

Politika Haberleri

Başbakan Ahmet Davutoğlu Dolmabahçe'de Akil İnsanlar'la bir araya geldi ve son dönemde yaşanan olayların perde arkasını anlattı.

İşte konuşmadan satır başları

Onlarca yıllardır devam eden bir meseleye çözüm üretmek üzere ortak vicdanı harekete geçirmeyi amaç etmiştik. Çok yoğun çabalar gösterdiniz sizlere minnettarız. 60 bin vatandaşımızla yüzyüze görüşmeler yaptınız. Sizlere bütün insanlık adına teşekkür borçlu olduğumuzu düşünüyorum.Her biriniz o kadar değerli katkıda bulundunuz ki. Dışişleri Bakanı iken verdiğiniz raporları okumuştum. Şimdi hafızamı yenilemek için tekrardan okudum. Yeni ve etkin bir yöntemle çözüm sürecine ivme katarız diye arkadaşlarımızla istişarelerde bulunduk. Ortak bir sorumluluk taşıyoruz. Bu ortak sorumluluğunu topluma yaymak için omuz omuza vermek durumundayız.Belki saatlerce sürecek bu oturumda sizlerden biri olarak katılmak istiyorum bu toplantıya. Şunu bilinmesini isterim Akil İnsanlar heyetinin yaptığı temaslar karşılıksız kalmamıştır. Verdiğiniz raporlar raflara kaldırılmamıştır. 30 Eylül'de Cumhurbaşkanımızın teklif ettiği demokratik pakette sizin isteklerinizden bir çoğu pakette yer aldı.Devrim mahiyetinde atılan en büyük adım, sizlerin de ortak isteği olan yasal çerçevenin çözüm sürecine bağlanması olmuştur. nbsp;
ZAMANA VE İNSANA SELAM OLSUN
Çözüm sürecinden muradımız nedir bu hususlarda konuşmak istiyorum. Kongre konuşmamı hepiniz hatırlayacaksınız. Zamana ve insana selam olsun diye başlattım. Siyasetin ve her siyasi faaliyetin temeli insana saygı esasına dayalı olmak zorundadır. İnsanı selamlamayan bir yaklaşımın siyasi alanda kalıcı bir temel bulması mümkün değildir.Bizim büyük resimde gördüğümüz şudur; kadim topluluklar çoğulcu şehir yapılarına sahip olan ve harmanlanarak bugüne gelmiş bir birikimdir. Modernite bu birikim üzerinde daha homojen anlayışta bir hukuk düzenini uygun görür.
SÜRECİN TEMEL TAŞLARI TARİHDAŞLIK VE VATANDAŞLIK
Biz Latin Amerika ülkesi değiliz hatta Kuzey Amerikan ülkesi de değiliz. Bu toprakların şehirleri, sokakları, devletleri, sosyo kültürel bağları en yakın zaman gittiğinde 2-3 bin yıllık tarihe sahiptir. Bu topraklarda herhangi bir şehir tek bir dinle, tek bir etnik grupla adlandırılamayacak olaylara sahiptir. Tarihdaşlık ve vatandaşlık unsurlarını çözüm sürecinin temel taşları olarak görüyorum. Modernite görünümü içinde süslü ve çarpıcı kelimelerle örtülse de üstü devleti sadece şu yada bu etnik grubun malı gibi görülürse bir süre sonra bu bulanıklaşır ve tıkanıklaşır. Ben Irak'a ilk ziyaretimi yaptığımda farkettim, eğer bir ülkenin şehirleri şu şuraya aittir, bu buraya aittir diye ayrıştırılıyorsa orada birlik beraberliği sağlamak zorlaşıyor.
KÜRTLERİN DEVLETİ TÜRKİYE CUMHURİYETİ'DİR
Şehir devletten önce gelir. Şehirden önce gelen de insanlık bilincidir. Bizim farkımız ne, biz Kürt ve Türk olarak içiçe yaşıyoruz. Balkanların her milleti Anadolu'da var. Biz bunu ilk defa görmedik. Sosyo kültürel zeminimiz tek tipçi ulusalcı yaklaşımlara karşı direnmiştir. Bizim yapmamız gereken bu sosyo kültürel zemini güçlendirmek. Ben daha önce de söyledim. Kürtlerin devleti Türkiye Cumhuriyetidir. Bizim şehirlerimiz nevzuhur kimlikler üzerinde doğmadı. Türkiye istiklal harbini omuz omuza yaptı.Çanakkale savaşı da dahil olmak üzere hepsi ortak bir çabanın sonucudur.
YEGANE YOL ÇÖZÜM SÜRECİDİR
Daha Arap baharından çok önce Suriye ve Irak'la vizeleri kaldırdık. Ortak ticaret havzası kurduk. Eğer bu gerçekleşmiş olsaydı bugün mülteci göçleri halinde değil ticari göçler halinde seyir halinde olacaklardı.Siyasi iradeyi tutanların imtihanı burada. Bizim savunduğumuz tek siyaset bu oldu.O güzelim Halep'i havadan bombaladığında, oradaki insanlara zulüm edildiğinde demokrasiyi teşvik ederek aynı anlayışı sürdürmeye çalıştık ama olmadı.Tam da Akil İnsanlar heyetinin amacı burada başlıyor.Eğer biz bu çizgiyi Türkiye'de oluşturabilirsek bu bölgedeki çatışmaların önüne geçecek yegane yoldur.
ÇÖZÜM SÜRECİ YERLİ VE ÖZGÜNDÜR
2009 yılında Habur'dan girişleri sağlayacak noktaya geldik. Son derece gereksiz adımlarla o süreçte durduruldu. Biz ondan sonra şu karar vardık. ne olacaksa bu vatanın insanları ile olacak. oturup konuşulacak. 5 sene önce imkansız görülecek şartları bütün riskleri göze alarak hayata geçirdik. Hep hükümetten bir şeyler bekleyenler hangi tabuları yıktığımızı görsünler. Çözüm süreci yerli ve özgündür. Bize aittir. şimdi beraber zorluklarla karşılaşıyoruz. Şimdi kimse topu başkasına atmasın. Şehitimizin ailesine gittim. Hiçbiri nefret dolu konuşmadı. Çözüm süreci dursun da demedi. Katledilenin Biri Amasyalıdır, biri Diyarbakırlıdır. Eğer şiddet hakim olursa kimlerin nasıl katledileceğini gösteren tablolar bunlar.
KİMSEYİ İKNA ZORUNLULUĞUMUZ YOK
Kuşatıcılık ve kapsayıcılık da çok önemli.Çözüm sürecinin sahibi milletin kendisidir. Çözüm süreci sadece bir tarafı ikna etme süreci değildir. Böyle bir ikna sorumluluğumuz da yok. Şurada bir tek ben hakimim diye bir anlayış olamaz. Benim dışımda siyaset yaaprsa partisini bombalarım dediğiniz anda bir başka tek tipçi anlayışa çözüm süreci kurban edilir.Biz bu meseleyi tek bir eksene indirgemek değil zaman alsa da toplumun her kesimini kuşatan bir mesele olarak görüyoruz. Akil İnsanların da bunu en iyi şekilde temsil ettiğini düşünüyoruz.
KOBANİ SORUNU ÇÖZÜLSE DE ÇÖZÜLMESE DE...
Çözüm süreci dış etkilere karşı korunmalıdır. Biz hiç bir zaman Kobani önemsizdir demedik.Türkiye'deki çözüm süreci Kobani'den önce başladı. O sorun çözülse de çözülmese de devam edecek. Türkiye'deki çözüm süreci doğru yürüdüğü sürece çevredeki yaralara da şifa olacaktır. Barzani geçen sene Diyarbakır'a geldiğinde Eski Türkiye'de felaket olarak görülebilirdi. Kimse hayal edemezdi. bu devrimci bir adımdı. onun kararını verdiğimiz günü hatırlıyoruz. Orada verdiğimiz mesaj şuydu yurt dışındaki Kürtler de bizim kardeşimizidir. Onların özgürlüğü bizim özgürlüğümüz, onların acısı bizim acımızıdır.
KİMSE BİZ ŞİDDET ÇAĞRISI YAPMADIK DEMESİN
Kongre konuşmamı herkes hatırlayacaktır. Odak noktalarımızdan biri çözüm sürecidir. Yaptığım konuşmadan Çözüm Süreci bir emanettir dedim. Bu bir irade beyanıdır. Bakın ne yaptık. yeni hükümet görevini aldıktan sonra Çözüm sürecine bakış açımız çok net bir şekilde ortaya kondu. 1 Eylül'de çözüm süreci ile ilgili özel bir mekanizma kurdum ve buna bizzat ben başkanlık edeceğim dedim. Tüm Bakanlıklarından öncelikli olarak bu konuyla ilgileneceğini belirttik. Bunun ilk Bakanlar Kurulu'na getirilmesini istedim. Dikkatinizi çekerim. Bir taraftan Kobani'de olaylar varken ve zamanı geçen iki tezkereyi yeniden meclisten geçirirken çözüm sürecinin yapılarını ilan ettik. O bir ay içinde takip edilecek yol haritasında her türlü müzakere yapıldı.Belli mütabakatlar sağlandı. nbsp;Artık çözüm süreci büyük bir ivme kazanacak beklentisi içindeyken 6-7 Ekim'de vandalizmin her türlüsü, gaspın her türlüsü, cinayetin her türlüsü işlendi. O zaman herkes samimiyet testinden geçiyor. Bizim önümüzde bütçe görüşmeleri varken, üstümüze düşen her şeyi yapmışken gördüğümüz muamele bu oldu. Şimdi kimse biz şiddet çağrısı yapamadık demesin. Buna destek veren ana muhalefet partisinin açıklama yapması çok zor. Tablo çok açık.Son olaylarda şiddete davet eden bir tweet, "Bu gece herkes silahlansın ve şurayı bassın" diye tweetler var elimizde.Biz ne kadar ortak vicdanı harekete geçirirsek geçirelim, provokatif bir grup bütün bu çabaları yok sayan bir sonuç doğurabiliyor ve bir şehir yanmaya başlıyor.Bu da küreselleşmenin getirdiği basit görünen ama çok etkili araçlar bizim çabalarımızı dumura uğratacak sonuçlar çıkarabiliyor.

GELİN PUSLU HAVAYI DAĞITALIM
Yasin Börü'yi kim öldürdü, bu iş yerlerini, ambulansları, okulları kim yaktı. Buradaki hedefi hepimizin görmesi lazım. Burada asıl hedef çözüm sürecidir. Birileri puslu havayı seviyor. Gelin günlük güneşlik bir havada konuşalım. Puslu havalar içerisinde taktik savaşlarına kimse girmesin. geçen sene Mayıs ayında neler olduğunu hepimiz gördük. Bizim yapmamız gereken bu puslu havayı dağıtmak. nbsp;

Son olarak 3 hususu vurgulamak istiyorum
1- Demokratikleşme süreci her halükarda devam edecek. Kararlılığımızda en ufak bir aksama yoktur. Kimseyi memnun etme zorunluluğumuz yoktur. Herkes çözüm sürecinin devam etmesini istiyor.
2- Çözüm süreci kesinlikle kamu düzeninin alternatifi değildir. Kamu düzenini yok edip oturup müzakere yapalım derlerse orada iyi niyet aranmaz.Kamu düzeninin olmadığı yerde özgürlükler barınamaz. Kamu düzeninin olmadığı yerde siyaset yapılamaz
3 Çözüm süreci konjoktürel bir proje değildir. Bizim için çözüm süreci tarihi bir projedir. Bu projeyi sürdürmek hepimiz için bir sorunluluktur.

Bugün sizler ne kadar isterseniz ben o kadar dururum. 24 saat deyin dururum. Uykusuz kalalım derseniz kalırım. Bugün öncelikle sizlerin kanaatlerini almak istiyorum. Son durumlarla ilgili fikirlerinizi dinlemek istiyorum. Bu tecrübeleri paylaştıktan sonra bundan sonraki süreçte atılması gereken adımlar olduğunda nasıl katkıda bulunabilirsiniz. Bunla ilgili de görüşlerinizi almak istiyorum. Her birinizin burada bu tarihi proje konusunda bizlerle beraber olduğunuz için bir kez daha teşekkür ediyorum

www.turkiyegazetesi.com.tr

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...