F.Bahçe’nin Antalya ile kazandığı moral, ikinci yarı başlarından bu yana bir türlü dik duramayan G.Birliği karşısında da şampiyonluk iddiasına uzanan bir anahtar olabilecek miydi? Ama maç başlayıp dakikalar ilerledikçe, Gökhan Ünal ve arkasında Mehmet Topuz formatının, F.Bahçe’yi nerede ise 9 kişi oynatır bir hâl aldığını gördük. Peki bu açık Emre’nin son maçlardaki formu ile kapatılır mıydı? O da olmadı. G.Birliği’nin tuhaf ve etkisiz kalabalığı, Cristian’dan desteksiz kalan F.Bahçe’nin oyun kurma planlarını suya düşürdü. Gökhan Ünal’ın sakatlıktan çıkamamış haliyle daha çok savunma anlayışına sadık kalışı, Vederson’la Santos’un yürüyerek oynayışları da buna eklenince, kenarlardan da rakibini saramadı F.Bahçe. Ama yine de F.Bahçe’nin geri dörtlüsü oyunun kaderini tutan blok da olmadı değil. G.Birliği’nin hocası Alman değil mi? Evet öyle de, ama takım kurgusu ve oyun düşüncesi antik Brezilya biçiminde. İkili mücadelesi fazla etkili olmayan, halı sahada oynarmışçasına bir-iki metrede top alıp vermeye çalışan bir kuru kalabalık orta sahası vardı G.Birliği’nin. Tozo tek başına, zaman zaman da çıkan Orhan takımlarını oynatmaya çalıştılar ama öne doğru çabuk, etkili oynayabilecek oyuncuları yoktu. Ve aynı Tomas Doll, bitime az bir zaman kalana kadar bu emekli tipi halı saha takımını seyretti durdu. Peki Daum neler yaptı? Deivid’le Semih’i değiştirip, Mehmet Topuz’dan son umut olarak çizgi oyuncusu yapmaya çalıştı. Cristian’ın 65. dakikada lifinin atarak oyundan çıkması ve Deniz’in oraya alınışı, bu futbolcunun rakip sahada da oynamayı düşünerek denemesiyle F.Bahçe biraz olsun ileride işler yapıp rakip kalenin direğine kadar gitti. Yani özetle iki Alman futbol adamının artık bu ülkenin teknik direktör bazında eskidiğinin kanıtı da sahada imzalanmış oldu. Daum, Alex’siz kadroyu nasıl oluşturup programlayacağını bilemezken, Tomas Doll da Trabzon maçındaki kadro tuhaflığını kopyaladı. Bir de önemli konuya deyinmeden geçemeyeceğim. Daum’un, Aziz Yıldırım’ın Türkiye’de olmayışını fırsat bilerek Güiza’yı kesmesi, maçın üzerinde durulacak önemli notlarının başında geldi. Tabii, G.Birliği’nin bir-iki halı saha hücum teşebbüsünde Volkan’ın önemli kurtarışlarını da yazımızın satırları arasına koymamız gerekir.