Kapalı Çarşı sanatıyla direniyor

Düzenleyen:
Kapalı Çarşı sanatıyla direniyor

KÜLTÜR - SANAT Haberleri

Tarihî Kapalı Çarşı’da asırlardır bir geleneği sürdüren kuyumcu ustalarından Haçik Kelleci “Endüstrileşmeye karşı değilim. Bilakis bunun sanatımı yıkamayacağını göstermek için direniyorum” diyor.

İstanbul’un kadim mekânlarından Kapalı Çarşı, ruhaniyetiyle, asırlardır anlatıla gelen bir masalın yaşandığı yer âdeta... Bu tarihî çarşının, masal kahramanlarından bazıları da 5 asırdan fazla bir zamandır ‘incelik’le çalışan kuyumcu ustaları... Sadekârından mıhlayıcısına, cilacısından kalemkârına kadar çok sayıda usta, bir mücevheri meydana getirebilmek el birliğiyle Kapalı Çarşı’daki atölyelerde iş tutuyor. Mücevher bir dükkândan çıkıyor diğerine ulaşıyor; mikronluk bir çizik için saatlerce emek veriliyor. Dar mekânlarda küçücük işler için gözler akıtılıyor... Neticesinde ışıltısıyla insanı büyüleyen işler ortaya çıkıyor. Bu işler, aralarında kraliyet mensupları, sanatçılar ve meşhur aristokratların da olduğu bir zümreye ulaşıyor.
MÜCEVHERİN HİKÂYESİ…
Osmanlıdan günümüze taşıdıkları anlayış ve ince sanatlarıyla, endüstrinin kabalığına diren bu ustaların nadide işleri ilk defa bir sergide gün yüzüne çıktı. Ahilik kültürüyle yoğrulmuş o eski âlemin son temsilcilerinin eserleri, İstanbul Rezan Has Müzesinde “Cevher ve Zanaat: Kapalı Çarşı Ustalarının İzinde”  isimli sergiyle bir araya geldi. Bir birinden değerli mücevherlerin yer aldığı sergi, bir devrin kültürel ahvalinin izini kuyumculuk ustalarının hikâyeleri üzerinden sürüyor. Cevherin en sade hâlinden mücevherin en göz alıcı şekline bürünmesinin yolculuğuna şahitlik ediliyor. 
OSMANLI TERBİYESİNİ TAŞIYORUZ
Sergide eserleri bulunan ustalardan Haçik Kelleci, 43 yıldır Çuhacı Han’da mücevher tasarlıyor. Kapalı Çarşı’da Osmanlı kültürünü yaşatmaya çalıştıklarına dikkat çeken Kelleci “Burası kocaman bir dünyanın, fındıkkabuğuna sığdırıldığı yer. Kapalı Çarşı terbiyesi, ahengi ve işleyişiyle çok farklı... Buranın yazılı olmayan ahilik kültürüne dayanan kuralları var. Osmanlının terbiyesini bugün bizler yaşatıyoruz. Ardından sonraki nesillere devredeceğiz” diyor. 
BAŞKA YERDE YAPAMAM
Bu işi Kapalı Çarşı’nın dışında asla yapamayacağını söyleyen Haçik Usta “Ben dükkânımı çok seviyorum. Bu işi başka bir yerde yapmayı çok denedim, beceremedim” ifadelerini kullanıyor. 
Haçik Kelleci’nin diğer ustalarda olmayan bir kabiliyeti var. Mücevheri meydana getirmek için sadekârlık, mıhlama, cila ve tasarım gibi her birini farklı bir ustanın yaptığı 23 işi, o tek başına yapıyor. Bu hususiyetiyle dünyadaki belki de tek usta...  Kelleci “Ben kişiye has tasarımlar yapıyorum. Her biri tek, nevi şahsına münhasır… İlk yaptığım kişinin iznini olamadan o işin aynısını asla yapmıyorum. Endüstrileşmeye karşı değilim. Bilakis bunun sanatımı yıkamayacağını göstermek için direniyorum” şeklinde konuşuyor.
Dökümünden, mıhlayıcısına kadar her şeyin bir arada olduğu Kapalı Çarşı’yı mektep olarak gören sadekâr ustası Kader Yıldız ise “Endüstriyel işler kuyumculuk sanatına ucuz ve suni malla zarar veriyor. Sanatımızın ruhu can çekişiyor. Bu yüzden böyle sergilere ihtiyaç var” diyor.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...