Tehlikeli şehir El-Bab'da son durum! Yeni bir ÖSO doğuyor

Çetiner ÇETİN

Stratejik konumuyla Anadolu’nun güneyi ile Suriye’yi, Fırat’ın doğusu ile Hatay’ı birbirine bağlayan, adının anlamı ile müsemma bir kent El-Bab.. Misakımillî sınırlarımız içerisinde yer alan ve Fırat Kalkanı harekâtı ile gündemimize giren bu şehir, bulunduğu konum ile coğrafyamızdaki önemli yerlerden biri. Yaklaşık bin dört yüz yıldır İslam ve Anadolu halkı ile aynı hinterlant içinde yurt olmuş bu bölgeyle millet olarak kadim bağlarımız bulunuyor. Millî mücadele döneminde Türklerden, Kürtlerden ve Araplardan oluşan Kuvayımilliye mensupları, El-Bab’ın işgalden kurtarılması için düşmana karşı ortak savaştılar.

KAHRAMANLAR ŞEHİTLİĞİ

Fırat Kalkanı Harekâtı kapsamında El-Bab’da büyük bir destan yazan kahraman ordumuzun mücadelesi, şüphesiz bu derin tarihî bağların bir tezahürü. Mehmetçik, 1920’de verdiği mücadelenin bir benzerini El-Bab yine gerçekleştirdi. El-Bab Meclisi Fırat Kalkanı operasyonunda verdiğimiz şehitler için kente hâkim en stratejik tepe olan Akil Tepesi’nde ‘şehitlik’ yapma kararı aldı. 
El-Bab’a doğru yola çıktığımızda ilk durağımız Keyba arama noktası oldu. Burada bizi Akil tepesinde şehit verdiğimiz Üsteğmen Tarık Koçoğlu’nun resimleri ile ölümsüzleştirildiği noktada ÖSO’ya bağlı askerler karşılıyor.

GEÇİŞLERİN MERKEZİ

El-Bab, Akdeniz kıyısındaki Lazkiye’den başlayarak, İdlib, Halep ve Menbiç’ten geçerek Irak’a doğru uzanan M4 otobanının kuzeyden gelen en önemli yollardan biriyle kesişme noktasında yer almasından dolayı stratejik önem taşıyor. Bu nedenle El-Bab tam da geçişlerin ortasındaki merkez konumunda. Bu dört yolu kullanan tüm Suriyeliler şehidimiz Tarık Koçoğlu’nın isminin yaşatıldığı kavşaktan yoğun bir arama tarama yapıldıktan sonra geçiyorlar.
Güvenlik taraması yapılmak üzere durdurulan bir minibüsteki yolculara ‘Yolculuk nereden nereye’ diye soruyoruz. Türkiye’den gelip, bayramı ailesi ve yakınları ile geçirmek isteyen de var. PYD ve rejim bölgelerinden gelip yakınları ile bayram süresince kalmak isteyenler de. Bayram münasebeti ile herkesin geçişine gerekli tedbirler alındıktan sonra müsaade ediliyor. 

ACILARIN İZLERİ YÜZLERDE

El-Bab’ın ilk girişinde Akil Tepesi’nin efsane komutanı Binbaşı Bülent Albayrak’ın fotoğrafı karşılıyor. Daha 100 metre ilerlemeye başladığınız andan itibaren kentin duvarlarından ve DEAŞ’ın geride bıraktığı enkazdan El-Bab mücadelesinin nasıl yoğun geçtiğini görebiliyorsunuz. 
Sokaklarında gezerken El-Bab’ın Cerablus gibi henüz normalleşme süreci yaşayamadığını görüyoruz. Sokaklarında korku hüküm sürüyor. Hâlen kentte sokaklar istenilen düzeyde dolmuş değil. İnsanların yüzlerinde, geçip giden günlerin tozunu silkeleyemediğini görüyorsunuz. 
Kaybolanın, ardından göste­rilen bir niyet, bir uğraş, keşkesiz bir çaba hâline dönüşmüş El-Bablılar için... Binalar yorgun, insanlar tedirgin. İdlib’de El-Kaide’nin varlığı ve muhtemel operasyon sonrası bu terörist grupların El-Bab’a gelebileceği endişesi halen hakim. Zira bazı evlerde tuzaklı bombaların varlığı da aşikâr... Bu yüzden halk endişeli, kentte huzur var denilemez... 
Bir yandan siz okuyucularımıza fotoğraf çekerken, bir yandan da fotoğrafların asılları yani canlı hali zihnime kazındı. Savaşın acısını, insanların çaresizliğini her geçtiğim boş sokakta, kapısı penceresi açık evlerde görüyorum. Kimileri acısını duvarlara kazımış, sözleri ile. Bazı binalarda kurşun izleri duruyor. Sokakları ot bürümüş. Savaşın gerçek yüzünü film platosunda değil gerçek hayatta görüyor. Kameramanın gözleri buğulanıyor...
Yanımıza gelen çocuklar ürkek ve çekingen bir şekilde yaklaşıyor. Türkiye’den geldiğimizi biliyorlar. Evlerinin önünde anne ve babasını kaybettikleri için babaannelerine emanet yaşayan iki güzel gözlü küçük kızın kapı önündeki yemek yeme sahnesi aklımıza kazınıyor. Yanımıza gelen çocuklarla fotoğraf çektirip kent pazarına gidiyoruz.
El-Bab pazarı hareketli. İstediğiniz tüm gıda ürünlerini bulabiliyorsunuz. Tabii paranız varsa. Halkın çok büyük bir bölümü AFAD ve benzeri kurumların sağladığı yardımlarla ayakta duruyor. Kentin nüfusu 80 bini aşmış durumda. Ve gelmesi beklenen insan sayısı 140 bin. Kentin hastanesine tıbbi destek Türkiye’den sağlanıyor. 

KADINLAR RAHATA KAVUŞTU

Şehirler arası minibüsler ve taksiler faaliyette. Mesafelerine göre fiyatları değişiyor. Cerablus-El-Bab 5 TL, Azez-El-Bab, 3 TL, Er-Rai-El-Bab 3 TL. Daha önce kadınların sokağa çıkamadığı El-Bab’da şimdilerde şehirler arası yollarda ailelerin birlikte yola çıktığını görebiliyorsunuz. Köle pazarlarından ve ganimet niyetine verilmekten ürkerek yaşadıklarını ifade eden ve yüzünün gösterilmesini istemeyen El-Bablı bir kadın “Kurtulduk ama yattığımız her gece uykularımıza o günler geliyor” diye yaşadığı acıyı anlatıyor.
El-Bab’da da döviz büroları iki aydır faaliyette. Ancak kuyumcular daha temkinli, sadece hurda altın alıyor. Kadınlar için Cerablus’taki kadar donanımlı olmasa da bir güzellik salonu yapılmış. 4 kadın kuaförü var. Bir güzellik merkezinin sahibi olan Leyla Hanım’ın annesi DEAŞ tarafından kadınları ahlak dışına çıkardığı gerekçesiyle öldürülmüş.
Akaryakıt kentin en önemli problemi. Zira akaryakıt, rejimin olduğu bölgelerden kaçak geliyor. Fiyat farkı ise neredeyse yarı yarıya. 

"BURAYI PYD VE REJİME BIRAKMAYIZ"

ehirden ayrılırken Fırat Kalkanı bölgesinin gelecekte güvenliğini sağlayacak olan ÖSO (Özgür Suriye Ordusu) birliklerinin karargâhına gittik. Eğitimlerini ve hangi şartlarda eğitim aldıklarını yerinde, eğitmenleri ve komutanları ile konuşarak, siz okuyucularımıza aktarmak istedik. Öncelikle karmaşık bir yapı halinde bulunan ÖSO birlikleri TSK’nın ve Türk güvenlik birimlerinin desteği ile düzenli bir yapıya kavuşturulmaya çalışılıyor. TSK ve Türkiye’nin desteklediği gruplar, ABD’nin desteklediği gruplar ve koalisyon güçlerinin desteklediği gruplar sahada ÖSO olarak adlandırılıyor. Türkiye’nin hedefi bu karmaşık yapıyı düzenli hale getirmek. Yıl sonuna kadar bu işin çözüleceği belirtiliyor.

“AKSAKALLI BABAMIZ”

Hamza Tümenleri ve Sultan Murat Tümenlerinin eğitim alanlarına gittik. Her iki grubun Tümen komutanları ile çaylarımızı içerken, Özel Kuvvetler Komutanlığından alınarak ikinci kolordu komutanlığına atanan Zekai Aksakallı Paşa’nın telefonu geldi. Birlikte konuştuğumuz iki komutan Sultan Murat Tümeni komutanı Fehim İsa ve Hamza tümeni komutanı Seyfettin Gulet telefonu ellerine alırken titreyen bir ses tonu ile ‘emredin komutanım’ diye başladılar cümleye. Arada geçen o duygusal konuşma Aksakallı Paşa ile ÖSO birliklerine bağlı askerlerin arasında bağın ne denli güçlü olduğunu gösteriyordu. Fehim İsa gözyaşları içinde “PKK, rejim şimdi çok sevindi ama Aksakallı babamızın gidişine Suriyeliler çok üzüldü” yorumu yaptı. Seyfettin Gulet de aynı duyguları başını sallayarak Arapça ifade ediyordu.
ABD’nin Rakka’ya yönelik PKK ile birlikte operasyona başlamasının ardından TSK da karşı hamle yaparak Suriye toprakları içinde ÖSO birliklerinin saha eğitimlerini arttırdı. Türkiye sınırında kurulan kamplarda, ÖSO güçlerine, birebir muharebe, havan, roketatar, orta ve hafif makinalı silahlar gibi her türlü silahın kullanımı öğretiliyor. Askerî kaynaklar bölgedeki eğitim faaliyetlerini “Artık sahada eski ÖSO yok, yeni bir ÖSO doğuyor” şeklinde değerlendiriyor.

İKİ KOLDAN TEMİZLİK 

Gazetemize konuşan ÖSO’nun Sultan Murat kolu komutanı Fehim İsa, iki yıldan bu yana Halep’in kuzeyinde savaştıklarını belirterek, “Türkiye’den aldığımız destekle Fırat Kalkanı operasyonuna başladık. İlk olarak Cerablus’tan başladık, DEAŞ’ı iki koldan temizledik. DEAŞ’ın ardından PYD’nin bölgedeki planlarını da altüst ettik” dedi. Fehim İsa, İdlip operasyonuna ilişkin de, “Şimdi toprağımızı bölmeye çalışanlar Batının, ABD’nin desteğini arkalarına alarak hareket ediyorlar. Onlar bizle yıllarca savaşsalardı bir parça toprak alamazlardı ama Batının ellerine verdiği silahlarla karşımız açıktılar. Ama Allah’ın izni ile onlar da gider” ifadelerini kullandı
Hamza Tümenleri komutanı Seyfettin Gulet de, “ÖSO içinde zaman zaman nifak oluşturmaya çalışanlara inat bu güçlü birlikteliğimizi daha dinamik hâle geliştirme gayreti içindeyiz. Bugün askerlerimizin eğitimini gördünüz. Bizler savaşa da barışa da hazırız. El-Bab ve Cerablus’un bir daha rejimin PYD’nin veya DEAŞ gibi radikal yapıların eline düşmesine asla izin vermeyiz” diye konuştu.