02.04.2010 - 01:00 | Son Güncelleme: 02.04.2010 - 01:00
Satranç zengin sporu mu?
Adı Sedat Oğuz; 13 yaşında!.. Onu, Prof. Dr. Mahmut Tolon hocamın, Akhisardaki çiftliğinde her yıl yapılan ve geleneksel hâle gelen köy şenliğinde tanıdım. Çiftliğe komşu üç köyün çocuklarının kros ve satranç yarışmaları sırasında!.. Küçük Sedat, Kayalıoğlu köyündeki İsmail Keskinoğlu İlköğretim Okulu öğrencisi ve bana anlatılana göre, 13 yaş gruplarında Akhisar Şampiyonu!..
Adı Sedat Oğuz; 13 yaşında!..
Onu, Prof. Dr. Mahmut Tolon hocamın, Akhisardaki çiftliğinde her yıl yapılan ve geleneksel hâle gelen köy şenliğinde tanıdım. Çiftliğe komşu üç köyün çocuklarının kros ve satranç yarışmaları sırasında!..
Küçük Sedat, Kayalıoğlu köyündeki İsmail Keskinoğlu İlköğretim Okulu öğrencisi ve bana anlatılana göre, 13 yaş gruplarında Akhisar Şampiyonu!..
Zaten, şenlikteki turnuvaya yarışma harici katıldı; yarışan her müsabıkı, ki kendisinden yaş olarak çok büyük müsabıklar da vardı, gösteri maçı yapar gibi oynayarak rahat rahat yendi; özel ödülünü aldı!..
Bu yaşta, böyle satranç oynayan bir köy çocuğunu görünce, şenliğin misafiri bir dost olmaktan öteye gazeteci ve spor yazarı olarak bana da elbette bilgi almak düşecekti ve aldım; alınca da ortaya acı bir gerçek çıktı; satranç alt kademelerde herkesin, üst kademelerde zengin çocuklarının sporu hâline gelmiş gibiydi!..
Yani, köyde, kasabada, şehirde her çocuk turnuvalara katılabiliyor; şampiyon olabiliyor ama sıra üst şampiyonalara gelince, para konuşmaya başlıyordu ve bu yüzden mesela Sedat Oğuz ve ailesinin mâli durumu Sedat Oğuz gibi olanlar, Yaş grupları Türkiye Şampiyonalarına gidemiyor, katılamıyorlardı!.. En az 5 - 6 gün süren Türkiye Şampiyonaları, Antalyada 5 yıldızlı otellerde yapılıyor; bu turnuvalara katılabilmek için de çocukların bütün masraflarının ailesi tarafından karşılanması gerekiyordu; tabii çocukla beraber Antalyaya gelmesi gereken annesi ya da babasının zaruri harcamaları da bu maliyete eklenerek; nereden bakarsanız bakın iki kişinin yol paraları, otel masrafları, bir aile için 1000 TLyi, eski para ile milyarı çok aşıyordu!..
Kayalıoğlu köyündeki bir aile, çocuğunu nasıl göndersin ya da nasıl getirsin Türkiye Şampiyonasına?..
Babası, köylüler, dahası hocası satranç hakemi Dr. Tuncay Şen (Tel: 0505 255 58 50) bu durumu bana anlatırlarken, Sedatın gözlerindeki, satranç masası başında pırıl pırıl parlayan ışıldamanın söndüğünü görebiliyorum; umudun bittiği yerde, beliren mahzunluğu da yüzünde!..
Sedat Oğuzun, Türkiye Şampiyonasına gelen ve derece alan küçük satranççılarla mukayese edildiğinde, durumunun ne olduğunu bilmiyorum; belki o şampiyonalara katılan çocuklar Sedattan çok daha iyi oynuyorlardır; ama belki de Sedat da onlar kadar oynayabiliyor ve belki de Türkiye Şampiyonalarında dereceye girecek ve hatta şampiyon olacak kadar yeteneklidir ve satrancı biliyordur; ama hep belki diyoruz; zira ölçemiyoruz; Sedatı ve Sedat gibileri o masalara oturtamıyoruz; para yok, parası yok!.. Bildiğim bir şey daha var; Türkiye İş Bankasının, satranç sponsorluğu için çok büyük destek verdiği, Türkiyede satrancın kasabalara, köylere kadar yayılmasında başrolü oynadığı!..
Dahası, Satranç Federasyonunun da, bir çok federasyon gibi mâli imkânlarının çok kısıtlı olduğunu da biliyorum!..
Peki ama, belki de yarınların Uluslararası Ustaları olabilecek Sedatlar ne olacak; Akhisarların, Niziplerin, Çaldıranların, Ofların, Fatsaların, Datçaların, Bozcaadaların, Keşanların, Beypazarların, Lüleburgazların köylerinin Sedatları, satrançta oralardan öteye gidemeyecek ve kırgın, küskün futbol topunun peşinde koşturmaya mı başlayacaklar?..
Sedat gibi çocukların, Türkiye Şampiyonalarına katılabilmeleri için bir yol bulunmalı, mutlaka bulunmalı, eğer aranıp da bulunamıyorsa, o yol yapılmalı; o yol sponsorluk yasaları ile sponsorlardan geçiyor; Akhisarın onca zeytin ve zeytinyağı zengininden bir tanesi, hiç olmazsa bir defacık Sedatı bir Türkiye Şampiyonasına firması adına gönderemez mi?..
O fırsat eline geçtiğinde göreceğiz bakalım, Sedat orada neyler, ben inanıyorum ki, neylerse, iyi eyler; Kayalıoğlu köylü Sedat iyi eylemezse bile, mutlaka onun durumundaki bazı köy, kasaba, şehir çocukları iyi, hem de çok iyi eyleyeceklerdir; denemeye, onlara hiç olmazsa hayatlarında bir defa şans vermeye değmez mi?