Left
Lamba

HAYIRLI RAMAZANLAR

__:__:__
Lamba
Right

Bir Libyalının gözünden ülkesinde yaşananlar

Düzenleyen: / Kaynak: AA
Bir Libyalının gözünden ülkesinde yaşananlar

DÜNYA Haberleri  / AA

Libyalı 1933 doğumlu Ahmed Badi, ülkesinde İtalyan, İngiliz ve Fransız sömürgesinden Muammer Kaddafi dönemine kadar şahitlik ettiği tarihi olayları AA muhabirine anlattı.

Badi, İtalyanların, Osmanlı'nın parçası konumundaki Libya'yı kısa sürede kontrol altına alacağını düşündüğünü ancak ancak 20 yıl boyunca Libyalıların Türklerle omuz omuza vererek İtalyan işgaline karşı güçlü bir şekilde direndiğini belirtti.

İtalyanların Libya'yı işgaliyle ilgili Badi, "İtalyanlar 1911'de Osmanlı'ya savaş ilan etti. Libyalıları Osmanlı müdafaa ediyordu çünkü o dönemde Libya Osmanlı'nın bir parçasıydı, yani Libya Osmanlı'ydı." dedi.

Badi, Osmanlı Devleti idarecilerinin Libya'ya önem verdiğine dikkati çekerek, "Burada Enver Paşa ve Nuri Paşa gibi birçok Türk subay Libyalı savaşçıları kumanda ediyordu. Libyalılar da tabii ki Bab-ı Ali'ye, İstanbul'a, Hilafete bağlıydı. Türkler direnişin önemli isimlerinden Ramazan Suveyhli'ye silah yolladı. Doğuda ise Senusilerin lideri Ahmed Şerif Türklerle irtibat halindeydi." diye konuştu.

Libyalıların İtalyan işgaline karşı direnişinde çok fazla kayıp verdiklerini, İtalyan işgali başladığında nüfusun 1 buçuk milyon olduğunu söyleyen Badi, şunları kaydetti:

"Libyalılar İtalyan işgaline karşı çok ciddi şekilde direndi. 1911'de başlayan direniş uzun süre devam etti. Batı cephesindeki mücadele 1923'te bitmeye başladı. 1931'de ise Ömer Muhtar'ın yakalanması ile doğudaki savaş da sona erdi. Direniş bittiğinde ise Libyalıların nüfusu 600 bin kişi kalmıştı. İtalyanlar Libya'yı işgal ettikten sonra koloniler kurdu. Libya'yı Roma İmparatorluğu'nun bir parçası olarak kabul ettiklerini belirttiler ve 'Bin sene ayrı kaldık ama döndük' dediler."

Kabile liderlerini sürgüne gönderdiler

Badi, İtalyanların Libya'da direnişi kırabilmek için kabile liderlerini sürgüne gönderdiklerini, Libyalıların ellerindeki silahları gasp ederek halkı toplama kamplarına kapattıklarını, yerli halkı verimli topraklardan çıkardıklarını, zirai kolonilerle yerleşim yerleri kurarak İtalyan aileleri bölgeye yerleştirdiklerini ve böylece Libya'daki mevcudiyetlerini adım adım sağlamlaştırmaya çalıştıklarını aktardı.

İtalyanların Libya halkını tam anlamıyla sömürdüğüne işaret eden Badi, bu süreçte halkın yorgun düştüğünü ve hayat standartlarının iyice kötüleştiğini ancak bağımsızlıktan sonra halkın durumunun iyileşmeye başladığını vurguladı.

Badi, 1940'lı yıllarda ise İngiliz ve Fransız kuvvetlerinin, İtalya'nın kontrolündeki Libya'yı işgal etmeye başladığına değinerek, o döneme dair şunları anlattı:

"1943 yılında Misrata'daki tek okulda 400 kadar öğrenciyle eğitime başladık. İtalyanların kurmuş olduğu bir okuldu. İtalyanların işgalindeki Libya'da İngiliz ve Fransız işgali başladı. Libya halkı ise o dönemde çok fakirdi. Gelirleri de çok azdı. Libya'dan Mısır'a kağıt hammaddesi olarak kullanılan otlar ve deve, Yunanistan'a ise küçükbaş hayvan ihraç ediliyordu. Bundan başka büyük geliri yoktu. İngiliz işgali ile Libya'da yeni bir askeri rejim başladı. Bu sırada Fransızlar güneyde Fizan bölgesine kadar işgale girişmişti. Fransa Sebha, Brak gibi birçok bölgede üsler kurmuşlardı. Her üste 600 kadar asker bulunduruyorlardı."

Ahmed Badi, İngiliz işgali altındaki Libya'da 1947'den sonra siyasi hareketliliğin ardından eylemlerin baş gösterdiğini, 1949'da ise partilerin kurulmaya başlandığını, bunlardan en önde gelenlerin Milli Kongre Partisi, Birlik Partisi, Bağımsızlık Partisi, Ömer Muhtar Topluluğu Partisi gibi yapılar olduğunu söyledi.

Libya'nın bağımsızlığı konusunda büyük devletlerin anlaşmazlığa düşmesinin ardından konunun Birleşmiş Milletler'e (BM) taşındığını aktaran Badi, ülkenin bağımsızlığını uluslararası siyaset yoluyla kazandığını ve 1951'de Kral Seyyid İdris es-Senusi liderliğinde Birleşik Libya Krallığı'nın ilan edildiğini anımsattı.

Devlet kurumlarında İtalyan ve İngiliz izleri

Libyalıların kendilerini yönetebilecek kabiliyette olduğunun, bağımsızlıktan sonra düzenli devlet ve güvenlik teşkilatları kurulmaya başlandığının altını çizen Badi, İtalyanların ve İngilizlerin işgal sürecinde açtıkları okullar vasıtasıyla kültürlerini yerel halka dayattıklarını belirtti.

Ahmed Badi, şahit olduğu "sömürge dönemleri" arasında bir kıyaslama yaparak, "Fransız sömürgesi diğerlerine göre en kötü olanıydı. Her şeyi tarumar etmiş halka da hiçbir şey katmamıştı. İtalyan ve İngiliz sömürgesi döneminde ise Libya'da en azından altyapı, imar ve eğitim konusunda bazı çalışmalar yapıldı. Kendi menfaatleri için yapsalar da halk bundan istifade edebildi." değerlendirmesinde bulundu.

Libya'nın Muammer Kaddafi ile tekrar gerilemeye başladığını ifade eden Badi, "Kaddafi döneminde yapılan milyarlarca dolarlık yolsuzluk Libya'nın kalkınması için kullanılsaydı bugün burası cennetten bir köşe olurdu." ifadelerine yer verdi.

Badi, geçmiş günlerle kıyaslandığında siyasi kriz ve güvenlik krizi içinde olan Libya'nın şimdiki durumunun da pek parlak olmadığına vurgu yaparak, "Libya'da tek çözüm Libyalıların Libyalılarla oturması ve dışarıdan müdahale edilmemesidir. Bu en baştan olsaydı şimdiki sıkıntılarla uğraşmayacaktık. Batının bizi bu halde tutmak istemesi yeni sömürge planıdır. Amerika'dan Rusya'ya herkes petrolün peşinde." diye konuştu.

Düzenleyen:  - DÜNYA
Kaynak: AA
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...