Evet milletçe alkışlıyoruz

Evet milletçe alkışlıyoruz

GÜNDEM Haberleri

13 yılda büyük reformlara imza atan AK Parti, kronik problemleri tarihe gömdü ve ortaya alkışlanacak bir tablo çıkardı....

Türkiye Gazetesi / Haber Merkezi

CHP'nin "Alkışlıyoruz" reklamına Başbakan Ahmet Davutoğlu'ndan itiraz geldi. Başbakan, "Alkışlayan, konuşamayan, vizyon üretemeyen ama birilerinin aklıyla alkışlayan Kılıçdaroğlu'na sesleniyorum. Amerika'dan ithal alkış propagandalarıyla, kedilerle bu işi çözemezsin. Bizi 13 yıldır dünya alkışlıyor, senin alkışına ihtiyaç yok" dedi. Davutoğlu'nun alkışlanmasını istediği tablodan bazı satırlar şöyle:

.....
Durum o kadar vahimdi ki... Memurun ayrı, işçinin ayrı, polisin ayrı, postacının ayrı hastanesi vardı. SSK'lılar hekim kuyruklarında inim inim inliyordu. Özel hastanelerde muayene olmak mı? Parası olmayana ne gezer!


Ayırımcılık diz boyuydu. Başörtülüler devlet dairelerinde çalışamıyor, kız öğrenciler üniversite kapılarından geri çevriliyordu. Dışişleri Bakanının kızı bile üniversitelere başörtülü diye kaydedilmiyordu.


İmam Hatiplilerin önününde üniversiteye girişte katsayı vardı. Bu zulümle meslek liseleri perişan oluyordu.


Mafyalar, çeteler sarmıştı her yeri. Eski devletin kalıntıları köşeleri tutmuş darbe için zemin hazırlıyordu.


Asker, siyasetin göbeğindeydi. Bir yandan karargah, bir yandan TÜSİAD diğer yandan yabancı büyükelçiler açıklamalarıyla gündemi belirliyordu.


Adı konulmamış sömürge valisi gibiydi IMF'nin Türkiye Masası Şefi... Juha Kohkonen, Carlo Cotarelli memlekette Hülya Avşar'dan sonra en çok konuşulan isimlerdi. Ne yer ne içer ne giyinir takip ettirip; Türkiye'ye 500 milyon $ göndermek için kırk takla atılmasını bekliyorlardı. Devlet adamlarımız New York'ta para dileniyordu.


Dünya bize gülüyordu. Çünkü milli paramız sıfırlarlarla doluydu... Ekonomide rakamlar katrilyonlarla hesap ediliyordu. Küçük çocuklar bile "10 bin lira"ya sakız alıyorlardı.


Acaba çocuğun ders kitaplarını nasıl alırız, diye düşünüyordu veliler her eğitim yılı başında... Devletin ders kitaplarını ücretsiz dağıtmasının ütopya görüldüğü için muhabbeti bile edilmiyordu.


Lafa gelince hukuk devletiydik. Yargıdan umudunu kesenler Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kapısında adalet dileniyor; kimse Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru hakkını akıl edemiyordu.


En derin yaramızdı terör. Birçok şehrimizde olağanüstü hal vardı. Doğu ve Güneydoğu'dan her gün şehit haberleri geliyordu. Yürekler dağlanıyor, evlatlar yitiyordu.


TRT'nin Kürtçe kanal açmasını bırakın Kürt varlığından bahsedilmiyordu. Zorunlu göç edilen topraklarda piknik yapmak da neymiş! Tekrar dönmeyi akıllarından bile nbsp;geçiremiyorlardu.


Dünya incisi İstanbul'a tüp geçit 150 yıllık hayaldi. 3. köprüyü, dünyanın en büyük havalimanını, en uzun asma köprüsünü yapmak; kendi tankımızı, topumuzu, helikopterimizi, yerle piyade tüfeğini üretmek sadece uçuk birer vaatti..


Ağır aksaktı ulaşım. Kara tren gecikiyor, belki de hiç gelmiyordu. Uçakla yarışan hızlı trenlerin varlığı ancak Japonya'dan biliniyordu.


İpler başkasının elindeydi hep. Yargıtay Cumhuriyet Savcıları, gazete kupürleriyle partilere kapatma davası açabiliyordu.


Mutlu bir yuva özlemi Yeşilçam filmlerinde vardı sadece. 13 yılda 3 milyon kişiyi ev sahibi yapan TOKİ, Başbakanlık uhdesinde sıradan bir başkanlıktı...


Az mı konuştuk milyarlar gömülen projeleri. Bolu Tüneli, Karadeniz Otoyolu iktidarlar eskitiyor ama bir türlü bitmiyordu...


Konut Edindirme Yardımı fonunda biriken paralar, devlet bütçesini sarsacağı gerekçesiyle ödenmiyordu...


Ağızlarında sakızdı solcuların... "1 Mayıs bayram olsun", "Harçlar kaldırılsın", "Nazım Hikmet vatandaşlığa geri alınsın"... Meydanlara iniyor, sokakları geriyor bunların hepsinin de yapılacağını düşünemiyorlardı...


Lobiler, yabancı istihbaratçılar ülke topraklarında fink atıyor, MİT'i, Emniyet'i, askeri ayrı telden çalıyordu. İstihbarat birliği bulunmuyordu.


Kişi başına düşen milli gelir 2 bin doların altındaydı... 10 bin doların hayali kuruluyordu... Enflasyon yüzde 100'ü buluyor, gecelik faiz yüzde 7500'e varıyordu.


Işık yoktu ekonomide… Esnaf Başbakana para kasaları fırlatıyordu. İşsizlik maaşı almak için ancak Avrupa ülkelerinde çalışmış olmak gerekiyordu.


Ne zaman bir afetle karşılaşsak, devlet hep sınıfta kalıyordu. nbsp;


Müslümanlar kan ağlıyordu. Türkler Andolu'ya hapsedilmiş, Filistin, Somali, Arakan, Doğu Türkistan, Bosna, Irak "Yeter artık tarih sahnesine çıkın" diyordu...


Aklına gelmiyordu kimsenin engelliler. Seçimden önce hatırlanıyor diğer zamanlar insandan sayılmıyorlardı. Ne bir kanunları vardı ne maaşyları ne evde bakım paraları… nbsp;


13 yılda büyük reformlara imza atan AK Parti, bütün kronik problemleri tarihe gömdü, prangaları çözdü. Ve ortaya protesto değil, tebrik için alkışlanacak bir tablo çıkardı....


Evet milletçe alkışlıyoruz





Evet milletçe alkışlıyoruz





Evet milletçe alkışlıyoruz



Evet milletçe alkışlıyoruz


Evet milletçe alkışlıyoruz





UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...