Yalaza'nın doktoru Zorer: Rolümü sevdim, evde stetoskop bulunduruyorum

Yalaza'nın doktoru Zorer: Rolümü sevdim, evde stetoskop bulunduruyorum

MAGAZİN Haberleri

‘Bu Toprağın Sesi’ isimli ses yarışmasından birincilikle ayrılan; ardından oyunculuğa adım atan Zorer “Doktorluğa küçüklüğümden beri merakım var” diyor

Röportaj: Ümit Tanrıseven

Bize kendinizden bahseder misiniz, Ünal Zorer kimdir?
Kariyerime, 2006’da düzenlenen “Bu Toprağın Türküsü” isimli ses yarışmasında birincilikle başladım.Yarışma akabinde ilk solo albümümü müzikseverlere sundum. Bununla birlikte oyunculuk ve müzik hayatımın daha donanımlı olması  ve akademik olarak kendimi geliştirmek adına İTÜ Türk Musikisi Devlet Konservatuarı Ses Eğitimi bölümünde müzik eğitimimi tamamlayarak, 2 yıl Ayla Algan’dan oyunculuk, diksiyon, drama gibi eğitimlerle birlikte kariyerime devam ettim. 2016’da Aşkın Denizi isimli ikinci solo albümümle hem kendimi hem de müzik tarzımı tazeledim.

Yalaza dizisindeki rolünüzden bahseder misiniz?
Yalaza, Sakarya’nın Taraklı kasabasında geçen ve mahalle kültürünü, dostluğu, samimiyeti, komşu ilişkilerini içtenlikle yansıtan, TRT1 ekranlarında yayınlanan bir aile dizisi. Ben de bu kasabanın Sağlık Ocağının Doktor Uğur’u olarak oynamaktayım. Her türlü duruma karşı doktorluğun ağır vazifesini güler yüzle yerine getiren herkese karşı saygılı birisi. Doktorluğu her zaman sevmişimdir. Bu mesleğe küçüklüğümden beridir merakım var. O yüzden bu rolü keyifle canlandırıyorum. Tabii birkaç doktor arkadaşımı da gözlemledikten sonra daha fazla rolümü benimsedim. Hatta şu an evde stetoskobum ve tansiyon ölçme aletim var.

Bulunduğunuz projede usta isimler yer alıyor. Bu size ne hissettiriyor?
Öncelikle Osman Sınav ve Hasan Kaçan’ın olması zaten işin önemini, heyecanını ve çok çalışmamız gerektiğini fazlasıyla hissettiriyor. Ayrıca yıllarca ekrandan takip ettiğim ve rol-model aldığım Erdal Cindoruk, İpek Tuzcuoğlu, Didem Balçın, Kadir Çöpdemir gibi isimlerin arasında olmak ve onların deneyimlerinden beslenmek benim için büyük bir şans.

Müzik mi oyunculuk mu daha ağır basıyor?
Bu soru bana, annem ve babama ‘hangi evladını daha çok seviyorsun’ sorusunu hatırlattı. Bir anne-baba evlatları arasında ayrım yapamadığı gibi ben de müzik ve oyunculuk için ayrım yapamam. Hatta iki alan da olmazsa olmazımdır. Her zaman Rabb’ime, rızkımı bu işlerden verdiği için dua ederim.

YUNUS EMRE GİBİ SEVİP SEVİLMEYE ÇALIŞIYORUM

Bu sezon tiyatroda Yunus Emre’yi oynayacaksınız, rolünüze nasıl hazırlanıyorsunuz?
Geçtiğimiz sezon, Çiğdem Tunç Tiyatrosu’nda vodvil tarzı “El Deliye Biz Akıllıya Hasret” isimli komedi oyununda Kaptan Murat karakteriyle tiyatroseverlerin karşısında oldum. Oldukça yoğun ve keyifli bir sezon geçirdik. Yunus Emre, müzikal bir oyun olacak. Aynı anda hem müziğim hem de oyunculuğumla sahnede yer alacağım bir proje olduğu için kabul ettim. Yunus Emre isminin vermiş olduğu sorumluluk ve bu rolün hakkını vermek adına çok çalışmak, araştırmak ve öğrenmek gerekiyor. Yunus Emre ile ilgili etraflıca bilgi var. Ama doğru olanı alıp, işleyip sunmak gerekiyor. Onun gibi yürüyüp, onun gibi düşünüp onun gibi asil, garip, zengin, fakir, din farkı gözetmeksizin eşit şekilde görmeye çalışıp hayatıma işliyorum. Metaneti öğreniyorum ve Yunus gibi sevip-sevilmeye çalışıyorum.

 


Oyunculuk dışında neler yapıyorsunuz, nelerle ilgileniyorsunuz?
Setin olmadığı zamanlarda, konser çalışmalarıma ağırlık veriyorum. Türkiye’nin birçok yerinde konser programlarım oluyor. Diğer zamanlarda ise kendimi geliştirip yeni hobiler edinmeye çalışıyorum. En önemlisi de imkânlarım doğrultusunda sosyal sorumluluk projelerine katılmaya özen gösteriyorum. Görme engelli dostlarımıza Beyazıt Kütüphanesi’nde kitap okuma kayıtları yapıp gönderiyoruz. Onların gözü olmaya çalışırken, yeni kitaplar okuyarak kendimi de geliştirmiş oluyorum.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...