Left
Lamba

HAYIRLI RAMAZANLAR

__:__:__
Lamba
Right

Generalleri ordunun silahıyla öldürdük

Generalleri ordunun silahıyla öldürdük

GÜNDEM Haberleri

Öldürülen generaller olsun, Hiram Abas olsun, Gün Sazak olsun hepsinin istihbaratı ve silahlar jandarmadaki bir grup subay tarafından veriliyordu.

Çok şey biliyor o... Uzun yıllar üst düzey pek çok görevinde bulunduğu DHCP-C örgütünün hedefinde şimdi. Özel korumaya alınmış, tek ricası kimliğini gizlememiz… nbsp;"90'lı yıllarda gerçekleştirdiğimiz kanlı eylemleri, jandarmanın bize verdiği patlayıcılar, TNT kalıpları, el bombaları, silahlar, mermilerle gerçekleştirdik."
40 yılını terör örgütü DHKP-C içinde geçiren 'yorgun militan' kanlı eylemleri nasıl yaptıklarını anlattı: nbsp;
Karşımdaki adam 55 yaşlarında ve son 40 yılını örgütsel faaliyetlerde geçirmiş. Hem de yakın tarihimizin en kanlı örgütlerinden birinin içerisinde. 1975'te katıldığı Devrimci-Yol örgütünün ardından 1978'de Dursun Karataş ve Paşa Güven gibi isimler tarafından kurulan Devrimci-Sol (DEV-SOL) ile yoluna devam etmiş. DEV-SOL'un 1994'te partileşerek kurduğu DHKP-C'nin etkin isimlerinden birisi aynı zamanda. Eski Başbakanlardan Nihat Erim, Tekel ve Gümrük Bakanı Gün Sazak, MİT'çi Hiram Abbas, generaller Kemal Kayacan, İsmail Selen, Hulusi Sayın, Temel Cingöz cinayetlerinin yakın tanığı. Suriye'de kurulan kamplarda eğitim görmüş, bir dönem Hatay'da faaliyetler yürütmüş. Çok şey biliyor. Uzun yıllar saflarında savaştığı ve üst düzey pek çok görevinde bulunduğu örgütün hedefinde şimdi. Hapisten çıktıktan sonra emniyet tarafından özel korumaya alınmış. Üç saati aşan görüşmemizi güvenlik açısından korunaklı bir yerde gerçekleştirdik. Bir tek şartı vardı, isim ve görüntüsünün haberde açıkça kullanılmaması. Sorduğumuz tüm sorulara ise detaylı cevaplar verdi...

gt; Örgüt geçmişiniz kaç yılına dayanıyor?
Eski DHKPC'li: 1975'te Devrimci-Yol örgütüne katılmamla başlıyor. 1978'de Devrimci-Yol'un Mahir Çayan'ın silahlı mücadele çizgisinden ayrıldığını düşünen Dursun Karataş'ın liderliğinde Devrimci-Sol'u (DEV-SOL) kurduk. 1994'te de DEV-SOL bünyesinde DHKP-C kuruldu.

gt; DEV-SOL, DHKP-C çizgisi çok etkili ve büyük eylemlerle gündeme geldi hep. O eylemleri nasıl gerçekleştirdiniz?
gt; Eski DHKPC'li: Bunu anlayabilmek için 1988-89 yıllarındaki süreci iyi analiz etmek gerekiyor. Bizim 1988-89 yıllarında Ankara Jandarma'da görevli bir grup subayla kurduğumuz ilişki vardır. Fakat bu ilişkinin ne olduğunu daha sonraki süreçte biz net olarak ortaya çıkardık.

gt; Nasıl bir ilişkiydi?
Eski DHKPC'li: 12 Eylül darbesinden sonra 1984'e kadar bir şeyler yapıldı. O yıl 60-65 kişilik grup yakalandı ondan ricat kararı alındı. 1988-89 bizim toparlanma dönemimiz. Örgütleniyoruz, bir takım silahlı gruplar oluşturuyoruz, ama faaliyet yok. Eylemlilik yok. 1990 yılında biz eylemliliğe başladık. Atılım yılı diye tabir edilen yıl.

gt; Jandarmadaki subaylarla ilişkiniz başladıktan sonra mı örgüt toparlanmaya başladı?
Eski DHKPC'li: Yani onun şöyle bir tarafı var. Silahlı bir örgütün örgütlenmesinde en büyük desteklerden birisi o örgütün silah gücünün arttırılmasıydı. Bunun böyle olduğunu bilenler o ilişki kurulduğu zaman jandarma üzerinden bize onlarca silah ve patlayıcı verdi. Silahlı kuvvetlerin kendi fabrikasyon patlayıcıları olan TNT kalıpları, el bombaları, silahlar, mermiler verilmeye başlandı.

gt; Bu silahları hangi eylemlerde kullandınız?
Eski DHKPC'li: 1990 yılından itibaren başlayan bir süreci vardır Devrimci-Sol örgütünün. Seri suikastların olduğu dönem. Zaten o suikastların, özellikle asker kökenli olanlara yönelik istihbaratları da hep jandarma subaylarından geldi.

gt; Eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Kemal Kayacan suikastı da buna dahil mi?
Eski DHKPC'li: Hepsi, Kemal Kayacan, İsmail Selen, Hulusi Sayın, Temel Cingöz. Hirram Abbas da var ama o jandarmalar değil de başka boyutuyla alınan bir istihbarat.

gt; Size hem silah hem de istihbarat verildi yani.
Eski DHKPC'li: Hem adres, hem mühimmat verildi. Fakat bu tabi o dönem şöyle lanse edildi; sosyalist düşüncelere sahip bir subay tarafından bunlar bize gelmiş gibi gösteriliyordu.

gt; İşin özü öyle değil miydi?
Eski DHKPC'li: Daha sonra başka şeyler çıktı. Bu jandarma görevlilerinin aslında 1988 yılında Ankara Jandarma Genel Komutanlığı'nda oluşturulan Özel Harekat eğitimi almış subay ve astsubaylardan oluşan adına A Timi denen gruplarda yer alan istihbaratçılar olduğunu gördük. JİTEM elemanlarının da içinde olduğu bir grup. Bunların komutanları ilk önce Arif Doğan sonra Veli Küçük'tü.

gt; O dönemde ağırlıklı olarak size emekli generalleri öldürtmelerinin sebebi neydi?
Eski DHKPC'li: 1990'lara baktığınızda TSK'da daha çok darbeci, darbeyi hedefleyen bir general yapısı vardı. Özal bu kabuğu kırmak istedi. TSK içinde suikast girişimleri yaşandı. Doğan Güreş'in zehirlenme olayı bunun bir örneği. 1990'lı yıllar TSK'nın da değiştirilmeye başlandığı yıllar. Şimdi bunlara engel olmak isteyen, eskiyi sahiplenmek isteyenler, eskiden kendilerinin yanında bir şekilde yer almış fakat değişimden yana görüşler taşıyan generallerle ilgili sorunlar yaşamaya başladılar. Mesela Kemal Kayacan 'artık bu ordu da yenilenmeli, eski bir takım alışkanlıklar değişmeli' demeye başladığı dönemde hatta Ergenekon yapılanmasından ilk bahseden general olması ile beraber öldürüldü.

gt; Siz farkında olmadan darbeye mi hizmet ettiniz?
Eski DHKPC'li: Tabi, tabi, bize istihbaratlar sürekli yukardan, merkezden geliyordu. Ama o istihbaratlar da bu jandarma subay-astsubaylardan alınıyordu. Örgütün merkez komite üyelerinden Niyazi Aydın'ın bağlantısı olan subaylardı. Örgütün silahlı unsurları da Aydın'a bağlıydı. İstihbaratlar örgütün silahlı gruplarına veriliyor. Ve hedef şahıs öldürülüyor.

gt; Hiram Abbas olayında başka bir şey var dediniz, nedir o?
Eski DHKPC'li: Hiram Abbas olayında yine Özal'ın Kürt meselesi ve MİT'i sivilleştirme konusunda bir düşüncesi var. Kürt meselesinde Özal da MİT'i kullanmak istiyor. Abbas'ın ilk sivil müsteşar olması söz konusuydu. Onu da bize öldürttüler. İstihbaratını bir şekilde verdiler. İstihbaratın nasıl geldiği konusunu biz örgüt içerisinde konuştuğumuz zaman bunu yapanların hiçbirisi şu anda yaşamıyor.

nbsp;Generalleri ordunun silahıyla öldürdük
KİRLİ İLİŞKİLER
Gün Sazak'ı silah lobisi vurdurmuş

'Artık darbe konusunda eski birtakım alışkanlıklar değişmeli' ve Ergenekon'dan ilk defa bahseden Kemal Kayacan, 1992'de örgüt tarafından öldürüldü.

Örgütün 1980 öncesi faaliyetleri ve kuruluş sürecini anlatır mısınız?

Eski DHKPC'li: Devrimci-Sol örgütü 1978 yılından önce Devrimci Yol olarak faaliyet yürütüyordu. 1978 yılında Dursun Karataş'ın başını çektiği Devrimci-Sol (DEV-SOL) kuruldu. Dursun Karataş, Paşa Güven, Hüseyin Solgun, Hüseyin Karcı, İrfan Yağlı gibi örgütün etkili insanları ile merkez komitesi kuruldu. Dursun Karataş örgütün lideri ve genel sekreteri, Hüseyin Solgun mahalleler ve memurlardan sorumlu oldu, Hüseyin Karcı gençlikten sorumlu, Paşa Güven'in de yer altı dünyasından sorumlu olduğu bir yapılanma. Bu örgütlenmenin olduğu dönemde zaten bir çatışma ortamı vardı.

Bu çatışmalarda da kullanıldı mı?
Eski DHKPC'li: Tabii. O dönemde baya etkili eylemleri var. Başbakan Nihat Erim, Gümrük ve Tekel Bakanı Gün Sazak cinayetleri var. General eylemlerinde, Hiram Abbas gibi üst düzey eylemlerde nasıl kullanıldıysa 12 Eylül öncesinde de Gün Sazak eyleminde kullanıldı.

Nasıl kullanıldı?
Eski DHKPC'li: Gün Sazak, Gümrük ve Tekel Bakanı olmadan önce Türkiye'ye çok sayıda silahın girdiği bir dönemdi. Silah sokanlar Osman İ., Abuzer U., Bekir Ç. gibi insanlar. Bunlar silah sokuyorlar ama sokulan silahların bir kısmı sağa bir kısmı sola satılıyor. Ben bu silahları alanlardan biriyim.

Parayla mı alıyordunuz?
Eski DHKPC'li: Tabii, parayla alıyorduk. Sazak, bakan olduğu zaman bu tür adamların önünü kesti. Bu kadar çok silahın rahat girmesini engelledi. Engellediği zaman bundan rahatsızlık duyan o dönemdeki derin devlet, daha doğrusu hedeflenen amaca gidilen yolda döşenen taşların önüne engel olan bir güç olarak gördüler onu. Bunu en rahat kime öldürtür? Tabii ki solculara. Sazak gibi MHP'li biri, bir de bakan. Bu tür eylemleri o dönemde Devrimci-Sol yapıyor. İstihbaratı ona veriyorlar. İstihbaratı veren de o dönemin önemli CHP'li bakanlarından birisinin de yeğenidir.

Kim?
Eski DHKPC'li: Bir CHP'li bakanın yeğeni, bizim örgütle ilişkisi olduğu söylenen birisi. Zamanı gelince açığa çıkar.

nbsp;Generalleri ordunun silahıyla öldürdük

UNUTULMAYAN OLAY
Karataş'ın firarını nbsp;binbaşı sağladı

Dursun Karataş'la Bedri Yağan'ın firarı avukat görüşmesi sırasında dışarıdan verilen asker desteğiyle gerçekleşti

Örgüt lideri Dursun Karataş, 1989'da cezaevinden firar ediyor, jandarma size silah ve istihbarat sağlıyor ve seri suikastlar başlıyor. Firar olayı nasıl oldu?

Eski DHKPC'li:
Firardan önce Karataş'la o dönemin jandarma tabur komutanı binbaşı sürekli gidip gelip görüşmeye başladılar. Tabur komutanı cezaevi içinde bizim bulunduğumuz koğuşa kadar geliyordu, Karataş'la baş başa görüşmeler yapıyordu.

gt; Ne görüşüyorlardı?
Eski DHKPC'li: Dursun Karataş'la neler konuşulduğunu o anda duyamıyorsun ama firar konusunun konuşulduğu çok açık. Çünkü Karataş'la Bedri Yağan'ın firarı bizzat avukat görüşmesi sırasında, avukatların bulunduğu yerden çıkış yapılarak gerçekleşen bir firar. Dışarıdan verilen bir destek var. İşte bu destek de bu jandarma binbaşısı tarafından verildi.

gt; Karataş çıktıktan sonra seri suikastlar mı başladı?
Eski DHKPC'li: Karataş 1989'da çıktı. Bir sene sonra biz 1990 yılında seri eylemler başlattık. Polise karşı, askere karşı. Generaller öldürdük. Öyle bir süreç ki, 1988'de jandarma görevlileri bizimle irtibat kuruyorlar, 1989'da Karataş ve Bedri Yağan firar ediyor, 1990 yılında kamp oluşturuluyor. Kampta eğitimler veriliyor. Eğitim verenlerden bir tanesi Jandarma Özel Kuvvetlerde görevli bir astsubay, ismi de Muzaffer Mehmetçikler diye bir astsubay ve insanlar Türkiye'ye dönüyorlar, seri suikastlar başlıyor.

gt; Karataş hapisten kaçtıktan sonra İstanbul'daki örgüt operasyonlarının hepsinden kurtulmayı başardı. Sizce nasıl yakalanamadı?
Eski DHKPC'li: 12 Temmuz 1991 operasyonunda da Türkiye'de. Ve Niyazi Aydın'la sürekli görüşen biri. Karataş, baskın yapılan Beşiktaş Balmumcu'daki eve geliyor. Bu eve gelirken kendi iddiasına göre, sokakta bir yoğunluk hissederek eve girmekten vazgeçiyor. Üst düzeyden isimlerin de olduğu 13 kişinin öldüğü bir operasyon. 1992 yılında Karataş yine Türkiye'de ve faaliyette. Bu operasyonda da Karataş yine tespit ediliyor, evler basılıyor, örgütün üst düzey yöneticileri öldürülüyor, Sebahat Karataş, Sinan Kukul, Ahmet Fazıl Erdoğan, Ercüment Özdemir. Bunlar merkez komite üyeleri. Dursun Karataş'ı yine tespit ediyor polis istihbaratı. Çünkü o dönemde Sebahat Karataş, Sinan Kukul, Ahmet Fazıl Erdoğan, Ercüment Özdemir'le tek görüşen Karataş. Fakat o yine kurtuluyor operasyondan. Niye kurtuluyor? Kimilerinin anlatımına göre istihbarat ele geçiriyor bunu, sağ kalması şartıyla bir takım ilişkiler şartıyla serbest bırakıyor. O operasyona katılan isimlerden biri olan Eski Özel Harekat Polisi Ayhan Çarkın, 'Dursun Karataş'ı Çiftehavuzlar'da Sebahat Karataş'ın evinin olduğu yerde istihbaratın bir arabasının içinde gördük' diyor. Karataş 1992 yılındaki bu operasyondan sonra yurt dışına çıkarıldı. Nisan ayında bu operasyon oldu, Ağustos'ta Dursun Karataş artık yurt dışındaydı…
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...