Şehitler Köprüsü ilk değil

Düzenleyen:
Şehitler Köprüsü ilk değil

GÜNDEM Haberleri

Mart 1920’de İstanbul’a asker çıkaran İngilizler Şehzadebaşı karakolunu basar, yataklarında uyumakta olan askerlerimizi süngüler, kurşuna tutarlar.

Mart 1915’de Çanakkale’yi geçemeyen İngilizler, Kasım 1918’de geçer, getirir savaş gemilerini Boğaz’a dayarlar. 55 parça gemileri vardır, İstanbul’a 3500 asker çıkarırlar. Hilafet merkezi 465 yıl sonra küffar çizmesiyle çiğnenir ilk defa. Türk halkı bu ateş gücü yüksek donanmaya direnemese de kabul de etmez. Gergin bir bekleyiş sürer.
16 Mart 1920 günü ikinci bir işgal başlar. İngilizler operasyonu sadrazama sadece 20 dakika önce tebliğ eder, bizi âdeta yok sayarlar. Saat 10.00’da Atlantik savaş filosundan tam teçhizatlı 4 bin deniz eri karaya çıkar, barakaları, mühimmat depolarını, tersaneyi tutar, çatılara makineli tüfekli nişancılar koyar. Limana silahlı tekneler yanaşır, şehrin üzerinde tayyareler uçar. İşgalciler listelerindeki isimleri aramaya başlarlar. Bu arada nezaket hudutlarını aşar, edepsizce davranırlar. En ufak itirazda mavnaların ambarına tıkarlar. Telefon kesilmiştir, halk ne olup bittiğini anlayamamıştır daha.
SAYGISIZ, KİBİRLİ, KÜSTAH
Gün sessiz ve huzursuz batar, henüz kimse eline silah almamıştır. İşgalciler o gece ev baskınları düzenler, eski Harbiye Nazırı Cemal Paşa’yı, eski Erkân-ı Harbiye-i Umumiye Reisi Cevat Paşa’yı, Meclis-i Ayan üyelerinden Çürüksulu Mahmud Paşa’yı, hekim Esat Paşa’yı tutuklarlar. Küstahtırlar, adı geçen zevatın aile efradına da gayri insani davranırlar.
MAKSAT KAN DÖKÜLSÜN
Sabah 05.45’te hiçbir sebep yokken iki yük otomobili ile gider Şehzadebaşı karakolunu basarlar. Burada Kafkas Tümen Karargâhı’nın mızıka erleri yatmaktadır. Muharip değildirler, ellerinde beş on mavzer vardır anca. Binada bando malzemeleri saklanmaktadır ziller, zurnalar, davullar… Bunu bilmelerine, görmelerine rağmen nöbetçiye ateş açar, garibim onbaşıyı çağırır, onu da vururlar. Hızla koğuşa girer uyumakta olan Anadolu çocuklarının üzerine sıkar, insafsızca süngü kullanırlar.
O hengamede 4 evladımız şehit olur 10 erimiz yaralanır. Yaralılardan biri de bilahare kavuşacaktır rahmet-i Rahmana!
TEVHİD-İ EFKÂR ÇEKER AMA…
İngilizler, Kumandan Nail Beyi, Hesap Memuru Arslan ve Alay Kâtibi Bekir Zeki Efendileri alır, Bayezid Jandarma Kumandanlığı’na kapatırlar. Tevhid-i Efkâr muhabiri sıcağı sıcağına karakola yetişir ve manzarayı fotoğraflar. Ancak matbuat işgalcilerin kontrolü altındadır, basmak mümkün olmaz. Onlar da İstanbul’da bulunan İtalyan gazeteci Filippucci Guistiniani’ye verirler hiç değilse Avrupa’da yayınlanmasını arzularlar.
O fotoğraflar dönüp dolaşıp gelecek, üç buçuk yıl sonra basılabilecektir ancak.
LAYIK OLDUKLARI GİBİ…
Şehitlerimiz ertesi gün kaçırılırcasına Bahariye yolundaki kabristana defnedilir. Ne namaz ne hoca. Eyyub Sultan gençleri bunların Şehzadebaşı karakolu erleri olduğunu anlar. Reşadiyeli Veli Oğlu Mehmed,  Zileli İbiş Oğlu Abdullah, Balıkesirli Ahmed oğlu Nasuh adına kabir taşı diker, kitabe yazarlar. Gıyabında namazlarını kılar, gider gelir Fatihalar sunarlar. Şehitlerden Şarkışlalı Kadir oğlu Ömer Osman ise İplikhane Hastanesi karşısındaki selviler altındadır, yaralıyken yolda şehit olan Ödemişli Er Halil oğlu Osman’ın ise nereye defnedildiği bilinmiyor. (Bilahare Edirnekapı Sakızağacı şehitliğinde toplanacaktırlar.) 
Şehzadebaşı karakolunun bulunduğu Caddeye “16 Mart Şehitler Caddesi” adı konur ki o şerefli ismi taşımaktadır hâlâ. 

Düzenleyen:  - GÜNDEM
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...