İşte AK Parti'nin 350 sayfalık seçim beyannamesi

İşte AK Parti'nin 350 sayfalık seçim beyannamesi

Politika Haberleri

Başbakan Ahmet Davutoğlu, partisinin seçim beyannamesi ve milletvekili aday tanıtım toplantısını Ankara Spor Salonu'nda gerçekleştirdi.

SUNUŞ

Aziz Milletimiz,

Adalet ve Kalkınma Partisi olarak, Cumhurbaşkanımız ve Kurucu Genel Başkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın nbsp; liderliğinde, 12 yıllık iktidar
dönemimizde yaptığımız büyük dönüşümler, ulaştığımız zorlu hedeflerle, nbsp; Türkiye'nin yükselen, güçlü bir ülke olabileceğini gösterdik. nbsp; Kaynak Türkiye diyerek ve milletimize güvenerek yola çıkmıştık. Kaliteli ve istikrarlı bir yönetimle nelerin başarılabileceğini, hayallerimizin sınırlarını nerelere kadar genişletebileceğimizi hep birlikte gördük.

12 yıllık iktidarımızın "demokratik istikrar" zemininde sağladığı başarılar, bölgemizde ve küresel düzeyde AK Parti'yi bir marka haline getirmiştir. Girdiği nbsp; her seçimden daha başarılı bir sonuçla çıkan Partimiz, siyasetin en kurumsallaşmış partisi olurken, geniş bir coğrafyanın da umudu nbsp; olmuştur.

Son 12 yılda yapılanları nbsp; yeni bir atılım dönemi nbsp; ile taçlandırmak, 2015 seçimlerinde Partimizin nbsp; temel misyonu olacaktır. Ulaşmayı öngördüğümüz 2023 Vizyonu, artık uzak bir vizyon olmaktan nbsp; çıkmıştır. AK Parti olarak daha uzakları, daha yüksekleri hedefliyoruz.

AK Parti olarak ulaştığımız zorlu hedeflerden çok, geçmişte milletimizin elinden alınmış olan özgüvenini yeniden ona teslim etmiş olmanın nbsp; ve siyasete yeniden itibar kazandırmanın nbsp; mutluluğunu yaşadık.

Geçmişte kargaşa ortamından beslenen ne kadar odak varsa, hepsiyle ayrı ayrı mücadele ettik. Türkiye'nin en çok ihtiyacı olan istikrar ve güven ortamını nbsp; tesis ettik. İnsanları birbirine güvenen toplumların, engelleri nbsp; aşıp daha ileri seviyelere hızla ilerleyeceğine yürekten inandık.

Bu inançla demokrasi nbsp; tarihimize altın harflerle yazılacak önemli nbsp; aşamalar kaydettik. AK Parti iktidarları olarak her şeyden önce millet nbsp; dedik, milli nbsp; iradenin nbsp; sözü ve kararı dedik. Vesayetin her türlüsüne en başından itibaren hayır dedik. İster bürokraside olsun ister sosyal hayatta, halkımızın ayağına pranga vuran her türlü anti demokratik yapı ile mücadeleyi bir görev bildik.

Bugün, farklı vesayet zincirlerinin halkaları birer birer kırılarak zayıflıyor. Bunun en önemli nbsp; göstergesi, Cumhuriyet tarihinde ilk defa doğrudan halkın iradesi ile seçilmiş bir Cumhurbaşkanımızın bulunmasıdır.
Geçmişte krizlere konu olan, vesayet odakları tarafından suistimal edilen Cumhurbaşkanlığı makamı, Kurucu Genel Başkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın nbsp; seçilmesi ile yepyeni bir anlam kazanmıştır. Demokrasimiz daha ileri bir aşamaya geçmiştir.

Son 12 yılda atılan adımlar ve yapılan reformlar sayesinde, bugün Güçlü ve Yeni Türkiye'den bahsedebiliyoruz. Bundan sonraki dönemde nbsp; de ülkemizin ve milletimizin umudu nbsp; olduğumuzun bilincindeyiz. Milletimizin istikbalini, menfaatlerini ve bize yüklediği emaneti kutsal kabul ederek hassasiyetle muhafaza etmeyi sürdüreceğiz.

Bugüne kadar görev yapan AK Parti hükümetleri, sadece devletin nbsp; işlevlerini yerine getiren bir iktidar mekanizması olmamış, nbsp; medeniyetimizin ihyası için ülkemizi ayağa kaldırmış, toplumu ortak hedeflerde buluşturmuş ve bakışlarını ufukların nbsp; ötesine uzatmıştır.

Milletin kurduğu, nbsp; istikametini bizatihi milletin belirlediği bir parti olan AK Parti, uzun yolculuğu boyunca bu anlayıştan hiç geri adım atmamıştır. AK Parti'nin nbsp; bu anlayışı ve siyaset tarzı 12 yılı aşkın sürede,
Cumhuriyetimizin geçmiş birikimlerine sıçrama yaptıracak yenilikler eklemiş, çok kısa sürede sayısız hizmeti aziz Milletimize sunmuştur.

AK Parti olarak tarihimizden ve medeniyetimizden aldığımız özgüvenle hareket ettik ve insanımızın özgüvenini pekiştirdik. Ülkemizin nbsp; sahip olduğu nbsp; muazzam potansiyeli harekete geçirmek üzere şeffaf, ülke gerçekleri
ile tutarlı ve güven verici politikalarla milletimizin huzuruna çıkmayı en önemli nbsp; ilke olarak benimsedik.

Bundan sonra da bu tecrübeye dayalı aşkla, heyecanla çalışma azmindeyiz. Hükümetlerimiz döneminde elde ettiğimiz başarılar, hedeflerimizi daha yükseklere taşımakta, kararlılığımızı nbsp; güçlendirmektedir.

Türkiye'ye nbsp; kazandırdığımız kalıcı eserler, halkımıza sunduğumuz hizmetler nbsp; ve geleceğe dönük yatırımlarımızla konuşulduk. Söylediğimizi yaptık, yapamayacağımızı söylemedik. Böylece güveni inşa ettik ve sağlamlaştırdık.

Geleceğimizin teminatı nbsp; çocuk ve gençlerimizin dilinde; nbsp; esnafımızın, çiftçimizin, köylümüzün, işçimizin, memurumuzun, sanayicimizin kendine güvenen bakışlarında; kadın ve erkek tüm halkımızın gönlündeyiz.

Sadece vatandaşlarımızın değil, yakın coğrafyamızda ve bu coğrafyayı nbsp; aşan pek çok yerde gurbetçilerimizin, kardeşlerimizin, yeryüzünün en ücra köşesinde varlık mücadelesi nbsp; veren mazlumların ve tüm insanlığın
duygudaşı nbsp; ve hakkaniyet umudu nbsp; olmayı sürdürüyoruz.

7 Haziran seçimlerine doğru tüm gücümüzü milletimizden alıyor, milletimizin hayır dualarıyla nbsp; yeni bir heyecanın perdesini nbsp; aralıyoruz.

Amacımız daha güçlü, saygın, müreffeh, demokratik ve özgür bir Türkiye'ye nbsp; ulaşmak; ekonomisi, bilim nbsp; ve teknolojisi, siyaseti, sosyal ve kültürel nbsp; hayatı ile örnek alınan bir ülke olmaktır.

Bu dönemde nbsp; de, Türkiye, güven ve istikrar nbsp; ortamında ekonomisini daha da güçlendirecek, daha rekabetçi ve daha yenilikçi nbsp; bir ortam oluşturacak, nbsp; demokratik standartları yükseltmeye devam edecek, çokluk içinde birlik ve kardeşlik çerçevesinde 2023 hedeflerine emin adımlarla yürümeyi sürdürecektir.

Fırsat eşitliğini ve sosyal adaleti daha da güçlendirmeyi; her bir vatandaşımızın hakkını ve vatanımızın her bir karışını korumayı nbsp; görev biliyoruz.

Yeni Türkiye'yi inşa etmenin nbsp; ortak sorumluluğuyla, köklerini nbsp; tarih ve medeniyetimizden alan, insanlığın evrensel birikiminden faydalanan, nbsp; bölgesinde ve dünyada barış ve istikrara aktif katkı sağlayan bir ülke olarak yolumuza nbsp; devam edeceğiz.

İnsan onurunu korumanın teminatı nbsp; olan AK Parti, özgürlüğü ve güvenliği garanti altına alan, bu iki temel hakkı hassas bir terazide tartarak vatandaşına sunan bir anlayışla; Türkiye'de nbsp; inanç, ifade ve girişim özgürlüğünün garantisi nbsp; olmayı sürdürecektir.

AK Parti olarak, bu beyanname nbsp; ile sadece önümüzdeki dönemin değil, aynı zamanda Cumhuriyetimizin 100. yılına giden 2023 Vizyonumuz çerçevesinde her Türk vatandaşının nbsp; hayal ettiği Türkiye ideali için atacağımız adımların nbsp; ve yapacağımız atılımların yol haritasını ortaya koyuyoruz.

Siyasetimizi "insanı yaşat ki devlet yaşasın" nbsp; ahlakı üzerine, uygulamalarımızı "adalet mülkün nbsp; temelidir" şiarına dayalı kurduk.

Önümüzdeki nbsp; dönemdeki temel amacımız, yine insanı merkez alan bir anlayış içinde Yeni Türkiye'yi her alanda kaliteli bir biçimde nbsp; büyütmek ve güçlendirmek olacaktır.

Bu beyanname nbsp; ile yapacaklarımızı hedef olarak taahhüt ediyor ve hedeflerimize ulaşmak için kaynağı belli, projesi hazır, gerçekçi politikalarla bir kez daha siz aziz vatandaşlarımızın huzuruna çıkıyoruz.

Hedeflere ulaştıkça yeni hedefler koyacak, yeni hedeflerin heyecanıyla kollarımızı sıvayacak ve her defasında aynı şevkle işe koyulmaya devam edeceğiz.

14 Ağustos 2001 tarihinde bu kutlu yürüyüşü başlatan Kurucu Genel Başkanımız Recep Tayyip Erdoğan'a AK Parti kadrolarımız nbsp; adına minnet nbsp; ve
şükranlarımızı nbsp; ifade ediyorum. Bu kutlu yürüyüşte yolumuz açık olsun diyor, bir kez daha aziz milletimizin desteğini talep ederek, 7 Haziran seçimlerinin Türkiye'miz, milletimiz ve demokrasimiz için hayırlar getirmesini diliyorum.

Ahmet DAVUTOĞLU
GENEL BAŞKAN ve BAŞBAKAN

nbsp;

1. DEMOKRATİKLEŞME VE YENİ ANAYASAL SİSTEM

AK Parti olarak Türkiye'nin partisi nbsp; olma iddiasıyla yola koyulduk, bu iddiayla yol aldık, Türkiye'nin birikmiş ve kronikleşmiş pek çok meselesini nbsp; de bu anlayışla çözdük. Bunu Milletimizin beklenti ve ihtiyaçları doğrultusunda ve Milletimizin değerlerine sahip çıkarak yaptık. Hizmetlerimizi sunarken vatandaşlarımızın hangi inanç sistemine, mezhebe, kökene, kültüre nbsp; ve gelir düzeyine mensup nbsp; olduğuna bakmadık. Ülkemizin güçlü bir hukuk devleti nbsp; olması yönünde önemli adımlar nbsp; attık.

AK Parti'nin siyaset anlayışını demokrasi, hizmet ve sorumluluk ilkeleri nbsp; üzerine kurduk. Yıllarca hırpalanan, güven erozyonuna uğrayan, milleti temsil nbsp; etme yeteneğini yitiren siyaseti sonlandırarak, siyasetin milletle olan bağını güçlü bir şekilde kurduk ve siyasi alanı yeniden nbsp; inşa ettik.

Bu yolculukta demokrasimizi hep daha ileriye nbsp; götürmeyi hedefledik. AK Partinin varlık sebeplerinden biri, vatandaşlarımızın temel hak ve hürriyetlerini genişletmek oldu. Bu hedefimizi, bugüne nbsp; kadar tüm seçim beyannamelerimizde ve hükümet programlarımızda dile getirdik. Diğer yandan, yönetimimizin kalitesini artırarak daha az kaynakla daha fazla
hizmet ürettik. nbsp; Demokrasinin aynı zamanda kalkınma sürecimize güç verdiğini somut uygulamalarımızla ortaya koyduk. Yeni dönemde nbsp; de demokratikleşmeye ve yönetim kalitemizi
artırmaya devam edeceğiz.

Demokrasinin ileri seviyede, temel hakların garanti altında olduğu nbsp; ülkelerde nbsp; bilim zihniyeti ve yenilikçi üretim nbsp; daha hızlı yeşermektedir. Önümüzdeki dönemde nbsp; yeni anayasa ile birlikte yapacağımız reformlarla demokrasimizin ilerlemesi ve yönetim kalitemizin daha da iyileşmesi; bir taraftan ekonomik gelişmeyi hızlandıracak, insani kalkınmamıza nbsp; hız verecek, diğer taraftan da uluslararası alanda Türkiye'yi daha saygın ve cazip bir ülke haline getirecektir.

Adalet ve Kalkınma Partisi olarak, 7 Haziran'dan sonra da demokratikleşme çalışmalarımıza devam edeceğiz. Herkesin inandığı nbsp; gibi yaşayabildiği, fikirlerini özgürce ifade edebildiği, refaha katkıda bulunduğu ve refahtan nbsp; hak ettiği payı aldığı, emniyet ve huzur içerisinde yaşayan bir toplum olarak birlikte geleceğe yürüyeceğiz.

1.1. Temel Hak ve Hürriyetler

AK Parti, bireysel hak ve özgürlükler ile insan onurunu yüceltmeyi yeni anayasanın temel ahlaki referansı olarak kabul etmektedir. Bu referansla, nbsp; vatandaşlarımızın temel hak ve özgürlüklerini garanti altına almayı ve bunların nbsp; kullanımını kısıtlayan engelleri ortadan kaldırmayı temel bir vazife olarak görmeyi sürdürüyoruz.

Tüm toplumsal kesimlere nbsp; eşit mesafede durma anlayışımızla, nbsp; milletimizin temel değerlerine dayalı birlikteliğimizi ve vatandaşlık nbsp; bağını benimsiyoruz. Devlet ile vatandaş ilişkilerinin adalet ölçüsünde ve demokratik bir temelde nbsp; sağlanması nbsp; gerektiğini düşünüyor ve tüm
vatandaşlarımızı çoğulcu bir yaklaşımla nbsp; kucaklamaya nbsp; devam ediyoruz.

Tarihi tecrübemiz, kadim medeniyet birikimimiz, insanı yücelten nbsp; manevi nbsp; değerlerimiz bugünün dünyasında temel
hak ve hürriyetleri sağlam bir zeminde inşa etmemizin de güvencesidir.

Yeni Türkiye'de şiarımız; etnik kimliği, mezhebi ve inancı ne olursa olsun herkesi bağrına basan, onları eşit vatandaşlık nbsp; ile evrensel ilke ve değerler nbsp; temelinde demokratik bir ortak yaşam bilincine ulaştıran nbsp; bir anlayışı, daha güçlü bir şekilde hayata geçirmektir.

a. Neler Yaptık

İfade, inanç ve teşebbüs hürriyetlerinin önündeki nbsp; tüm engellerin kaldırılması AK Parti'nin temel prensibidir. Bu anlayış çerçevesinde, nbsp; temel hak ve özgürlükler alanında adeta "sessiz devrim" yaşanmış, bir çok adım atılmış ve temel reformlar hayata geçirilmiştir.

Attığımız adımlarla nbsp; ülkemizde kronikleşmiş sorunları giderdik. Toplumsal ve siyasal hayatı normalleştirdik ve yeniden nbsp; toplum sözleşmesinin yapılabilmesinin önündeki engelleri kaldırdık.

12 yıllık iktidarımız döneminde, mevzuatın önemli bir kısmını gözden geçirdik ve antidemokratik olanların pek çoğunu değiştirdik. Özellikle darbe dönemlerinde topluma dayatılan temel kanunların nbsp; büyük bir kısmını yeniledik.

Düşünceyi ifade etmenin önündeki engelleri kaldırdık ve basın özgürlüğünü genişlettik. İfade hürriyetiyle ilgili nbsp; suçların tamamına, nbsp; "eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz" kuralını koyduk ve eleştiri nbsp; hürriyetini teminat nbsp; altına aldık.

Basımevi ve eklentileri ile basın araçlarının, nbsp; suç aleti olduğu nbsp; gerekçesiyle zapt ve müsadere nbsp; edilemeyeceği veya işletmeden alıkonulamayacağını anayasal kural haline getirdik.

Geçmişte alınmış binlerce nbsp; yayın yasaklama, toplama ve el koyma emirlerini kaldırdık. Yasaklanmış, toplanmış ve el konulmuş eserleri hürriyetine kavuşturduk.

Her farklılığı nbsp; kendi tarihsel nbsp; ve kültürel derinliği içinde, Türkiye'nin dinamizmine dönüştüren Partimiz, uzun geçmişe dayalı, pek çok sorunu aşma yolunda önemli projelere de
imza attı. Bunların nbsp; arasında; vatandaşlarımızın inanç, mezhep, kültürel kimlik gibi tabii haklarını kullanabilmelerinin önünün açılması ile çözüm sürecinin başlatılması bulunmaktadır.

İktidarlarımız döneminde bu alanda yaptığımız reformlarla toplumsal restorasyonun en önemli dinamiklerini harekete geçirdik.

İnsan hakları alanında önemli reformlar yaptık ve Türkiye'nin insan hakları karnesini nbsp; olumlu anlamda nbsp; değiştirdik.

İktidarlarımız döneminde işkenceye sıfır tolerans politikasını hayata geçirdik. nbsp; Türkiye'nin artık işkence diye bir gündemi kalmamıştır. İşkence suçlarına uygulanan cezaları arttırdık, nbsp; bu suçları işleyenler bakımından zaman aşımını kaldırdık. "İşkenceye Karşı BM Sözleşmesine nbsp; Ek İhtiyari Protokol"ü onaylayarak nbsp; iç hukuka dahil ettik.

Faili meçhul nbsp; cinayetler dönemine son verdik, mafya ve çeteleri ülke gündeminden çıkardık. AİHM ihlal kararlarını; nbsp; adli, cezai ve idari yargıda yargılamanın yenilenme nedeni haline getirdik.

Bilgi edinme hakkını kabul ederek, vatandaşlarımızın bilgi nbsp; edinmesini imkânsızlaştıran uygulamaları ortadan kaldırdık.

İnsan hakları alanında evrensel nitelikteki en önemli belgelerden olan 1966 tarihli "BM Medeni nbsp; ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme" ile "BM Ekonomik, nbsp; Sosyal ve Kültürel Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme"yi onayladık.

28 Şubat döneminde mağdur edilenlerin mesleklerine geri dönmelerini sağladık.

İnsan haklarını koruma nbsp; ve geliştirmeye yönelik çalışmalarda bulunmak üzere idari ve mali özerkliğe sahip Türkiye İnsan Hakları Kurumunu oluşturduk.

Uzun yargılamalardan kaynaklanan nbsp; AİHM önündeki derdest başvuruları çözmek için, iç hukukumuzda tazmin komisyonu kurduk. 2013 yılı Şubat ayından bu yana faaliyet gösteren İnsan Hakları Tazminat Komisyonu, vatandaşlarımızın mağduriyetlerini önleyecek çok sayıda karar aldı.

İnsan hakları konusundaki sorunları tek tek ele alarak belirli bir takvim nbsp; içerisinde çözmek için, AİHM içtihatları çerçevesinde, nbsp; "İnsan Hakları İhlallerinin Önlenmesine İlişkin Eylem Planı"nı hazırladık ve hayata geçirdik.

Vatandaşlarımızın idare karşısında uğradıkları haksızlıkları gidermek nbsp; ve şikâyetlerini mahkemeye nbsp; gitmeden sonuçlandırmak amacıyla Kamu Denetçiliği Kurumunu kurduk.

Konjonktürel gelişmelerden bağımsız olarak, 2001 tarihli Parti Programımızda öngördüğümüz üzere, daha fazla demokratikleşmeyi sağlamak için önemli adımlar nbsp; attık.

İktidara gelir gelmez, OHAL uygulamasını kaldırarak normalleşme sürecini hızlandırdık.

Kültürel hakların genişletilmesi ve eğitim sisteminin daha demokratik ve çoğulcu bir yapıya kavuşturulması için adımlar attık.

Farklı dil ve lehçelerde devletin resmi kanallarında nbsp; yayın imkânı sağladık.

Tutuklu nbsp; ve hükümlülerin yakınlarıyla anadillerinde görüşebilmesi, vatandaşlarımızın çocuklarına nbsp; arzu ettikleri isimleri verebilmesi, üniversitelerde farklı dil ve lehçelerle akademik çalışmaların nbsp; yapılabilmesi ve enstitülerin kurulması, bunların nbsp; orta öğretim kurumlarında seçmeli ders olarak okutulabilmesi ve nihayetinde farklı dil ve lehçelerde eğitim yapan özel okulların açılmasını mümkün hale getirdik.

Farklı dil ve lehçelerde siyasi propaganda, sinema, video ve müzik eserlerine nbsp; yönelik nbsp; yasakları kaldırdık. Bu çerçevedeki kültürel faaliyetlere destek verdik.

Korkuların, tabuların, nbsp; yasakların aşılması, toplumun ve devletin kendi sorunları ile yüzleşmesi, nbsp; yıllardır konuşulamadığı için daha da büyüyen sorunların açıklıkla konuşulup tartışılabilmesini sağladık.

Kürt kökenli vatandaşlarımız dahil olmak üzere, tüm vatandaşlarımızın temel hak ve özgürlükler alanında sorunlarını aşma iradesini ortaya koyarak, aidiyet nbsp; duygusunu güçlendirdik ve toplumsal restorasyon için önemli adımlar nbsp; attık.

Vatandaşlıktan nbsp; çıkarılanlara haklarını ve yerleşim birimlerine eski isimlerini iade ettik.

Bütün bu ve benzeri değişimleri, Partimizin kuruluş belgelerinde de ortaya koyduğumuz üzere, vatandaşlarımızın sahip olması gereken haklar olarak gördüğümüz ve buna inandığımız için gerçekleştirdik.

Farklı dillerin yanı sıra, farklı inanç ve mezhepler konusunda da cesur adımlar nbsp; attık. İlk defa "Alevi Çalıştayları" düzenleyerek, nbsp; İslam inancının nbsp; farklı yorumlarının daha özgür bir ortamda nbsp; tartışılmasına ve sorunlarının demokratik bir ortamda aşılmasına zemin hazırladık.

TBMM bünyesinde darbeleri araştırmak nbsp; üzere, bir Meclis Araştırma Komisyonu ve Dilekçe Komisyonu bünyesinde de "Dersim Alt Komisyonu"nu kurduk.

Usulüne nbsp; göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin nbsp; uluslararası anlaşmalarla, kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nbsp; halinde, nbsp; milletlerarası
antlaşma nbsp; hükümlerinin esas alınmasını anayasal kural haline getirdik.

Örgütlü nbsp; toplumun bir gereği olarak, özgürlükçü bir Dernekler Kanunu ile Sendika ve Toplu İş Sözleşmesi Kanununu çıkardık. Toplantı nbsp; ve gösteri nbsp; hakkının kullanılması imkânlarını genişlettik, azınlıklara ait cemaat vakıflarının mülk edinmelerinin kolaylaştırılması ve özgürlük nbsp; alanlarının nbsp; genişletilmesi konusunda esaslı değişikliklere gittik.

Anayasamızdaki aynı zamanda ve aynı iş kolunda nbsp; birden fazla sendikaya üye olunamaz nbsp; hükmünü kaldırarak sendika özgürlüğünü geliştirdik.

Kamu görevlilerine toplu nbsp; sözleşme yapma hakkı getirerek kamu çalışanlarının sendikal haklarını geliştirdik.
Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru hakkını getirdik. YAŞ ve HSYK kararlarını kısmen yargısal denetime nbsp; açtık,
yıllarca vesayet altında kalmış siyaset kurumuna, itibarının
iadesi ve özgüveninin yeniden nbsp; kazandırılmasını sağladık.

BM Çocuk Hakları Sözleşmesini göz önüne alarak, mevzuatta esaslı değişiklikler yaptık. Anayasada, çocuklar konusunda pozitif ayrımcılık esasını benimsedik.

Kadın ve erkeklerin nbsp; eşit haklara sahip olduğunu anayasal hükme dönüştürdük. BM nezdinde, "İnsan nbsp; Ticaretinin Özellikle Kadın ve Çocuk Ticaretinin Önlenmesine, Durdurulmasına ve Cezalandırılmasına İlişkin Protokol"ü onaylandık. İş Kanununda yaptığımız değişiklikle kadınlar lehine hükümler getirilmesini sağladık.

Kadın-Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonunu kurduk. Ceza kanunlarında kadın haklarını güçlendirici değişiklikler yaptık.

Kız öğrenciler, kadın kamu çalışanları ile milletvekillerinin kıyafetlerine ilişkin nbsp; kısıtlamaları nbsp; kaldırdık. Bu çerçevede, başörtüsü ile sair kısıtlayıcı düzenlemeler artık tarihe karışmıştır. Böylece, yıllardır süregelen nbsp; ve toplumumuzda gereksiz yere gerilim oluşturan bir sorunu, nbsp; temel haklar ve milletimizin beklentileri doğrultusunda köklü bir çözüme kavuşturduk.

Kişi güvenliği konusunda, orantısız güç kullanımının cezasını arttırdık. nbsp; Gözaltı koşullarını iyileştirdik. BM ve Avrupa Konseyi standartlarını karşılayamayan cezaevlerini nbsp; kapattık. Tutuklu nbsp; ve hükümlülere yakınlarının cenazesine katılma ve ağır hastalık durumlarında ziyaret imkânını nbsp; getirdik, anadilde savunma nbsp; yapma imkânını nbsp; tanıdık.

Kişisel kaygılara son vermek için vatandaşlarımızın kişisel verilerinin korunmasını anayasal bir hak olarak ilk defa düzenledik.

Daha fazla siyasi partinin devlet yardımı nbsp; alması için, siyasi partilere devlet yardımının kapsamını genişlettik.

İktidarlarımız döneminde Türkiye'de aktif bir sivil toplumun gelişmesine özel önem verdik.

Sivil Toplum nbsp; Kuruluşlarına (STK) yönelik nbsp; önemli idari ve yasal düzenlemeler yaparak, örgütlenme hak ve özgürlüğüne daha fazla imkân sağlayan bir ortam nbsp; oluşturduk.

Dernek ve vakıfları ilgilendiren mevzuatı iyileştirerek, kamu kesimi ile STK'lar arasındaki işbirliğinin gelişmesine ve etkinliğinin artırılmasına yönelik nbsp; adımlar nbsp; attık.

Önemli nbsp; reformların hazırlanması nbsp; aşamasında, sivil toplum aktörleri ile istişarelerde bulunduk.

AB-Türkiye nbsp; Sivil Toplum nbsp; Diyaloğu Programlarını başlattık; sivil toplumun gelişmesine ve sivil toplum kuruluşlarının yerel düzeyde daha fazla tanınmasına nbsp; katkıda bulunduk.

STK'lara; kamu yararı ve vergi muafiyeti çerçevesinde, vergisel ayrıcalıklar nbsp; tanıdık ve kamu kaynağı aktarılmasını sağladık. Kamu-STK işbirliklerinin kurulmasının önünü açtık.

Bu kapsamda, Cazibe Merkezlerini Destekleme Programı, Sosyal Destek Programı nbsp; (SODES), Kalkınma Ajansları ve
çeşitli Bakanlıklarca yürütülen hibe programlarıyla STK'lara kaynak kullandırmakta ve ortak projeler nbsp; gerçekleştirilmesini sağlamaktayız.

2014 yılı itibarıyla ülkemizde dernek sayısı toplam 104.317'ye, vakıf sayısı ise 4.757'ye ulaşmıştır.

b. Neler Yapacağız

AK Parti olarak önümüzdeki dönemde, temel hak ve hürriyetler alanında geçmişte nbsp; sağladığımız nbsp; kazanımları kararlılıkla koruyacağız. Yaptığımız düzenlemelerin zihniyet dönüşümü ve etkin bir uygulamayla birlikte hayatın bir parçası haline gelmesi ve düzenlemelerimizin kalitesinin yükseltilmesi önümüzdeki dönem için temel önceliğimiz olacaktır.

Geçmişte olduğu nbsp; gibi ikinci atılım döneminde de topluma kimlik ve yaşam tarzı dayatılmasının karşısında olacağız. Bütün vatandaşlarımızın birinci sınıf olarak muamele nbsp; gördüğü ve özgür fertler nbsp; olarak yaşadığı bir ortamı nbsp; tesis etmeye devam edeceğiz.

Kapsayıcı ve evrensel değerlere nbsp; dayalı bir vatandaşlık anlayışı içerisinde, birliğimizi ve bütünlüğümüzü pekiştirmeyi sürdüreceğiz.

Bütün etnik, mezhebi ve dini kesimlere, başörtülü veya başı açık, köylü veya şehirli, kadın veya erkek, yoksul veya zengin, şu veya bu siyasi görüşten tüm vatandaşlarımıza eşit mesafede duruyor; her bir bireyin temel hak ve özgürlüklerden en ileri derecede yararlanacağı bir Türkiye'yi hedefliyoruz.

Etnik, dini ve mezhepsel aidiyetlerden önce, milletimizin temel değerlerinin yoğrulduğu tarihi yolculuktaki birlikteliğimizi ve eşit vatandaşlık anlayışını benimsiyoruz. Bu anlayışla, devletin, bütün toplumsal kesimlerle hakkaniyet nbsp; ölçüsünde, eşitlik temelinde ve demokratik bir ilişki geliştirmesini sağlayacak; toplumsal zenginliğimizin tüm unsurlarını çoğulcu bir yaklaşımla nbsp; kucaklamaya nbsp; devam edeceğiz.

Toplumdaki her bireyin yaşam tarzına gösterdiğimiz saygıyı, bundan nbsp; sonra da özenle devam ettireceğiz.

Çoğulcu, eşitlikçi ve katılımcı demokrasi hedefimiz, Türkiye'yi dünya demokrasileri liginde daha da üst sıralara taşıyacaktır. Temel hak ve özgürlükler alanında uluslararası normlar, bundan nbsp; sonra da tüm politikalarımıza temel teşkil edecektir.

Temel hak ve özgürlükler konusunda eksiklikleri gidereceğiz. Yeni anayasanın temel haklara ilişkin nbsp; kısmını bu esaslara göre tanzim edeceğiz. Devletin nbsp; siyasi, idari, yargısal ve ekonomik düzenini, nbsp; insan onurunu ve temel hakları merkeze alacak şekilde tasarlayacağız.

Bu çerçevede, TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu, Kamu Denetçiliği Kurumu ve Türkiye İnsan Hakları Kurumunu etkinleştireceğiz. Bu kurumların, AİHM ve BM kapsamında Türkiye'nin üstlendiği sorumlulukları hayata geçirmesi için gerekli tedbirleri alacağız.

Ceza ve tutukevlerini etkin bir şekilde denetleyecek, kolluğa nbsp; yönelik nbsp; şikâyetlerin üzerine kararlı bir şekilde gideceğiz.

Siyasi etiğe yönelik nbsp; kuralları nbsp; belirleyerek hayata geçireceğiz.

AİHM, Venedik Komisyonu ve diğer uluslararası temel hak mekanizmaları ile mevzuat ve uygulama uyum nbsp; düzeyini yükselteceğiz.

Temel hak ve özgürlüklere ilişkin nbsp; uluslararası sözleşmelerin iç hukuka dahil edilmesine devam edecek, özgürlükçü demokratik düzen mantığıyla bağdaşmayan şerhleri kaldıracağız.

Önümüzdeki dönemde nbsp; çerçeve bir mevzuat hazırlayarak, bütüncül ve demokratik bir yaklaşımla; nbsp; sivil toplum kurumlarının hukuki statüleri, kurumsal nbsp; yapıları, faaliyetleri, kamu kurumları ile ilişkileri, mali kaynakları gibi alanları düzenleyeceğiz.

Kâr amacı gütmeyen kuruluşlar için ayrı finansal raporlama standartları getireceğiz.

STK'ların ve kamu yetkililerinin karşılıklı rollerinin daha iyi anlaşılmasını sağlayacak eğitim seminerleri ve STK'ların uluslararası değişim programları gerçekleştirmesini sağlayacağız. Ekonomik nbsp; ve Sosyal Konseyi etkin bir biçimde çalıştıracağız.

1.2. Yeni Anayasa

Adalet ve Kalkınma Partisi, insanı ve özgürlükleri esas alan, devleti nbsp; ve kurumlarını insana hizmetin aracı olarak gören bir siyasi anlayışın temsilcisidir. Partimiz, kurulduğu günden itibaren nbsp; Türkiye'nin sivil bir anayasaya ihtiyacı olduğunu, bunun nbsp; için de çoğulcu ve özgürlükçü yeni bir anayasanın hazırlanması nbsp; gerektiğini savunmuştur.

Yeni anayasa, çağdaş demokrasi anlayışını yansıtmalı, mümkün olan en geniş mutabakatla ve demokratik yöntemlerle hazırlanmalı, geniş toplumsal kesimlerce nbsp; sahiplenilmelidir. Anayasanın kapsayıcı, kucaklayıcı, bütünleştirici, çeşitlilikte birliği savunan, çoğulcu ve özgürlükçü olması gerektiğini düşünmekteyiz.

Yeni anayasa, bireysel özgürlüklere dayanmalı, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığını sağlamaya nbsp; yönelik nbsp; kurumsal güvenceleri içermeli ve siyasi sistemin nbsp; işleyişindeki belirsizlikleri ortadan kaldırmalıdır. Bu anlayışla, ikinci atılım döneminde yeni anayasayı Türkiye'de demokrasi, insan hakları ve hukukun nbsp; üstünlüğünün kökleşmesi nbsp; bakımından hayati bir aşama olarak görmekteyiz.

a. Neler Yaptık

AK Parti olarak, geçmişte nbsp; yaşanan darbelerle kurumsallaşan vesayetçi düzeni tasfiye ederek, toplumsal değerlere nbsp; ve meşruiyete dayalı bir siyasetin kapılarını açtık.

Geçmişte, sivil olmayan anayasalar, egemenliğin kullanımını milletin elinden nbsp; alıp, anayasada öngörülen bürokratik kurumlara verdi. Milletin onayına dayanmayan bu yapıların nbsp; ülkeyi kontrol nbsp; altında tutabilmesi için idari yapı, katı merkeziyetçi nbsp; bir şekilde tasarlandı.

Sonuçta, halkımız devlete, hukuka ve yargıya yabancılaştı. nbsp; Halkımızın Meclise ve sivil siyasete olan güveni sarsıldı. Demokrasi nbsp; kültürü nbsp; zayıfladı.

Gücün bürokratik kurumlarda ve merkezde toplanması, toplumun merkezde veya yerelde karar süreçlerinin dışında bırakılması, nbsp; demokratik yollarla siyaset yapmak yerine, bu kurumları ele geçirerek egemenliği gasp etme heveslerini besledi.

Yaşanan her bir darbe Türkiye'nin demokrasiden kurumsal nbsp; olarak biraz daha uzaklaşmasına yol açtı. Her
bir darbe, toplumun normalleşmesinin önüne ideolojik ve kurumsal nbsp; engeller nbsp; koydu. Toplumun demokrasiyi inşa etmesi her bir müdahale ile daha da zorlaştı.

Toplum nbsp; her şeye rağmen demokrasi konusundaki ısrarını sürdürdü, sandığa sahip çıktı. Tüm dayatmalara rağmen sabırla demokratik tepkisini ortaya koydu. 2002 seçimlerinde halkımız, AK Parti iktidarıyla bu dönemi nbsp; sona erdirdi.

AK Parti İktidarları, işte bu demokratik talebe öncülük yaparak, toplumumuz daha fazla bedel ödemesin diye demokratik bir anayasal düzen inşası için mücadele nbsp; etti ve etmeye devam ediyor.

12 yıllık iktidar nbsp; dönemimizde, darbelerin yol açtığı vesayetçi yapıları ve yasakçı anlayışı sona erdirdik; düşünce, kültür, sosyal ve siyasal yaşamımıza verdiği zararları tamir nbsp; ve tedavi etme çabası içinde olduk. Demokratikleşme konusunda ısrar ettik ve reformları sürdürdük. Sivil siyasetin Türkiye'nin kaderinde nbsp; söz sahibi olmasının ve demokratik bir anayasal düzenin inşası için gerekli zihniyet dönüşümünün önünü nbsp; açtık.

Geride bıraktığımız nbsp; 12 yıllık sürede, demokrasimizin sağlam ve kalıcı bir zemine oturtulması, her kesimden insanımızın nbsp; temel hak ve özgürlüklerden en geniş şekilde yararlanması açısından önemli adımlar nbsp; attık. Bu adımlar, nbsp; devlet ile toplum arasındaki mesafeyi nbsp; azaltan, başka bir ifadeyle milletimizin devletine aidiyet nbsp; duygusunu ve güvenini yeniden sağlayan ve pekiştiren adımlardır.

Daha önceki süreçte güvenlikçi bakış açısı ve vesayet kurumları nedeniyle hak ve özgürlükler başta olmak üzere talepleri duymazdan gelinen nbsp; vatandaşlarımızın sesine, AK Parti iktidarları olarak kulak verdik. Güvenlik ve özgürlük
arasında bir denge kurarak; aralarında hiçbir nbsp; ayrıma gitmeksizin vatandaşlarımızın meşru taleplerinin en geniş şekilde karşılanması nbsp; için çaba harcadık.

Türkiye sivilleşmiş, halkın iradesi hakim irade haline gelmiştir.

Bu süreçte halkımız Cumhurbaşkanını doğrudan kendi iradesiyle seçmiş, Milli Güvenlik Kurulu nbsp; sivilleştirilmiş, askeri yargının nbsp; yetki alanı daraltılmış, Emasya protokolü kaldırılmış, bazı kamu kurum ve kuruluşlarındaki askeri üye uygulamasına son verilmiş, Yüksek Askeri Şura kararlarına nbsp; karşı yargı yolu açılmış, 12 Eylül darbecilerinin yargılanması önündeki nbsp; engeller kaldırılmıştır.

27 Mayıs'tan beri darbelere nbsp; gerekçe olarak gösterilen TSK İç Hizmet Kanununun 35. maddesini demokratik bir ruhla yeniden nbsp; tanzim ettik. Ayrıca, darbelerle mücadele nbsp; konusunda meclis araştırma nbsp; komisyonunu kurduk ve hazırlanan raporla, darbelerin nedenleri nbsp; ve sonuçları nbsp; hakkında kamuoyunu bilgilendirdik.

AK Parti tarafından bu süreçte atılan adımlar, nbsp; geleceğin büyük ve güçlü Türkiye'sine ulaşılması noktasında nbsp; tarihi nbsp; bir dönemeçten geçildiğine işaret etmektedir. Ülkemiz bir taraftan demokratik standartlar bakımından dünyada en üst kategoriye yükselirken diğer taraftan hem bölgesinde hem de küresel ölçekte saygınlığını giderek artırmaktadır. Bu durum, AK
Partinin etnik, kültürel, dini ve siyasal farklılıklarına bakmaksızın tüm vatandaşlarımıza eşit mesafede durması nbsp; ve hepsini ülkemizin nbsp; "eşit ve özgür vatandaşları" olarak görmesi ile yakından ilgilidir.

AK Parti olarak, 1982 Anayasasının nbsp; kökenindeki vesayetçi, otoriter ve yasakçı anlayışı tasfiye edebilmek için Anayasa'da nbsp; 13 yılda bir çok değişiklik yaptık. Sonuçları nbsp; ve kapsamı itibarıyla en önemlileri 2004 ve 2010 yılında gerçekleştirilenler olmak üzere, bu değişikliklerle demokratikleşme sürecinde nbsp; önemli mesafeler nbsp; kaydettik.

Askeri ve bürokratik vesayetin nbsp; Anayasa'daki etkilerini silmek için çalışmalarını durmaksızın sürdüren Partimiz, Yeni Türkiye'nin darbe dönemi nbsp; ürünü nbsp; olan bir Anayasa ile inşa edilemeyeceği bilinciyle, 2011 seçimleri sonrası yeni anayasa çağrısını yineledi. nbsp; AK Parti'nin çağrısını kabul eden Meclis'teki diğer partilerin de katılımıyla çalışmalarına başlayan Anayasa Uzlaşma Komisyonu, yeni anayasaya ilişkin nbsp; 70 bine yakın bireysel görüş, 500'e yakın da kurumsal nbsp; görüş topladı. nbsp; Ardından 25 aylık çalışma sonunda toplam nbsp; 172 madde kaleme alıp,
40'tan fazlası temel hak ve hürriyetler alanında olmak üzere 60 maddede nbsp; uzlaşıya vardı.

Sağlıklı ve meşru bir anayasal düzen, ancak normalleşme ve sivilleşme yoluna nbsp; girmiş bir toplumda hayata geçebilir.

Daha önceki anayasa yapım denemeleri, yeni anayasa için gerekli zemin ve vasat sağlanmadığı için başarı ile sonuçlanmadı. Son dönemdeki yeni anayasa çalışmaları nbsp; da bu akıbetten kurtulamadı. Özellikle içinde bulunduğumuz yasama döneminde ulaşılan 60 maddelik uzlaşma paketi dahi muhalefet partilerinin direnişi nedeniyle hayata geçirilemedi.

Arzu edilen sonuçlara nbsp; tam olarak ulaşılamasa da bütün bunlar Türkiye'nin anayasa hazırlık tecrübesine katkı sağladı.

İktidara geldiğimiz 2002 yılında bu yana her türlü nbsp; vesayet yapılanmasına karşı kararlı bir şekilde mücadelemizi sürdürdük.
2002 yılından nbsp; hemen sonra değişik şekillerde nbsp; ortaya çıkan darbe girişimleriyle karşı karşıya kaldık.

Milletimiz ve milletimizin iradesini temsil nbsp; eden hükümetlerimiz; bu iradeyi nbsp; yok etme ve egemenliğini gasp etme çabası içinde olan gayri meşru yapılanmalara, 27 Nisan 2007 nbsp; nbsp; nbsp; e-muhtırası, nbsp; 2008 partimizi kapatma teşebbüsü,
17-25 Aralık 2013 paralel devlet yapılanması nbsp; gibi darbe teşebbüslerine fırsat vermedi.

Ulusal güvenliğimize tehdit oluşturan, anayasa ve demokrasi dışı bu odaklara karşı yine anayasal sınırlar içinde, milletimizden aldığımız güçle başarıyla mücadele ettik ve etmeye devam ediyoruz.

Bütün bu gelişmeler, toplumsal katılıma, çoğulculuğa, adem-i merkeziyetçiliğe ve demokratik denge ve denetim mekanizmalarına dayanan yeni bir anayasaya ihtiyaç nbsp; olduğunu net bir biçimde ortaya koymaktadır.

Artık Türkiye Cumhuriyeti, toplumun demokratik iradesine nbsp; dayanmayan, ihtiyaçlarını ve geleceğe dair beklentilerini karşılama yeteneğine sahip olmayan bu yapıyı geride bırakmalıdır.

Bu gerçeğin nbsp; bilinciyle, AK Parti olarak yeni bir yapısal dönüşüm ihtiyacını tespit ediyor nbsp; ve Türkiye'ye elbirliğiyle, toplum sözleşmesine dayalı, sivil ve demokratik yeni anayasa

kazandırma çağrısıyla aziz milletimizin huzuruna çıkıyor ve yetki istiyoruz.

b. Neler Yapacağız

AK Parti ikinci atılım dönemini, halkımızın uzun zamandır beklediği yeni anayasa ile taçlandırmaya kararlıdır. nbsp; Yaptığımız büyük dönüşümler ile Türkiye yeni bir toplum sözleşmesinin eşiğindedir.

23 Nisan 1920'de Ankara'da toplanan birinci Meclis, demokrasi tarihimiz açısından önemli bir referans niteliğindedir. Türkiye, 21. yüzyıl şartlarında nbsp; geçmişin olumlu tecrübesini de dikkate alarak geleceğe yürüyecektir.

Öte yandan, bölgesel nbsp; ve küresel ölçekte çok dinamik bir süreçten geçmekteyiz. nbsp; Küresel değişimin mahkûmu olmayacağız. Tarihin öznesi olarak kalacak; değişimin içinde olarak değişime yön vereceğiz. Hukuk, yargı ve anayasal düzenimizi nbsp; halkımızın beklentileri ve içinden nbsp; geçtiğimiz değişim süreçlerine bağlı olarak geliştireceğiz.

Yeni anayasa, Cumhuriyetimizin insan hakları ve demokrasi konularındaki kazanımlarını nbsp; geleceğe taşıyacak; vesayetin nbsp; izlerini nbsp; tamamen nbsp; silecektir. nbsp; Yeni anayasa, insan onurunu, bireysel hak ve özgürlükler ile toplumsal meşruiyeti, sistemin nbsp; ahlaki ve demokratik temeli nbsp; kabul edecek; bireyin
ve toplumun geleceğe dair beklentilerini karşılamak üzere tasarlanacaktır.

AK Parti, yeni anayasayı; bir parti, bir grup veya bir kesimin sorunu olarak değil, Türkiye'nin tarihsel nbsp; meselesi olarak görmektedir.

AK Parti, anayasal sistemin nbsp; demokratik usullere, bireysel ve toplumsal katılım esaslarına göre dönüştürülmesi gerektiğine inanmaktadır.

Temel siyasi ve toplumsal sorunlarımızın çözümünün daha fazla demokratikleşmeden geçtiğine inanıyoruz.

Yeni anayasa özgürlük, nbsp; eşitlik ve adalet üzerine inşa edilecek; insan onuru yeni anayasanın temel ahlaki referansı olacaktır.

Yeni anayasa, vatandaş ve toplum odaklı olacak, sivil bir anlayışla insanımızın nbsp; mutluluk ve refahını artmayı hedefleyecektir. Yeni yapısıyla anayasamız, değişen dünya ve ülke şartlarında nbsp; akılcı siyasi programların oluşmasını ve etkin bir şekilde hayata geçmesini mümkün kılacaktır.

İktidarlarımız, son 12 yılda demokrasimizin kalitesini artırmış, nbsp; ülkemizin nbsp; daha demokratik bir ülke haline
gelmesi çerçevesinde nbsp; büyük reformlar gerçekleştirmiştir. Demokratikleşme yürüyüşümüzü bu dönemde nbsp; de hızlı adımlarla devam ettirme kararlılığındayız.

Hükümetlerimizin vermekte nbsp; olduğu nbsp; demokrasi mücadelesi, milleti hakim ve biz seçilmişleri hâdim kılma gayretidir. Milletimizin omuzlarımıza yüklediği emanetin karşılığını, milletimize hizmetle nbsp; ödemek temel ilkemizdir.

Demokrasi nbsp; yolu bizim için bitmeyen bir maratondur. Milletimize yakışacak şekilde her daim daha üst standartlar olduğunun bilincindeyiz. Bu güvenle, nbsp; geçmiş 12 yılda oluşturduğumuz demokratik mirası, önümüzdeki ikinci atılım döneminde derinleştirerek devam ettireceğiz. nbsp; Yeni Türkiye'nin daha sağlam temellere nbsp; kavuşacağı bu dönemde, söz de karar da yine yüce milletimizin olacaktır.

Serbest ve adil seçimlerin saygınlığını korumaya, katılımcı demokrasinin ön şartı olarak gördüğümüz temsili demokrasinin kurumsallaşmasına bu dönemde nbsp; de önem vermeye nbsp; devam edeceğiz. İkinci atılım döneminde, kendisini milli iradenin üzerinde gören her türlü nbsp; odakla mücadele ederken, toplumsal eğilimlerin demokratik süreçlerle nbsp; siyasete yansımasını garanti altına alacağız. Katılımcı demokrasinin gereği olan sivil toplum kuruluşlarının yönetime daha aktif katılımını nbsp; sağlayacağız.


Yeni anayasada, siyasi partilerin çalışmalarını etkin olarak koruyacak ve parti kapatmalarını uluslararası standartlarda düzenleyeceğiz.

Demokrasi ve kalkınma birlikte yürüyen süreçlerdir. Demokrasi nbsp; alanında atacağımız her adım, aynı zamanda kalkınmamıza nbsp; da yeni bir soluk ve ivme kazandıracaktır. İnsani kalkınma ilkelerimiz ve tüm dünyada cazibe merkezi haline gelebilme üst amacımız ışığında, demokrasimizin standartlarını daha ileri bir düzeye taşıyacağız.

Birinci nbsp; atılım dönemi nbsp; boyunca nbsp; iktidarlarımız, demokrasi ile kalkınmayı nbsp; yan yana konumlandırıp, ikisini nbsp; eş zamanlı geliştiren bir anlayışla hareket etmiş ve Türkiye'ye Cumhuriyet tarihinin en hızlı ekonomik kalkınma ve demokratik gelişim dönemini yaşatmayı başarmıştır. Yeni dönemde nbsp; de,
verdiğimiz demokrasi mücadelesinde elde edilen kazanımları kurumsallaştırarak, demokrasimizi sağlam, öngörülebilir ve kalıcı kılmayı hedefliyoruz.

İkinci atılım döneminde Yeni Türkiye'nin katılımcı, çoğulcu, nbsp; özgürlükçü, demokratik ve sivil bir anayasa ile yönetilmesini sağlayacağız.

Hükümetlerimizin öncülüğünde gerçekleştirilen 2004, 2007 ve 2010 Anayasa değişikliklerini ve Meclis'te oluşturulan Anayasa Uzlaşma Komisyonu çalışmalarını, yeni anayasa için güçlü bir zemin olarak görüyoruz.

Yeni Türkiye'nin yeni anayasasında temel hak ve hürriyetlerin, demokrasinin, hukukun nbsp; üstünlüğü ilkesinin, düşünce ve inanç özgürlüğünün dayanağı toplumsal meşruiyet olacaktır.

Yeni anayasamız, bireysel hak ve özgürlükleri esas alırken, Türkiye'nin birikimi üzerine inşa edilecek, taraf olduğumuz uluslararası normları gözeterek demokratik bir anlayışla hazırlanacaktır.

Yeni anayasa, milletimizin kültürel ve toplumsal çeşitliliğini tanıyan, herhangi bir etnik veya dini kimliğe referans yapmayan nbsp; bir vatandaşlık nbsp; tanımını nbsp; esas alacaktır.

Yeni anayasa, toplumun herhangi bir kesiminin dışlanmasına yol açacak değer yargıları nbsp; ve siyasal tercihler barındırmayacaktır. Anayasamız tüm toplumu kucaklayan, kader birliğimizi yansıtan, demokratik denge ve denetim ilişkisini esas alan bir mahiyette hazırlanacaktır.

Yeni anayasa, ortak değerleri ve çeşitlilik içinde birlik anlayışını esas alacaktır. Toplumsal hayatın ve siyasetin her alanını ayrıntılı nbsp; bir biçimde düzenlemeyecek, her bir alanın kendi dinamiğinin ortaya çıkmasına imkân sağlayacaktır.

Yeni anayasa, sorunların çözümünün imkân ve araçlarını barındıracaktır. Sorunları, demokratik bir ortamda nbsp; bireyler, toplum ve siyaset kurumu nbsp; çözecektir.

AK Parti, sadece anayasa metni nbsp; ile anayasal sistem tesis edilmediğinin bilincindedir. Doğrudan anayasal sistemle bağlantılı seçim kanunları, siyasi partiler kanunu ve sair temel kanunlar, yeni anayasa metniyle birlikte bir bütün olarak yenilenecektir.

1.3. Yönetim Modeli ve Başkanlık Sistemi

Yeni anayasa ile Türkiye'nin katılımcılığı ve çoğulculuğu esas alan ve etkili işleyen bir hükümet modeline kavuşmasını elzem görüyoruz.

Yeni Anayasa çalışmaları, nbsp; Türkiye'nin 2023 ve sonrasına yönelik nbsp; kalkınma hedeflerine ulaşmasını nbsp; kolaylaştıracak nbsp; etkin ve sağlıklı bir yönetim modeli arayışını da içerecektir.

1960 askeri darbesi sonrasında, nbsp; bürokrasinin siyaset üzerinde vesayet kurmasını nbsp; kurumsallaştırmak üzere kurgulanan mevcut nbsp; sistem, parlamenter sistem olarak takdim edilse de, parlamenter sistemin nbsp; asgari demokratik gereklerini karşılamaktan uzaktır.

Bu sistem, siyasetin sorun çözme kapasitesini zaafa uğratarak nbsp; Türkiye'yi on yıllarca koalisyon nbsp; hükümetlerine mahkum etmiş, zayıf ve istikrarsız yönetimlere mecbur nbsp; kılmış, pek çok köklü siyasi ve ekonomik sorunun nbsp; derinleşmesine yol açmıştır.

Parlamenter nbsp; sistemin nbsp; normatif ilkelerine aykırı olarak mevcut nbsp; sistem, Cumhurbaşkanlığı makamına, nbsp; vesayetçi aktörler adına hükümeti denetleme nbsp; misyonu biçmiş, nbsp; Cumhurbaşkanı ile Başbakan arasındaki ilişkiyi etkin ve eşgüdümlü bir yönetime imkan sağlayacak hukuki ve kurumsal nbsp; dayanaklardan yoksun bırakmıştır.

Hükümetlerimiz döneminde, hayata geçirilen demokratik reformlar, vesayete karşı mücadelede nbsp; elde edilen kazanımlar
ve mecliste nbsp; sağlanan güçlü temsil nbsp; sayesinde, mevcut nbsp; sistemin zaafları dönemsel olarak aşılarak istikrarlı ve etkin bir yönetim imkanı yakalanmıştır.

2007 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ortaya çıkarılan anayasal kriz sonrasında nbsp; öncülük ettiğimiz anayasal düzenlemelerle, Cumhurbaşkanının doğrudan halk tarafından seçilmesi nbsp; sağlanarak, Cumhurbaşkanlığı makamı vesayetçi misyondan arındırılmıştır.

Ancak, doğrudan halk tarafından seçilen Cumhurbaşkanı ile Başbakanın siyasal sistem içindeki nbsp; yetki ve görev paylaşımı, yeni bir düzenlemeyi zorunlu nbsp; kılmaktadır.

Son sekiz yıl boyunca, nbsp; AK Parti siyasi vizyonunun öngördüğü birlikte çalışma ahlakı ve millete hizmet şuuru sayesinde, Cumhurbaşkanları ile Başbakanlar arasında uyumlu bir çalışma sağlanarak, mevcut nbsp; sistemin nbsp; kriz üretme nbsp; potansiyeli kontrol nbsp; altında tutulmuş ve eski dönemlerde rastlanan nbsp; siyasi veya ekonomik krizlerin yaşanmasına nbsp; izin verilmemiştir.

Ancak mevcut nbsp; sistem, Cumhurbaşkanı ve Başbakanın farklı siyasi geleneklerden gelmeleri durumunda, kriz üretme potansiyelini taşımaya devam etmektedir.

AK Parti olarak, mevcut nbsp; sistemin nbsp; siyasi tarihimizdeki vesayetçi kurgusunu da göz önünde nbsp; bulundurarak, Cumhurbaşkanının doğrudan halk tarafından seçilmesinin oluşturduğu bu yeni durumun yol açabileceği nbsp; muhtemel yönetim sorunlarının başkanlık sistemiyle aşılacağına inanıyoruz.

Nitekim nbsp; uzunca bir süredir, nbsp; savunduğumuz başkanlık sistemini, 2011 yılında kurulan nbsp; TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonu'na partimizin önerisi nbsp; olarak da sunmuş bulunuyoruz.

Muhalefet partileri ise Cumhurbaşkanının doğrudan halk tarafından seçilmesinin parlamenter sistemin nbsp; işleyişinde yol açabileceği nbsp; muhtemel sıkıntıları çözmeye yönelik nbsp; pozitif bir katkı sunup, ilkesel ve yapıcı bir tartışma nbsp; yürütmek yerine, meseleyi kişiler üzerinden nbsp; tartışmayı tercih etmiştir.

Bu tutum, nbsp; siyasetin ve kamuoyunun, etkin ve demokratik bir siyasal sistemi nbsp; hayata geçirme nbsp; arayışını olumsuz etkilemiştir.

Ayrıca, başkanlık sistemi nbsp; ile ilgili nbsp; olarak yapılan tartışmalarda, güçlü ekonomiye sahip bir çok demokratik ülkenin nbsp; bu modelle yönetiliyor olduğu nbsp; gerçeği gözlerden kaçırılmaya nbsp; çalışılmaktadır.

Bu çerçevede, tartışmayı kişiselleştirmeden, siyasal geleneğimizdeki tecrübelerden de yararlanarak, yeni Türkiye vizyonumuza uygun bir sistem arayışını sürdürmek ve çözüm bulmak nbsp; zorundayız.

Hükümet nbsp; modellerinin tartışılacağı nbsp; zemin kuşkusuz demokratik bir anayasal zemin olacaktır.

AK Parti olarak, demokratik bir perspektifle yapılandırıldığında, parlamenter sistemle nbsp; başkanlık sistemi arasında demokrasiye uyum nbsp; açısından bir fark bulunmadığı kanaatindeyiz. nbsp; Nitekim nbsp; her iki sistemin nbsp; de olumlu örneklerine rastlanabileceği gibi olumsuz nbsp; örneklerine de rastlanabilir.

Ancak bir yandan vesayetçi bir şekilde kurgulanarak demokratik doğasından koparılmış parlamenter sistemin yol açtığı siyasal istikrarsızlıklar, öte yandan Yeni Türkiye vizyonumuzun ihtiyaç nbsp; duyduğu etkin ve dinamik yönetim dolayısıyla, başkanlık sisteminin daha uygun bir yönetim modeli olduğuna inanıyoruz.

Milletimizin teveccühüyle hazırlayacağımız nbsp; özgürlükçü
ve insan odaklı yeni Anayasa ile seçimlerin istikrar nbsp; üretebildiği, yasama ve yürütmenin müstakil nbsp; olarak etkin olduğu, demokratik denge ve kontrol nbsp; mekanizmalarının öngörüldüğü, toplumsal farklılıkların siyasal temsilinin sağlandığı, nbsp; ademi merkeziyetçi nbsp; bir idare sisteminin güçlendirildiği, karar alma süreçlerinin hızlandığı, her türlü nbsp; vesayetin nbsp; engellendiği yeni bir siyasal sisteme geçebiliriz.

Bu çerçevede öngördüğümüz başkanlık sistemi, Türkiye'nin AK Parti iktidarında geçirdiği demokratik dönüşümü nihai sonucuna nbsp; erdirerek, nbsp; 2023 ve sonrasına yönelik nbsp; kalkınma hedeflerine ulaşmasını nbsp; kolaylaştıracak nbsp; bir çerçeveye sahip olacaktır.

Bu unsurlarıyla başkanlık sisteminin, Türkiye'nin siyasal tecrübesine ve gelecek vizyonuna daha uygun olduğuna inanıyoruz.

1.4. Adalet Sisteminde Dönüşüm

AK Parti olarak, adaleti mülkün ve meşruiyetin temeli, hukuk devletinin esası olarak görüyoruz. Bizim için adalet, hukukun nbsp; üstünlüğüne dayalı, herkesin güven duyduğu, her türlü nbsp; güç odağından nbsp; bağımsız, tarafsız, vatandaş taleplerine hızlı cevap verebilen bir yapıda olmalıdır.

Yargının, hukuk güvencesi oluşturması, uluslararası standartlarda ve demokratik usullerle işlemesi nbsp; temel prensibimizdir. Toplumsal düzenin gerektirdiği ve ürettiği bir işlev olarak gördüğümüz yargı erkinin nbsp; güven veren;
öngörülebilirliği sağlayan; ideoloji, siyasal tasavvur nbsp; veya inanç dikte etmeyen nbsp; ve bunların nbsp; etkisinde kalmayan nbsp; bir çerçeveye kavuşması gerektiğine inanıyoruz.

Yargıya, sadece adaletin nbsp; tesisini sağlayan ve temel hakların kullanımını garanti altına alan bir kurum gözüyle bakmıyoruz. nbsp; Hukukun sağladığı öngörülebilirlik ortamında belirsizliğin azalacağını, üretim nbsp; ve yatırım kararlarının daha sağlıklı ve nitelikli bir şekilde alınacağını, böylece kalkınma sürecimizin hızlanacağını düşünüyoruz.

a. Neler Yaptık

Son 12 yılda adalet sisteminde köklü iyileştirmeler yaptık, sorunları önemli ölçüde azalttık.

Anayasada hak aramayı engelleyen hükümleri kaldırdık, vatandaşlarımızın hak arama yollarını çoğalttık.

Sivillerin askeri mahkemelerde yargılanmasına son verdik.

Askeri Yargıtayın ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin hukuk devletinin gereklerine göre görev yapmasını anayasal kural haline getirdik.

Yüksek Askerî Şûranın ilişik kesme kararlarına, nbsp; kamu görevlileri hakkında uygulanan uyarma nbsp; ve kınama cezalarına, hâkim ve savcılar hakkında HSYK'nın verdiği meslekten ihraç kararlarına nbsp; karşı mahkemeler nezdinde hak aramayı yasaklayan hükümleri Anayasadan çıkardık.

Özel yargılama usullerine son verdik. Devlet Güvenlik Mahkemelerini, CMK 250'nci madde uyarınca kurulan nbsp; Özel Yetkili Mahkemeleri, TMK 10'uncu madde uyarınca oluşturulan Özel Yetkili Mahkemeleri kaldırdık.

Yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığını güçlendirdik. Sadece Yüksek Mahkemelerden gelen üyelerden oluşan HSYK'yı, geniş tabanlı olarak yeniden nbsp; yapılandırdık. İlk defa hakim ve savcıların, Kurula üye seçmesini nbsp; sağladık.

Makul sürede ve daha nitelikli adalet hizmeti nbsp; için yargı teşkilatını nbsp; güçlendirdik ve yenilikler getirdik. Hızlı ve adil yargılama için hakim, savcı ve personel nbsp; sayısını artırdık.

2002 yılında 9.349 olan hâkim ve savcı sayımızı, Şubat 2015 itibarıyla 14.837'ye ulaştırdık. nbsp; Ceza infaz kurumlarında görev yapanlar nbsp; hariç olmak üzere personel nbsp; sayımız, 2002 yılında 26.274 iken, bu sayıyı Ocak 2015 itibarıyla 52.187'ye yükselttik.

Makul sürede yargılanmanın temini için ilk derece mahkemelerinin sayısını artırdık. 2002 yılında adli yargıda 3.581 olan mahkeme nbsp; sayısını 2015'te 6.116'ya; idari yargıda 146 olan mahkeme nbsp; sayısını ise 191'e yükselttik.

Makul sürede yargılama için yargıda zaman yönetimi çalışmasını başlattık.

Vatandaşlarımıza daha nitelikli hizmet sunulması için aile ve çocuk mahkemeleri ile ceza infaz kurumları başta olmak üzere, adalet teşkilatında görev yapan sosyolog, psikolog, sosyal çalışmacı ve pedagog gibi uzman personelin sayısını artırdık.

Hakim, savcı ve personelin niteliğinin artırılması için eğitim faaliyetlerini güçlendirdik. Türkiye Adalet Akademisini kurduk. Yüksek mahkemeler ve ilk derece mahkemelerini güçlendirdik.

Daha hızlı yargılama için Yargıtay ve Danıştay'ın nbsp; daire ve üye sayılarını artırdık. Yüksek Mahkemeleri savcı, tetkik hakimi ve personel nbsp; açısından güçlendirdik.

Yargı öncesi çözüm yollarının güçlendirilmesi amacıyla hakemlik ve arabuluculuk müesseselerini hayata geçirdik.

Sulh ceza mahkemelerini kaldırarak yerine kişi hürriyeti ve güvenliğiyle doğrudan ilgili nbsp; konulara nbsp; müstakilen bakmakla görevli sulh ceza hâkimliklerini kurduk. Böylece bazı AB ülkelerindeki "özgürlük hâkimliğini" ülkemize kazandırarak, bireysel özgürlükleri güvence altına aldık.

Aile hukukundan kaynaklanan nbsp; uyuşmazlıkların çözümü için kurumsal nbsp; yapımızı geliştirdik.

Daha nitelikli yargı hizmeti nbsp; için ihtisaslaşmaya önem verdik. Ceza ve hukuk mahkemeleri ile idare mahkemelerinde, ihtisaslaşmanın artmasına nbsp; imkân sağladık.

İlk derece mahkemeleri tarafından verilen nbsp; kararların hukuki denetimi için yeni başvuru nbsp; yolları nbsp; geliştirdik.

Ulusal Yargı Ağı Projesi (UYAP) ile yargılamayı geciktiren birçok nedeni ortadan kaldırdık. UYAP'ın bulunmadığı
dönemde; vatandaşlarımızın nüfus, tapu, ticaret sicil kaydı
gibi bilgi nbsp; ve belgelere nbsp; ulaşmak için yazışma ve cevapları ayları bulurken, nbsp; UYAP uygulaması ile vatandaşlarımız saniyeler nbsp; içinde bu bilgi nbsp; ve kayıtlara ulaşabiliyor.

Adliyelerde hizmetler nbsp; daktilolarla yerine getirilmekteyken, UYAP kapsamında 2002 yılından nbsp; itibaren adliyeleri bilgisayarlarla donattık nbsp; ve tüm hakimler ile savcılara dizüstü bilgisayar vererek çalışmalarını elektronik ortamda yürütmelerini sağladık.

Vatandaşlarımız, haklarındaki nbsp; adli işlemlerden SMS Bilgi Sistemi nbsp; sayesinde anında haberdar nbsp; oluyorlar.

Sesli ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile mahkemeleri, savcılıkları ve ceza infaz kurumlarını ayrı bir video konferans nbsp; ağıyla birbirine bağladık. Artık uzaktan ifade alma yöntemi ile vatandaşlarımızın ifadesi, ceza infaz kurumundan
ya da başka yerdeki bir adliyeden alınabiliyor. Bu uygulama ile bir yandan yargı hizmetlerini hızlandırdık, diğer yandan vatandaşlarımızın hayatını kolaylaştırdık.

Temel Kanunların tümünü yeniledik. Kapsamlı bir mevzuat reformunu gerçekleştirdik. Türk Ceza Kanunu, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu, Borçlar Kanunu, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu ve Türk Ticaret Kanununu değiştirdik.

Maddi durumu elverişli nbsp; olmayanların adalet hizmetlerinden yararlanmasının önündeki nbsp; engelleri kaldırdık. Ceza soruşturma ya da davalarında avukatı olmayan herkese istemi nbsp; halinde nbsp; avukat tayin edilmesini ve dava masraflarından muaf tutulmasını sağladık.

İlk defa suç mağdurlarına da devlet tarafından avukat tayin edilmesi nbsp; uygulamasını getirdik.

Sabıka kayıtları ile ilgili nbsp; mevzuatı değiştirerek vatandaşlarımızın işlerini kolaylaştırdık. Cumhuriyet başsavcılıkları nbsp; yanında, kaymakamlıkların da adli sicil belgesi vermesi nbsp; uygulamasını getirerek, nbsp; vatandaşlarımızın adliye kapılarında nbsp; sıra beklemesini engelledik ve savcılık olmayan yerlerde nbsp; vatandaşlarımızın işlerini kolaylaştırdık.

Tutuklu nbsp; ve hükümlülere yakınlarının ağır hastalığı veya ölümü halinde nbsp; mazeret izni hakkı tanıdık. Hükümlülere belirli sürelerle nbsp; mahrem nbsp; aile görüşmesi imkânı sağlayan düzenlemeyi hayata geçirdik. İcra-iflas dairelerinin modernleşmesini sağladık ve icra- iflas işlerinden kaynaklanan nbsp; mağduriyetlere son verdik.

Borçlu ve aynı çatı altında yaşayan aile bireyleri için lüzumlu eşyaların haczini yasaklayarak, yıllardır yaşanan mağduriyetleri ortadan kaldırdık.

İcra dairelerine yapılacak ödemelerin tamamen nbsp; banka eliyle yapılmasını sağlayarak muhtemel usulsüzlüklerin önüne geçtik.

Vatandaşlarımızın mallarının sağlıklı biçimde muhafazasını nbsp; sağlamak için yeddiemin depolarına nbsp; lisans zorunluluğu getirdik.

Haczedilen malların değerinin altında satılmaması nbsp; ve bu suretle borçlu ve alacaklının haklarının nbsp; korunması nbsp; için, ihalelere elektronik teklif verme imkânı getirdik.

Ülkemizin dört bir yanına modern adalet sarayları inşa ettik. 2003 yılı öncesine kadar adalet hizmetlerinin verildiği kapalı alan toplamı nbsp; 570 bin metrekareyken, yapımı tamamlanarak hizmete açılan 195 adalet sarayının toplam nbsp; kapalı alanı 3 milyon metrekareyi geçmiştir. Her türlü nbsp; teknik donanıma sahip adalet saraylarına nbsp; ön bürolar ve danışma masaları kurarak, adliyelerde vatandaşlarımızın işlerini kolaylaştırdık.

Ceza infaz sisteminin modernizasyonunu tamamladık. Basit suçlardan nbsp; dolayı cezaevlerinde nbsp; kalan birçok hükümlünün cezasını dışarıda çekmesi için "denetimli serbestlik" uygulamasını hayata geçirdik.

Uluslararası standartlara uymayan nbsp; cezaevlerini kapatıyoruz. Bu kapsamda, 12 yılda 257 cezaevini kapattık.

Açık ceza infaz kurumu nbsp; sayısını artırdık.

Dünya genelinde ceza adaleti sisteminin önemli bir parametresi olarak kabul edilen tutukluların cezaevlerinde kalanlara oranı, ülkemizde 2001 yılında yüzde 54 iken bugün itibarıyla yüzde 14,5'e gerilemiştir. Avrupa nbsp; Birliği'nde ise bu oran yüzde 20'den fazladır.

b. Neler Yapacağız

Önümüzdeki dönemde, temel önceliklerimizden biri adalet sistemimizde köklü düzenlemeler yaparak ileri standartlarda bir yapı oluş

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...