Rıdvan Dilmen: Darbe gecesi denizde tehlike dolu yolculuk

Düzenleyen:
Rıdvan Dilmen: Darbe gecesi denizde tehlike dolu yolculuk

SPOR Haberleri

Kanser olduğumu öğrendiğimde “Allah’ın takdiri” dedim ve “Ya Allah, bismillah” diyerek başladım tedaviye. 11 ay geride kaldı, tedavi bir şekilde hep sürecek ama kendimi iyi hissediyorum.

Burcu Çetinkaya

Bu haftaki röportajım efsane futbolcu Rıdvan Dilmen ile... Şanlıurfa’da Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın mitingini izlemeye gelen Dilmen’i, bir süre önce eşimin eski fotoğraflarını karıştırırken 15 yıl önceki bir karede görmüştüm. Hemen bu haberi alınca eşim Fatih Mehmet Bucak’ın yakasına yapıştım, “ara, lütfen, telefonunu bul, ne olur beni görüştür” diye. Rıdvan Dilmen de sağ olsun bizi kırmadı ve tüm samimiyetiyle hem hayatından kesitleri, hem de gündeme dair kısa yorum ve deneyimlerini anlattı. 
Şanlıurfa’da yakaladım sizi. Ş.Urfa’yı sorarak başlamak istiyorum. İlk gelişiniz mi? Sevdiniz mi?
1998 yılında Van’da teknik direktörken, Şanlıurfa maçımızdan iki gün önceden gelip gezdik. Önce tereddütlüydüm ama sonra insanlarından çok etkilendim. Van’da da çok mutluyduk zaten. Serdar Tatlı o zaman Ş.Urfa’nın teknik direktörüydü. Balıklı Göl’ü, kaleyi gezdik. 2000’lerin sonuna doğru da Harran Üniversitesi’ne konferansa geldim. Şimdi de hem gezi hem de mitingi bir araya getirdik. Dostlarımızla da bir araya geldik. Sıra gecesi yaptık, geleneksel yemeklerden yedik. 
 Türkü sever misiniz?
Çok severim. Özellikle yöresel türküleri çok severim. Dinlediğimiz, sevdiğim çoğu türkünün Şanlıurfa türküsü olduğunu dün öğrendim. Ş.Urfa güzel bir yer…
 Bodrum’a taşınmışsınız doğru mu?
 4 ay oldu taşınalı. Kışın hafta içleri orada olacağım, hafta sonları da yayınlarımdan dolayı İstanbul’dayım. Ama yazın 4 Haziran’da maçlar bitecek ve bütün yaz orada kalacağım.
 Sizi oraya hangi rüzgâr attı?
Üst üste rahatsızlıklar geçirdim. Kalp, kanser ve en acısı da annemi kaybettim. 4 ay oldu. Zaten birlikte yaşıyorduk. Birdenbire rahatsızlandı ve bir hafta içerisinde vefat etti. Hem sağlık sorunları hem de İstanbul’un yorgunluğu diyelim. İstanbul çok güzel bir yer, bambaşka. Yine kopamayız İstanbul’dan. Biraz sakinlik aradım. Bodrum’un havası da yarıyor bana. Futbolculuk, yorumculuk oldukça yoğun ve yorucu bir hayatım vardı. Şimdi biraz daha frene bastım ve rolantide yaşıyorum. 
 Sporculuğunuzda da, sonrasında da sakatlıklar ve hastalıklarla mücadele ettiniz. Size ne güç verdi?
 Allah’ın takdiri bazı şeyler. Ben ameliyatımı oldum sonra da 30 seans radyoterapi oldum ve bu çok sarsıyor vücudu. Ama ancak beyin eğer kazanırsa vücudunuza karşı avantajlı oluyorsunuz. Tabii ki özenli yaşamak, doktorların tavsiyesini yapmak önemli. Ama Allah’ın takdiri bu saatten sonra ne iki dakika geriye ne iki dakika sonraya alabiliriz. O yüzden ona göre yaşarsanız avantajlı oluyorsunuz. Moralli olmak lazım. Çok stresli ortamlarda olmak istemiyorum, zaten futbol camiası çok stresli bir ortam. Arkadaşları doğru seçmek çok önemli. Çok şükür benim çok iyi bir kaç tane dostum var onlar hep yanımda oldular. 
 Kanser hastalığınızı ilk öğrendiğinizde yanınızda kim vardı ve ne yaptınız?
Önce boynumda yuvarlak bir şey oluştu. Sonra ultrason, mr çekildi, biyopsi yapıldı ve doktorum Nesil hoca iki tane tümör olduğunu söyledi. Hiç beklemiyordum böyle bir sonucu. Öğrendiğimde yanımda Mustafa Erdoğan Bey vardı sağ olsun. Süreci öğrendikten sonra sakindim. Allah’ın takdiri dedim ve “Ya Allah, Bismillah dedik” başladık tedaviye. Şu anda 11 ayı bitirdik. Aslında tedavi hep devam ediyor. Gıdaya, uykuya hep dikkat etmek gerekecek. Çok ödem var o geçmiyor bir türlü, radyoterapinin sonucu diyorlar. Ama söylediğim gibi burada sonra ne olacağını Allah biliyor. Şimdi iyi hissediyorum kendimi. 
Hâlâ futbol oynuyor musunuz?
Oynayamam. Sağlığım sebebiyle yasak. Hem kalbimde 4 stent var hem de son rahatsızlığım sebebiyle. Ama yine de bazen dayanamıyorum 3-5 topa vuruyorum, hem de normal kıyafetle bazen giriyorum sahaya. 
 15 Temmuz’da neredeydiniz?
 15 Temmuz’da radyoterapi görüyordum. Akşam haberi alınca hemen Mustafa Abi’yi aradım. (Cumhurbaşkanımız’ın kardeşi Mustafa Erdoğan) Bir hafta önce kalbine stent takılmıştı. Huber Köşkü’nde olduğunu söyledi. Arabama atladım. Kavacık Sapağı’nda polisler durdurdu, “gidemezsin” dediler. Geriye döndüm ama yanlarında olmak istiyorum, başımıza ne gelecekse aynı yolda olmak istiyordum. Sonra Cemil Kazancı’yı aradım. O da rehin kalmıştı denizde, Beykoz’daydı. “Bekle geliyorum” dedim. Atladık, Tarabya’ya gittik. Üzerimizde helikopterler, gidiyoruz, kimse de yok denizde. Kalender Ordu Evi’nin orada askerler, kamyonla kapatmışlar yolu. Biz yürüyerek Huber Köşkü’ne çıktık. Cumhurbaşkanı’mız Marmaris’ten daha gelmemişti. Mustafa Abi’nin tansiyonu 18, Bilal Bey orada, Sümeyye kardeşimiz orada. Işıkları kapatmışlar, helikopterler, F16’lar sanki binanın içerisinden geçiyorlardı, taciz ediyorlardı. Kendilerine göre tedbir alıp helikopter pistine araba koymuşlardı ama fazla polis de yoktu. Sabah 6’ya kadar oradaydık. 
 Ne hissettiniz?
 Hiç korkmadım çünkü. Dostlarımız yanımızda, sokaklarda, biz de sağlığımız elverdiğince çıkmaya çalıştık. Allah bir daha o günleri göstermesin ama oradaki o ailenin yürekli duruşunu hiç unutmayacağım. Çok dik durdular.
 Referandum meselesine gelsek bir de…
 Demokratik bir adamım ben. Tercihimi belirtmem mevzusunda insanların bana karşı sert çıkışları oldu. Ben tamamen gönlümden geçen bir davranışı yaptım. Benim ortamlarımda, çalışma arkadaşlarım arasında farklı görüşte olan insanlar var. Asla kimseye “neden?” demedim. Ama nedense semt semt tavırlar değişiyor. Mesela Etiler’de insanlar bana ters ters bakıyorlar, ama Bağcılar’da sarılıyorlar. Tuhaf bir şey bu. Hatta geçenlerde benden yaşça büyük bir hanımefendi bana nefret eder gibi bakmaya başladı, en sonunda dayanamadı kalktı ve bana hakaret etti. Ben de “hanımefendi ben sizin görüşünüze saygı duyuyorum, lütfen siz de saygı duyun” dedim. Hakaretleri artmaya başlayınca “İşte bu yüzden tercihim böyle” dedim ben de.
Hayatınızda futbolculuk, teknik adamlık ve yorumculuk dönemleri var. Bunlara baktığınızda hangisinde kendinizi daha iyi hissediyordunuz?
 Tartışmasız futbolculuk. Dünyanın en zengini olarak tekrar dünyaya gelmektense “Fenerbahçeli Rıdvan” olarak dünyaya gelmeyi tercih ederim. Yine futbolcu doğmak isterdim. Teknik adamlık kısa sürdü, televizyon yorumculuğu da uzun yıllardır devam ediyor. 15 yılı geçti. Ama uzak ara futbolculuğu tercih ederim. Teknik adamlık ve televizyon yorumculuğu arasında da teknik adamlığı tercih ederim.
 Küçükken Rıdvan olacağınızı hayal eder miydiniz?
 Evet. 10-11 yaşlarında kafaya koymuştum. Futbolcu olmak istiyorum diyordum. Hep hayallerim oydu. Ortaokul yıllarımda Fenerbahçe’de oynamayı düşünüyorum, Allah’a çok şükür hayallerim de oldu. 
İki abiniz de futbolcu, onlar neden bir Rıdvan olamadılar sizce?
 Onlar da yetenekli oyuncular. Ama onlar yerel kalmak istediler, ben risk aldım, gideceğim dedim.

FOTOĞRAFLAR: Nedim Attilla

Düzenleyen:  - SPOR
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...