Çizgi romanlar bizi okumaya alıştırdı

Düzenleyen:
Çizgi romanlar bizi  okumaya alıştırdı

KÜLTÜR - SANAT Haberleri

Karikatürist ve çizgi romancıları festivallerde bir araya getiren Alper Sesli “Birkaç kuşağın eğitim hayatı, ders kitabı arasında saklı çizgi romanları okuyarak geçti. Bence bu sanılanın aksine okumaya mâni olmadı, insanlara merak kazandırdı” diyor.

Bir tarafta Hızır Bey, Deli Balta, Karaoğlan, Tarkan; diğer tarafta Zagor, Teksas, Tommiks... Capslerin, komik videoların olmadığı  yıllarda küçük-büyük herkes, bu karakterlerin üçüncü hamur kâğıtlardaki maceralarıyla eğleniyordu. Ancak dijital dünyayla birlikte kâğıt üzerinde ne yer alıyorsa eski popülerliğinden çok şey kaybetti. Tabii çizgi romanlar da bundan nasibini aldı. Çizgi romanlar artık daha dar bir okur kitlesine hitap etseler de, ABD’de Hollywood’a ilham kaynağı olmayı sürdürüyor. Türkiye’de ise çizgiye dair İstanbul ‘Comics and Art Festival’ (İCAF) isimli bir festival bile var. İCAF, bu yıl 8 Eylül’de başlayarak, 3 gün boyunca usta çizgi romancı, karikatürist ve illüstrasyon sanatçılarını çeşitli faaliyetlerle Kadıköy’de bir araya getirecek. Biz de İCAF’ı tertipleyen Alper Sesli ile bir sohbet gerçekleştirdik... 
l Eskiden ders kitaplarının arasına çizgi roman saklayıp okuyan insanlar vardı. Çizgi romanların okuma alışkanlıklarımıza tesiri ne oldu?
Evet, birkaç kuşağın eğitim hayatı ders kitabı arasında saklı çizgi romanları okuyarak geçti. Bence bu farklı mizah alışkanlığı, sanılanın aksine okumaya mâni olmadı. Hatta insanları daha çok meraklandırdı. Bu da bizi okumaya sevk etti. Zaten çizgi romanın yaşı yoktur. Her kuşaktan insana hitap edebilen ‘çizgi eserler’ bunu sağlamayı başardı.
l Batı’da güçlü bir çizgi roman kültürü var. Bizde durum aynı mı?
Bu kültürün Batı’da güçlü olması, çizgi romanın o topraklarda doğmasından kaynaklanıyor. Ancak Türkiye’de de 70’lerden beri çizgi roman geleneği oldukça gelişti. Yakın tarihimizde Karaoğlan, Tarkan, Malkoçoğlu, Kara Murat gibi karakterlerle çocukluğunu geçirmiş bir nesil mevcut. Geçmiş yıllarla kıyaslarsak günümüzde çizgi romanın kitlesellik düzeyinde biraz gerilediğini, basında daha geri planda kaldığını, ancak nitelik olarak yükselişe geçtiğini görüyorum. 
l Bu noktada internetin çizgi roman okuma kültürüne ve karikatüre negatif bir tesiri oldu sanırım?
Kısmen olumsuz etki yaptığı söylenebilir. Ancak aynı zamanda paylaşımı artırdığı da bir hakikat… Mizah dergilerinde, basın organlarında yer alan aktüel karikatürler, internet ortamında, sosyal medyada büyük bir hızla yayılıyor. Aynı zamanda eski dönemlerin çizgi romanlarına ulaşmak için de internet büyük avantaj sağlıyor.  

Mizah, zamana uygun olmalı
l  Haftalık karikatür dergilerinin küçülüp, tek tek kapanmasına nasıl bakmak lazım?

Mizah, hayatın içinden komik olanı bulup çıkarmak değil sadece. Zamanın ruhuna uygun bir anlayış da geliştirmek gerekiyor. Mizah mecralarının da bir ömürü var. Dijital devrimin yok ettiği bazı analog deneyimler var maalesef. Bunlardan biri de haftalık mizah dergileri oldu. 
l Karikatürün Türkiye’de çoğu zaman “kara mizah”a dönüştüğü eleştirilerine ne dersiniz?
Kara mizah geleneği bizde aslında eskiden beri mevcut. Bizim geleneğimizde hiciv, taşlama, ironi daha yaygın olmuş. Mizahçımız, dünya görüşü ne olursa olsun bu alanlara daha çok eğilim göstermiş. 

 

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...