Seven: İstanbul’un sokaklarında hayat var

Düzenleyen:
Seven: İstanbul’un sokaklarında hayat var

KÜLTÜR - SANAT Haberleri

Şehirleri fotoğraflayan sanatçı Mustafa Seven “Bir sokak fotoğrafçısı olarak, günümün çok büyük bir dilimini sokakta geçiriyorum. Kapalı mekânlarda durmayı sevmiyorum” diyor.

MURAT ÖZTEKİN

Mütebessim çocuklar, uzaklara dalan gözler, tarihî binalar, harabeler, kediler ve sokaklar... Türkiye’nin en tanınmış sokak fotoğrafçılarından biri olan Mustafa Seven, elinde kamerasıyla sürekli şehirlerin içerisinde dolaşıyor; hem yolları adımlıyor hem de bugünün hikâyelerini tarihe not düşüyor. 
Farklı gazetelerde çalışırken sokak fotoğrafçılığına merak salan Seven, çektiği kareler sayesinde sosyal medya platformu Instagram’daki bir buçuk milyon takipçili fenomenlerden biri oldu. Geçtiğimiz günlerde Akasya’da “İstanbul Hikâyeleri” isimli sergisiyle sanatseverlerle buluşan Mustafa Seven’le, şehri ve fotoğraflarını konuştuk... 
TESADÜFEN BAŞLADI
“Bir sokak fotoğrafçısı olarak günümün çok büyük bir dilimini sokakta geçiriyorum, bazı günler 15-16 saat dışarıdayım. Her fotoğraf turunda ortalama 20-25 km yürüyorum. Kapalı mekânlarda çok fazla vakit geçirmiyorum, sevmiyorum da açıkçası” diyen fotoğraf sanatçısı Seven, 20 yıl önce tesadüfen eline geçen bir kamera sayesinde fotoğrafa merak salmış. Bugüne kadar çektiği fotoğraflarının sayısı bir milyonu aşan Mustafa Seven “Sizlere abartı gelebilir belki ama ilk günden beri kamerayı elimden hiç bırakmadım. Umarım yaşadığım müddetçe de hiç bırakmam” ifadelerini kullanıyor. Kendisine “Ne buluyorsunuz İstanbul sokaklarında?” diye sorduğumda ise şunları söylüyor: İstanbul’u bugüne kadar ayak bastığım bütün şehirlerden daha çok seviyorum. Burası benim evim ve vatanım. Kendimi en mutlu, emniyetli ve rahat hissettiğim yer burası. Bütün bunların yanında İstanbul’un sokaklarında hayatın ta kendisini buluyorum ve fotoğraf makinemle bunları kayıt altına almaya çalışıyorum. 
Şehrin kendine has bir dili olduğuna temas eden sanatçı Seven “Eğer dikkatlice kulak kabartarak dinlerseniz; her sokak, her çeşme, her cami, her vapur, her güvercin ve her bina size geçmişten bugüne gelen bir hikâye anlatır. İstanbul’un en büyük sessiz şahitleri onlardır çünkü…” şeklinde konuşuyor. 
SESSİZ HİKÂYELERE SES...
Seven, şehrin sokaklarını fotoğraflamadaki gayesini de şu sözlerle anlatıyor: Geçmişten gelen şehrin sessiz hikâyelerine karşı kendimi mesul hissediyorum. Maalesef birçok insan günlük koşturmaca içerisinde bu hikâyelere kulak kabartacak zamanı ve özeni gösteremiyor. Ben ve benim gibi diğer hikâye anlatıcılarının sorumlulukları işte tam da burada başlıyor. İstanbul’un sessiz hikâyeleri ve insanlar arasında bir nevi aracılık ettiğimizi düşünüyorum. Bu sebeplerle İstanbul’a dair fotoğraf çekiyorum. 

Şehrin çığlığına kulak vermeliyiz
Üzerinde dolaştığı İstanbul’un kültürel mirasının tehlike altında olduğunu söyleyen Mustafa Seven “Hepimizin bildiği gibi İstanbul, binlerce yıllık bir şehir ve şu an gözlerimizin önünde çığlık atıyor. Mahallî idarelerin, hükûmetlerin ve tabii ki burada yaşayan bizlerin bu çığlığa kulak vermemiz gerektiğini düşünüyorum” diyor. Her bir fotoğrafı Instagram sitesi arayıcılığıyla milyonlarca kişiye ulaşan Seven şöyle konuşuyor: Instagram aslında benim bir portfolyo saham. Takipçilerimi gazetedeki tiraj gibi düşünürsek benim de sözünü ettiğimiz rakam kadar tirajım olduğunu söyleyebiliriz. Bu da çok ciddi ve ağır bir sorumluluk. Çünkü her gün insanlar sizden yeni bir hikâye, yeni bir serüven, yeni anlatılacak bir kare bekliyor. Bu yüzden fotoğraf üretirken yaptığım çoğu işimi Instagram’da paylaşmıyorum. 
Her gün onlarca insanın fotoğrafını çekmesine rağmen insanlardan hep müspet dönüşler aldığını kaydeden Seven “20 yıllık fotoğraf serüvenimde çok az tepki ile karşılaştım. Fotoğrafını çektiğim veya çekeceğim insanlarla zaman geçirmeyi ve onların hayatlarının bir parçası olmayı seviyorum. Özellikle İstanbul’da fotoğrafını çekerek tanıştığım çok sayıda insan var ve artık onlar benim arkadaşlarım. Fırsat buldukça birçoğunu ziyaret ederim” diye konuşuyor.

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...