Bir ömür boyu dediğimiz rüya gerçek olabilir

Canan ERASLAN

Melih Cevdet’e sormuşlar ‘evlilik nedir’ diye. “Eskiden, kız ve erkek tarafı bir araya gelir, yeni çiftin kuracağı yuva için hazırlık yapılır, beraberce ev kurulurdu. O zamanlar evler bahçe içinde, müstakildi. O yüzden ‘evlenmek’ denirdi. Şimdi yeni evliler apartman katlarındalar. Onun için artık evlilik ‘katlanmak’ oldu” demiş...
Belki latife, belki kendi hayatına dair bir benzetmedir, bilinmez ama son yıllarda tüketilen her şey gibi evlilikler de hızla tüketilir oldu. Geçmişte gelinlikle çıkılırdı babaevinden ve ancak ‘kefenle’ dönüleceği bilinirdi. Şimdiki gibi “Olursa olur, olmazsa evlenmek gibi boşanmak da doğal” demezdi insanlar. Yuvalar ‘ömür boyu’ dileğiyle kurulur, dualar ‘bir yastıkta kocamak’ için edilirdi. Peki şimdi?
Şimdi her şey çok değişti. İnsanlar izdivaç programlarında, sosyal medyada arıyor mutluluğu. Karşısına çıkanı da “aradığı kişi” zannediyor ve büyük çoğunluğu yanıldığını kısa sürede anlıyor. Anlıyor ki, boşanmaların büyük çoğunluğu ilk 5 yılda gerçekleşiyor. Veriler gösteriyor ki, 2015 yılında yaklaşık 132 bin çift boşanmış. Bunların 47 bini evliliğinin ilk 5 yılında yollarını ayırmış. 1 yıldan daha az sürede boşananların sayısı yaklaşık 5 bin. 6-10 yıllık evlilerin 28 bin 384’ü de boşanmaya koşmuş. 11-15 yıl arasında boşananlar ise 18 bin 276 gibi yüksek bir rakam. Şaşırtıcı ama 25, 26 yılı geçtiği halde boşananların sayısı 10 bini buluyor. Dilekçede, ‘evlilik birliğinin temelden sarsılması’ yazılır sebep olarak ama, beklediğini bulamamak, kayınvalide-kayınpeder baskısı, şiddet, alkol ve benzeri madde kullanımı, fikir ayrılıkları diye uzar da uzar sebepler. Elbette her boşanmanın sebebi var ama asıl önemli sebep tahammülsüzlük, her şeyin hızlı yaşanması, değerlerin hızla tüketilmesi, ‘Olursa olur, olmazsa evlenmek gibi boşanmak da bir imza’ diyen, evlilik kurumunu basitleştiren duygu yoğunluğu... Hâlbuki mutlu olmayı hayal ederek başlıyor her şey. Bu hayalin gerçeğe dönmesi de mutlu edilmeyi beklemeden mutluluğa sebep olmakla mümkün... Burada tavsiyeden çok, kötü örnekleri vererek, “Bunları yapmayın” diyenlere kulak verelim istiyorum.

Başkalarını karıştırmayın

Boşanma dilekçelerine geçimsizlik gibi klasik sebepler yazılsa da, avukatlarıyla konuşan bazı kadınlar, “Eşim beni küçük düşürüyor, alay ediyor. Ailesine karşı beni savunmuyor. Sonra da ‘beni anlamıyorsun’ deyip kabuğuna çekiliyor. Sosyal medyada kendisini kaybediyor. Bütün bunlara rağmen yine suçlu ben oluyorum” diyerek anlatıyor yaşadıklarını... Tavsiyemiz, ailelerle vakit geçirin ama iki kişilik dünyanıza karıştırmayın.

Biber gazıyla biten kavgalar

Avukat Ayfer Eseryel, boşanma davası açan bir müvekkilini şöyle anlatıyor: “Müvekkilim, her kavgada kendisine biber gazı sıkan eşinden boşanmak için geldi. Bunu yapan kişi kusurlu bulundu ve tazminat ödemeye mahkûm edildi. Şiddet varsa 
kişisel bozukluklar da var.

Sosyal medya da boşanma sebebi

Kişisel danışma uzmanı Birgül Ayvan da, “Eşlerden birisi sosyal medyada geçirdiği zamanın 10’da birini eş ve çocuklarına ayırmayınca kopma başlıyor, çözülme hızlanıyor. Benim doğrularım, benim önceliklerim” denmeye başlayınca da sonuç kaçınılmaz oluyor” diyor.