Bülent Arınç'tan Bakanlar Kurulu sonrası çarpıcı açıklamalar

Bülent Arınç'tan Bakanlar Kurulu sonrası çarpıcı açıklamalar

GÜNDEM Haberleri

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, Bakanlar Kurulu toplantısı sonrası düzenlenen basın toplantısında çarpıcı açıklamalarda bulundu.

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç Bakanlar Kurulu toplantısı sonrasında basın toplantısı düzenledi.

İşte Arınç'ın açıklamalarından satır başları:

Öncelikle bir iki konu var. Bir tanesi bildiğiniz gibi beş gün önce Filistin'de bir bakan, hayatını kaybetti. Filistin yasa dışı yerleşimlerden sorumlu bakanı Ziyad Ebu Ayn, İsrail işgalci güçleri arasında yaşanan çatışma sırasında hayatını kaybetti. İsrail işgal altındaki Filistin topraklarında insanlık dışı uygulamalarıyla Filistin halkının temel hak ve özgürlüklerini ihlal ediyor.

Çarşamba günü 17 Aralık Şebi Arus Konya'da kutlanmış olacaktır. Bu toplantıya sayın başbakanımız ve arkadaşımız katılacaktır. Hazreti Mevlana'yı vefatının 741'nci yılında rahmetle yad ediyoruz. Bugün üç bakanımızın temsil ettiği bütçe görüşmeleri vardı, takvim 22-23 aralık tarihlerinde sonlanmış olacak. Geçtiğimiz bakanlar kurulundan bu yana, sayın başbakanın Polonya seyahati dolayısıyla bakanlar kurulu yapılamamıştı. Hafta sonu dört il kongremize katıldılar, bu kongrelerde de halkla temasları oldu. bakanlar da kongrelere katılmış oldul.ar

11 aralık günü, uyuşturucuyla mücadelede iyi eğitilmiş narkotimler faaliyete başladı. Bu hazırlıklar sonucunda bin narkotim polisi görevlerine başlamış oldular. Henüz bir iki gün geçmişti ki çok büyük bir uyuşturucu operasyonuyla, 500 kilo morfin ele geçirilmiş oldu. AB bakanımız da kendi bakanlık çalışmalarıyla, brükselle ilgili konularda bilgilerini sunmuş oldular.

SORU-CEVAP

SORU:
Dün 13 ilde paralel yapı iddialarına yönelik soruşturma başlatıldı. Çok sayıda kişi gözaltına alındı. Haklarındaki suçlama tahşiye operasyonu olduğu söyleniyor. Gözaltına alınacak 32'nci ismin Fethullah Gülen olduğu iddiası var. Ne diyeceksiniz?

ARINÇ:

Bu konuda yapabileceğimiz değerlendirme şudur. Bildiğiniz gibi bu kişiler ve yapılan operasyonla ilgili olarak İstanbul büyükşehir başsavcısı imzasıyla bir açıklama yapıldı. Bu açıklamada belli dosya numarası var, soruşturma dosyası kapsamında bir kısım medya mensupları ve emniyet görevlilerinin sahte delil üreterek tahşiye soruşturması yaptığı yönünde, bunlara yönelik olarak silahlı terör örgütü kurmak yönetmek, iftira suçlarından ifadeleri alınmak üzere şüpheli sıfatıyla gözaltına alınma talimatları verilmiştir.

Burada bir 32'nci isim yok. Bu konuyla ilgili değerlendirmelerimiz oldu. Ancak biz hükümetiz, yürütme organıyız. Türkiye'de erkler ayrılığı prensibi var. bir tarafta yasama organı bir tarafta yürütme, bir tarafta da yargı var. Başsavcı açıklama yaptığına göre, sorgulama yapıldığına, mahkemelerde 7 kişi serbest bırakıldığına göre bu siyasi değil hukuki bir süreçtir.

Gazete binasına polisin gitmiş olması bunun bir yargı süreci olduğunu gösterir. Şimdi olay nedir gelince, bugün ajanslara da bazı haberler düştü. Mehmet turan isimli bir şahıs kendisinin şikayetçi olduğunu söyledi. Kamuoyunun ilk defa duyduğu Tahşiyecilerle ilgili bir cemaatin varlığından bahsedildi. Geçmişte bir operasyon yapıldığı, bir takım silah ve el bombasının bulunduğu, böyle bir süreçten sonra da savcılığın soruşturma başlattığı ortaya çıktı. Tabi Tahşiyeciler operasyonuyla ilgili bizdeki bilgiler şudur. Geçmişte, Mehmet Turan isimli bir şahıs, risaleyi nur eğitimi içinde, tanışmış, yorumlamış, kendisine inanan insanla da eğitimine devam etmiş.

Bu çalışmalar sırasında Fethullah Gülen'e eleştiriler getirmiş. İki toplum arasında izah edici bir takım açıklamalar olmuş. İş bundan sonra başlıyor. Emniyet istihbaratı bazı soruşturma yaparken, bazı dinlemelerde bulunmuş, sonuç elde edilememiş. Bu gruba yönelik olarak el kaide olmak üzere, bazı örgütlerle bağlantılı olduğu iddiası atılmış. Yeterli bilgi ve belge bulunamamış. Tam bu sırada, adli makamlara alınan kararlara istinaden, Aksaray bursa Diyarbakır Elazığ İstanbul İzmir mersin Isparta Van illerinde yapılan operasyonla, aralarında Mehmet Doğan'ın bulunduğu 122 kişi gözaltına alınmış, bunlardan 22'si tutuklanmış, 17 ay cezaevinde kalmışlar.

Bu operasyon kapsamında yapılan aramalarda, dershane olarak kullandıkları yerde, dört adet tabanca, üç adet el bombası, tüfek, kuru sıkı tabanca ele geçirmiş. El bombalarında yapılan incelemelerde, sanıkların parmak izlerine rastlanmazken, aramaya katılan polislerin parmak izleri çıkmış.

Arkası da var, biraz gizlilik arz eden konular. Bunlarla bağlantılı olarak bir suç delilleri üretildiği, bunların sadece bir terör örgütü olarak hedef alındığı, delillerin uydurmak içinde aramaları yapanların, bu şekilde birkaç el bombası ve silahın konulduğu anlaşılmış. Yargılamada hemen hemen hepsi tahliye edilmiş, bu sırada da böyle bir operasyon var.

Bazı dizilerde senarist ya da yapımcı olarak rol alan kişilerin gözaltına alınmak istendiğini biliyoruz. Tahşiyeciler ile Fethullah Gülen arasında, herkul.org'da yayınlanan yazıların bu dizilere yerleştirildiği, aramalarda bazı ele geçirilen silahlardaki seri numarasının, emniyetteki silahlarla benzerlik taşımasının, bir yol gösterme olarak da kabul edilebileceği ön görülmüş. Şunu rahatlıkla söyleyebilirim, bu sürece hiçbir siyasi etki dahil edilmemiştir.

Bu cemaatin başı olan Mehmet Doğan'ın şikayeti, daha sonra da delillendiren Mehmet Turan isimli kişi, iki numaralı sanığın verdiği bilgilerden hareketle böyle bir soruşturma başlamıştır. Yargı sürecini takip edeceğiz. Soruşturmanın gizliliği esastır.

Olayın bütününe bakmak, yargı sürecini takip etmek, soruşturmanın gizliliği esasına uymamız gerekir. Sürecin henüz başındayız. Ümit ederiz ki adil adaletli bir soruşturma yürütülsün ve sonunda masum insanlar bu meselenin dışında kalsınlar. Şu anda da esasen sadece şüpheli konumunda bulunan kişilere yönelik bir soruşturma yapılıyor. Bir infial duymaya gerek yok. Türkiye bu süreçlerden ilk defa geçmedi, umarız bu son olsun.

İddialar biraz önce söylediğim gibi başsavcının iddiaları bir yargı insanı olarak bizim de dikkatimizi çekmektedir. Silahlı terör örgütü kurmak yönetmek üyesi olmak, iftira suçlarıdır. Bunların içinde basın özgürlüğü kapsamında düşünebileceğimiz bir suç yoktur. Böyle bir ithamın içinde insanlara biçilen rol nedir, hangi delillerle itham ediliyorlar, yargı süreciyle öğrenebileceğim. Bu iddialara karşı, bunlar gazetecidir diyenlere, bende şunu söyleyebilirim. Ergenekon davalarında söylediğim için, kendime olan saygımdan tekrarlayabilirim, hiç kimsenin Türkiye'de suç işleme imtiyazı yok. Falan meslekte olursa güle güle işleyebilir gibi bir mantık beşinci dünya ülkelerinde olur ama Türkiye'de buna kimse rıza göstermez.

Tekrarlıyorum bu herkesin dikkatinizi çeken konu yargı sürecinin henüz yeni başlamış olmasıdır. Bazı kişiler hemen ifadelerinden sonra serbest bırakıldığına göre umarım diğerleri hakkında adil bir karar verilecektir. hükümet olarak siyaset kurumu olarak böyle bir sürecin içinde veya müdahili değiliz.

SORU:
CHP'li Haluk Koç ikinci kez isim listesi açıkladı. Bu atamaları duyurmak için de bir web sitesi açtıklarını duyurdu. Bu açıklamalar hakkında neler söyleyeceksiniz?

ARINÇ:

Benim Meclis'te nöbetçi olduğum gün buna temas etmiştim. Zannettim ki bir siyasetçi, tekrar bu saçmalıkları yapmaz. Neden yapmaz? Şunun için, haluk koç bey genel başkanlığa aday olmuş bir siyasetçidir, şimdi de parti sözcüsüdür. Yaptığı işin bir ağırlığı olması gerekir. Objektif olması gerekir. Ben kendilerine misaller vererek,

Hanımefendinin söylediği ikinci açıklamasında, bu çok çirkin bir şey. Bu konuşmasını yaparken benim hakkımda çok galiz ifadeler kullanıyor. Kendisine iade ederim. Beni de seni de millet tanıyor. İyi polismiş, kötü polismiş, bunlar bana yakışmaz, senin üstünde kalır. Bu insana karşı da söyleyecek sözüm olmaz. Ben hiç unutmuyorum, oğlu evlilik töreninde, Sayın Kılıçdaroğlu gelin hanım ve damada, sizler çapulcusunuz diyerek nikah cüzdanını vermişti.

O günlerde gezi olaylarının etkisinde kalmış sanki Kılıçdaroğlu, çapulcu diye hitap etti. Ben bunu eleştirdim. Yani evliliğinin ilk gününde, en mesut gecesinde, bir gelin ve damada çapulcu diye hitap edilmesi garip geldi. Kılıçdaroğlu'nu eleştirdim, haluk

Keşke onu korumasaydım, Kılıçdaroğlu'nu eleştirmeseydim.

Haluk koç şunu bilir ve bilmeli ki, istisnai kadro dediğimiz şey Türkiye cumhuriyeti kurulduğundan beri vardır. Bu şudur, mezuniyet önemlidir, KPSS de dahildir, bazı işler için, nitelikli işleri için imkan veren, hem istisnai hem de sayı bakımından kadrolar bulunur. Başbakanlıkta, meclis başkanlığında, bakanlıklarda az sayıda da olsa vardır, belediyelerde de vardır. Bu istisnai kadroları kurumun başında olanlar kullanırlar. Bu da bir gelenektir. Bu konuda bir soru gelir diye, çalışma ve sosyal güvenlik bakanından bana bir istatistik getir dedim. Şu anda bir rakam vermeyeceğim. 1993-2002 yılları arasında, ak partinin iktidar olmadığı dönemlerde atananların sayısı, 13 yıllık iktidarında atananların iki mislidir.

İnsan biraz sıkılır. Meclis'te ataması yapılmış istisnai kadrolardan, sizin sadece çocuğu oğlu değil gelini de Meclis'te lanlar var. Ben bunları teşhir mi edeyim? Zamanında Önder Sav'a da Baykal'a da rica etmiştim. Onların bir kabahati yok. TRT'de buna benzer atamalar olduğunu söyledim. Buradaki sayı CHP'liye ANAP'lıya refah Partisi Ak Parti dönemlerinin 10 mislidir. Mecbur ederlerse, çocuklarıyla baldızlarıyla eşleriyle birlikte yüzlerine vururuz. O zaman sayın koç bu partide yoktur. Genel başkanına danışsın. O dönemlerde de atanan CHP'lileri açıklayın desinler. Bunlar neyi halleder? Herkesin kanunen yapacağı şeyi, etik açıdan eleştirebilirsiniz. Ama bunun kanunsuz bir tarafı yok ki. bir tanesine cevap verdim, adamı rüyamda görmedim, ismini duymadım. Ama Meclis'te çalışmış deyince, dosyasından baktırdım. Adam Mamak belediyesinde, çalışma bakanlığında çalışmış, Bolu'da il müdür yardımcılığı yapmış, 16 yıl sonra da Meclis'te geçici görevle gelmiş. Bunun benimle ne ilgisi var?

Şimdi dün de açıkladığında, benim yeğenimin Botaş genel müdür yardımcısı olduğunu söylüyor. Sen profesörsün, onun yok. İngiltere'den doktorası var. nbsp; Ama Türkiye'de enerji içinde ilk 5'ini içine girer. 10 sene de, 7 sene diyebiliriz sayın Abdullah Gül'ün yanında enerji danışmanı olarak çalıştı. Üç dil bilen, bu kadar iyi yetişmiş insan neden genel müdür olmadı diye şikayet edeceğine, neden genel müdür yardımcılığı yaptı diye söylüyor.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...