Teşhisi internetten koyup şifayı doktordan bekliyoruz

Düzenleyen:
Teşhisi internetten koyup  şifayı doktordan bekliyoruz

SAĞLIK Haberleri

Doç. Dr. Oğuz Özyaral: “Sağlık programı yapacağız diye halkı çok tıbbileştirdik. Problemi olan herkes önce internete girip hastalığını araştırıyor; sonra doktordan kendince gerekli tetkikleri istiyor.”

ZİYNETİ KOCABIYIK

EKRANLARIN YENİ İKİLİSİ
Doç. Dr. Oğuz Özyaral ve TGRT Haber’in spikerlerinden Nevra Öner, Ziyneti Kocabıyık’a yeni programlarını anlattı.

Yeni yayın döneminde TGRT Haber ekranlarında yeni bir program başladı: Hafta Sonu Keyfi… Cumartesi ve Pazar günleri 10.00-12.00 kuşağında yayınlanan programın adı üstünde…  2 saat boyunca sağlıktan siyasete, sokaktan eve, kadından erkeğe, çocuktan büyüğe her şey ve herkes konuşuluyor programda. Daha çok da sağlık… Zira programın sunucularından Doç. Dr. Oğuz Özyaral, bir halk sağlığı uzmanı. Çeşitli televizyonlarda 600’e yakın program tecrübesi olan Doç. Dr. Özyaral, kendine özgü tarzı, doğal, samimi ve her şeyden önemlisi pozitif yaklaşımıyla en can sıkıcı sağlık problemlerini bile güler yüzle aktarıyor seyirciye. Hafta Sonu Keyfi’nde Doç. Dr. Özyaral’a tecrübeli TGRT Haber spikerlerinden Nevra Öner eşlik ediyor. Ekranın yeni ikilisiyle biraz kendi programları  biraz da ekrandaki diğer sağlık programları hakkında  konuştuk…
DOKTOR KOKAN PROGRAM SEVMİYORUM
¥ Ekrandaki sağlık programları toplumun sağlık okuryazarlığını geliştirmeye destek veriyor. Böyle değerlendirdiğinizde, sizin programınızın diğer sağlık programlarından farkı nedir?
Biz hayatın akışını taklit ediyoruz. Yeri geliyor ‘bu mevsimde makyaj nasıl yapılır’ı konuşurken, 5 dakika sonra spor ve egzersizle ilgili bir konuya geçebiliyoruz.  Az sonra bir tıp doktoru arkadaşım geliyor ve ciddi bir hastalıkla ilgili konuşuyor. Çünkü evde de biz bunların tamamını yapıyoruz gün boyunca. Ben buram buram sağlık kokan programları sevmiyorum. 
Bir sağlık programında kurduğunuz her cümleye dikkat etmeniz gerekir.  Özellikle de bir şeyin satıcısı olmadığınızı bilmeniz gerekir. Çünkü orada bir reklam unsuru değil Türk halkının sesisiniz. Kimse alınmasın ama çok ünlü hocalarımız televizyona çıkıp ‘şunu sununla kaynatın; bunu şu zaman için’ diye anlatıyor. İnternet sitesine bakıyorsunuz o çayı paketlemiş satıyor. Biz, programımızda böyle bir şeye izin vermiyoruz.
¥ Ekranda bir konuyu anlatan uzman tavrından farklı bir duruşunuz var. Kullandığınız kelimeler kendine has.
Burada en önemli şey kadını kadın, çocuğu çocuk, dedeyi dede, büyükanneyi büyükanne, erkeği erkek gibi düşünmek. Yanlış anlaşılmasın empati yapmaktan söz etmiyorum. Karşındakini olduğu gibi görmek ve öyle davranmaktan bahsediyorum. Spiker çıkıyor erkek beyniyle erkek gibi düşünüyor. Ben öyle düşünemedim. Beynimin iki lobunu da kullanıyorum ve bunu da çok iyi yapıyorum. Kadın gibi düşündüğümde kadına hitap edebiliyorum, çocuk gibi düşündüğünde çocuğa hitap edebiliyorum. Hayatımın her döneminde bunu yaptım. Küçücük çocuklar boynuma sarılıp ‘senin gibi olmak istiyoruz’ diyorlar. Çünkü onunla ilgili konuları onun anlayacağı dilde anlatıyorum.
SAĞLIK PROGRAMLARI HALKI DOKTOR YAPTI
¥ Türkiye’nin önemli hastalığı nedir?

En büyük hastalığımız internetten her şeye ulaşmaya çalışmak, yalan yanlış bilgi edinmek ve hekimin karşısına çıkıp ‘ben bunu istiyorum’ diye tutturmak. Bu durum hem hastayı gereksiz endişeye sevk ediyor hem de hekimi zor durumda bırakıyor. Kişinin sağlığına özen göstermesi, teknolojik imkânları bunun için kullanması güzel bir şey ama bir sağlık problemi ile karşılaştığında kendi teşhisini koyması biraz fazla oluyor. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir hasta tipi yok. Bunda biraz sağlık programlarının da payı var. 90’lardan bu yana, program yapacağız diye halk çok tıbbileştirildi. Biz bunu kırmak için ciddi çaba sarf ediyoruz.

 

Ayşe Teyze’nin dilinden konuşuyoruz

¥ Sokakta sizinle alakalı dönüşler nasıl?
Çok sıcak, ailelerinden biri gibi görüyorlar. Örneğin bir sokak çekimindeyken, hiç aldırmadan gelip boynuma sarılabiliyor. Daha da önemlisi ekranda anlattıklarımı bana geri satıyor. Örneğin tuz tüketimi ile ilgili olarak ben hiçbir zaman günde en fazla 6 gram tuz tüketeceksiniz demiyorum. Çünkü kimse elinde tartıyla dolaşmıyor. Bunun yerine kaya tuzunu değirmene koyacak ve 2 defa ‘kırt kırt’ yapacaksın diyorum. Onun aklında o kalıyor ve beni görünce de hiçbir şey söylemeden ‘kırt kırt’ diye hatırlatıyor. Zehra Teyze veya Ahmet Amca sokakta sizinle karşılaştığında “o dediğini yaptım” diyebiliyorsa ona dokunmuşsunuz demektir.
¥ Davranış değişikliği de oluşturuyorsunuz?
Elbette mesela bugüne kadar kadınlara tahta kaşıklarla ilgili saçma sapan bir sürü şey anlatmışlar ama o kaşıkların bulaşık makinesinde yıkanmasını engelleyememişler. Ben ne yaptım? Ev kadınına döndüm dedim ki; ‘Sen bu kaşıkları makineye koymaya devam edersen kocanı yavaş yavaş zehirlersin. Öbür tarafa gider adam’. Bunu söyleyince bütün millet bana güldü ama artık tahta kaşıklar elde yıkanıyor. Bu bile güzel…

Arkadaşlarım bir  şey alırken bana danışır

Nevra Öner, TRGT seyircisinin yabancı olmadığı bir sima. 3,5 yıl boyunca TGRT Haber’de haber spikerliği yapmış. “Haberi ve haberciliği öğrendim” dediği kurumdan Hafta Sonu Keyfi programı için teklif gelince hiç düşünmeden kabul etmiş. Günlük hayatında da sağlık, güzellik, estetik ve spor konularına özel ilgi gösterdiğini söyleyen Öner; “Çok araştırırım çok okurum. Hatta bazı arkadaşlarım, yeni bir ürün alacakken ya da saçını yeni bir model kestirecekken, yeni moda olan bir spora başlayacakken ‘nasıl olsa Nevra araştırmıştır, bilir bir şeyler’ diyerek beni arar. O yüzden ilgi duyduğum konuları konuşabildiğim bir programın içinde olmak bana ayrıca keyif veriyor” diyor. Sosyal sorumluluk projeleri de Nevra Öner’in ilgilenmekten keyif aldığı konulardan biri. Özellikle çocuklar için bir şeyler yapabilmiş olmanın ruhunu beslediğini söyleyen Öner, son olarak KAÇUV için “Neşeli Odalar” projesinde görev almış. Nevra Öner projeyi açıklarken; “Neşeli Odalar, gönüllü olarak bir araya gelen 24 arkadaşın ihtiyaç sahibi çocukları neşelendirmek için odalar yaptırdığı ya da yenilediği bir proje.  Bunun ilkini Kanserli Çocuk ve Umut Vakfı (KAÇUV) la beraber gerçekleştirdik. Bir bağış gecesi düzenleyerek,  KAÇUV ‘un maddi durumu olmayan ailelerin ücretsiz kalabildikleri evin bilgisayar ve çocuk odasını yenilemek için para topladık. Bu projelerin devamı gelecek” diyor.

Doğaya dönmek zorundayız

∂ Doç. Dr. Oğuz Özyaral’dan sağlıklı hayat tavsiyeleri:
¥ Günümüzün en önemli problemlerinden biri kentin içinden çıkamamak. Oysa sağlıklı yaşamak için doğaya dönmek gerek. Anne babalara çok hayret ediyorum. Hafta sonları çocuklarını da alıp AVM’lere gezmeye gidiyorlar. Haykırıyorum onlara: “Sen ıslanmadan iki tane mağaza gezeceksin diye çocuğunu bu kadar elektrik yüklü, radyasyonlu ortamlara sokmaya hakkın yok. Biraz üstün başın ıslansın, çamura bat… Doğada beslen. Ekmeğini yumurtanı sütünü al piknik yapmak için çayırlara git. Niye AVM’de piknik yaparmış gibi fast food (hazır yemek) yiyorsun?..”
¥ Türk insanı sağlığına kavuşmak için tencere yemeğine dönmeli. Böylece kanserden obeziteden kurtulur. Günümüzde akşam evinde yemek pişirmeyen çok kadın var. Toplum olarak ızgarayı, mangalı çok seviyoruz. Eti kömürleştirip yiyoruz. Bu da hastalıkları artırıyor.
¥ Pet şişelere kurduğunuz turşuları hemen atın. Çünkü turşunun asidi plastikten zararlı maddelerin çözünmesine sebep olarak kanserojen bir ortam oluşturabilir.

Anadolu’yu yürüyerek dolaştım

¥ İyi bir ileşitimcisiniz?
Londra’da İnternational House’da eğiticilerin eğitimi programına katıldım. Yani bu işin master’ını (yüksek lisans) yaptım. Ben halkın dilinde konuşurum ve çok kitap, makale okurum. Sabah 05.30-06.00’da kalkar bütün haberleri okurum. Gündemi çok iyi takip ederim.  Bütün televizyon programlarını hızlı bir şekilde seyreder, fikir sahibi olurum.  
Çok okuduğun zaman çok şey öğreniyorsun ama çok gezdiğin zaman her şey pekişiyor. Çünkü okumak yetmez dokunmak şart. Ben öğrencilerime de bunu öğretmeye çalışıyorum. Türk halkına dokunuyorum. Türkiye’yi çok seviyorum. Anadolu insanını anlayabilmek için 27 yaşında 2 yıl boyunca Türkiye’yi yürüyerek dolaştım. Param, pulum, arabam vardı ama hepsini bıraktım ve yola çıktım. 5 yıldızlı otellerde kalmadım. Köy evlerinde, camide, ahırda yattım. Halkın sofrasına oturdum. Mezralarda kaldım. Daha sonraki yıllarda Sağlık Bakanlığında 5 yıl danışman olarak çalıştım ve üreme sağlığı programlarında eğitici eğitimi verdim. 
¥ Başarınızın sırrı bu mu?
Eğer başarılıysam bunun sebebinin Türk halkını çok iyi tanımak olduğunu söyleyebilirim. Onların neye üzüldüklerini, neye sevindiklerini, sıkıntılarını biliyorum. Bir de rol yapmıyorum. Evde neysem sokakta da oyum. Ben en üzüntülü günde bile gülerek insanların karşısına çıkıyorum. Çünkü zaten o kadar sıkıntı var ki…

 

 

 

 

 

Düzenleyen:  - SAĞLIK
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...