Left
Lamba

HAYIRLI RAMAZANLAR

__:__:__
Lamba
Right

Efkan Ala'dan FETÖ-PKK açıklaması

Düzenleyen:
Efkan Ala'dan FETÖ-PKK açıklaması

POLİTİKA Haberleri

İçişleri Bakanı Efkan Ala 'PKK ile FETÖ irtibatı söz konusu mu?' sorusuna 'İşbirliği var, Terör örgütleri birbirlerine yardım eder' cevabını verdi

NURİ ELİBOL ANKARA
İçişleri Bakanı Efkan Âlâ, aralarında İhlas Medya Ankara Grup Başkanı Nuri Elibol’un da bulunduğu medya kuruluşlarının Ankara temsilcilerine hain darbe girişimi ve ardından başlatılan mücadele süreciyle ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Türkiye’nin ihtiyaçlarına göre istihbarat sisteminin yeniden kurulacağını söyleyen Âlâ’nın sorulara verdiği cevaplar özetle şöyle...

Darbe haberini nasıl aldınız? O anları anlatır mısınız?
 Perşembe ve cuma günü Erzurum’daydım. Cuma akşamı dönerken, havadayken darbe başlamış. Koruma müdürüm “Efendim bakar mısınız, sosyal medyada darbe oluyor söylentileri var” dedi. Ben de “Ne darbesi?” derken, Hakan Fidan aradı. Telefonu açtım. “Sayın bakanım darbe oluyor, bizi bombalıyorlar” dedi. Sonradan anlıyoruz ki bizim uçağı da Malatya’ya indirmek için Diyarbakır’dan talimat vermişler. Karayoluyla gelme ihtimalimize karşı da Erzincan civarında tedbir almışlar. Esenboğa’ya iner inmez milletvekilimiz Salim Uslu ile görüştük. Emniyet Genel Müdürümüzü aradık. O da durumu anlatınca, “Bunlara kesinlikle silahlı direniş gösterilecek, asla teslim olunmayacak ve hepsi gözaltına alınacak” diye talimat verdim. Tabii bu arada Cumhurbaşkanımızı arıyorum. Ben inince o havalanmış bu defa. Sayın Cumhurbaşkanına ulaşamadık. O saatten itibaren Ankara Valiliğimiz, Jandarma Hareket Başkanı Tümgeneral Arif Çetin ve diğer valilerimiz olayı idare etmeye başladık.  
Bunun emir komuta zinciri dışında bir kalkışma girişimi olduğunu nasıl anladınız?
 Başbakanla konuşmamda ve arkadaşlardan aldığımız bilgilerden öğrendim. Genelkurmay Başkanı alınmış, diğer kuvvet komutanlarının rehin tutulduğunu söylediler. Zaten bu tür çete girişimlerinin zaman zaman olabileceğine dair, istihbarat bilgileri değil ama değerlendirmeler yapılıyordu. Gazeteciler bile yapıyordu. Zaten Başbakanımız da “Bunlar emir komuta zinciri içinde değil” demişti. O andan itibaren hemen nasıl bir tavır sergileneceğini kararlaştırdık. Bu arada emir subayım Havaalanı Jandarma Bölüğüne giderek komutayı ele aldı. Darbeciler tarafından karargahtan birçok mesaj geçiliyordu; “Şöyle yapın, böyle yapın” diye. Ardından Arif Paşa, “O mesaj tamamen hükümsüzdür. Bunlar darbecilerdir, emirlerine uyulmayacaktır” diye mesaj geçti. Baktık ki çeşitli daireleri ele geçiriyorlar. Hemen Güneydoğu’dan, Karadeniz’den gece uçakla özel harekat getirttim. Henüz teslim almadığımız zırhlı araçları bile piyasaya çıkardık. Esenboğa’ya inemediler. Nevşehir’e indirdik ve oradan buraya... İstanbul’a 1500 özel harekat polisi karayoluyla gitti.
O arada TRT’yi kurtarmak için harekete geçildi. Özel Kuvvetler Komutanı Tümgeneral Zekai Aksakallı aradı, “Efendim ben planımı yaptım, Genelkurmay Başkanımızı kurtaracağım. Sizden yetki ve talimat istiyorum” dedi. Ben de kendisine “Size sadece benim adıma değil, Başkomutanımız Sayın Cumhurbaşkanı, Başkanımız ve hükümet adına tam yetki veriyorum. Planınızı uygulayın ve gereğini yapın” dedim. Ondan sonra Arif Paşa, “Ben Jandarma Harekat Merkezini alacağım” dedi. Ona da aynı şeyi söyledim. Gidip Hareket Merkezini kurtardı. Ardından belediyelere bütün araçların yola çıkartılarak bizden habersiz Ankara’ya herhangi bir şekilde bir birliğin kesinlikle transfer edilmeyeceği talimatını verdik. Nitekim Şırnak’ta ve Bursa’da yola çıkmak isteyenler durduruldu. Emniyette 35 bin kişinin terör, istihbarat gibi operasyonel birimlerde görev yapan polislerin yerlerini değiştirmiştik. Ne kadar isabetli bir iş yaptığımızı gördük.
 En fazla can kaybı polis özel harekatın bombalanması sonrasında yaşandı. Olay tam olarak nasıl gerçekleşmiş?
Özel Harekat polislerimiz darbe girişimini bastırmak için Gölbaşı’ndaki merkezde toplanıyor. Aralarında aylardır Güneydoğu’da terörle mücadele ederek yorgun düşen, 1-2 gün önce dönenler de var. Binaya 2 tane lazer güdümlü birer ton ağırlığında füze atıyorlar. Helikoptere biniyor arkadaşlarımız, daha sonra da helikopteri vuruyorlar. Kardeşlerimiz orada şehit ediliyor. Sala vermek için imam da oraya gelmişti. O da şehit oluyor. Toplamda 50 kardeşimiz orada şehit oldu. Meclis’e bomba atıldığı zaman MİT’i aradım. “Bizde ne kadar silah varsa onları sevk edelim. Bunlara karşı kullanacağımız ne varsa, gönder, hem Külliye’ye hem Meclis’e” dedim. Gönderildi ve sonrasında onlara ateş edildi. 
 Hakan Fidan sizi aradığınızda “Bizi bombalıyor” dediklerinde oraya da bir ekip gönderdiniz mi?
 Gönderdik. Artık her şeyi göze aldık. Özel Harekatı gönderdik. Vatansever evlatlar, alınlarından öpüyorum. Nereye girdiyseler, gereğini yaptılar. Şehit olan arkadaşlarını orada bıraktılar, göreve gittiler. 
MİT’i eleştiriyoruz. Peki Emniyet İstihbarat’ın bu konuda herhangi bir nitelikli bilgisi olması gerekmez mi?
 17-25 Aralık oldu engelleyemedik. MİT TIR’ları oldu engelleyemedik. Gezi oldu engelleyemedik. Türkiye’de Jandarma’nın, İçişleri Bakanlığı’nın ve emniyetin emrinde bir istihbarat teşkilatı var. MİT diye bir teşkilatımız var. İstihbaratın ana görevi, önleyici istihbarattır. Olaylar olmadan önce haber verilmeliydi.
 Emniyet istihbarat müdürünün bu işten saat 16.00’da haberi olsaydı. Siz bunu öğrenseydiniz, bu noktalara gelinir miydi?
Önceden ya da o saatte haberimiz olsaydı, ben çok şey değişebileceği kanaatindeyim. Her tarafı haberdar edip harekete geçerdik. Oraya buraya atananların hepsini görevden alırdık. 
 Emniyet istihbarattan haber geldi mi?
 Bir haber gelmedi. Beyin takımı oluşmuş içlerinde. MİT’in 4-5 saat önce haber alması bunların tezgahını bozdu. Emniyet istihbarattan alınamadı. Jandarma istihbaratın ise başını değiştirmiştik ama içini değiştirememiştik. Oradan hiçbir istihbarat alınamadı. Terörle mücadele ettiğimiz için sürekli böyle şeyler geliyor. MİT müsteşarımızla da görüşüyoruz. Bu tür duyumlar teyit edilmeden haber verilmiyor. Düşündükleri an böyle bir şey duyulmalı. Teyid edildikten sonra istihbarata dönüştürülüyor.
 Saat 18’de karargaha talimat geliyor, bir emir yazılıyor. Türk hava sahası kapatılıyor. Terör bölgesindeki helikopterlerin bile uçması yasaklanıyor. “Uçaklar kalkmayacak” talimatı veriliyor. Daha hangi teyit bekleniyor?
 O saatten sonrasının izahı yok. Daha önce de bu terörist yapının içinden istihbarat alınmalıydı. O saatten sonra komutanlar düğüne gidiyor. Cumhurbaşkanımız, Başbakanımız, ben aranmalıydım. Genelkurmay Başkanımız o sabah saat 11.00’de beni aradı. “Neredesiniz bir araya gelip değerlendirme yapsak” dedi. “Erzurum’dayım, Ankara’da değilim” dedim. Zaman zaman arar beni. “Pazartesi ya da salı günü görüşürüz” dedik.
 17-25 Aralık’ta tedbirler alındı yararı görüldü. Ama TSK’da hiçbir tedbir alınmadı. Ne kimse emekli edildi ne kimsenin durumuna bakıldı.
İstihbarat zaafiyeti var ama daha fazla sistem zafiyeti var... Daha önceden bunları algılayıp ona göre atama yapılmamış. Memurların ihtiyacı milletin ihtiyacından önce gelmiş. Kuralları demokratikleştirdiğinizde kurumları da demokratikleştireceksiniz ki sonuç alacaksınız. Sistem çok ağır bir şekilde çökmüş. Statüko hakim olmuş.  Bir yerde görevden alıyorsunuz ama kurumların içinde ruh gibi dolaşıyorlar. Bu sistemi değiştiremezsek, bu düzen devam ederse  5 ya da 10 yıl sonra yeni bir kalkışma ile karşı karşıya kalabiliriz.
  Bu darbenin siyasi ayağı belli mi?
 Siyasi ayağı konusunda elimizde somut bir şey yok. Ortaya çıktıktan sonra değerlendiririz.
İstihbarat ya da Jandarma açısından neler yapacaksınız?
 Jandarma’yı, Emniyet Genel Müdürlüğü gibi her şeyiyle İçişleri Bakanlığı’na bağlayacağız. İstihbaratıyla, kadrolarıyla... Bu işlerin kenarında köşesinde olmayacaklar. Daha önce yarısını yapmıştık, şimdi tamamını yapacağız.
 TSK’da ve Jandarma’daki paralel yapıyla ilgili haberler sürekli yalanlanıyordu. 
 Jandarma Özel Harekat Komando Tuğayı (JÖAK) Güvercinlik’te konuşlu. Jandarma Yarbay  Fazıl Ertürk ifadesinde; 15 gün önce Tandoğan’da toplandıklarını, soyismini bile bilmedikleri Osman isimli birinden darbe talimatını aldıklarını, Fetullah Gülen’in darbe yapılması talimatı emrini verdiğini söylüyor. Aralarında orgeneraller, korgeneraller ve diğer generallerin olduğunu, Şırnak Çakırsögüt’ten jandarma taburunun Ankara’ya geleceğini, öncelikle kuvvet komutanlıklarının karargahlarının ele geçirileceğini söylüyor. Her sorduğunuz sorunun doğru, makul, mantıklı cevabı yok. Olsa zaten bu durumda olmazdık. Manzara ortada. Adamları emekli ediyoruz bu işlerin içinde diye, teker teker geri geldiler. Danıştay’da itirazlar yapıldı. Şimdi o zararı veren hainlerin 2 bin 500-3 bini tutuklandı. 
İstihbaratta düzenleme yapacak mısınız?
 Türkiye’nin ihtiyaçları dikkate alınarak yeniden kurgulanacak.
 PKK ile FETÖ irtibatı söz konusu mu?
 Telsiz görüşmelerinde PKK’nın bunların bazılarından bilgi aldıklarına dair konuşmalar çıkıyor. Sınır geçişlerinde nasıl işbirliği yaptıklarına dair konuşmalar çıkıyor. Suriye sınırından Türkiye’nin içlerine kadar yapılan bomba transferinden bir jandarma astsubayı ve bir subayın ilgisinin olduğunu yakalanan bir kişi söylüyor. Bu kişiler hakkında soruşturma açıldı. Bu yapının terörle iş birliği yapması, sürpriz değil.
 PKK, DEAŞ ve bunlar arasında işbirliği var mı?
 Terör örgütleri birbirlerine yardım eder.
 Darbe girişiminde FETÖ dışında başka unsur var mı?
 Ordunun içinde vatanını milletini seven unsurlar harekete geçti, bunların durdurulmasında yola çıktılar. Bunlar başka unsurlarla irtibata geçmişler. Ama bunları kullananlar da var. Bunlar maşa, bu maşayı tutan birileri de var.
 Tedbirler var mı?
 Cumhurbaşkanının korumalarının tamamının değiştirmiştik. Bunlar eksiden beri girişimde bulundular. Bir şizofrenik durumla karşı karşıyayız. Akıl seviyesinin altında bir yapıyla karşı karşıyayız. Fırsat bulduklarında o şizofrenik hedeflerini gerçekleştirmeye çalışıyorlar. Bu nezarethanelik değil, aynı zamanda hastanelik bir durumdur. 
 Muhsin Yazıcıoğlu suikastiyle ilgili dava yeniden açılacak mı? Bunu sayın Erdoğan’a yüklemek istemişlerdi. 
 Soruşturma devam ediyor. Bunlarda iftira, yalan, takiyye bir karakter olmuş. İslam’da ne varsa bunlarda yok...

‘GENERAL YAPMAYIN’ DEDİKLERİMİZ DARBECİ ÇIKTI

Bakan Âlâ: Jandarma Merkez’de bütün bu işleri planlayan özel kalem müdürü albayı geçen yıl tayin etmiştik. Jandarma Genel Komutanı ‘Ben bunu yıllardır tanıyorum. Bu şöyle iyi, böyle iyi’ dedi. Tayini çıktığı halde orada tuttu. Tayini çıkmış adam orayı organize etti ve karargahı ele geçirdi. Çünkü kendi adamları bunlar. Bunların hepsinin karargahta olduğunu varsayın. “Bunların terfi etmemesi gerekir, general yapılmaması gerekir” diye Genelkurmay’a daha önce ismini verdiğimiz 4 kişiden 2’si Jandarma’da terfi etti ve karargahta darbeciler tarafından sıkıyönetim komutanı olarak görevlendirildi. Hem memleketi idare ediyorsunuz hem durumu.

Vatandaş Arif Paşa’yı DARBECİ sanınca...

Darbe girişiminin püskürtülmesinde en önemli rollerden biri de Jandarma Hareket Başkanı Tümgeneral Arif Çetin’e ait. İçişleri Bakanı Efkan Âlâ, Arif Paşa’nın ne zorluklarla sürecini yönettiğini şu sözlerle anlattı: “Arif Paşa o gece, camide imamın evine girerek bir inşaattan ve vatandaşın evinden süreci yönetiyor. Tabii Arif Paşa ‘Hareket Merkezi’ni kurtarın’ deyince vatandaş darbeci olduğundan şüpheleniyor. Paşa, ‘Bacım biz öyle değiliz. Darbeciler ele geçirdi, biz kurtarmaya çalışıyoruz’ diyerek bir bardak su istiyor. Ardından telefonla televizyona canlı olarak bağlanınca vatandaş Arif Paşa’nın darbeci olmadığını anlıyor ve börek ikram ediyor.”  

 

 

 

Düzenleyen:  - POLİTİKA
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...