28 Şubat'ta herkes fişlendi

/ Kaynak: OZEL
28 Şubat'ta herkes fişlendi

GÜNDEM Haberleri  / OZEL

"1000 yıl sürecek" denilen 28 Şubat Darbesi'nin yaptığı tahribatın izleri bir bir siliniyor. Üzerinden 16 yıl geçen darbenin mağdurları yaşadıkları sıkıntıları gazetemize anlattı.



BAŞLARKEN…
Yakın siyasi tarihimizin en tartışmalı dönemi olan 28 Şubat'ın gerçekleşmesinin üzerinden 16 yıl geçti. Türkiye şu sıralar toplumsal ve siyasal yaşamda 28 Şubat süreci olarak adlandırılan yılların tek tek izlerini siliyor. Her ne kadar dönemin MGK Genel Sekreteri emekli Orgeneral Tuncer Kılınç, geçen yıl verdiği bir röportajda "28 Şubat süreci hâlâ devam ediyor. Sadece kesinti var" dese de bir tarafta devam eden yargı süreci, diğer tarafta raporunu tamamlayan TBMM 28 Şubat Alt Komisyonu'nun çalışmaları, son dönemde sivilleşme konusunda yapılan yasal düzenlemeler, eğitim sistemindeki değişiklikler, eski komutanın sözlerini düşündürücü kılıyor.28 Şubat 1997 tarihindeki Milli Güvenlik Kurulu toplantısında alınan kararlarla somutlaşan süreç, toplumsal ve siyasal yaşamımızda daha önce benzerine rastlanmayacak hızda değişikliklere sebep oldu.28 Şubat'a ilişkin çok şey yazılıp çizildi. Onlarca kitap hazırlandı, yüzlerce röportaj yapıldı, binlerce haber yayınlandı. Ancak bugün geldiğimiz nokta, 16 yıl önce başlayan süreç ve yaşananları yeni gelişmelerle değerlendirmeyi zorunlu kılıyor.O günlerde neler yaşandı, dönemin güçlü komutanları bugün neyle suçlanıyor? 28 Şubat soruşturmasının amacı ne? Soruşturma sürecinde neler yaşandı? Dönemin bir numarası İsmail Hakkı Karadayı ile iki numarası Çevik Bir "neden düşman kardeş" oldular? TBMM'de kurulan Darbeleri Araştırma Komisyonu bünyesinde faaliyet gösteren 28 Şubat Alt Komisyonu'na dönemin öne çıkan aktörleri, mağdurları, tanıkları neler anlattılar?O dönem yapılan yasal düzenlemelerden bugün geriye ne kaldı? O süreci yaşayanlar bugün gelinen noktada 28 Şubat'a ilişkin neler söylüyor?İşte bu yazı dizisiyle 28 Şubat postmodern darbesini 16 yıllık gelişmeler ışığında yeniden hatırlatmak, güncel gelişmelerle geldiği noktayı gözler önüne sermek ve yakın tarihimizin en önemli dönemin fotoğrafını çekmek istedik.28 Şubat'ta herkes fişlendiTANKLA BAŞLADI Sincan'da halkın şaşkın bakışları arasında motorize tanklarının yürütülmesiyle 28 Şubat süreci başladı.Kudüs Gecesi ve tankların yürütülmesi, yeni bir dönemin miladı oldu. O günden sonra yaşanan sıcak gelişmelerin ardı arkası kesilmedi. BÇG tam 5 milyon kişiyi fişledi.Ülke çalkalanırken dönemin aktörlerinden Genelkurmay 2. Başkanı Çevik Bir, çok uzaklardan "Sincan'da demokrasiye balans ayarı yaptık" açıklamasını yapıyordu... 28 Şubat'ta herkes fişlendiBekir Yıldız Bugünleri bize gösteren Cenab-ı Hakka hamdediyorum… Bu sözler, 30 Ocak 1997'de düzenlenen Kudüs Gecesi'nin ve tankların yürümesinin sebebi gösterilen, tutuklanan, 28 Şubat sürecini başlatan dönemin siyasi aktörlerinden Refah Partili Sincan Belediye Başkanı Bekir Yıldız'a ait.Bu cümleyi sarf ettiği tarih:10 Ekim 2012. Yer: TBMM 28 Şubat Komisyonu.Tam 16 yıl önce Sincan'da düzenlenen Kudüs Gecesi, 28 Şubat süreci olarak adlandırılacak (kimilerine göre 'son darbe', kimilerine göre 'postmodern darbe') sürecin en simge olayı oldu. Bekir Yıldız'ın yıllar sonra bile "Hâlâ 28 Şubatlarda biraz garip oluyorum" diye bahsetmesine neden olan olaylar zincirini başlattığı öne sürülen 31 Ocak 1997'deki Kudüs Gecesi'nde İran'ın Ankara Büyükelçisi Muhammed Rıza Bagheri de bir konuşma yaptı. Çadırda düzenlenen gecedeki gösteri ile Hamas ve Hizbullah liderlerinin posterleri kamuoyunda tepkilere sebep oldu. Gecenin düzenlenmesinin üzerinden 4 gün geçti ve Sincan caddelerinde tanklar yürüdü, belediye başkanı önce görevden alındı, sonra tutuklandı, İran'la ilişkiler gerildi.Kudüs gecesi ve tankların yürümesi, yeni bir dönemin miladı oldu. O günden sonra yaşanan sıcak gelişmelerin ardı arkası kesilmedi. Refah Partisi ve Doğru Yol Partisi'nden oluşan Refahyol hükümetini zor günler bekliyordu. Bir yanda Susurluk kazasının ardından "Sürekli aydınlık için bir dakika karanlık" eylemleri, diğer tarafta Sincan'da yaşananların ardından koalisyonda da krize neden olan toplumsal tepkiler…9 SAATLİK TARİHÎ MGK 21 Şubat'ta 1997'de Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ile Başbakan Necmettin Erbakan görüştü. Her ne kadar görüşmenin ardından Erbakan "Türkiye'nin rejim meselesi yok" dese de bu görüşmeden 5 gün sonra Demirel'in Erbakan'a rejim konusunda duyulan endişeyi dile getirdiği bir mektup gönderdiği kamuoyuna yansıdı. Tüm bunlar olurken Genelkurmay 2. Başkan Orgeneral Çevik Bir de çok ama çok uzaklardan Washington'dan "Sincan'da demokrasiye balans ayarı yaptık" açıklamasını yapıyordu. 28 Şubat'taki MGK'ya işte bu atmosferde girildi. Cumhurbaşkanı Demirel başkanlığındaki toplantı yaklaşık 9 saat sürdü. Toplantının ardından 4 maddelik bir bildiri yayınlandı. Tam 15 yıl sonra MGK Genel Sekreterliği'nin internet sitesinden kaldırılacak olan bildiride özetle şöyle deniliyordu: "Anayasa ve Cumhuriyet yasalarının uygulanmasından asla taviz verilemez. Anayasa ile Atatürk milliyetçiliğine bağlı demokratik, laik, sosyal hukuk devleti olarak belirlenen Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne karşı çağ dışı bir kisve altında zemin oluşturmaya yönelik rejim aleyhtarı faaliyetler gözden geçirilmiştir. Türkiye'de laiklik sadece rejimin değil, aynı zamanda demokrasinin ve toplumun huzurunun da teminatı ve bir yaşam tarzıdır. Devletin yapısal özünü oluşturan sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleri anlayışından vazgeçilemez." Yıllarca konuşulacak bu tarihi bildirinin ardından sırasıyla şunlar yaşandı: Başbakan Erbakan hükümete bildirilmek üzere MGK'da alınan 18 maddelik kararlar listesini imzalamak istemedi. (Listede ilköğretimin kesintisiz 8 yıla çıkması, Atatürk aleyhine yönelik eylemlere sert cezalar verilmesi, irticai faaliyetlere karıştıkları için atılan ordu mensuplarına belediyelerde görev verilmemesi, imam hatiplerin meslek okullarına dönüştürülmesi, kıyafet kanunlarına riayet edilmesi gibi kararlar vardı) Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller de bu konuda Erbakan'ı ikna edemedi. Çiller, görevi devretmesi için Erbakan'a baskı yaparken, Türkiye'nin önde gelen bazı sivil toplum kuruluşları da kararların imzalanması yönünde açıklamalar yapıyordu.KAZAN: ERBAKAN İMZALAMADI Yıllar sonra hâlâ tartışılan imza olayını dönemin RP'li Adalet Bakanı Şevket Kazan, TBMM 28 Şubat Komisyonu'nda şöyle anlattı: "Toplantı gündüz 2'de başladı, gece 11'de bitti. Raporlar kısa olarak okundu. Basında ne kadar yazı çıkmışsa bunlar dosyalanmış ve bunları Güven Erkaya 5 saatlik konuşmasında takdim etti. Ondan sonra 'askerlerin bir teklifi var' denildi. 18 maddelik bir teklifin MGK kararı olarak kabul edilmesi istendi. Sadece Başbakan söz aldı ve 2 saat konuştu; ''Siz 'laiklik tehlikede' diyorsunuz ve öyle bir öneri ile geliyorsunuz, ancak bu 18 maddelik öneri Anayasa'nın 2. maddesine aykırı' dedi. Erbakan, MGK'nın bu 18 maddelik kararını imzalamadı. Erbakan, 'sadece ve sadece MGK açıklamasını imzalarım' dedi. Demirel de 'tamam öyle olsun' dedi. Erbakan, kararların hukukçular tarafından incelenmesini istedi... Erbakan Hoca, 4 gün imzalamadı kararları. MGK Genel Sekreteri 4 gün boyunca gelerek, kararları imzalatmaya çalıştı. Erbakan da sonunda 4 madde ile sınırlı olarak kararları imzaladı. 18 maddenin altında İlhan Kılıç'ın imzası var. Erbakan'ın imzaladığı 4 maddelik karara, 18 madde ek olarak ekleniyor. O 18 madde üzerinde Hükümet olarak hiçbir uygulama yapmadık."VE BÇG FİŞLEMEYE?BAŞLIYOR... 18 maddelik kararların en çok tartışılanı 8 yıllık kesintisiz eğitim oldu. Bu tartışma kamplaşmayı daha da derinleştirdi. Koalisyonun diğer ortağı DYP'de, hükümetten çekilmesi yönündeki görüşler had safhaya varırken TOBB da hükümeti çekilmesi yönünde çağrı yaptı. Bu tartışmaların gölgesinde 26 Nisan'da toplanan MGK'da 28 Şubat'ta alınan kararların uygulanmasını kontrol etmek amacıyla İzleme Komitesi kurulması kararlaştırılırken Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş da 21 Mayıs'ta Refah Partisi'nin kapatılması için dava açtı. Sıcak günlerin ardından 9 aylık süreçte ise siyasi ve toplumsal hayatı baştan sona yeniden şekillendirecek gelişmeler oldu. İrticai faaliyetleri ve bunlara karışanları tespit edip gerekli tedbirleri almak amacıyla TSK bünyesinde Batı Çalışma Grubu (BÇG) adı altında bir yapılanmaya gidildi. Bu yapılanmanın 5 milyonun üzerinde insanı fişlediği öne sürülüyor.DEMİREL GÖREVİ VERMEDİ Erbakan ile Çiller uzlaştı, Erbakan'ın başbakanlığı Çiller'e devretmesi, koalisyona BBP'nin dahil edilmesi ve seçime bu hükümetle gidilmesi konusunda anlaşıldı. Ancak Demirel'in tercihi tüm hesapları alt üst etti. Cumhurbaşkanı Demirel, istifasını sunan 54. hükümet yerine yeni hükümeti kurma görevini ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz'a verdi. 30 Haziran'da kurulan ANAP-DSP-DTP koalisyon hükümeti, Ağustos 1997'de 8 yıllık kesintisiz eğitimin Meclis'ten geçmesini sağladı. 12 Aralık 1997'de dönemin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Tayyip Erdoğan, davet üzerine gittiği Siirt'te halka hitaben bir konuşma yaptı. Konuşmasında okuduğu şiir nedeniyle hakkında soruşturma açıldı. 6 Ocak 1998 RP'nin siyaset sahnesinden silindiği tarih oldu. Anayasa Mahkemesi, irticai faaliyetlerin odağı olduğu gerekçesiyle RP'yi kapatırken Necmettin Erbakan ile Şevket Kazan, Ahmet Tekdal, Şevki Yılmaz, Hasan Hüseyin Ceylan, Halil İbrahim Çelik'in milletvekillikleri düşürüldü ve 5 yıl siyaset yasağı geldi.­­ YARIN: SİYASİ İSTİKRAR DÖNEMİ
GÜNDEM
Kaynak: OZEL
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...