'İsrail ramazanda bile kan döküyor'

Düzenleyen:
'İsrail ramazanda bile kan döküyor'

DÜNYA Haberleri

Aylarca hücrede kalan eski lider: İsrail otoriteleri, yaşamaya çalıştığımız bütün İslami değerlerimize savaş açmış durumda. Zor bir dönemden geçiyoruz

OSMAN SAĞIRLI KUDÜS

Eski Filistin İslami Hareket Lideri ve ‘Mescid-i Aksa’nın Muhafızı’ olarak tanınan Şeyh Raid Salah, evinde kabul ettiği bir grup Türk gazeteciye açıklamalarda bulundu. Bir cuma hutbesinde verdiği vaazdan ötürü İsrail mahkemesi tarafından tutuklanan ve 7 ay hücrede kalan Salah, İsrail otoritesinin Müslümanlara yönelik baskılarını had safhaya çıkarttığını kaydetti. 
İsrail’in İslami değerlere savaş açtığını vurgulayan Salah “Bildiğiniz gibi İsrail meclisi ezanların okunmasını yasaklayan bir yasaya imza attı. Ardından 20 kişi için gözaltı kararı çıkartıldı. Bunlardan bazıları içeri alındılar. Bir kısmı da ev hapsine mahkûm edilmiş durumdalar. Durum bunlarla sınırlı değil. İftar organizasyonu yaptıkları için tutuklananlar oldu. Kurban eti dağıttıkları için hapse atıldılar var. Kısacası İslami ve İslami değerlere bir savaş açmışlardır. Bu sebeple bizleri de tutukluyor veya ev hapsine tabi tutuyor” dedi.
 Kudüs’te durumun her geçen gün daha kötüye gittiğini belirten eski lider, şöyle devam etti: Mescid-i Aksa’ya yapılan saldırılar, günlük rutin işlere dönmeye başladı. Geçmişte, ramazanda saldırı yapmazlardı. Fakat şimdi ramazan ayında da saldırılar devam etmekte. Bakanlar Kurulu, Mescid-i Aksa’nın altındaki tünellerin birinde yapıldı. Yine geçtiğimiz günlerde İsrailli askerler Mescid-i Aksa’nın bahçesinde gösteri yaptılar. Bazı Yahudi yerleşimciler ise aleni bir şekilde Mescid-i Aksa’nın içinde ibadetlerini yerine getirmekte beis görmediler. İslami hareket, bütün bunlara itiraz ettiği için yasaklandı. Biz de ‘İsrail, ne kadar bizimle uğraşırsa uğraşsın, onlar batıldır ve bir gün kaybedecekler’ diyoruz. Allah’ın izniyle Kudüs ve Mescid-i Aksa, bu işgalden zaferle çıkacaktır.
İSLAM ÂLEMİNE MEYDAN OKUYOR  
 Salah, Kudüs’te üç semavi dinin mensuplarınca kutsal sayılan mabetlerin bulunduğunu ancak farklı aidiyette olan insanların bir arada yaşaması İsrail’in engellediğini belirterek “İsrail işgali, Kudüs’te sadece kendi hegemonyasını öne sürüyor ve diğer bütün tarafları reddediyor. O yüzden birlikte yaşam mümkün olmuyor ve problemler çıkıyor. İşgalci İsrail, Mescid-i Aksa’yı tanımıyor. Müslümanların orada hakları olduğuna inanmıyor. Bütün buraların tek sahibi olduğuna inanıyor. O yüzden de bize Mescid-i Aksa’ya girişimize yasak getiriyor. O yüzden aşırı dinci Yahudilerin oraya girmesine izine veriyor. Bize düşmanca davranmasına müsaade ediyor. Mescid-i Aksa’ya giren aşırı dinci Yahudileri silahlı adamlarla koruyarak, 2 milyar nüfuslu İslam âlemine meydan okuyor” diye konuştu.
 70 FARKLI İŞKENCE YAPTILAR
Cezaevindeyken geçirdiklerine ilişkin “Hapiste Tecrit Hayatı Yaşamak” isimli bir kitap yazdığını dile getiren lider “Benim tutulduğum bölümde hiçbir mahkûm ile karşılaşmak mümkün değildi. İster hava almaya isterse ziyaretçilerinizle görüşmeye gittiğinizde ellerinize kelepçeleri vuruyorlar. Ben izole edildiğim için diğer mahkûmlarla sadece pencerelerden bağırarak tanışabiliyordum. Bir mahkûmu kafesin içinde aile bireyleriyle görüştürüyorlardı. Ağır kanser hastası olan birine ise ilaç verilmedi. O da 30 gün boyunca kanser ilaçlarını alabilmek için açlık grevi yaptı. Hapiste baskı uygulayan birimler var. Bunlar gerçekten çok vahşice eziyet ve işkenceler yapıyorlar. Filistin Nakbe’sinden (1948’ten) bu yana yaklaşık bir milyon Filistinli, İsrail cezaevlerine girmiştir.  Bunlar 70 farklı işkence uygulamalarına muhatap olmuşlardır. Bunların dışında onlarca insan işkencelere dayanamadıkları için cezaevlerinde hayatlarını kaybetmiştir” ifadelerini kullandı.
Salah, tüm baskılara rağmen Filistin halkının birlik ve beraberliğini korumaya çalıştığını aktararak sözlerini şöyle tamamladı: İsrail ve Amerika’nın tüm çabaları, Filistin’de birliğin oluşması için çıkan tüm inisiyatiflerin başarısızlığı yönünde olmuştur. Maalesef bazı Arap ülkelerinde de bu yönde gayretler ortaya konulmuştur. Bunlara rağmen Mescid-i Aksa ve Kudüs bir ümmet meselesidir. İslam âlemi, buna Filistin’in iç meselesi değil, bir ümmet meselesi olarak bakmalıdır.

Bize terörist damgası yapıştırdılar

İsrail’in 2015’in sonunda İslami Hareketi yasakladığını, çok araştırmalarına rağmen bu yasaklamanın makul hiçbir sebebini bulamadıklarını dile getiren Salah “İsrail, bugünlerde bütün dünyada moda olan terörist damgasını bize yapıştırdı. Bunun sonucunda 30 tane İslami kuruluş kapatıldı. Kapatılan bu müesseseler ve kurumlar, 500 bin Filistinliye hizmet sunan müesseselerdi. Yaptıklarından dolayı İsrail’in İslami değerlere karşı savaş açtığı sonucuna vardık. Kapatılan kurumların tümü eğitim, sağlık, insani yardım gibi faaliyetler yürütüyor aynı zamanda Kudüs ve Mescid-i Aksa’ya hizmet götürüyorlardı. Bütün bu müesseseler, elle tutulur hiçbir neden gösterilmeden kapatıldı. Bunlarla ilgili olarak hiçbir şekilde mahkeme süreci yaşanmadı. Bu müesseselerden bir tanesi hem Batı Şeria’da hem de Gazze’de 20 bin yetime yardım ediyordu. Bu yetimlerin şu anda bakacak kimseleri yok. Sokaklarda kalıyor ve İsrail güçleri tarafından takip ediliyorlar. Çocuklara Kur’ân-ı kerimi öğreten Hira isimli kuruluş ile üniversiteli gençler yönelik çalışmalar yürüten İkra adlı kuruluş kapatıldı. Yine hiçbir siyasi ve politik yönü olmayan İmar isimli kuruluş da ekonomik anlamda insanlara yol gösterip destek olduğu için kapatıldı. İsrail, bu müesseselerimizi yok ederek, halkımıza, İslami değerleri anlatma ile eğitim, öğretim, sağlık ve iktisadi hizmetler sunmamıza engel oluyor” şeklinde konuştu.

 

 

 

Düzenleyen:  - DÜNYA
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...