Mers ve Ebola Virüsü nedir? Detaylı bilgi

Mers ve Ebola Virüsü nedir? Detaylı bilgi

EDİTÖRÜN SEÇTİKLERİ Haberleri

İstanbul'da ebola ve mers vakaları artmaya başladı. Peki ebola virüsü ve mers virüsü nedir?

Mers virüsü nedir? Trükiye'de mers virüsü görüldü. Dünya domuz gribi, kuş gribi, SARS'ı atlattı... Şimdi ise EBOLA ve MERS-CO virüsleri insan sağlığını tehdit ediyor. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından şimdiye kadar 7 farklı ülkede yaklaşık 9 bin Ebola vakası ile karşılaşıldığı bildirildi. Ve bu vakaların yaklaşık 4 bini hayatını kaybetti. Türkiye de alarmda olan ülkeler arasında. Gün geçmiyor ki bir kişi EBOLA şüphesiyle hastaneye başvurmasın ve karantinaya alınmasın. Şu ana kadar Türkiye'deki şüpheli vakaların tamamı neyse ki sıtma hastası çıktıtalya'da düzenlenen 16. İç Hastalıkları Kongresi'nde konuşan Prof. Dr. Serhat Ünal, EBOLA'nın hafife alınamayacağını ve endişelenilmesi gereken bir hastalık olduğunu belirtiyor ancak iyi tarafı hastada ateş başlamadan önceki dönemde hastalık insandan insana bulaşmıyor, "Ebola, hastanın eşyalarına temasla bulaşıyor, hastaya temasla bulaşıyor, ciltte bir ezik, kesik yara varsa bulaşıyor. Cenazeye dokunulması da Afrika'daki hızlı artışın nedeni oldu."

Mers ve Ebola Virüsü nedir? Detaylı bilgi

EBOLA'NIN BELİRTİLERİProf. Dr. Ünal, Ebola'nın belirtilerini şöyle sıraladı;

- Halsizlik, bitkinlik

- Yüksek ateş

- Bulantı, kusma

- İshal

- Kanın pıhtılaşmasının bozulması

- Ardından karaciğer, böbrek yetmezliğ

Mers ve Ebola Virüsü nedir? Detaylı bilgi

"Ebola'nın tedavisi için bir kesin bir çözüm şu anda yok. Sadece virüse karşı antikor oluşmasını sağlayan ilaç var. Ebola ilk olarak meyve yarasası denilen bir hayvanın ısırdığı memeli hayvanlardan insana bulaşıyor. Onları avlayan ve etini yiyenler dolayısıyla insana adapte olan ve zaman içinde insandan insana bulaşır hale gelen bir virüs. Diğer virüsler gibi solunumla bulaşmıyor. Hastaya, hastanın vücut sıvılarına temasla bulaşıyor, gözyaşında, terde, kanda, semende var. Dokunma olmazsa bulaş olma ihtimali çok düşük. Bir diğer olumlu yanı ise diğer hastalıklarda, hastadaki ilk semptom çıkana kadar, şikayetleri olana kadar bulaştırıcıdır. Yani insanlar hasta olduklarını bilmezler ama bulaştırırlar. Ebola da ise ateş başlamadan önce bulaşma olmuyor. Kuluçka dönemi denilen dönem Ebola da yok. Yani ateşi olmayan birinin bulaştırma şansı yok. Çıplak cildinizin bulaşmasıyla olan bir bulaşma söz konusu. O yüzden televizyonlarda görüyoruz ki insanlara her tarafı kapalı özel bir kıyafetle müdahale ediliyor."TÜRKİYE'DE DURUM

Türkiyede şu an için endişe edilecek bir durumun olmadığını söyleyen Ünal, "Amerika Birleşik Devletleri, vatandaşlarından hayati önem arz etmedikçe hastalık bölgesine seyahat etmemelerini talep etmiştir. Eğer salgın bölgesine gitmek zorundaysanız, alkol bazlı el dezenfektanları ile elinizi sık sık dezenfekte edin. Özellikle hasta kişilere (ateşli, halsiz, kanaması olan) ve onların çıkartılarına (tükürük, salya, kan, kusmuk, idrar, dışkı vb.) dokunmayın. Hasta kişilerin şahsi eşyalarına dokunmayın. Cesetlere dokunmayın.

YURTDIŞINDA ET YERKEN DİKKATLİ OLUN

Özellikle maymun ve yarasa gibi hayvan etlerini yemeyin bu hayvanların ne canlılarına ne de ölülerine dokunmayın. Türkiye'de hiçbir şekilde tüketilmese de, uzmanlar yurtdışında bazı bölgelerde bilinmeyen etlerin yenmesiyle de bulaşabileceğini belirtiyor. Ebola hastalığının tedavisi yapılan hastanelere gitmeyin. Riskli bölgede yaşarken ateşiniz çıkarsa, baş ağrısı, halsizlik, ishal, karın ve kas ağrısı veya kanama gibi belirtiler ortaya çıkarsa hemen tıbbi yardım için hastaneye başvurun. Eğer bu belirtileri gösterirseniz lütfen kimseye temas etmeden, kimseye dokunmadan hatta mümkün mertebe etrafa dokunmadan hastaneye ulaşın. Eğer sizde de hastalık ortaya çıkarsa son 10 gün içerisinde kimlerle temas ettiğinizi sağlık personeline bildirin" şeklinde konuştu.

Mers ve Ebola Virüsü nedir? Detaylı bilgi

HAC'DAN DÖNDÜKTEN SONRA 15 GÜN İÇİNDE MERS'TEN ŞÜPHELENİLEBİLİR

Hatay'da hacdan dönen bir kadının da MERS virüsü teşhisiyle hayatını yitirmesinin ardından Türkiye'de MERS paniği de başladı. İlk başlarda sadece üst solunum yolu enfeksiyonuna neden olan virüs mutasyona uğradıktan sonra alt solunum yolu enfeksiyonu ve zatürreeye de neden olmaya başladı.Peki tüm bu salgın hastalıklar neden bu kadar arttı... Prof. Dr. Ünal bunun nedenlerini şöyle açıklıyor, "Kalabalıklaşan nüfus, iklim şartları, global ısınma, kalabalık nüfusun getirdiği doğa harabiyeti gibi birçok faktör nedeniyle virüsler daha hızlı mutasyona uğruyor.Hastalığın bulguları halsizlik bitkinlik ateş ve burun akıntısı. Yüzde 45 bir ölüm oranı var. Bulaştıktan sonra 15 gün pencere dönemi var. Hacdan döndükten sonra 15 gün içerisinde ateşi çıkmış her kişi mers için şüphelidir. Hemen maskesini takıp hastaneye yatırmak ve solunum cihazına bağlamak lazım.Çünkü virüse özel bir tedavi yok. Ankara'da böyle bir tanım yapınca geçen hafta 70 yaşında hacdan dönmüş zatürree hastası geldi ve hıfzıssıhhada hemen test ile kesin tanısını koyduk ve negatif çıkmıştı ama biz ona MERS gibi muamele yaptık. Şu andaki vakanın tek olması aslında sevindirici çünkü bu hasta hastalanıp hac görevini tamamlayamadan geri döndüğü için muhtemelen tüm uyarılara rağmen develerle temas etti.

MEMELİ HAYVANLARDAN İNSANA BULAŞIYOR

"Ebola'nın tedavisi için bir kesin bir çözüm şu anda yok. Sadece virüse karşı antikor oluşmasını sağlayan ilaç var. Ebola ilk olarak meyve yarasası denilen bir hayvanın ısırdığı memeli hayvanlardan insana bulaşıyor. Onları avlayan ve etini yiyenler dolayısıyla insana adapte olan ve zaman içinde insandan insana bulaşır hale gelen bir virüs.Diğer virüsler gibi solunumla bulaşmıyor. Hastaya, hastanın vücut sıvılarına temasla bulaşıyor, gözyaşında, terde, kanda, semende var. Dokunma olmazsa bulaşma olma ihtimali çok düşük. Bir diğer olumlu yanı ise diğer hastalıklarda, hastadaki ilk semptom çıkana kadar, şikayetleri olana kadar bulaştırıcıdır. Yani insanlar hasta olduklarını bilmezler ama bulaştırırlarEbola da ise ateş başlamadan önce bulaşma olmuyor. Kuluçka dönemi denilen dönem Ebola da yok. Yani ateşi olmayan birinin bulaştırma şansı yok. Çıplak cildinizin bulaşmasıyla olan bir bulaşma söz konusu. O yüzden televizyonlarda görüyoruz ki insanlara her tarafı kapalı özel bir kıyafetle müdahale ediliyor."

Mers ve Ebola Virüsü nedir? Detaylı bilgi

MERS VİRÜSÜ NEDİR?

Yoğun endişeye yol açan corona virüs enfeksiyonu MERS : Middle East Respiratory Syndrome (Orta Doğu Solunum SendromuHastalığa yol açan virüs MERS -CoV'dır. Bu virüs 2012 yılında Suudi Arabistan'da tespit edilmiştir.Bu virüsle enfekte olan insanların çoğunda ağır akut solunum sistemi rahatsızlıkları gelişmiştir. Ateş, öksürük ve nefes darlığı gözlemlenmiştir. Bu virüsün bulaştığt hastaların yaklaşık olarak yarısı hayatını kaybetmiştir. Hastaların çok az bir kısmı hafif belirtilerle atlatmıştır. Amerika Birleşik Devletlerin'de bildirilen bir vaka olmamıştır. SARS'a yol açan virüsten farklıdır

SARS NEDİR?

Bir diğer ağır geçen corona virüs enfeksiyonu SARS'tır (şiddetli akut solunum sendromu). Etkeni SARS-CoV'dır. SARS vakaları ilk olarak 2003 yılının şubat ayında Avrupa, Kuzey Amerika ve Asya'da gözlemlenmiştir.1 Kasım 2002-31 Temmuz 2003 tarihleri arasında dünya genelinde 8273 SARS vakası gözlemlenmiştir ve bu vakaların 775'i ölümle sonuçlanmıştır. 2004 yılından bu yana dünyanın herhangi bir yerinden bildirilmiş SARS-CoV enfeksiyonu bulunmamaktadır.

Antalya'da mers virüsü alarmı

Hacdan dönen 79 yaşındaki Gülizar A, Mers virüsü kaptığı şüphesiyle Antalya eğitim ve Araştırma Hastanesine kaldırıldı.Hacdan İstanbul aktarmalı Antalya Havalimanına gelen 79 yaşındaki Gülizar A, Mers virüsü şüphesi görüldüğü, yüksek ateş ve bulantı nedeniyle hastaneye sevk edilme kararı alındı. Gülizar A, Suudi arabistan'da yaygın görülen Mers virüsü kapmış olabileceği şüphesi üzerine özel ambulansla Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesine kaldırıldı. Hastanenin poliklinik girişinden alınan Gülizar A, acil serviste alınan özel bölümde tedavi altına alındı. Hastanın hastaneye girişinde acil servis boşaltılırken, vatandaşlara maske dağıtıldı.

Hacdan dönenlerden mers virüsü uyarısı

Antalya'da düzenlenen 16'ncı İç Hastalıkları Kongresi'ne katılan İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kerim Güler, Türkiye'deki her üç kişiden birinin hipertansiyonlu olduğunu açıkladı. Buna karşılık Türkiye'de tedavide başarının ise yüksek olmadığına da dikkati çeken Prof. Dr. Güler, bunun nedenlerini de anlattı. Hastaların tansiyonu ciddiye almadığını, 'Benim tansiyonum asabi', 'İlacımı başım ağrıyınca alıyorum', 'Babamda da vardı gibi' bahanelerle hastaların ilacı ihmal ettiğini belirten Prof. Dr. Güler, bunun da başarı oranını yüzde 54'lere düşürdüğünü açıkladı.Türkiye'deki hipertansiyon hastalarının yüzde 46'sının patlamaya hazır bomba gibi yaşadığını iddia eden Prof. Dr. Kerim Güler, bazı hastaların ilaçtan ve ilacın yan ekilerinden de korktuğunu söyledi. "Oysaki ilacın yan etkisi, hipertansiyonun oluşturduklarının yanında devede kulak değil, devede tüy olarak kalır" diyen Prof. Dr. Güler, evde ölçülen tansiyonların haftalık ortalamasının 135'e 85'i geçmesi halinde yüksek tansiyondan söz edilebileceğini söyledi.Hipertansiyonun bir damar hastalığı olduğunu anlatan Prof. Dr. Kerim Güler, risk faktörlerini görüp beraber tedavi edilmesi gerektiğini söyledi. Şeker hastalığının, şişmanlığın ve sigaranın riskleri artırdığına dikkat çeken Prof. Dr. Güler, çok basit hayat tarzı değişikliğiyle bile bazen ilaç kullanmadan tansiyonun normale dönebileceğini açıkladı.hayat nbsp;tarzında tuzun önemli yerinin olduğuna dikkati çeken Prof. Dr. Güler, günlük tuz tüketiminde 6 gramın aşılmaması gerektiğini söyledi.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...