‘Ermeni soykırımı’ vardır diyenlere 3 soru

Düzenleyen:
‘Ermeni soykırımı’ vardır diyenlere 3 soru

DÜNYA Haberleri

Azerbaycan merkezli haber ağı the Great Middle East (Büyük Orta Doğu)’nun Genel Yayın Yönetmeni Ali Hacızade, Türkiye’ye karşı her yıl 24 Nisan’da dünyayı ayağa kaldırmaya çalışan Ermeni diasporasının yalanlarını deşifre eden bir yazı kaleme aldı.

Konuyla alakalı olarak Ermeni diasporası ve diasporanın öne sürdüğü yalanları savunan sözde tarihçilerin iddialarının tutarsızlık içinde olduğunu belirten Hacızade, sözde Ermeni soykırımı tezini savunanların büyük bölümünün Türkiye’ye bir kez dahi ziyaret edip Türk arşivlerinde araştırma yapmadığını ifade etti.

İşte Hacızade’nin o yazısı;

“Her sene olduğu gibi bu sene de, batıdaki Ermeni diasporası ve onlara yakın güçler çeşitli törenler ve etkinlikler vesilesiyle Türkiye’ye iftiralar atmaya çalıştı. Ermeni diasporasının ve Ermeni lobisinin 1915 olaylarını çarpıtıp dünyaya bu olayları bir “soykırım” gibi servis etme gayreti senelerdir devam ediyor. 

İtiraf etmek gerekir ki, Ermeni lobisi bu işte gözeçarpacak bir mesafe kat etmiş, bazı batılı tarihçileri, bilim adamlarını, yazarları ve siyasileri kandırarak ya da satın alarak kendi saflarına çekmiş, Türkiye aleyhine kullanmaktadır. Bundan önceki yazılarımda da dile getirdiğim gibi, Ermeniler çoğu zaman bu tutumundan dolayı küresel güçler tarafından Türkiye’ye karşı kullanıldı. Maalesef, Türkiye’de de az da olsa, “soykırım vardır” diyen insanlara rast gelmek mümkün. Bu insanların çoğu büyük ihtimal 1915 olaylarına ilişkin ne arşivlerde bir çalışma yaptı ne de bu konuyla alakalı kitap okudu.

2015 senesinin Nisanında Ermeni lobisi sözde “soykırım”ın 100 yılını “anarken”. Bu olaylara ilişkin Rusça yazdığım “1915 Османское Досье” kitabımı (1915 Osmanlı dosyası) yayınladım. Neden bu kitabı yazdığımı sorarsanız, Rusça bu konuda yazılan kitapların neredeyse hepsi ya Ermeniler ya da Türk düşmanı Ruslar tarafından kaleme alınıyor. Sonuçta kamuoyu bu gruplar tarafından bilinçli olarak kandırılıyor. Kitapta “soykırım” savunucularının sık olarak müracaat etdiği “koz” ları ele aldım. Tabii ki kitaptakilerin hepsini bu yazıya sığıştırmak mümkün değil. O yüzden, “soykırım vardır” diyenlere, bir kaç soru sormak istiyorum.

Birincisi: İstatistik

“Soykırım” tezini savunanlar, 1,5 – 2 milyon arasında Ermeninin soykırım zamanı öldürüldüğünü söylüyor. Peki, o zaman Osmanlı imparatorluğunda Ermeni nüfusu ne kadardı? Resmi Osmanlı istatiklerine bakılırsa Ermeni nüfus 1 milyon 229 bin civarındadır, (onlardan 1 milyon 161 bini Ermeni kilisesine bağlı, digerleri ise katolik Ermeniler). İstanbul Ermeni Patrikhanesinin verilerine göre ise 1912 senesinde Ermenilerin yoğun olarak yerleştiği 6 vilayette 1 milyon 18 bin Ermeni yaşadı. Ermeni soykırımı tezini savunan ve bir kere bile Türkiye’de olmayan, Türk arşivlerindeki Osmanlı belgelerine hiç değinmeyen sözde tarihçilerin tarafsızlığı büyük şüphe uyandırıyor. Nitekim bu araştırmacılar kendi tahminlerine göre 2 milyonluk bir Ermeni nüfusu ortaya atarak, görüşlerini dile getiren yazılarla Türkiye’yi karalıyor. Ancak tarih böyle yazılmaz, tarih belge ile yazılır.

Resmi ve Ermeni kilisesinin rakamları, 1,5-2 milyon Ermeninin katledilmesinin imkansız olduğunu gösteriyor. Dahası, Osmanlı topraklarında yaşayan bütün Ermenilerin tehcire tabi tutulmadığı açık. Tehcirin bile sürdüğü zamanlarda İstanbul’da, Mecliste ermeni vekiller çalışmalarına devam etti. Bir milleti yok etmek isteyen devlet, o milletin vekillerinin mecliste çalışmasına müsade eder miydi?

Bu konuya daha çok açıklık getirmek için, Paris Barış Konferansında, “Ermeni Milli Delegasyonu”nun başkanı Bogos Nubar Paşa’nın, 12 Aralık 1918’de Fransa Dışişleri Bakanlığına yazdığı mektubu hatırlatmakta fayda var.   

Bogos Nubar Paşa, tehcire tabi tutulanlardan 600.000-700.000 kişinin hayatta olduğunu ve müttefiklerin kontrolündeki topraklarda olduğunu yazıyor, bunun yanı sıra bilinmedik sayıda Ermeninin de Arap vilayetlerinde sahrada olduğunu belirtiyor. Hatırlatıyım, sene 1918 tehcirden 3 sene geçti, Osmanlı yenilmiş ve savaş bitmişti. Bir tek müttefiklerin kontrolü altında olan topraklarda 600.000-700.000 Ermeni var, dahası sahralarda bilinmedik sayıda Ermeni var. 

Ermeni yazar Arşavir Siraçyan o zamanlar, İstanbul’da tehcir edildikleri yerlerden kaçıp buraya gelmiş genelini gençlerin oluşturduğu 15 bin Ermeninin olduğunu yazıyor. 

Amerika Birleşik Devletleri Dışışleri Bakanlığının 1922 senesine ait verilerinde 817 bin Ermeni mülteciden söz ediliyor.

Bunun dışında, Türkiye’de kalan ve doğu vilayetlerinden Rusya’ya göç eden Ermeniler de var. Mesela ABD’li Rus kökenli profesör Pavel Nikolayeviç Paganutsi, Doğu vilayetlerinden yaklaşık 350 bin Ermeninin Rusya’ya geçtiğini ifade ediyor.

Diğer taraftan bir çok Ermeni erkek 1914’ten 1921’e kadar önce Rusların tarafında sonra Ermeni ordusunun ve çeşitli çetelerin saflarında savaştı ve öldürüldü. Soykırım tezini savunanlar çoğu zaman bunları da “soykırım kurban”larına dahil ediyor. Savaşarak öldürülen bir asker nasıl soykırım kurbanı olabilir ki? Bütün bunları analiz ederken, 1,5-2 milyon Ermeni kurban tezinin yalan olduğu ispatlanıyor. Acaba “soykırım vardır” diyenler bunları biliyor mu?

İkinci soru: Toplu mezarlar 

Toplu mezarlar, bütün soykırım ve katliamların trajik bir simgesidir. Dünya bunu II. Dünya Savaşı sırasında Avrupa’da, 1990’larda ise Bosna-Hersek ve Ruanda’da gördü. 

Ermeni soykırımı tezini savunanlar, ister Türkiye genelinde isterse de Suriye’de bir tane bile Ermenilerin gömüldüğü toplu mezar gösteremiyorlar. O nasıl soykırım ki, kurbanların toplu mezarları yok. Peki nasıl oldu da “Türkler 1915-16 senelerinde, o zamanın şartlarında bir kaç cephede savaşırken, silah cephane açısından ciddi sıkıntı yaşarken 1,5-2 milyon Ermeniyi katletti” ve bunların hiç birisinin toplu mezarı yok. Soykırım vardır diyenler acaba buna ne der?

Üçüncüsü: Belgeler

Osmanlı savaşta yenildikten sonra, işgal kuvvetleri geldi ve İstanbul dahil ülkenin bir çok yerini kontrolleri altına aldı. Bu zaman diliminde bir çok aydın, memur ve asker tutuklanarak yargılanmak için Malta’ya gönderildi. 1919’da işgal kuvvetleri “Ermeni katliamlarını” araştırmak ve suçluları cezalandırmak için de askeri mahkemeler kurdu. Osmanlı arşivlerinde araştırmalar yapıldı ama sözde katliama dair hiçbir delil bulunamadı. Delil bulunamadığı için, bir müddet sonra Malta’da tutulan Türkler serbest bırakıldı. Yine de Türkiye’de kurulan bazı askeri mahkemelerde düzmece ithamlar ve sahte tanıklarla bazı kişiler idam cezasına çarptırıldı. 

1915 olaylarını “soykırım” diye nitelendiren ister Türk, isterse batılı tarihciler, yazarlar, Ermeni devleti ve diasporası, şimdiye kadar Osmanlı devletinin Ermenileri fiziksel olarak yok etmek istemesini kanıtlayan bir tane resmi belge ortaya koyamamıştır. O zaman Osmanlı’nın müttefiki olmuş ve tehcirin her aşamasında Osmanlı hükümetine yardım etmiş Almanya’nın da arşivlerinde böyle bir belge bulunamamıştır.  Soykırım tezini savunan tarihçilerin elinde olan tek “belge” sahte olduğu 1920’lerde tespit edilen “Talat Paşa’nın telegrafları”dır. Bu “belgelerden” başka soykırım tezini savunanların elinde hiçbir belge bulunmuyor. Peki resmi belgeler olmadan, bir devletin kendi topraklarında asırlarca yaşayan tebaasını fiziksel olarak yok etmek istemesini nasıl iddia edebiliyor sayın tarihçiler?”

Düzenleyen:  - DÜNYA
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...