İyi bir gelecek için sayılı ‘günler’ var

Düzenleyen:
İyi bir gelecek için sayılı ‘günler’ var

KÜLTÜR - SANAT Haberleri

İnsan nüfusunun, ‘daha iyi bir gelecek’ için kontrol altında tutulduğu bir dünyayı işleyen “7. Hayat” hikâyesinin potansiyelini tam olarak değerlendirememiş bir eser. Filmde, haftanın her bir gününü isim olarak taşıyan 7 kadının yaşadıkları, nefes kesen bir kovalamacayla işleniyor.

Nüfusun giderek artıp, dünyanın yaşanmaz bir hâle gelmesi hep korkulu bir rüya oldu. Bu korku da, defalarca bilim kurgu filmlerine arka plan malzemesi olarak taşındı. Bu hafta gösterime girecek olan “7. Hayat” da bunu, bir kimliğe sıkışan yedi karakter üzerinden, farklı bir şekilde işliyor. Yönetmen koltuğunda Tommy Wirkola’nın yer aldığı filmin başrollerini “Ejderha Dövmeli Kız”dan hatırladığımız Noomi Rapace ile Willem Dafoe ve Glenn Close paylaşıyor.
“DONDURULAN” ÇOCUKLAR!
“7. Hayat”, insan nüfusunun 10 milyara ulaştığı çok uzak olmayan bir gelecekte geçiyor. Dünya, artık o kadar kalabalık ki, Batı’da bile yiyecek sıkıntısı baş gösteriyor. Buna çare bulmak için çok randımanlı ama genetiğiyle oynanmış bitkiler ekiliyor. Bu ise ateşe âdeta körük oluyor; suni gıdalarla beslenen insanların üçüz beşiz çocukları peş peşe doğuyor. Totaliter hükûmet de Nicolette Cayman adlı bir doktorun tavsiyeleriyle, ailelerin birden fazla çocuk sahibi olmalarına mâni olup, bazılarını ellerinden alıyor. Güya çocuklar “daha iyi bir gelecek”te uyandırılmak üzere donduruluyor.
HEPSİ KAREN 
İşte böyle bir karmaşada Terrence adlı adam, yediz torunlarına sahip çıkmak durumunda kalıyor. Fakat onları dondurucuya göndermek istemiyor. Pazartesi, salı, çarşamba… diye haftanın günlerini isim olarak verdiği kızlarını, gizlice evinde büyütüyor. Kızlar, sırayla dışarıya çıkıyor ve “Karen Settman” kimliğine sıkışarak, tek bir kişiymiş gibi davranıyorlar. Yetişkin hâle gelen yediliden “Pazartesi”, bir gün beklenmedik bir şekilde eve dönmüyor. Ardından da işler kötü gitmeye başlıyor. Sonrasında filmden beklenenin ötesinde çok sıkı bir kovalamaca ve sürprizler yaşanıyor.
KOLTUKLARA BAĞLAYAN KOVALAMACA
Filmde, nüfus problemi üzerine kurgulanan distopya bize yabancı değilse de 7 kız kardeş üzerinden ilerleyen hikâye oldukça orijinal. Eser, gerçekçi bir istikbal tasavvuru üzerine inşa ediliyor. “7. Hayat”ta George Orwell’ın romanlarında geçen türden baskıcı bir politik düzen resmediliyor. Bu yüzen seyircide daha kalıcı bir iz bırakıyor. Ama filmin büyük kısmı kızlar ile emniyet yetkilileri arasında yaşanan kovalamacayla geçiyor. Süratli sahnelerde zekice kurgulanmamış birçok sıradan şeyle karşılaşıyoruz. Bunun yanında filmin ana kadrosunun kalabalık olması da hikâyeyi karmaşık bir hâle sokuyor. Fakat zaman zaman duygulu anlar da yaşadığımız, bizi koltuklara bağlayacak bir aksiyon filmi seyrediyoruz. Filmde kardeşlerin hepsini tek başına canlandıran Noomi Rapace da ustaca bir iş çıkararak, her birinin farklı karaktere sahip olduğunu inandırmayı başarıyor. “7. Hayat” hikâyesinin sahip olduğu potansiyeli tam olarak kullanamayıp şaheser olmayı kaçırsa da, yine de unutulmaz bir film olarak adını yazdırmayı başarıyor.

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...