Sabancı suikastı Gazi Olaylarının devamı

Sabancı suikastı Gazi Olaylarının devamı

GÜNDEM Haberleri

Sabancı Suikastı da örgüte yaptırılan eylemlerden biridir. Suikast 28 Şubat öncesi tertiplenen Gazi Olaylarının da içinde bulunduğu sürecin devamıdır.

Sabancı Suikastı da örgüte yaptırılan eylemlerden biridir. Fail gözükenlerden Fehriye Erdal'ın Susurluk kazasında ölen emniyet müdürü Hüseyin Kocadağ'ın referansıyla işe alınması, eyleme katılanlardan İsmail Akkol'un nerede olduğu hakkında hiçbir bilginin olmaması ve çıkan bir kamera görüntüsünde Nuri Ergin'in Mustafa Duyar'ı kendisine Veli Küçük'ün öldürttüğüne dair iddialarının yer alması bu eylemin nerelere dayandığına dair ipuçları veriyor. Sabancı Suikastı 28 Şubat öncesi tertiplenen Gazi Olaylarının da içinde bulunduğu sürecin devamıdır.
Zerrin Sarı nbsp;Ergenekon nbsp;avukatının nbsp;stajyeriydi
Darbecilik tartışmalarını yürütüyordu. 1992'de Zerrin Sarı'nın yakalama emri çıktı. Ama o, 1993'te Aksaray'daki merkez büroda polisin gözü önünde süreci yönetiyordu.
Devrimci Yol'dan itibaren örgüt içerisinde yer almış, 1978'de kurulan Devrimci-Sol (DEV-SOL) ve 1994'te oluşturulan DHKP-C içerisinde önemli görevler üstlenmiş dönemin canlı tanığı ile yaptığımızın sohbetin bu bölümünde örgütün şu anda kimler tarafından yönetildiğini, Suriye bağlantılarını ve son dönemdeki eylemlerini konuştuk.
Sabancı suikastı Gazi Olaylarının devamı
- Dursun Karataş'tan sonra kim geçti örgütün başına?
Dursun Karataş'tan sonra örgütün başına kimse geçmedi, geçemez. Çünkü Dursun Karataş gibi örgütün başına geçebilecek bir lider vasfına sahip insan yok. Şu anda DHKP-C örgütü yine bir merkez komite tarafından yönetiliyor.
- Kimlerdir onlar?
Şu anda örgütün merkezinde Hüseyin Fevzi Tekin, Zerrin Sarı, Nuri Eryüksel ve Seher Şen var. Mesela Zerrin Sarı ayrı bir tartışma konusudur örgütte.
- Avukatınız mıydı?
Evet, Halkın Hukuk Bürosu'nda avukattı. Paraşütle oraya getirdiler onu. Zerin Sarı İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde okurken Türkiye Komünist Partili bir kişi. Lümpen, diskolarda, Beyoğlu'nun barlarında gezinen birisi. Okulu bitirdikten sonra avukatlık stajını yapmaya başladığı süreci var bunun. Bizimle ilişkisi başlıyor. Ama başladığı ilişki de çok önemli. Yanında staj yaptığı avukat bir dönem bizi Devrimci-Sol davasında savunan kişi. Şu anda da Ergenekon Davası'nın avukatlarından Ali Rıza Dizdar. Emekli Tuğgeneral Levent Ersöz'ün avukatı. Staj yaptığı dönemde de bu avukatın bizimle ilişkileri dolaylı yoldan sürüyor. Zerrin Sarı'yı bizim avukat bürosuna bu empoze etti. Daha sonra Halkın Hukuk Bürosu içerisinde ayrılanlar oldu. Bir tanesi MİT'in elemanı çıktı, adı Ulu Tangün'dü. Hukuk bürosunda bir sürü değişimler, ayrılmalar olunca Zerrin Sarı, Halkın Hukuk Bürosunun başına geçti. Taylan Tanay şimdi nasılsa, Zerrin Sarı da o zaman öyleydi. Bizde avukatlık bürosu, dergi, Grup Yorum falan bunlar örgütün işleyişinde çok önemli alanlardır. Örgütün bütün faaliyetleri şu son döneme kadar oradan yönetilirdi. Kuryeydiler. İllegaldeki örgüt yöneticileri ile legaldeki yöneticiler bağlantıyı ya da illegal ile illegal arasındaki bağlantıyı sürdüren, görüşen, cezaevindeki bağlantıyı da yürüten kişilerdi. Zaten o Ulu Tangün adındaki MİT elemanı avukat da böyle bir yapıdaydı. Örgütün merkez komitesinin kuryelerinden biriydi ama MİT'in adamıydı.
- Dursun Karataş'la yakınlığı nasıl oldu?
1993 yılında darbe oldu örgüt içinde. Dursun Karataş ile Bedri Yağan arasında mücadele olduğunda Zerrin Sarı o zaman Halkın Hukuk Bürosunun başındaydı. O dönemde aktif bir role büründü. O darbecilik tartışmalarını yönetmeye başladı. 1992'deki bir operasyonda Zerrin Sarı'nın yakalaması çıkmıştı ama o 1993 yılında Aksaray'daki merkez büroda polisin gözü önünde süreci yönetiyordu. 1994 yılında DHKP-C kurulması kararlaştırılmadan önce Zerrin Sarı yurtdışına çıkarıldı. ve DHKP-C'nin kuruluşunda yer alan 25 kişilik grubun içerisinde yer alan bir kişi oldu. DHKP-C kurulduktan sonra da Zerrin Sarı Dursun Karataş'ın yanından hiç ayrılmadı, ta ki Karataş ölene kadar.
- Şu anda nerede?
Şu anda Avrupa'da bir yerdedir. Hollanda, Belçika ya da Almanya'da. Hüseyin Fevzi Tekin de büyük ihtimalle buralardadır. Nerede olduğunu bilemezsiniz, sürekli yer değiştirir. Örgütün şu anda en iyi adamlarından birisidir Hüseyin Fevzi Tekin. Hüseyin Fevzi Tekin 1990'lı yıllarda da Niyazi Aydın'ın kuryesiydi bir sürü farklı ilişkileri var.
- 1990'larda operasyonlara katılmış biri mi?
Tabi, eylemlilik içerisinde var. Depolarla ilgili sorumluluğu var. Silah patlayıcıları, askerlerden gelen silah ve patlayıcıların saklanmasında sorumlu olan birisi.
BOMBACILAR TÜRKİYE'YE SİLAHLARIYLA GELİYOR
- Örgütün şu anki durumu nasıl?
Şu anda örgüt kampa adam götürecek kadar bir niteliğe sahip değil. Örgütün Avrupa'da geçmişte elde ettiği bir insan gücü var. O insan gücünü kullanıyor. Türkiye'den kimseye eylem yaptıramıyor. Gelenler geçmişte yakalandı hep. Örgüt bunu fark edince artık Türkiye'de eylem yapacak insan bulundurmadı. Daha sonra Avrupa'dan gönderdiği bütün eylemler başarılı oldu, kimse yakalanmadı. Mesela Ecevit Şanlı'yı gönderdi. Amerikan elçiliğine tek başına. Hiç kimse ile temas kurmadı.
- Kimseyle temas kurmuyorsa bombayı nasıl temin ediyor?
Patlayıcıyı yanında getirmiş olabilir. Geçtiğimiz dönemde Yunanistan'dan girip Edirne'den geçerken yakalanan iki kişi oldu. Bir tanesinin çantasında patlayıcı ve silahlar bulundu. Artık, eylem için gelirken patlayıcı ile birlikte gelip kimse ile temas kurmadan direkt hedefe gidiyorlar. Keşif dahi yapmıyor.
MİHRAÇ URAL 20 YILDIR SURİYE KONTROLÜNDE
Darbe yıllarında Türkiye'den kaçan Mihraç Ural, 20 senedir kaldığı Suriye'de, kendisine karşı çıkanları El Muhaberat'a öldürttü.
- Son dönemde adı gündeme gelen Acilciler nasıl bir örgüt?
Acilciler 1970'lerde Türkiye Halk Kurtuluş Partisi Cephesinin Mahir Çayan örgütünden ayrılan gruplardan birisi. O zaman bunlar "Türkiye Devriminin Acil Sorunları" diye bir yazı yayınladılar. O zamanki adı da Acilciler değildi. O yayının baş harflerinden oluşan TDAS diye adlandırılıyorlardı. 'TDAS'çılar derdik onlara. Daha sonra onlar bu tartışmalarını adlarını THKP-C Acilciler diye koydular. Bu örgüt o dönemde geniş tabanı olan bir örgüt değildi. Ama nitelikli eylemleri vardı. Büyük şirketlere yönelik soygunlar, polislere yönelik eylemler, baskınlar falan. Selimiye Kışlasını bombaladılar. Hatta, İstanbul'da da ilk Kaleşnikofu bunlar kullandı. Örgütün başındaki Mihraç Ural'ın şöyle bir tarafı var, 1978-79'daki Filistin İsrail savaşında yer almış. Orda ilişkileri kuruyor, 1980 darbesi ile kaçıp gidiyor merkez komite üyeleri. Mihraç Ural, Engin Erkiner. Yurtdışında da faaliyet yürütüyorlar. Böyle niteliği olan, alt yapısı tabanı olmayan bir yapıları vardır.
- Mihraç Ural hiç yakalanmadı mı?
Onun tutuklanması var ama Mihraç Ural da firar ederek kaçmış. 1978-79 yılları. Darbe ile beraber kaçıyor. Bir daha gelmiyor. Önce Avrupa'da, son 20 senedir de Suriye'de. 1993'te örgüt içinde tartışma çıkıyor. Ama o zaman kendisine muhalif olan adamları El Muhaberat'a öldürtüyor. 1993'te ayrılıyor, buraya 5-6 kişilik bir grubu gönderiyor. Onlar da 1-2 soygun eyleminden sonra yakalanıyor. 1993'te zaten faaliyetlerini sonlandırıyor.
- 1993'ten beri faaliyette değilse Reyhanlı ve diğer son eylemlerindeki adamları nasıl buluyor?
Şimdi Hatay öyle bir yer ki, ben de bir dönem faaliyet için bulundum. Kampla Türkiye arasındaki bazı geliş gidişleri koordine etmek için bulundum. Hatay'da Muhaberat'ın akrabalık bağından doğan yoğun ilişkileri yıllardan beri var. İşin garip tarafı MİT'in de yıllardır Suriye'de Muhaberat'ın bu bağlantılarından kaynaklı büyük bir örgütlenmesi var.
- Acilciler şu anda bütün lojistik desteği Suriye'den mi alıyor?
Oradan alıyorlar. Mihraç Ural orada örgüt kurmuş. Zaten bu işte aracı olma sebebi de ilerde oluşacak bir yapıda görev alabilmek. Büyük ihtimalle Suriye üçe bölünecek. Mihraç Ural'ın hedefi orada etkili bir konuma gelmek. Bütün ilişkileri böyle. Mihraç Ural'ın bu konuma getirilmesindeki en büyük etkenlerden biri Cemil Esad'dır. Cemil Esad şu anda Fransa'da. Cemil Esad'ın Türkiye'deki sol örgütlerde çok önemli bir yeri var. Bizimle de ilişkisi var. Fransa istihbaratının da kullandığı bir isimdir.
- Bundan sonraki süreçte benzer eylemler bekliyor musunuz?
Hatay'daki şey Türkiye'yi de oradaki sıcak çatışmanın içine çekme provokasyonu. Birde Hatay'daki o hassas konuların kaşınması.
- Bu işte mezhep faktörü var mı?
Mezhep faktörü aleni açıktan söylenmez. Sürecine bakarsın. Vardığı noktaya bakarsın. Ya da bu tür faaliyetlerde etkili olduğu noktaya bakarsın. Ne yaptılar orda; ilk önce Suriye'lilere karşı tepki oluştu. Orda Arap Alevisi olan var. Mihraç Ural'ın da böyle bir tarafı olduğu için de, tedirginlik duyan insanlar var. Ama şu anda o ön plana çıkmış değil. İşte bu tip şeyleri ön plana çıkarmak için yapılmış olan faaliyetler. Orda bizim Hatay'lı Türk vatandaşları büyük bir saldırıya geçselerdi, Maraş gibi, Sivas gibi, Gazi gibi bir ortam oluştursalardı çok büyük sonuçları olurdu. Ama bunun böyle olmasına müsaade edilmedi bir de insanlar artık bunun gibi şeyleri görmeye başladılar. Orda aslında Türkiye'yi haksız bulanlar bile nerede duracağını bildiler. O olay çok komplike bir olay, büyük devletlerin de parmağı var. Büyük bir tezgah var.
- Suriye rejiminin, El Muhaberat'ın sol örgütlerle ilişkileri kaç yılına dayanıyor?
Dünyadaki Sol ya da radikal örgütlerin eğitim alanı Suriye'nin Beka Vadi'sindeki bölgedir. Türkiye'deki sol örgütlerle ilişkisi de 1970'lerde başlar. Biz 1990 yılında Şam'da bir büro açtık. O zaman Devrici-Sol'duk. 1990'da Beka'da kamp kurduğumuz zaman bu kampı bize PKK verdi.
- Muhaberat'la ilişkiniz var mıydı?
İlişkimiz şöyle var. Büroya gelmelerinin amacı, 'biz size yardımcı oluruz, siz burada bir büro kurdunuz ama siz de bize yardımcı olacaksınız' tarzında bir ilişki kurmaya çalıştılar.
- Ne tür bir yardım?
'Bizim de Türkiye'de bir takım faaliyetlerimiz , ilişkilerimiz , öğrenmek istediklerimiz var, bize orda siz yardım edeceksiniz.' dediler. Her türlü yardım. Askeri birlik hakkında bilgi isteyebilir. Sen bir Türkiyeli olarak örgüt elemanlarının içerisinde ilişkide bulunduğun subay da vardır, o subay aracılığıyla askeri birlikler hakkında bilgi edinme talebi olur. Bürokraside adamlar vardır. Memur kesiminde ilişkiler var. İşçiler var stratejik fabrikalarda çalışan. İşte oralardan bir takım bilgiler elde etmek için. Kurumsallaşmak için yer edinmesi, gelen giden adamların bir şekilde orada saklanması ya da bir yerlere yerleştirilmesi yönünde talepleri olur. Biz bunları kabul etmediğimiz zaman tacizlere başladılar. Bazı arkadaşlarımız basit bahanelerle tutuklandı. Bundaki amaç şuydu, baskı kurup, burada yaşamak istiyorsanız bizimle beraber olmak zorundasınız. Bir süre biz buna direndik.
- O ilişki olmadı mı o zaman?
O anda beceremediler ama görüşmeler şeklinde oluyordu. Ama al-ver şeklinde değil. Daha sonraki süreçte biz PKK'dan kamp aldıktan sonra eğitimler başladı. nbsp;Melik DUVAKLI
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...