İsrail'in kanlı tarihi

İsrail'in kanlı tarihi

DÜNYA Haberleri

Şimon derin isimdir, girdiği seçimlerin hiçbirini kazanamasa da 12 defa bakanlık, iki defa başbakanlık ve başkanlık yapar.

İRFAN ÖZFATURA

Şimon 1923 Vişneva doğumlu bir Polonya Yahudisidir. Babası İzak iyi kazanan bir tüccardır, mahrukatçılık imrenilen bir meslek değildir ama böyle soğuk şehirlerde para yapar.
Annesi Sara Perske ise kütüphane memuresidir. Rusça, İbranice ve Yidiş (Aşkenaz Yahudileri tarafından konuşulan, Cermen menşeli bir lisan) öğretir çocuklarına.
Şimon’a dedesi Zvi Meltzer yön verir. Bu adam mutaassıp bir hahamdır. Talmutu ezberletir torunlarına. Peres “Gençken çok tutucuydum” diyecektir, “Öyle ki Şabat’ta müzik dinleyenlerin radyosunu kıracak kadar.”
Biliyorsunuz Avrupalılar Yahudilerden hoşlanmaz, baskı altında tutarlar. Filistin yolu açılınca, bir ümit ayaklanırlar. Rostchild’in paraları ile sunulan imkânlar hakikaten caziptir, denemeye değer bulurlar.
Şimon, Tel Aviv Balfour İlkokulu ve Geula Lisesinde okuduktan sonra Ben Şemen Tarım Okuluna atlar... Geva Kibbutz’unda öğrendiklerini tatbik etme şansı yakalar. Kibbutz dediğimiz bir nevi devlet üretme çiftliğidir, Rus kolhozlarını andırır âdeta.

KÖKTENCİ SİYONİST
Peres siyasetten hoşlanır, Hanoar Haoved Vehalomed adlı işçi-siyonist hareketine sekreter olur genç yaşta (1941)
Bilahare silahlı terör örgütü Haganah’ya katılır (1947), Filistinlilere karşı kanlı eylemlerde bulunan, örgüte mühimmat teminini ondan sorarlar.  
İşini layıkıyla (!) yapmış olmalı ki, 1952’de Savunma Bakanlığına çağırılır. Üzerine yatırım yapılan isimlerden biridir, hem BM’de çalıştırılır, hem de okutulur, Harvard’da.
Şimon’un, Gerşon adlı bir erkek kardeşi daha vardır ama onu daha ziyade kuzini Lauren Bacall (Betty Joan Perske) ile tanırlar. Ms. Lauren Hollywood’un ünlülerinden biridir, Şimon’a kapılar açar.  
Şimon’un yurt dışında kurduğu temaslar İsrail’e çok şey kazandırır. Henüz meşruiyeti tartışılan bir ülkenin savaş uçağı alabilmesi kolay değildir yoksa. Mirage’ları da geçin Dimona Nükleer Tesisi’ni kurma fikri ondan çıkar. Fransa ve İngiltere’yi nasıl ikna ederse eder, nükleer silah sahibi olurlar.
 Peres 1959 yılı seçimlerinde, Mapai Partisinden Knesset’e seçilir. Sonra Moşe Dayan, David Ben-Gurion’la birlikte yeni bir parti (Rafi) kurar. Kâh ırkçılarla uzlaşır, kâh solculara yanaşır, partisi iyi de gitse, kötü de gitse koltuk sahibi olur mutlaka.
Göçmen İltihak Bakanlığı (1969), Ulaştırma Bakanlığı (1970), İstihbarat Bakanlığı (1973) yapar. İzak Rabin hükûmetinde Savunma Bakanı iken parti liderliğine oynar ama Rabin daha ağır basar.
Rabin, eşinin karıştığı döviz skandalı yüzünden gözden düşünce (1977), boşluğu doldurmaya kalkar. Gelgelelim seçimlerden yüz akı ile çıkamaz. Rabin, partiye dönmek isteyince, Şimon “Hayır” der, kapıyı kapar. Bu, yıllar evvel elinden tutan liderine vefasızlıktır açıkça. Nitekim o seçimde de (1981) hüsran yaşar.
1984’te kazandığı sandalye az değildir, lakin koalisyon kuramaz.
1986’da erime sürer. 1988-1990 hükûmetinde, ekonomiden sorumlu Başbakan yardımcısı olur, kemer sıkma politikası ile nefret toplar.

MÜZMİN MAĞLUP
Bilahare küçük sol gruplar ve ultra Ortodoks partilerle koalisyon dener ama başarılı olamaz.
Parti liderliğini tekrar Rabin’e kaptırır. Görünüşte kötü bir durumdur onun açısından, ancak rakibi suikasta uğrayınca Başbakanlığı kucağında bulur bir anda (1995).
1996’da Netanyahu’ya karşı kaybeder, olsun mağlubiyete alışmıştır nasıl olsa.  
Sonra Başkanlık için aday olur ama Likud adayı Moshe Katsav oturur koltuğa.
2001’de Ehud Barak ve Ariel Sharon’a yenilir. Parti Binyamin Ben Eliezer liderliğinde devam eder yoluna.
Yaşlandıkça seçimlerden korkar, statükoya oynar. Neticede İşçi Partisi onu yakasından silkip atar.
Şimon da gider Ariel Sharon’un Kadima’sına. Sharon felç geçirince parti liderliğine soyunsa da delegeler kanaatlerini Ehud Olmert’den yana kullanırlar. Bu arada İşçi Partisi Peres’e yuvaya dön çağrısı yapar. Peres reddeder, İşçi Partisinde ikbal görmemiştir zira. Nitekim seçimleri Kadima kazanır ve Başbakan yardımcısı olur yıllardan sonra.
İsrail’de siyaset serttir, sivriler birbirlerine tahammül edemeyince siliklere gün doğar. Ve “Aman rakibim kazanmasın da...” mantığı Peres’i Başkan yapar (2007).
Peres dünyayı yönetmeye kalkacak kadar hırslıdır ama evinde düzen kuramaz. Eşi ile ayrı yaşarlar.

ONE MINUTE
Şimon Peres, Davos’ta düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu’nda (2009) Gazze katliamını savunacak kadar alçalır. Lakin Recep Tayyip Erdoğan “Bi’ dakka” deyip, söz alır ve “Sayın Peres, benden yaşlısın. Sesin çok yüksek çıkıyor; bu, suçluluk psikolojisinin gereğidir. Öldürmeye gelince, siz öldürmeyi iyi bilirsiniz” diyerek dut yemiş bülbüle çevirir âdeta.
İsrail'in kanlı tarihi
Davos yetkilileri, taraflı moderatör David Ignatius’u da kapının önüne koyarlar. Batı dünyası tarafından sürekli şımartılan İsrail ilk defa kayaya çarpar.  Şimon ılımlı gibi görünse de gerçek yüzünü Mavi Marmara vakası ile gösterir. Gazze’ye insani yardım götüren gemiye “uluslararası sularda” saldırıldığında o oturmaktadır Cumhurbaşkanlığı koltuğunda.

KANA BULANAN KANA
Peres’in barışa dönük tek icraatı yoktur. Batı Şeria, Gazze, Golan Tepeleri ve Sina gibi işgal edilen topraklarda, Yahudi yerleşim birimleri kurulmasını destekler hayatı boyunca.
Öldüğünde İngiliz Muhabir Robert Fisk “Peres asla barışçı değildi. Kana’daki kanlı ve yanık bedenleri unutamam” yazar.  
Hadiseyi hatırlatalım isterseniz. 1996 seçimlerine gidilirken Likud Lideri Netenyahu sertlik yanlısı tavrıyla puan kazanmaya başlar. Peres de güvercin olmadığını göstermelidir, bunun tek yolu vardır kan dökmek. “Gazap Üzümleri” operasyonu için düğmeye basar.
O günlerde Güney Lübnan’da 400 bin kişi evlerini terk etmek zorunda kalmış ve bunlardan bir kısmı BM’ye ait Kana Kampı’na sığınmıştır. İsrail ordusu da gider silahsız mültecileri bombalar. Çoğu kadın ve çocuk 106 Müslüman şehit olur. Emzikli bebekler de vardır aralarında.

KATLİAMA NOBEL
Peres Kana’da niye katliam yaptınız, sorusuna muhatap olduğunda pişkinliğe vurur “Bu bizim için de acı bir sürpriz oldu. Kampı boş sanıyorduk” der utanmadan. İsrail ordusunun elindeki drone kayıtları Independent gazetesinin eline geçince yalanı çıkar ortaya. Kaldı ki BM, kampın dolu olduğu hususunda ikaz etmiştir, defalarca.
100 küsur Arap o kadar da önemli bir şey değildir, Haganah saflarında daha fazlasını öldürmüştür nasıl olsa.
Barış ödülü aldığı gün bile Filistinlilere laf sokar. “Arafat İsviçre saati değil ki, garantisi olsun” diyerek kendi imzasının altını oyar.
Şimon budur zaten, garabet ona ödül sunanlarda.  

KARANLIK SANTRAL
Şimon Peres İsrail’e nükleer silah kazandırmak için kolları sıvar (1957). 25 siyonist iş adamını baskı altında tutar. Bunların dolarları ve İngiltere aracılığı ile Fransa’dan demode bir reaktör alırlar. Yaklaşık 300 milyon dolar harcar (bugün 2 milyar dolar) Dimona’yı kurarlar. Gücünü önce 70, sonra 150 MgW’a çıkarırlar. Koca reaktörü gözlerden saklayacak hâlleri yoktur, dünyaya “barışçı masallar” anlatırlar. Buna sadece ABD inanır, hatta malzeme yardımı yapar. Müfettişler Enstitü’yü ziyaret ettiklerinde (1960), onlara görünen iki kat gezdirilir. Ofisler, kafe ve restoranlar... Asıl tesis yer altındadır, asansör kapılarına duvar örüldüğü için farkına varmazlar. Ancak Mordechai Vanunu adlı bir santral çalışanı ne biliyorsa açıklar. Reaktör sadece ilk yıl 40 kilo plütonyum üretmiştir. Bir bombaya 4,5 kilogram plütonyum kullandığına göre ellerinde 200-300 atom bombası vardır en azından.
İktidar dönen dolapları kendi muhalefetinden bile saklar. Vaadlerin aksine asla  konuk kabul etmez, akademisyenlerin eğitimine açılmaz. Atıkların nasıl imha edildiği de bilinmez ayrıca.  Siyonistler, reaktöre lazım olan maddeler için (uranyum, döteryum) kirli pazarlıklar yapar, icabında malzeme çalarlar. İngiltere, Norveç, Belçika, İtalya ve Güney Afrika’nın da çok vebali vardır bu hususta.

 

 

Düzenleyen:  - DÜNYA
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...