Left
Lamba

HAYIRLI RAMAZANLAR

__:__:__
Lamba
Right

Jale Kerimol Johnson, 'Benim çocuğum bağımlı olmaz diye düşünmeyin'

Jale Kerimol Johnson, 'Benim çocuğum bağımlı olmaz diye düşünmeyin'

YAŞAM Haberleri

Çocuk yaşta alkolle tanışan ve kararlı bir mücadelenin ardından bağımlılıktan kurtulan Jale Kerimol Johnson ailelere seslendi.

Bana göre bir insanın hayattaki en büyük şansı sağlıklı olmasıdır. Elbette ki hepimiz bunu biliriz de bilmez gibi yaşarız, ta ki başımıza bir sorun gelene kadar. Eskiler boşuna dememişler "sağlık varlıktan yeğdir" diye. Bu girişten sonra konuğumun tıp camiasından bir isim olduğunu düşünebilirsiniz ama çok da üzerinde durulmayan durulduğunda da belli başlı sansasyonel haberleriyle manşetlerde yerini bulan bağımlılık konusu, bu hafta "Pazar Kahvesi"nden size ulaşanlar. Bu konuya yıllarını; acı tatlı deneyimleriyle vermiş, hocanın dediği gibi 'damdan düşmüş' çare kendisi olmaya çalışırken, bir çok insan için de çare olmayı başarmış çok değerli bir isim; Jale Kerimol Johnson. Kendisiyle "bağımlılık" üzerine konuştuk ve bakın ezber bilgilerimizin aksine alkol, uyuşturucu madde vb. diğerlerinin dışında hayatın çok da içinde olup fark edilmeyen, hayat kalitemizi bozan ne çok nbsp;bağımlılık varmış. İyi Pazarlar... B.A.

nbsp;Jale Kerimol Johnson, 'Benim çocuğum bağımlı olmaz diye düşünmeyin'

ABD Rotgers Üniversitesi'nde eğitim alan Jale Kerimol Johnson, Türkiye'nin?nitelikli bağımlılık eğitimi veren en önemli birkaç uzmanından biri...


Sohbetimize sizi tanıyarak başlasak...
25 yaşına kadar kendi hayatımı oluşturmaya çalışırken maalesef alkol kullanımıyla başlayan sonra da bağımlılığa kadar giden bir dönemim oldu. 25 yaşında durumumu fark ettiğimde ya böyle yaşamaya devam edecektim (ki böyle de gitmiyor) ya da bu durumdan kurtulacaktım. Bunun üzerine tıp camiasından olan aile büyüklerime durumu anlattım ve "Benim yardıma ihtiyacım var: Bir yudum alınca devamı geliyor, durduramıyorum kendimi, beni aşan bir durum var" dedim.


Bağımlılık nasıl gelişiyor?
Bunun bir genetik yanı var; bir hazırlanma süreci var; bir tolerans yükselmesi, hastalığın evreleri var. Benim gençliğimde çok bilinç de yoktu. Benim kuşağımda, bazı arkadaşlarım yeme, bazı arkadaşlarım uyuşturucu, bazıları da insan bağımlılığı geliştirdiler. Biz çok bilinçli yetiştirilmedik. Uyarılmadık. Ne ailelerde ne de okullarda bugün olduğu kadar bilinç yoktu. Biz el yordamıyla hayatımızı şekillendirdik. Toplumda şöyle bir algı var: Alkol, uyuşturucu bağımlılığı tu kaka, diğerleri mesela yeme bağımlılığı şirin, gürbüz, tombul vs. sempatikliği içinde tolere ediliyor. Oysa ki o da çok zararlı. Benim ergenliğinde yeme içme probleminden dolayı hormon dengesi bozulduğu için bugün çocuk sahibi olamayan bir arkadaşım var. Bu sorunu hafife alamayız ve benim yaşadığımdan daha az üzücü diyemeyiz.


Bizde sadece alkol ve uyuşturucuları tehlikeli gören anlayış çok yaygın.
Dünyada da bu böyle. Alkol ve uyuşturucu daha tehlikeli görülüyor. Bunların davranış değiştirici ve sosyal toplumu daha fazla etkileyen tarafları var; daha çabuk bir yıpranma ve sonuç söz konusu. Yeme bağımlılığında 20-30 yıla yayılan, kimseye zarar vermeden ve uzun sürede zararları bireysel olarak ortaya çıkan bir durum söz konusu. Topluma yansımasın da, birey kendi ne yaparsa yapsın mantığı, kısaca kaderine terk etme var. En korkuncu da bu bence.


"Artık iyileştim" diyebiliyor musunuz?
18 sene oldu alkolü bırakalı ve bunca yıl içinde iyileşmekte olan bir bağımlıyım ben. Bunu söylemekte de hiçbir sakınca görmüyorum.


Nasıl yani bunca yıl iyileşmiş olmuyor musunuz?
Hayır, iyileşmiş olmuyorsunuz bu bir kronik hastalık çünkü. Bir insan şeker hastasıysa hayatı boyunca şeker hastasıdır. Diyetine dikkat edip, insülinini düzenli kullandığı sürece hayatı kaliteli devam eder, ama hastalık ortadan kalmaz. Bağımlılık da böyledir. Herkes için de aynı şey geçerlidir. Benim farkım uzun bir süre kendimi kontrol altına alabilmiş ve iyileşmekte olan bir hasta olmam. Ben içimdeki küçük ejderhamla başa çıkabilme yöntemlerimi çok iyi geliştirdim; o yüzden de kendime iyileşmekte olan bir bağımlı diyorum. Dünya literatüründe de bu tanımlama böyle.


Bağımlılığı nasıl tanımlayabiliriz?
Kişiyi sosyal, biyolojik, psikolojik anlamda her açıdan etkileyen genetik yanı da olan bir hastalıktır. Beynin zevk merkezinde salgılanan maddeler sizi o davranışa ya da maddeye itiyor. Bunun için illa dışarıdan madde sokmak da gerekmiyor. Duygu ve davranışlarda bunu yapabiliyor. Bir kumar bağımlısının bahis kuponu gördüğünde beynin nasıl harekete geçtiğini ölçebiliyor tıp.


Bağlı olmakla bağımlı olmayı nasıl ayırt etmeli? nbsp;
Bir şeylere, birilerine elbette bağlı olacağız. Yoksa hayatımız anlamlı olmaz. Aileye bağlılık, eşe, arkadaşa bağlı olmak başka bağımlı olmak çok başka bir şeydir. Bağımlılıkta nbsp;bireysellik tamamen ortadan kalkıyor ve karşımızdaki kişinin hegomanyası altına giriliyor. Hayata onun istediği gibi bakılıyor. 25 yaşındaki bir adam her şeyi annesinin istediği gibi yapıyor. Kız evlenmiş gitmiş, annesi evine geliyor baharat dolabında neyin nerede olacağına karar veriyor. İlgi ve sevgi adı altında yönetmeyi ve kontrol etmeyi davranış hâline getirmiş, ilgi ve sevgi adı altında yönetilmeyi benimsemiş iki karakter ortaya çıkıyor. Biri yönetmeye biri de yönetilmeye bağımlı hale geliyor. Bir aile düşünün; baba nbsp;anneyi yönetiyor, duygusal fiziksel şiddet var. Anne de aynı şekilde çocukları yönetiyor. Bu üstelik sevgi adı altında yapılıyor. Kurtulması en zor bağımlılıklardan. nbsp;Biz buna "insan bağımlılığı" diyoruz. Aynı şekilde ergenler arkadaşlarıyla da bir bağımlılık geliştirebiliyorlar.


Gayretlerinizle danışman yetiştirdiğinizi biliyorum.
Evet, 12 yıl Çapa Tıp Fakültesi'nde sertifika programları düzenledik. Hangi ekolden gelirseniz gelin bağımlılık üzerine bir eğitim almanız gerekiyor. Klasik tıp, psikolog, psikiyatrist sosyal hizmetler, emniyet güçleri, hemşireler vb. bu formasyona yakın olsalar da eğitimimize katılıyorlar. 350 saate yakın örgün ders, 10 bin civarında bağımlılarla birebir görüşme yapması gerekir ki lisanslı danışmanlık yapabilsinler. Uluslararası lisans komisyonuna göre eğitim formasyonunu tamamlamış oluyorlar. Şimdi Hasan Kalyoncu Üniversitesinde devam eden bir program var. Uluslararası akreditasyon ve sertifika veriyoruz ve buna "Minnesota Modeli" deniyor.





HERKESİN AYRI BİR BİREY OLDUĞU UNUTULMAMALI...
Özgüveni yüksek çocuklar yetiştirmeliyiz

Bizler "bağımlı çocuklarımız olmasın" diye ne yapmalıyız?
Duygularıyla iletişim içinde olan, kendini tanıyan, öfkesini yönetebilen çocuklar yetiştirmeliyiz. Öfkenin de normal ama kontrol edilebilir bir davranış olduğunu öğretebilmeliyiz. Özgüvenini desteklemeli, güven duymalı, sorumluluk vermeliyiz. Sürekli etrafını toparlayıp, kendimize bağımlı hale getirmemeliyiz. Ben oğlumu olabildiğince şiddetten uzak yetiştirmeye çalışıyorum. Hayatın içinde yaşayarak öğrenecek bazı şeyleri belki ama sorumluluklarını alarak büyümesi için de çaba harcıyorum. Hayata karşı başa çıkabilen, sorun çözme yeteneği yüksek çocuklar yetiştirmek zorundayız. Biz neredeyse ne zaman nefes alacağına karar vereceğiz çocuğun. Yönetme duygusundan vazgeçmeliyiz.


İletmek istediğiniz başka bir mesajınız var mı?
Ben medyaya biraz kızgınım. Sansasyonel haberler hemen manşet oluyor. Demiyorum ki ansiklopedi gibi sürekli bilgilendirici şeyler yazın ama yine de toplumu bilgilendirici yazılar, haberler biraz da olsa yer bulmalı medyada. Bir de herkesin ayrı bir birey olduğunu unutmamak gerektiğini, okullarda bağımlılık bilincinin artırılmasını ve bağımlılığın sadece iki bağımlılık üzerinde dönmemesini, ergenlere aidiyet hissi yanı sıra, kendi başına değerli olduklarının hissettirilmesini rica ediyorum.





ÖNEMLİ UYARILAR...
Bağımlılık?deyince, sadece nbsp;uyuşturucu ve nbsp;alkol anlaşılmasın
Toplumda şöyle bir kanı var; nbsp;çevresel faktörlerin de etkisiyle ilgisiz insanların çocukları daha bağımlı olur, böyle bir şey var mı?
Hiç alakası yok. Ben sağlıklı bir ailede büyüdüm. Gayet de ilgiliydiler. "Benim çocuğum da olmaz" diyemezsiniz. Hiç kimse bu duruma bağışıklık geliştirmiş değil. Bakın dünya nüfusunun % 97'si bağımlı olmaya eğimli yapıya sahip olarak doğuyorlar. Hepimizin içinde bu saatli bomba var. Alkol, uyuşturucu elbette zararlıdır ama bir insanın yemek yiyerek içindeki duygusal boşlukları doldurmaya çalışması da kötüdür. Sınava hazırlanır gibi at yarışı kuponlarını doldurmak da kötüdür.
Çevresel faktörler dibe gitmenize sebep olur. Ama tek başına etken değildir. Yaşamla başa çıkma mekanizmanız gelişmemişse, özgüveniniz eksikse bağımlılık daha kolay ortaya çıkıyor. Üzüldüm?içtim, sevindim içtim bahanesi. Benim için de durum aynıydı. Bağımlılık bir şekilde başlangıçta kişinin kendi kendini tedavi etme yöntemi olabilir, bir teselli bulma yolu gibi görünebilir. Lakin bunu yapan kişiler hayatla başa çıkabilme mekanizmaları, özgüvenleri çok net gelişmemiş kişilerdir. Burada gençleri, çocuklarımızı yetiştirirken, bunları yaşam içinde bir kalkan olarak nbsp;kullandıklarını anlamlandırıp, onun nbsp;yerine başka kalkanlar verebilir,?onları hayata karşı donanımlı hale getirirsek kendilerine zarar veren bu davranıştan vazgeçmeleri çok daha kolay olacaktır. Zira her bağımlı aslında kendisine ve çevresine çok zarar verdiğini bilir. Bu durumdan çıkmak da ister.





UZMAN İHTİYACIMIZ VAR
Danışman ve eğitim kurumları yetersiz
Biz de yeterli danışman ve merkezler var mı?
Maalesef ülkemizde bağımlılıkla ilgili ne spesifik eğitim veren kurumlar ne de yeterli merkezler var. Biz sadece 5 kişiyiz tüm ülkede. Bağımlılık deyince hemen akla AMATEM gelir, onun çalışmaları da alkol ve uyuşturucu üzerine. nbsp;Dünyada psikiyatristi, psikoloğu, davranış bilimcisi, hemşiresi, yetiştirilmiş bağımlılık danışmanları bir araya gelir ve birlikte çaba harcarlar.





ÇİN'DE YAŞANAN İLGİNÇ OLAY
Maç izleyen bağımlı nbsp;evinin yanmasına nbsp;aldırış bile etmedi
Bir de internet bağımlılığı var, o ne düzeyde?
Daha fazla oyun bağımlılığını burada örnek verebiliriz. Sosyal hayattan kopup saatlerce oyun oynuyorlar. Okul performansları, aile ilişkileri kopuyor. TV bağımlılığından, internet, oyun bağımlılıklarına giden bir yol açıldı. Hayatı direk sanal ortamda anlamlandırıyorlar ve yanında da yeme bağımlılığı geliyor. İkisi yan yana yürüyor ki korkunç bir tehlike. nbsp;Mesela başka bir bağımlılık da spor bağımlılığı. Günde altı saat spor yapıyor. İzlemek de ayrı bir bağımlık. Çin'de bir vaka var. Adamın evi yanıyor, umuru değil; TV'sini kapıp çıkıyor. Arkasına bakmıyor bile. Derdi izlediği maçı tamamlayabilmek. Bunu bağımlılık olarak görmüyor toplum ama bu bir bağımlılık.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...