16.12.2008 - 01:00 | Son Güncelleme: 16.12.2008 - 01:00
Ali Kuşçu ve Müneccim Kuyusu
İstanbulda Müneccim Kuyusu adıyla bilinen bir kuyu vardı. Ali Kuşçu yıldızları incelemek için yaptırmış ve derinliği 150 kulaç idi. Bu kuyuyla alakalı bakın neler yaşanmış!..
Ali Kuşçu İslam âleminin büyük astronomi ve kelam âlimidir. Uluğ Beyin hükümdarlığı sırasında Semerkantta ilk ve dini öğrenimini tamamladı. Küçük yaşta matematik ve astronomiye karşı aşırı bir ilgi duydu. Devrinin en büyük âlimlerinden astronomi ve matematik dersleri aldı. Uluğ Beyin öldürülmesinden sonra Semerkanttan ayrılıp Tebrize, bir müddet sonra da, Uzun Hasanın elçisi olarak İstanbula geldi. Fatih Sultan Mehmed Han, onun değerli bir ilim adamı olduğunu anladı ve ondan Osmanlı Devleti hizmetine girmesini rica etti. Bu teklif üzerine Ali Kuşçu İstanbulda kaldı. Uzun seneler Osmanlı ilim ve irfan âlemini aydınlatan Ali Kuşçu 16 Aralık 1474te vefat etti. Eyyüb Sultan Kabristanına defnedildi...
VEBA İSTİLA EDER!..
İstanbulda Müneccim Kuyusu adıyla bilinen bir kuyu vardı. Bu kuyuyu Ali Kuşçu yıldızları incelemek için yaptırmış ve derinliği 150 kulaç idi. Ali Kuşçu vefat ettikten sonra o zamanın ilim adamları; Bu kuyu hangi memlekette olsa o memleketi veba istilâ eder diyerek zamanın padişahı Dördüncü Muraddan, kuyunun doldurulmasını istediler. Dördüncü Murad Han ilk zamanlar pek kuyunun doldurulmasına taraftar değildi. Müftü Yahya Efendinin fikrini sormak ister. Müftü Yahya Efendi de üç kelimelik bir yazı bulunan kağıt gönderir. Fakat saraydakiler yazıyı okuyamaz ve; Herhalde Müftü Efendi bir bilmece göndermiş diyerek, yazıyı o yönde okumaya çalışır. Bir türlü içinden çıkamayınca da zamanın bütün ilim ve fen adamlarını davet ederek bu bilmeceyi çözmelerini rica eder. Toplanırlar, fakat bir türlü ne olduğunu anlayamazlar, severnaduh yaklamı, taklamı, baklamı, saklamı gibi acaip kelimeler uydurmaya çalışırlarsa da bir türlü de içinden çıkamazlar...
ŞU RASADI YIKALIM MI?..
O sırada kapıcı da onların bu perişanlıklarını görüp kapıdan başını içeri sokarak:
İzniniz olursa, şu yazıyı bir de ben görsem der. Ona da gösterirler. Kapıcı yazıyı bir çırpıda okur:
Şu rasadı yıkalım mı buyurmuşlar, bilmem bilmece midir, deyince hepsi şaşırırlar. Sonra da kağıdın altındaki imzayı fark ederler, görürler ki, bunu Ali Kuşçu, vefat ederken yazmış, kendinden sonrakilere vasiyet etmiş. Bunun üzerine
Rasad adındaki gayya kuyusunu toprakla doldurasız diye fetva verir ve Müneccim Kuyusu kısa zamanda toprakla doldurulup yerle bir edilir.