ABD'nin Suriye politikası krizin çözümüne fayda sağlamadı

/ Kaynak: AA
ABD'nin Suriye politikası krizin çözümüne fayda sağlamadı

DÜNYA Haberleri  / AA

BM Güvenlik Konseyi'nde de Rusya ve Çin engelini aşamayan ABD için son bir yılda öncelik DAEŞ ile mücadele oldu

Suriye'de 2011'de Dera kentindeki halk gösterileriyle başlayan ve sonrasında iç savaşa dönüşen olaylar dördüncü yılını geride bırakırken, geçen dört yılda ABD yönetimi politikaları bölgedeki krizin çözümüne yönelik fayda getirmedi.
Birleşmiş Milletler'in (BM) rakamlarına göre, dört yıldır şiddetli çatışmaların yaşandığı Suriye'de 220 binden fazla kişi hayatını kaybederken 3 milyon 800 binden fazla Suriyeli çareyi komşu ülkelere sığınmakta buldu. Çatışmalar nedeniyle evlerini terk etmek zorunda kalan kişi sayısı 7 milyonu, insani yardıma muhtaç kişileri sayısı ise 12 milyonu aştı.
Amerikan yönetimi, Suriye'yi kan gölüne çeviren insanlık trajedisinin yaşandığı savaşa askeri anlamda dahil olmama ve sorunu diplomatik yollardan çözmeye dönük bir politika takip etti.
Washington, 2011 yılının mart ayından itibaren olayların alevlendiği Suriye krizinde ilk adımı yaklaşık bir ay sonra attı. ABD Başkanı Barack Obama, 29 Nisan 2011'de "Suriye'deki insan hakları ihlalleri" dolayısıyla aralarında Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed'in kardeşi Mahir Esed'in de bulunduğu rejimin bazı yetkililerine ekonomik yaptırım uygulamayı kararlaştırdı.
Obama yönetimi, ilerleyen aylarda rejime çağrı yaparak Suriye halkının özgürlük isteğini dikkate almasını tavsiye etti. ABD Başkanı Obama, 18 Ağustos'ta o dönemde iktidardaki 11'inci yılını dolduran Esed'i ilk kez istifaya çağırdı. Obama, "Suriye halkının iyiliği için Esed'in gitme zamanı gelmiştir" dedi.
Ancak 2011 yılında Arap Baharı'nın da etkisiyle Suriye'de de değişimin Tunus ve Mısır kadar hızlı olması beklenirken, Suriye rejimi iktidarı korumak adına halkına uyguladığı şiddeti artırdı.
ABD, 2012 yılına gelindiğinde Suriye'deki kriz şiddetlenmesine rağmen ülkeye askeri olarak müdahaleyle Ortadoğu'da yeni bir savaşın içine girmek istemedi. Sorunun diplomatik yollarla çözülmesinde ısrarcı olan ABD yönetimi, 2012'nin başlarında BM Güvenlik Konseyi'ne sunulan karar tasarısının veto edilmesine sert eleştiri getirdi.
4 Şubat'ta BM Güvenlik Konseyi'nin Suriye'deki şiddetin derhal sona erdirilmesi çağrısını içeren ve Suriye rejimi tarafından yapılan insan hakları ihlallerini kınayan karar tasarısı Rusya ve Çin tarafından veto edildi. Dönemin ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, bunun üzerine, "Suriye'de bugün yaşanan en kanlı günden sonra bile hala uluslararası toplumu bu şiddeti kınamaktan vazgeçirmeye çalışanların olduğunu düşünmek çok zor. Sizlere sormak istiyorum. BM Güvenlik Konseyi'nde kararlı bir tutum sergilemek için daha başka neyi bilmemiz gerekiyor" cümleleriyle tepki gösterdi.
Suriye'de çatışmalarda ölenlerin sayısı her geçen gün artarken Washington yönetimi, başkent Şam'daki büyükelçiliğini 6 Şubat 2012'de kapattı.
Obama, iç savaşın birinci yılını doldurduğu günlerde krize yönelik "basit bir çözümün" olmadığını dile getirdi. Suriye'deki şiddetten "üzüntü duyduğunu" ifade eden Obama, ancak ABD'nin tek taraflı askeri müdahalede bulunmayacağını açıkladı.
BM Güvenlik Konseyi'ne bu kez 19 Temmuz'da sunulan karar tasarısının yine veto edilmesi bir kez daha ABD'nin sert eleştirisine uğradı. ABD'nin BM'deki Daimi Temsilcisi Büyükelçi Susan Rice, Rusya ve Çin'in Suriye'ye yaptırım öngören BM Güvenlik Konseyi tasarısını veto etmesini "son derece üzüntü verici" ve "acınası" şeklinde değerlendirdi.
Tasarının reddinden birkaç gün sonra Suriye yönetiminin ellerindeki "kimyasal silahları sadece dış saldırıya karşı kullanacağız" açıklaması ABD'de Suriye'de olup bitenlere yönelik endişeyi artırdı. Obama, 23 Temmuz'da, Suriye yönetiminin kimyasal silah açıklamasına tepki gösterdi ve rejimin böyle bir "trajik hatadan" kaçınmasını istedi. Obama, Suriye rejimine seslenerek "Dünyanın gözleri üzerinizde" dedi.
Obama, Suriye politikasına yönelik en dikkat çeken açıklamalarından birini 20 Ağustos'ta yaptı. Esed rejimine ve "sahadaki diğer oyunculara" kimyasal silahların ortada dolaştığını ya da kullanıldığını görmenin ABD için "kırmızı çizgi" olduğunu söyleyen Obama, "Böylesi bir durum hesaplarımı ve denklemimi değiştirir" ifadesini kullandı.
Obama, ilerleyen aylarda da Ulusal Savunma Üniversitesi'nde nükleer silahların yayılmasını engellemeye ilişkin konuşmasında, Esed'in halkına karşı kimyasal silah kullanması halinde "sonuçlarına katlanacağını" söyledi.
ABD yönetimi, 2012'nin sonunda Suriye'de Şam yönetimine karşı mücadele veren "Nusra Cephesi" adlı direniş grubunu "yabancı terör örgütleri listesi"ne aldı.
- Kimyasal silah ve "kırmızı çizgi" -
ABD yönetimi için 2013 yılı Suriye konusunda uluslararası alanda "itibarı"nın en fazla tartışıldığı yıl oldu.
ABD yönetimi, iç savaşın ikinci yılını doldurduğu günlerde, Halep'e bağlı Han el-Esal bölgesinde klor gazı saldırısı düzenlendiği iddialarının ciddi olduğunu belirterek, kimyasal saldırının düzenlenmiş olmasının "sonuçları" olacağını bildirdi. Ancak saldırının gerçekleştiğini hemen teyit edemeyeceklerini belirten Amerikalı yetkililer, muhalif güçlerin böyle bir saldırıda bulunabileceğine inanmadığını ifade etti.
Obama da 20 Mart'taki açıklamasında Suriye'de kimyasal silah kullanıldığı iddialarını araştıracaklarını bildirerek, "Gerçekleri tespit ettiğimizde kimyasal silahlar oyunun gidişatını değiştirir" açıklamasında bulundu.
Suriye'de kimyasal silah kullanıldığının kesinliğine dair ABD yönetiminden ilk açıklama dönemin Savunma Bakanı Chuck Hagel'dan geldi. Hagel, 26 Nisan'da Birleşik Arap Emirlikleri'nde gazetecilere yaptığı açıklamada, Amerikan istihbarat birimlerinin iki yıldır süren çatışmalarda Suriye yönetiminin kimyasal silah kullandığı sonucuna vardıklarını söyledi.
Obama da 30 Nisan'da Suriye içerisinde kimyasal silahlar kullanıldığına dair delillere sahip olduklarını söyledi. Obama, "Ancak bu silahların nasıl, ne zaman ve kim tarafından kullanıldığını bilmiyoruz. Tam olarak ne olduğuna dair bir delil zincirimiz yok" diye konuştu.
Beyaz Saray, haziran ayında Suriye'de Esed rejiminin sarin sinir gazı dahil kimyasal silahlar kullandığını teyit etti. Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışman Yardımcısı Ben Rhodes, uluslararası toplumun kırmızı çizgilerinin aşıldığını söyledi.
Suriye'nin başkenti Şam'a 4 kilometre mesafedeki Doğu Guta'ya 21 Ağustos'ta kimyasal silah saldırısı yapıldığı ve binden fazla kişinin öldüğünün öne sürülmesi dikkatleri yeniden ülkedeki iç savaşa çevirdi.
Hagel, kimyasal silah saldırı iddialarının ardından 26 Ağustos'ta, "Suriye'de neler olduğundan tam anlamıyla emin olana kadar askeri operasyondan söz etmeyeceğiz" dedi. ABD Dışişleri Bakanı Kerry, görüntülerin ve kurbanların durumu ile yaralılardan gelen bilgilerin, Suriye'de kimyasal silah kullanımının gerçek olduğunu ortaya koyduğunu söyledi. Obama ise Suriye rejiminin kimyasal silah kullanmasına yönelik verecekleri uygun yanıta dair henüz son kararını vermediğini ama "sınırlı eylemi" değerlendirdiklerini bildirdi.
Aynı günlerde ABD Savunma Bakanlığı, ABD donanmasının Başkan Obama tarafından alınabilecek herhangi bir kararı desteklemek için Akdeniz'de konumlandırıldığını duyurdu.
- Askeri müdahale beklentisi bitti -
Tüm dünya ABD'nin artık Suriye'ye müdahale edeceğine neredeyse kesin gözle bakarken ve ABD medyası saldırı için geri sayıma başlamışken kameralar karşısına çıkan Obama, daha önce belirttiği "sınırlı müdahale"ye de girişmeyerek, Suriye'ye askeri müdahale kararını Kongre'ye bıraktığını açıkladı.
Obama'nın bu kararı Suriye'ye müdahaleden vazgeçtiği şeklinde yorumlandı. ABD Kongresi'nin bu konuda ortak karara varamayacağı Washington çevrelerinde herkesin ortak kanaatiydi.
Bu arada Obama, Rusya'nın St. Petersburg kentinde eylül ayında düzenlenen G20 Zirvesi'nde Suriye'deki kimyasal silah saldırısıyla ilgili olarak yaptırımların işe yaramadığını, sınırlı da olsa askeri operasyon yapacaklarını ifade etti.
Suriye'de rejimin elindeki nükleer silahlar etrafında tartışmaların yoğunlaştığı bir ortamda Kerry, 9 Eylül'de Londra'da yaptığı konuşmada, rejimin kimyasal silahlarını teslim etmemesi halinde, "Askerleri bu ülkeye sokmayacağız. Sınırlı, hedef gözeterek ve kısa süreli bir çabayla Esed'in kimyasal silah kullanma kapasitesini düşüreceğiz" dedi.
Kerry'nin açıklamalarından kısa bir süre sonra Rusya, Suriye'den elindeki kimyasal silahları uluslararası denetime vermesini talep etti. Moskova yönetiminin teklifine Suriye'den olumlu yanıt geldi. Başkan Obama da bu gelişmeler üzerine Kongre'ye, diplomatik çabaların arttığı bir noktada, Suriye'ye askeri müdahaleye yönelik yetki tasarısını askıya alma çağrısında bulundu.
Suriye'nin kimyasal silahları imha edilmek üzere Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü gözetiminde ülke dışına taşınmaya başladı. KSYÖ, 23 Haziran 2014'te Suriye'nin kimyasal silahlarının tamamının yurt dışına çıkarıldığını bildirdi.
- 2014'e DAEŞ damgası -
Suriye'ye giden yabancı savaşçılara ve şiddet yanlısı gruplara yönelik endişelerin arttığı günlerde, 20 Ağustos'ta, Suriye'de 2012'de esir alınan Amerikalı gazeteci James Foley silahlı örgüt DAEŞ tarafından başı kesilerek öldürüldü.
Obama, Amerikan halkını korumak için yapmaları gereken her şeyi yapmaya devam edeceklerini kaydetti. Suriye'de Beşşar Esed'in meşruiyetini kaybettiğini her seferinde ifade eden ABD yönetimi için silahlı grup DAEŞ gibi oluşumlar artık Esed'den daha öncelikli hale geldi.
DAEŞ örgütüne yönelik yeni stratejisini 11 Eylül'de açıklayan Obama, ABD'nin örgütle mücadele edecek geniş kapsamlı uluslararası koalisyona öncülük edeceğini bildirdi. Obama, "Hedefimiz çok açık. Kapsayıcı ve sürdürülebilir bir terörle mücadele stratejisiyle DAEŞ'in gücünü azaltacağız ve tamamen yok edeceğiz" dedi. Açıklamanın ardından birkaç gün sonra Pentagon, ABD ve ortaklarının Suriye'de DAEŞ teröristlerine karşı hava saldırısı yaptığını duyurdu.
Ancak Obama yönetimi, DAEŞ stratejisinde Suriye'nin yeri konusuna açıklık getirmedi.
- Muhaliflere destek -
DAEŞ'in Suriye'deki gücünü zayıflatmaya odaklanan ABD, Suriye'de ılımlı muhaliflere destekle hem DAEŞ'i zayıflatma hem de muhalifleri Esed karşısında diplomasi masasında güçlendirme amacını benimsedi.
Amerikan yönetimi, bu yılın başında Suriye'nin kuzeyindeki Kobani'yi DAEŞ'ten geri almaya çalışan Kürt güçlere hava saldırılarıyla destek verdi ve Suriye'deki şiddet yanlısı gruplarla mücadelesini artırdı. ABD yönetimi, 11 Şubat'ta DAEŞ'e karşı mücadelede ABD muharip güçlerinin sahada kullanılmasına izin vermeyen, ancak özel operasyon yürütmesine imkan tanıyan ve faaliyet alanını Suriye ve Irak ile sınırlayan üç yıllık yetki için Kongre'nin iznini istedi.
Yönetim ılımlı muhaliflere desteğini artırarak muhaliflerin eğitilmesi için eğit-donat programı hazırlandı. Türkiye ile ABD arasında Suriyeli muhaliflerin eğitilip donatılmasına yönelik anlaşma imzalandı ancak eğitim süreci henüz başlamadı.
Obama yönetimi, bu yıl da Esed rejiminin DAEŞ stratejisine dahil olmadığını belirtmeye devam etti ama eğit-donat programı çerçevesinde eğitilecek muhaliflerin kapasitelerini ve ekipmanları Esed'e karşı da kullanabileceğini belirtti.
ABD Genelkurmay Başkanı Martin Dempsey, 11 Mart'ta yaptığı açıklamada, ABD ve koalisyon güçlerinin eğit-donat programına katılacak Suriyeli muhaliflerin daha sonra sahada da desteklenmesi gerektiğini söyledi. Eğit-donat programı kapsamında Suudi Arabistan ve Katar'da da hazırlıklar sürüyor.
Zaman zaman yönetim kademelerinden Esed rejimine yönelik politikasının daha fazla netleştirilmesine yönelik eleştiriler veya farklı sesler gelse de Obama yönetimi, Suriye politikasında değişiklik olmadığını savunuyor.
Yakın zamanda Suriye'nin geleceğinde Esed'in yerinin olmadığını bir kez daha tekrarlayan Obama yönetimi, Suriye'deki iç savaşta dört yılın sonunda hala Esed'in iktidardan nasıl uzaklaştırılabileceğine ise açıklık getirmiyor.

DÜNYA
Kaynak: AA
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...