Bu ne sevgi ah!

Bu ne sevgi ah!

YAŞAM Haberleri

Avukat Savaş Aydın bir radyo sevdalısı. Antika cihazları arıyor, buluyor, alıyor, elden geçiriyor, çalıştırıyor, meraklısına veriyor.



RADYO DOSTLUĞU
1956 Siemens, Savaş Aydın'ın en sevdiği radyolarından biri. Tamir ve bakımı için tam bir yaz uğraşmış. Aydın, "Biliyor musunuz bu merak bana çok dost kazandırdı. Mesela nbsp;bir arkadaşım Tandberg marka radyo arıyor. Norveç malıymış, babasını hatırlatacakmış ona. Acelemiz yok, bulacağız nasıl olsa…" diyor



Denizlili Avukat Savaş Aydın dünyanın sayılı radyo koleksiyoncularından biri, sadece alıp saklamıyor, tamir ve bakımlarını da yapıyor. Elinde on bin civarında lamba var, yarım asırlık cihazları ilk günkü şekline çevirebiliyor.
Söze "bu heves orta ikide başlamıştı" diye giriyor. "O zamanlar alıcı vericilerle ilgileniyordum. Bu sayede yeni dostlar kazandım. Son yıllarda radyo toplama hızım yükseldi, neticede maliyetli merak, haliyle varidat gerektiriyor. Şu an elimde 750 civarında radyo var. Transistorluları teypleri, pikapları da sayarsan bini aşar."


-Bu kadar aleti saklamak kolay olmasa gerek.
-Sorma! Bir kısmını açtığım sanat evinde sergiliyorum. Bir kısmı arkada. Arkadaşımın ambarını da kullanıyorum ayrıca. Asıl işim avukatlık, mâlum mesleğimiz sıkıntılı... Radyolarla uğraşınca rahatlıyorum. Bazı müvekkiller buraya gelmek istiyor. Radyodan konuşacaksanız gelin diyorum, mevzu dava ise buyurun büroya. Bu dükkânın kira vs masraflarını karşılamak için bazılarını satıyorum. Ama hatırası olanlara kıyamam asla. Şu 1956 Siemens onlardan biri mesela. Bunu bana bir ahbabım haber vermişti, Fatih mahallesine gittik. Sahibi hurdacıya satmaya niyetlenmiş, aşağı indireyim derken sen düş, bacağını kır, radyo tangır tungur yuvarlanmış, tabiri caizse paramparça… Ama o hali bile beni cezbetti. Zira kapaklı özel seri, o yıl tatil yapmadım bütün yaz üzerinde çalıştım. Şimdi evladım gibi oldu, söyleyin nasıl kıyarım ona?


-Antika bir radyo edinmek isteyen kaç lirayı gözden çıkarmalı?
Meraklılar rahat olsunlar. Bunlar henüz göz korkutacak rakamlara gitmiyor. Piyasada herkese göre bir şeyler var. Eski radyolar ceviz kasalı, bir nevi mobilya. Onların bakımıyla uğraşırken gomalak cilayı tanıdım, ahbaplar sehpa vitrin de getirmeye başladılar.


-Gomalak cila?
Eski bir usul. Elle sürülüyor, çaputla. Bazen elli kat atıyoruz. Hani ne kadar icap ediyorsa. Şu sıra gençler geliyor gramofon soruyor. Sanırım dizilerde görüyorlar. Gramofon taş plak çalar ki en yenisi 64 yılından kalma. Gelin size pikap göstereyim diyorum, boş boş bakıyorlar. Plakları görünce hayret ediyor "aaa ne büyük CD" diyorlar. Eski Amerikan arabalarında pikaplar olurdu, 45'liği sokarsın yuvasına. Tek plak tek şarkı. Çalar bitti mi şrakk! Dışarıya.


İnsanda koleksiyon merakı oldu mu duramıyor olmalı, saat, tespih ve çakmak da görüyoruz burada.
İddialı değilim ama nereden baksan elli adet sallangaçlı saatim var mesela. nbsp;45 yıldır balıkçılık yaparım olta takımları da topladım. Birkaç tane da tahta kasalı fotoğraf makinesi buldum sonra. Hatırlar mısın bilmem eski ustalar kafalarını beze sokar, el yordamı ile banyo yaparlardı.


-Dikkatimi çekti daha ziyade Alman radyolarını toplamışsınız. Bunun bir sebebi var mı acaba?
Elbette, bir ara Grundıg, Telefunken, Schaub lorenz, Philips, Siemens, Siera, Saba çok kaliteli radyolar yaptılar. Zayıf teknolojilerine rağmen cızırtı yoktu, filtre işini başardılar. O yıllarda Japonlar kötüydü. Amerikan ve İngiliz radyoları da zayıftı Almanların yanında.


Şimdi niye üretmiyorlar?
Bazı firmalar el değiştirdi, misal Grundıg'ı Arçelik aldı. Bir kısmı da tıbbi cihazlara, uzay sanayiine kaydı.


İlk radyonuzu hatırlıyor musunuz?
Yıl 1985'ti hiç unutmam… nbsp;Kurban bayramı… Bir akrabamıza gitmişiz. Baktım çocuklar sandık gibi bir şeyin üzerinde zıplıyorlar. Sordum "bu ne?"
-Radyo
-Üstüne çıkıyorlar ama?
-İhtiyar bir kadın sokağa atıyordu, aldık. Meraklıysan senin olsun. Zaten çalışmıyor, hurda.
Aldım götürdüm, Körting marka… Büyük bir hevesle bakımını yaptım. Lambalının stereosu nadir olur, sesi nasıl temiz anlatamam. Yıllar sonra çocukları geldi, "biz onu geri istiyoruz babamızın hatırası vardı da filan…" Verdim ama hırs yaptım. O hızla radyo toplamaya başladım. Mesela İzmir'de bir meraklı vardı ondan 150 tane aldım. Toz pis içinde, parçalar eksik noksan. Elden geçirince şekle girdi albenili oldular. Satanlar "keşke saklasaydım" diyorlar. Hasılı topla topla bini bulduk sonunda.


-Tanesini üç yüz liradan saysanız 300 bin lira.
-Bakımı yapıldı mı yarım trilyonu da aşar. Ama amacım para değil, ben bunlarla birlikte olmaktan mutluyum. İnanın satsam yalnız kalacağım. Bu arada Türkiye Radyo Amatörleri Cemiyetinin Denizli temsilcisiyim. İki rölemiz var, biri Honaz, diğeri Çökelek dağında. Asker disipliniyle çalışıyor, afete hazır bekliyoruz. Dinar depreminde işe yaradık, emeklerimiz zayi olmadı. Bana göre bir insan sırf kendisi için yaşamamalı.


Peki her eski klasik olur mu?
Hayır estetiği olacak, iyi bir ustanın elinden geçecek, alımlı duracak. El ürünlerinin şansı daha çok fabrikasyonlara bakma! Düşünün çöpe atılacak bir cihazı ortaya çıkarıyoruz. Bundan sonra bir daha atılmaz, sahibi sahibesi gözü gibi bakacaktır ona. Zira her geçen gün değeri artar.



nbsp;Bu ne sevgi ah!

Savaş bey, Denizli'nin önde gelen avukatlarından biri. Ama vaktinin çoğunu atölyede geçiriyor.




Radyonun vergisi vardı, nbsp;ödeyemezsen icra gelirdi


Elinizdeki en eski radyo kaç yılından kalma?
Radyo belki daha evvel keşfedildi ama devletin elindeydi, kaldı ki radyonun mânâlı olması için yayın olmalı. Markoni ve Tesla üzerinde çalışıyor, lâkin evlere girmesi 1927'leri buluyor. Bende 1931 model bir Telefunken var, arka kapağı bile metal. Halbuki bunlar kağıt kontraplak olurlar. 1940- 50 yıllarında çizgiler çarpıcı, 60'lardan sonra köşeli radyolar yayılıyor, malzeme bakalite dönüyor. Arabalarda öyle, 70'lerden sonra karakterleri kalmadı. Şimdi dizaynı bilgisayarlar yapıyor, insan eli değmeyince tatları kaçıyor.


-Köylerden eski radyo çıkıyor mu?
-Eskiden olsa olsa ağanın radyosu olur onu da anotlu katodlu bataryalarla çalıştıracak. Bırakın köyleri, bize kasabalardan bile iş çıkmaz. Bunlar zamanında çok büyük para idi zira. Hatta radyonun vergisi vardı, ödeyemezsen icra dayanır kapına. Bu yüzden halk şeker çuvalına soktu, PTT'ye götürüp, mühür vurdurdu alayına. Devlet bunları ardiyelere tıktı, çürüdü heba oldular.


-Devlet de otoritermiş o yıllarda.
-Bakın bizde amatör telsizciliğin de önü kesildi. Fm kanallarını bile iptal ettiler hatta. "Ya bunlar bobinlerle oynayıp nbsp;da "Bizim radyo"yu dinlerlerse, Komünizm propagandasına aldanırlarsa…" Türkiye'ye ithal edilen radyolarda UKV bandı olmazdı, sadece kısa, orta ve uzun dalga… Şimdi de bu yayınlar kalktı. İstanbul'da, Ankara'da birkaç saat var o kadar. nbsp;

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...