Left
Lamba

HAYIRLI RAMAZANLAR

__:__:__
Lamba
Right

'Erdoğan gibi olmalıyız'

Düzenleyen:
'Erdoğan gibi olmalıyız'

POLİTİKA Haberleri

Ekranların “sivri dilli” iki ismi, Fuat Uğur ve Cem Küçük. Türkiye güne onlarla başlayacak. Bu röportajdaki sözleri bile bundan sonra sıkça gündeme geleceklerinin göstergesi

Sevda Kılıç

 

Hayırlı olsun. TGRT Haber’de yeni programınız başlıyor bugün. İsmi bazı ipuçları veriyor ama bugüne kadar yapılmış olanlardan farklı olarak neyi hedefliyorsunuz?
Öncelikle farklı bir heyecan taşıdığımı belirteyim. Benim bu formatta ilk deneyimim. Cem’in daha önce tecrübesinin olması işimi kolaylaştıracak. Bu tür programlar pek çok televizyonda var, malum. Dolayısıyla “Bizimki onlarınkinden çok ama çok farklı” demek abes olur. Ancak biz tanıtımımızda da ipuçlarını verdiğimiz üzere, medyada gözden kaçırılanları, sağ gösterip sol vuranları teşhir edeceğimiz gibi aynı zamanda haber atlatanları ya da edebiyle haber yapanları da pozitif ayrımcılıkla öne çıkaracağız. Keza yazarlar arasında da katkı sunanlara dikkat çekerken, meseleleri çarpıtanları kritize edip “teşhis”leri koyacağız. 
 Ekranlara aşina bir isimsiniz. Üslubunuzu zaten gazetemizdeki yazılarınızdan biliyoruz. Televizyonda da gazetedeki gibi istihbari bilgiler yer alacak mı?
İyi ki hatırlattınız. Medya Kritik’i farklı kılacak unsurlardan biri de tam bu sorunuzun cevabında var. Köşe yazılarının sınırlılığı nedeniyle yer veremediğim pek çok bilgiyi izleyenlerle paylaşacağım. Nitekim Cem Küçük de bu türden istihbari bilgileri sık sık veren bir isim olduğu için hayli konuşulacak programlar olacağını şimdiden müjdeleyebilirim.
 Ekranda çekiştirmeden önce burada çekiştirelim. Nasıl buluyorsunuz Türk medyasını?
Vallahi ben medyayı hiç çekiştirmem. Yüzlerine söylerim. Geçenlerde bir gazeteci ve internet sitesi sahibi eski dostuma açtım telefonu, bir uygulaması hakkında düşüncelerimi çat çat söyledim. Bana kızıyor ama sever de aynı zamanda... Dobralık tıpkı Cem gibi benim de ayırt edici özelliklerimden biri. Hiç karnımdan konuşmam. Bazen “Delidir, ne yapsa yeridir” diyenlerin olduğunu işitiyorum arkamdan. Medyayı şimdi nasıl bulduğumu anlatmaya kalksam sayfalar yetmeyecek. Bunu en iyisi programa bırakalım, yeri geldiğinde söyleyelim. Sadece şunu belirtmeme izin verin. Medya bugün bir yanıyla vatan sevgisi, teröre konulan mesafe, sorumluluk gibi hususlarda eskisinden daha iyi noktada. Özellikle 15 Temmuz darbesinden sonra... Kurnazlıklar, çakallıklar, sinsilikler hâlâ devam ediyor yine de... Ama uluslararası standartlar dikkate alındığında haber ve yazı çeşitliliği, gazetecilik kriterleri, derinlik, haber-article meselesinde bir arpa boyu yol gidilememiş olması, insan malzemesinin yetersizliği, bütçe açısından bakıldığında hiç iç açıcı bir hâlde olmadığımızı söylemem lâzım.

15 Temmuz’dan sonra hepsi derslerini aldı

Daha detaylı haber isteyen gazete almayı sürdürür

Dijital medya karşısında yazılı basının geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Elektronik basın “haber verme” bakımından çoktan gazetenin yerini aldı. Hatta televizyon haberlerinin bile... Bu yüzden gazeteler haberlerini gün içinde anbean elektronik medyaya taşıyor. Artık bir ayrışmanın içindeyiz. Detaylı ve farklı yazılar, haberler okumak isteyenler gazeteleri tercih edecek. Kısa ve hap gibi bilgi almak isteyenler de elektronik medyayı. Gazete derinleştirecek, elektronik medyayı izleyenler yüzeysel bilgilerle yetinecek. Ancak gazetelerin bu süreçte derinleştiren bir habercilik anlayışa kavuşması gerek. 

 

Hiç politik ayrım yapmadan herkesi  okumaya çalışırım

Siz sevilen bir yazar olarak kimleri okursunuz gazete köşelerinden? Düzenli takip ettikleriniz var mı?
Açıkça söylemek gerekirse, olmazsa olmazlarım dışında yazı başlıklarına ve girişlerine bakıp okurum. Ama ne olursa olsun okumadan geçmediklerim de var tabii. Mehmet Barlas, Engin Ardıç, Salih Tuna, Melih Altınok, Haşmet Babaoğlu, Markar Esayan, İsmail Çağlar, Şeref Oğuz, Mehmet Tezkan, Ahmet Hakan Coşkun, Batuhan Yaşar... Dediğim gibi diğer yazarları mümkün olduğunca politik ayrım yapmadan okurum. Yazdığı sırada Cem’i de kaçırmadan okurdum bu arada…

'Erdoğan gibi olmalıyız'

CEM KÜÇÜK: Göze göz dişe diş mücadele lazım

Cem Bey, benzer bir formatın içinde bulundunuz daha önce. Neden bırakmıştınız o programı desem sansasyon olur mu?
O programdan ayrılmak benim değil, patronların kararıydı. Özellikle 7 Haziran ile 1 Kasım dönemi arasında haber kanalları arasındaki en etkili program olmuştu. Hâlâ Türkiye’de ya da dünyada herhangi bir yere gittiğim zaman inanın insanların sorduğu tek soru şu; “O programı neden bıraktınız, ne için bir benzerini yapmıyorsunuz?..” Şimdi çok şükür TGRT Haber bana bu fırsatı Fuat Uğur’la yapmak için verdi. Umarım çok başarılı olur. Halkımız zaten bize gerekli teveccühü göstereceğini söylüyor. 
 Keskin bir diliniz var. İhlas Grubu “huzur veren” etiketiyle maruf. Yani çok “keskin” çıkışlar rahatsız edici olabilir mi bu asude limanda?
TGRT Haber’in huzur veren bir liman olduğu doğru. Benim keskin çıkışlar yapan biri olduğum da... Ama önemli olan gönüllerin, akılların aynı yerde buluşmasıdır. Bazen iki zıt kutup bir araya geldiği zaman çok olumlu sonuçlar alınır. Umuyorum bu da böyle olacaktır. Tabii burada önemli olan halkın değerlerini hiçe saymamaktır. Teröriste terörist, haine hain demektir. Birçok insan belki bizim çıkışlarımızdan rahatsız ama millet değil. 
Ne yana çekseniz o yana gidecek olan bu lastikli konuyu size de sorayım. Gazetelerimiz, televizyonlarımız ne durumda?
Bizim medyamızın yeteri kadar etkili olmadığına ben de katılıyorum. Burada tabii istisnalar var. Çok iyi, çok etkili olan gruplar bulunuyor. Ama bizim için herhangi bir tehdit ortaya çıktığında göze göz, dişe diş bir mücadele verilmiyor. Örneğin geçenlerde İsmail Saymaz ile bir iki defa tartıştım. Saymaz’ı sevmese bile birçok arkadaşı savundu etti fakat ben yalnız kaldım. Genelde de bu böyle oluyor. Etkili olabilmek için bazen agresif yayıncılık yapmanız ve cesur olmanız gerek. Millet böyle insanları seviyor. Bu kadar çok gazetemiz, televizyonumuz var. Eğer etkili değilsek, bundaki esas suç bu televizyonları, gazeteleri yönetenlerdir.  Durumu kurtarayım, gelsin ballı börekler, maaşlar anlayışında olursa zaten bu etki olmaz. Ama yavaş yavaş bu da kırılıyor. Er ya da geç daha cesur, daha özgür insanlar, daha özverili insanlar da bu görevlere geliyor. Cumhurbaşkanımız yeri geldi kavga, yeri geldi mücadele ediyor. Medyada onun gibi olmamız lazım. O siyasette neyi yapıyorsa bizim de medyada bunu yapmamız lazım. Ondan sonra işimizin ne kadar kolay 
olduğu görülür.

En gıcık olduğunuz bile arada doğru yazabiliyor

 Siz kimleri okumuyorsunuz?
Ben her gün gazetelere, dergilere, internet sitelerine bakarım. Kim etkili bir şey yazmışsa onu mutlaka okurum. Yani özellikle okumadığım diye biri yok. Çünkü bazen en sevmediğiniz, en gıcık olduğunuz biri bile doğru bir şey yazabilir, yani yanlış saatte günde iki defa doğruyu gösterir misali böyle yazılar oluyor. Bence o konuda ön yargılı olmamak lazım. Herkesin yazısına haberine bakmak lazım. İyi yazılana da iyi yazmış demek lazım. Benim böyle bir ayrımım yok. Bazen tabii kötü yazanlar da oluyor. Etkili yazı yazan sayısı Türk medyasında çok az. Bir de şunun altını çizmek lazım. Bunun bir sebebi de dil bilmeyip, dünyayı takip etmemek… Yani bir gazetecinin dil bilmemesi diye bir şey çok geçerli olamaz.

Eğer dürüst ve samimiyseniz millet sizi sever

Siz medya patronu olsanız gazetenize nasıl tiraj kazandırırsınız?
Önce cesur ve dürüst olmanız lazım. Millet dürüst ve samimi insanı sever, yani bir davayı savunduğunuzda dürüstseniz, iyiyseniz, özveriliyseniz millet size o zaman gerekli tevazuyu gösterir. Gazete tirajı alma konusunda da etkili ve atlatma haber yapmanız lazım. Elinizde iyi yazarların olması lazım. Şimdi bazı gazeteler buna çok önem vermiyor ama köşe yazarları da gazetelerin tiraj almasında bence etkilidir. Yani marka ya da milletin sevdiği isimler her zaman tirajda etki eder. Ayrıca doğru ve birçok alanda haber yapmak lazım.

Eski Türkiye’nin eski gazetecileri tasfiye oldu

Parlayan yeni yıldızlar var mı Cem Bey?
Her dönem parlayan yıldızlar, ortaya çıkan iyi isimler vardır. Bizim medyamızda etkili isimler her zaman vardır. Burada belli bir isim söylemeyi çok doğru olarak görmüyorum. Zaten baktığımız zaman eski Türkiye’nin geleneksel medyasının çoğu ismi tasfiye oldu. Ortalarda bile yoklar. 3 sene önce bu medyada kimler vardı, bugün kimler yok… Bunların bir kısmı cezaevinde, bir kısmı kaçtı. Fetullahçı terörist gazeteciler zaten ortada yoklar ya da içerdeler. Yeni yeni arkadaşlar geliyorlar. Yıldız olmak bir anda kolay değil, biraz tecrübe de gerekir. 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Düzenleyen:  - POLİTİKA
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...