Almanya’nın baş ağrısıydı: Baader Meinhof

Düzenleyen:
Almanya’nın baş ağrısıydı: Baader Meinhof

KÜLTÜR - SANAT Haberleri

Andreas Baader darbeli bir çocuktur, kin duyar topluma, Ulrike Meinhof ise zengin, zeki bir gazetecidir. İki çocuk annesi iken kapılır komünist ihtilal sevdasına...

İrfan Özfatura

2. Cihan Harbi’nden sonra iki kutup çıkar ortaya. ABD ve Rusya.    Bunlar rahat durmaz, biri CIA ile öbürü KGB ile değişik ülkelerde zemin tutmaya çalışırlar. Militan besler, hücreler kurar, anarşiye çanak tutarlar. Her türlü pislik, şiddet, rüşvet, cinayet, kundaklama…
Bugün YPG, PKK gibi terör örgütlerine kucak açan Almanya’nın başına da Baader Meinhof adlı bir gaile sararlar. 
O günlerde ABD, Vietnam’ı keyfî olarak vurmakta, köyleri kasabaları yakmaktadır napalm bombalarıyla. Siyahiler, yeşiller, hippiler, feministler yani vicdanı olan herkes karşıdır buna. 
Marksistler de vaziyetten vazife çıkarır eylem için bahane bulurlar. Bu hamur çok su kaldıracaktır zira.
2 Haziran 1967.
Şah Rıza Pehlevi’nin Almanya’ya geleceği tutar. İranlı talebeler sokağa dökülür, solcuları da arkalarına takar, gider Şah’ın içinde bulunduğu Berlin Operası’nı kuşatırlar. İtişme kakışma derken bir silah patlar ve hayatında ilk defa nümayişe katılan Benno Ohnesorg adlı öğrenci olur mu mevta? 
Haydaa. Ortalık hepten karışır, yok kanı yerde kalmayacak da, hesabı sorulacak… 
Hadise tam da Kremlin’in istediği gibi gelişmiştir. Nitekim ateş açan polisin (Karl-Heinz Kurras) Stasi ajanı olduğu çıkacaktır ortaya.
YAKARIM ROMA’YI DA...
Alman solu isyanı tırmandırır “2 Haziran Hareketi” adlı anarşist grup eyleme başlar. Thorwald Proll, Horst Söhnlein, Gudrun Ensslin ve Andreas Baader adlı militanlar gider bir alışveriş merkezini yakarlar. 
Dörtlü Frankfurt’ta yakalanıp tutuklanır (2 Nisan 1968) mahkeme insanların olmadığı bir saati seçtikleri için üstlerine gitmez fazla. 
Ancak Ulrike Meinhof adlı kadın gazeteci onları alkışlayan yazılar yazar. “Eğer biri bir araba yakarsa bu suçtur, eğer biri yüzlerce araba yakarsa, politik eylemdir” diye zırvalar. 
Yani yakılacak çok çarşı vardır daha!
Deli saçması deyip geçebilirsiniz ama tutar. RAF (Rote Armee Fraktion- Kızıl Ordu Fraksiyonu) adlı örgüt çıkar ortaya. SSCB’nin karışmadığını sanmak saflık olur, hele ki Doğu Almanya…  O günlerde İtalya’da Kızıl Tugaylar, Fransa’da Action Directe, Belçika’da Savaşan Hücreler, İngiltere’de IRA, Yunanistan’da 17 Kasım, Türkiye’de Dev-Genç Moskova’yı memnun edecek işler yapar. 
Derken sosyalist öğrenci liderlerinden Rudi Dutschke başından vurulur (11 Nisan 1968). Meğer birkaç gün önce Bild-Zeitung “Dutschke’yi durdurun” diye manşet atmış olmasın mı? Haydi gel buradan yak. 
Yine dökülürler sokağa. 
MAKSAT ANARŞİ OLSUN
Çarşı kundakçılarından Andreas Baader temyize dilekçe verince, salınır. Gudrun Ensslin ile birlikte Frankfurt’u kaynatırlar. Bilahare mahkeme ertelenen cezalarını çekmeleri için çağırır, razı olmazlar. Önce Fransa’ya, sonra İtalya’ya kaçarlar. Mart 1969’de Berlin’e dönerler. İzlenmektedirler, polis trafik kontrolü dümeni ile paketler anında. 
Bir süre hapishane de uslu çocuk rolünü oynarlar. Sonra biz Ulrike Meinhof ile birlikte kitap yazacağız derler. Avukatı Horst Mahler, alakalı enstitüye bir ziyaret ayarlar. Andreas Baader, Irene Georgens, Ingrid Schubert silah kullanarak kaçarlar, George Linke adlı enstitü çalışanı da yaralanır bu arada. 
Andreas Baader silahlı mücadeleden yanadır. Kendini şehir gerillası diye tanıtır yoldaşlara.  Genç RAF militanları da abilerinin izinden gider, ses getirici vukuatlara imza atarlar. Mesela Şubat 1975’te, Berlin Başkan Adayı Peter Lorenz’i (Hristiyan Demokrat) kaçırır, hükûmeti takasa zorlarlar. Yakalanır ama ceza almazlar, bundan cesaret alır, gider Stokholm’daki Alman Büyükelçiliğini basarlar. Başbakan Helmut Schmidt muhatap olmaz, militanlar da iki rehinenin kafasına sıkar. 
KANUNLAR RAFA
Mayıs 1975’te Baader, Ensslin, Meinhof ve Raspe’nin davası başlar. Alman Parlamentosu (Bundestag) Ceza Muhakemesi Kanunu’nu değiştirir, avukatları kontrol altında tutar. 
Hukukla mı oynanmaktadır yoksa? Evet, hem de açıkça!
9 Mayıs 1976. Gazetelerde şok haber “Ulrike Meinhof hücresinde asılı bulundu.” İntihar ettiği söylense de hekimler asılmadan önce boynunun kırılmış olduğunu anlarlar. O havlu parçası ile mümkün değildir ayrıca. 
Belli ki hükûmet de bıkmıştır. Sıkıntı çıkaranları, götürecektir bundan sonra. 
Bu arada Federal Savcı Siegried Buback, şoförü ve koruması kırmızı ışıkta beklerken iki RAF üyesi tarafından suikasta uğrar (7 Nisan 1977) Örgüt Dresdner Bank Müdürü Jürgen Ponto’yu kaçırmaya çalışır. Beceremeyince evinin önünde kurşunlar. Ponto’nun vaftiz kızı Susanne Albrecht de katillerin arasındadır. 
 TERÖR; ÇIKMAZ SOKAK
Ardından eski SS subayı ve Nasyonal Sosyalist Parti Üyesi Hanns Martin Schleyer kaçırılır ki, ülkenin önde gelen sanayicilerinden biridir. Alman İşveren Sendikaları Konfederasyonu Başkanı olup Daimler Benz’de yöneticidir. Otomobili önlerine itiliveren bir bebek arabası yüzünden durmak zorunda kalmış, arkasındaki polis eskortu frenleyemeyip çarpmıştır. Maskeli beş saldırgan, üç polisi ve şoförü öldürür, Schleyer’i rehin alırlar (5 Eylül 1977).
Militanlar federal hükûmete takas teklifinde bulunurlar. Helmut Schmidt ise zaman kazanmaya bakar. 
Derken FKÖ de katılır halkaya. Üstlerine vazife gibi Palma de Mallorca’dan Frankfurt’a giden Lufthansa uçağını kaçırırlar. Uçak yakıt almak için Roma’ya iner, grubun lideri Züheyir garip taleplerde bulunur... Ki maddelerden biri de Türkiye’de tutulan Filistinlilerin serbest bırakılmasıdır. 15 milyon dolar fidye istemektedir ayrıca.
Cevap bile alamaz, tayyare Larnaka üzerinden Dubai’ye, sonra Aden’e uçar. Kaptan Pilot Jürgen Schumann’ı asilikle suçlar ve devrim mahkemesinde yargılarlar. Karar idam! 
Eh sıkıysa 2. Kaptan Jürgen Vietor itiraz etsindir bundan sonra.  Ve uçak tekrar havalanır Somali - Mogadişu’ya.
Almanya eyleme boyun bükecek değildir. Nitekim tayyareyi basar. Dört korsan da vurulur, üçü ölür. Yolculardan yaralanan bile olmaz. Operasyonu yöneten Hans-Jürgen Wischnewski Bonn’a telefon açar “İşlem tamam”. 
Aynı gece örgüt liderlerinden Baader ve Ensslin hücrelerinde ölü bulunurlar. Raspe de ertesi gün intihar eder nasıl olduysa. Möller ise kendisini kalbinden bıçaklamıştır güya. Evet bir kere yapabilir ama dört delik fazla değil midir acaba?.. 
Irmgard Möller yıllar sonra verdiği röportajda “Filistinli grup Lufthansa uçağını kaçırınca baskılar arttı. Polisler o gece Stammheim’a girerek Gudrun, Andreas ve Jan’ı öldürdüler. Beni de delik deşik ettiler. Günler sonra hastanede ayıldım. Bıçak kaburgalarıma takılmış olmasaydı ölenler arasındaydım” diyecektir.
VERDİĞİMİZ RAHATSIZLIKTAN...
Peki sonra? 
RAF saldırılara devam eder, MAN yöneticilerinden Ernst Zimmermann’ı kaçırır, ABD’nin Ramstein Hava Üssü’ne bombalı saldırıda bulunur; Siemens idarecisi Karl-Heinz Beckurts’ün otomobilini bombalar ve hariciyeci Gerald von Braunmühl’ü vururlar. 
Deutsche Bank Müdürü Alfred Herrhausen bombayla öldürülür, politikacı Detlev Karsten Rohwedder suikaste uğrar.
1990 yılında iki Almanya birleşir. RAF, Doğu Alman istihbarat örgütü Stasi’nin desteğinden mahrum kalır. 
Ve polis aralarına sızar, tek tek toplamaya başlar. Lider kadrodan Birgit Hogefeld yakalanır, Wolfgang Grams operasyon esnasında ölür. Onun da intihar ettiği açıklanacaktır halka. Örgüt kan kaybetmektedir, kaldı ki Marksizm’in modası geçmiştir, eskisi gibi militan bulamazlar. Çabalamak boşunadır RAF “ilerlemeyi durdurma” kararı aldığını açıklar. 
“Vor fast 28 Jahren, am 14. Mai 1970, entstand in einer Befreiungsaktion die RAF. Heute beenden wir dieses Projekt. Die Stadtguerilla in Form der RAF ist nun Geschichte.”
(28 yıl önce 14 Mayıs 1970’te bir kurtuluş hareketi olarak başlamıştık. Artık sona erdiriyoruz. RAF’ın şehir gerillası hareketi tarih oldu, herkese duyurula.) derlerse de meslek değil mevzi değiştirecek PKK saflarında yerlerini alacaktırlar. Çoğu kadın 30 militanın yurdumuzda kan döktüğü biliniyor.
 

Almanya’nın baş ağrısıydı: Baader Meinhof

Almanya’nın baş ağrısıydı: Baader Meinhof

Almanya’nın baş ağrısıydı: Baader Meinhof

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...