Olta balıkçılığında yükselen değer: Spin! Yemler sahte keyifler gerçek

Düzenleyen:
Olta balıkçılığında yükselen değer: Spin! Yemler sahte keyifler gerçek

YAŞAM Haberleri

Sizce balık tutmak bir macera mıdır? Eğer aranızda levrek, turna veya lüfer yakalayanlar varsa bu soruya “evet” karşılığını verecektir. Heyecan artırmak isterseniz, av sitilinizi değiştirebilirsiniz. Spin yöntemi, hem size spor yaptıracak hem de adrenalin yükleyecek

Cihat Masum Yanık - Balık tutmaya meraklısınız. Deniz ya da göl kenarına gidip stres atacaksınız. Elinizde makine, kamış ve misina var. Ne eksik? Tabii ki yem. Önce balıkçıya gidip yemlik istavrit, hamsi, sardalye, karides falan almayı düşünüyorsunuz. Ancak bunlara gerek yok! Malzemeciden alın bir maket (sahte) yem, tepe tepe kullanın. Ne bayatlar ne de kancadan çıkar.
Maket balıklarla yapılan avcılığa dünya genelinde “spin” deniliyor. Biz bunu kendi lisanımızda “at-çek” balıkçılığı diye açıklıyoruz.  Peki bu metot neden trend oldu? Çünkü levrek, lüfer, baraküda, torik, turna, sudak gibi saldırgan, avcı balıkları kandırmak, yakalamak çok keyifli. Onların kancanın ucunda verdiği sert mücadele, muhteşem duygular yaşatıyor amatör balıkçılara. Üstelik bu sistem gerçek anlamda sportif balıkçılığı temsil ediyor. Sürekli yemi atıp çekiyor, efor sarf ediyorsunuz. Asla sabit durmak yok. Hem sabır hem de kondisyon gerektiren bir iş vesselam. 
Diğer metotlara göre yeni sayılabilecek bu balıkçılık disiplininde neler lazım? İşte detaylar:
Olta balıkçılığında yükselen değer: Spin! Yemler sahte keyifler gerçek
MAKİNE
:  Maksimum 4.000’lik (bazı modellerde 40’lık diye geçer) kafa yapısı. Genellikle önden kalamalı. Makine ağırlığının 300 gramı geçmemesi gerekiyor. Zira at-çek, kolları çok yoran ve efor isteyen bir sistem. Ağırlık arttıkça bu durum dezavantaj teşkil eder. Bir balık tutmak için saatlerce uğraşmak gerekebilir. 

KAMIŞ: Kullanılacak olan sahte balıkların ağırlığına ve av sitiline göre seçilir. Burada kamışın boyu ve atarını (kamışın savurabileceği ağırlık) iyi seçmek gerekir. Mesela 21 gramlık bir sahte yem için atarı 10-30 gram ya da 10-40 gram olan kamışlar seçilir. Kamış boyu ise kullanılan meraya göre 2,10 metreden 3 metreye kadar değişiklik gösterir. At-çekte genellikle 2 parçalı kamış tercih edilir ki maket balığa, “yaralı, kaçan balık” aksiyonu vermek daha kolay olur. Teleskopik ya da 4 parçalı kamışlar da iş görür. 

MİSİNA: Yeni nesil örgü (ip) ya da klasik mono (naylon) misina kullanabiliriz. Burada dikkat etmemiz gereken nokta, misinaları uzağa atış ve balığın fark edememesi için mümkün mertebe ince seçmektir. 0,20 - 0,25 mm aralığı idealdir. Klasik balıkçılara bu misinalar iri avlar için ince gelebilir ama gelişen teknoloji ile misinaların dirençleri ve çekerleri de artmış durumdadır. Mesela benim kullandığım örgü misina 0,18 mm kalınlığında, ancak testlere göre 12 kilograma kadar kopmadan dayanabiliyor. 

SAHTE YEM: Hedef balığa göre pek çok çeşit sahte yem temin edebilirsiniz. Levrek ve lüfer genelde benzer sahte balıklara saldırır. Gece ve gündüz kullanımı da renkler açısından değişiklik gösterir. Gece fosforlu beyaz, sarı, kırmızı kafa-beyaz gövde ve yeşil renkler avcı balıkların dikkatini çekerken gündüzleri doğal balık görünümlü maket yemler (sardalya, hamsi, kefal yavrusu) iş yapmaktadır. Bu yemler gagalarının uzun ve kısalığına göre sığ, orta veya derin suda yüzer. Sığ mera için sakın derin dalarlı sahte yem kullanmayın. Bir de su üstü sahteler var, onlar ise gagasız ve genelde küt bir kafa yapısına sahiptir. 

ALTERNATİFLER: Plastikten yapılan maket yemlerin dışında silikondan imal edilmiş sahte balıklar, kurtlar ve metalden yapılan jig ve kaşıklar da at-çek metodunda sıklıkla kullanılır. 
Olta balıkçılığında yükselen değer: Spin! Yemler sahte keyifler gerçek
KANCA KÜÇÜK HEYECAN BÜYÜK
AT-ÇEK BALIKÇILARININ YENİ ÜÇ HARFLİSİ: LRF
Diyelim ki, tek bir oltayla koca bir levrek ve aynı zamanda etrafta dolaşan küçük istavritlerden, isparilerden tutmak istiyorsunuz. İyi de bu nasıl olacak? 50 gramlık istavriti yakalayacağınız oltayla 3 kiloluk bir levreği nasıl kandıracaksınız ve kıyıya çekeceksiniz? İşte bu noktada devreye LRF isimli av disiplini giriyor.  Açılımı “Light Rock Fish” olan bu usul Japonlar tarafından geliştirildi ve Batılılarca bütün dünyaya yayıldı. LRF için, maket yemle yapılan at-çek balıkçılığının bir ya da birkaç beden küçüğü diyebiliriz. 14-10 cm arasındaki sahte balıklar yerine daha küçük sahte balık, karides ve kurtlar kullanılıyor. Bunlar genelde silikondan yapılıyor ve boyları 3 cm ila 10 cm arasında oluyor. Silikon yemlere kurşun kafalı kancalar tıkılıyor ki, bu özel kancalara “jighead” deniliyor. ‘Jighead’lerin ağırlığı 0,5 gramdan başlıyor, yukarılara doğru çıkıyor. Bu avcılıkta oltanıza her türlü balık vurabilir. O bölgede yaşayan bütün balıklar, silikon kurtlara ve karideslere dayanamıyor. Diyelim eşkina, karagöz ve ispari peşindesiniz. Oltanıza istavrit, mezgit, gelincik, iskorpit, levrek, minakop, kefal, hatta deniz yıldızı (ki tecrübeyle sabittir) da vurabilir. Bu sistemde misina mutlaka ince olmalı. Naylonlar 0,12 mm - 0,18 mm arasında, örgü misinalar ise 0,06 mm - 0,08 mm arasında olabilir.  1.000-3.000’lik (bazı modellerde 10-25) makineler tercih edilmelidir. Kamış da 1 gram - 11 gram (maksimum) atarlı, ancak kesinlikle 2 parçalı olmalı. LRF için 2 m - 2,40 m en ideal kamış boylarıdır. Şunu asla unutmayın: Hem spin hem LRF balıkçılığını tek bir takımla da yapabilirsiniz, ama ciddi performans kaybı yaşarsınız. Ne demişler, her işin bir yolu yordamı vardır. Haydi hepinize rastgele... 
Olta balıkçılığında yükselen değer: Spin! Yemler sahte keyifler gerçek
Kuş mu balık mı nedir bu kuzen?
Dayı oğlu Yüksel’le birlikte, geçen ay İstanbul’un Avrupa yakasında levrek yakalandığını duyduğumuz bir meraya gidiyoruz. “Ya, burada levrek olur mu olmaz mı” tartışması içerisinde kıyıya yanaşıyoruz. Henüz güneşin doğmasına 15 dakika var. Oltalarımızla at-çek yapmaya başlıyoruz. Beşinci atışımda kanca bir şeye takılıyor. “Acaba hangi yosuna, kayaya, poşete takıldı” diye düşünürken oltanın ucundaki “paşa”, kafa vurmaya başlıyor. Bu defa beni bir panik alıyor, çünkü balığın direnci çok yüksek, makine çekmekte zorlanıyor. Hemen makinenin kalamasını açıyorum ki, balık misinayı düğüm yerinden koparmasın, boşta dolaşsın ve yorulsun. Onu biraz yorduktan sonra çekmeye başlıyorum ve kuzenime sesleniyorum: “Gel, balık tuttum galiba.” Hemen o da cep telefonunu çıkarıp videoya çekmeye başlıyor. Balık birden kafasını sudan çıkarıp zikzak çizerek bize doğru gelmeye başlıyor. Hava alaca karanlık olduğu için tam göremiyoruz. Kuzenim uzun süre kafası suda 90 derece açıyla gelen balığın kuş olabileceğini söylüyor. Hatta tür de belirtiyor, “Dayı oğlu bu bir karabatak!” İkimiz de ilk defa böyle bir şeye şahit oluyoruz. Yaklaştıkça balık olduğunu fark ediyorum ve ayak bileklerime kadar suya girip 2 kilo 800 gram ağırlığındaki levreği kollarımın arasına alıyorum. Karabatak olmadığını görünce her ikimiz de sevince boğuluyoruz!
 

Düzenleyen:  - YAŞAM
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...