Üzeyir İlbak, 'Gezi Parkı'ndaki ses 19. yüzyıldan kalma'

Üzeyir İlbak, 'Gezi Parkı'ndaki ses 19. yüzyıldan kalma'

KÜLTÜR - SANAT Haberleri

Üzeyir İlbak, Taksim-Gezi Parkı olaylarında 'on dokuzuncu yüzyıl kodlarına uyarlı bir zihnin' sahne aldığına vurgu yapıyor.

Türkiye Dil ve Edebiyat Derneğinin (TDED) yayın organı Dilve Edebiyat dergisi nbsp;55. sayısında,"Taksim'de On Dokuzuncu Yüzyıldan Bir Ses Yükseldi" başlığıyla, Taksim GeziParkı olaylarını kapağa taşıdı. nbsp;TDED Genel Başkan Yardımcısı, Dil ve Edebiyat Dergisi GenelYayın Yönetmeni Üzeyir İlbak, Taksim Gezi Parkı olayını değişik açılardantahlil tahlil ettiği makalesinde, Taksim-Gezi Parkı olaylarında "on dokuzuncuyüzyıl kodlarına uyarlı bir zihnin" sahne aldığına vurgu yapıyor. Üzeyir İlbak yazısına, "İhalesi yapılmamış, yargı sürecidevam eden bir projeden dolayı 'başkentler başkenti' bir şehri ateşe verenakıl, sahiden idrak eden bir akıl mıydı?" şeklinde bir soru ile başlıyor. "Dilini ve dinini kaybeden millet. Avrupa, Pera Avrupası.Yurtlarından kovulan mürebbiyelerin getirdiği Avrupa! Beyoğlu ölçeğinde Batılıolan bu grupların ekseriyetinin ortak anlayışlarının adı ton farklılıklarıyla'sol', bize ait olmayan Batı'nın öğrettiği muhtevası da bize ait olmayan sol!Karaya çalan kızıldan sarıya kadar bütün renkleri ile sadece sol! 19. Yy.düşünce kodlarına ayarlı bir zihin ve 1970'li 80'li yıllarınsloganlarıyla/diliyle meydanlardaydı aziz ülkemin, ülkesine yabancı çocukları.Medyanın besleme entelektüelleri Taksim olaylarında, bu coğrafyada gerçekleşenilk anarşizm (1905) eylemi kabul edilen, Sultan İkinci Abdülhamid Han'a atılanbombayı alkışlayan Tevfik Fikret pozisyonuna soyundular. Fikret nbsp; bombayı alkışlar, diktatör (!)Abdülhamid yönetiminde. Bugün kendilerine sağlanan özgürlük ikliminin sağlayıcısıiktidarin başkanına diktatör' deme hakkını kendinde bulanların takibata dahiuğramadıkları bir diktatörlükte(!), kendilerine yakıştırdıkları 'çukur adamlaraözgü' bir dille kusmaya başladılar, ülkemin şehirlerinde, meydanlarında,sahillerinde, cadde ve sokaklarında! Medyada köşe tutan gazete aydınlarının bututumları, Cemil Meriç'in veciz ifadesiyle "İradelerde, zekâlarda ve istihsaldeanarşi" olduğu gerçeğini örterek avazları çıktığı kadar bağırmaktan ibaretti."Kavga, olmayanalgılar olguya dönüştürülerek ortaya çıkarılmıştır" diyen İlbak algılarınşekillenmesinde sanatçıların rollerine işaret ederek, sanat çevrelerindeki"mahalle baskısı"na dikkat çekiyor.

"Görevleri hakikati anlatmak olan sanatçı kimliğinin ardınasaklanan dizi oyuncuları, bir kısım popçu ve meşhur olma derdine düşen köşeyazarları meslektaşlarına önü alınamayan bir mahalle baskısı uyguladılar vehatırladıkları her ismi ilan ederek "neden burada değilsin?" sorusunu sordular.'Niteliksiz ünlüler' galerisine dönüşen meydan eylemleri ise niteliksizpaparazzi geçit törenlerini aratmaz noktadaydı. Meydan dizi oyuncusu/tiyatrocu[banka ve telefon reklamları ile kapitalistleşen], şarkıcı ve popçulardanoluşan ekseriyeti 'niteliksiz' kategorisindeki sanatçılar (!) üzerinden verilenmesajlar, boyalı ve nefretçi medya desteğiyle 'mahalle baskısı'nadönüştürüldü."

nbsp;Gençliküzerinden yapılan tanımları da eleştiren İlbak, "Meydanda kullanılan dil,yazılan pankartlar, sloganlar ve kullanılan kavramlar bu iddia ve tanımların"yapılan "tasniflerle örtüşmediğini ve olayın Batılı anlamda anarşizm olaraktanımlanabileceğini ortaya koydu." diyor.

nbsp;"Tarihsel vetoplumsal bir değişim yaşadığımız hakikatini göz ardı etmeden yeni neslianlamaya 'evet'" diyen İlbak "Bu günün aydınları (!) 1970'lerde attıklarısloganların bünyelerinde ürettiği heyecan ve adrenalinle bize yeşil bir masalanlatarak yükselen alevleri gizlemeye çalıştılar. Oysa her şey 1970 ve80'lerden kalmaydı. Meydandaki sloganlar, pankartlar, flamalar, renkler 1 Mayıs1977'den kalmaydı. (AKM'ye asılan bezleri hatırlayın.)" şeklindeki sözleriylebu nesli kendi arkaik amaçları doğrultusunda yönlendirmeye çalışan eskiMarksistler ile olayları nostaljik bir hazla destekleyen Marksist kökenliliberallere işaret etti.

nbsp;Aydın vesanatçılar kadar fonksiyon yüklenen medyanın konumu ise yazıda değerlendirilenana başlıklardan: nbsp; "Dağınık vegüvenilmez enformatik yapısıyla medyanın haber yapma ile yönlendirme arasındakisınırda kaybolduğu bu dönemde yaşananlar; ülkenin demokratik olgunluknoktasında yeterliliğe ve olgunluğa ulaşmadığı, karar almada hâlâ ideolojiktercihlerin belirleyici olduğu gerçeğini ortaya koydu. Tüm değerlendirme veanalizler ideoloji, etnik aidiyet, mezhep, tarih algısı ve Batılı Marksistideolojinin temel öğretisi sınıf eksenli anlayış üzerinden kurgulandı…Derinlikli bir düşünce iklimi yoktu. Tartışmalar, sloganlar ve sığ fikirler ilekarşılığı olmayan algı metaforları üzerinden yapıldı. Üzerinde düşünmeye değerbir soru ve anlamlı bir teklif yoktu."

nbsp;"Bu coğrafyadakifayetsiz politikacı ve çakma aydınlar üzerinden taşınan Batılılaşma, Batıyıtanıma ve Batıya entegre olma şeklinde uygulanamadı; yapılan bireyin kendisineve değerlerine yabancılaşarak asimile olmasıdır. Batının ideolojiküretimlerinin tümü 'nihilizmin örtüleri ve dönüşüme uğramış biçimlerindenibarettir' diyen Hermann Raushing'i haklı çıkardılar."

"Kalkışma senaryosunun bittiği şu günlerde mesele bize daharahat değerlendirilebilir veriler sağlamaktadır" diyen, TDED Genel BaşkanYardımcısı, Dil ve Edebiyat Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Üzeyir İlbak, TaksimGezi Parkı olayını değişik açılardan tahlil tahlil ettiği makalesinde;birbiriyle ilgisi olmayan Marksist, ırkçı, ulusalcı, antikapitalisteylemcilerin Taksim Gezi Parkı olaylarında yan yana durarak, "Hükümet istifa"noktasında buluştuklarını yazdı.

"Merkezinde Türkiye'nin yer aldığı medeniyetler beşiğibereketli hilal Mezopatamya'da yeni bir güç merkezi kuruluyor" nbsp; sözleriyle Türkiye ve bölgesindekigelişmeleri sıralayan İlbak, kavganın büyüme azmindeki Türkiye'ye karşıyapıldığını kaydetti. İlbak, yazısında şu görüşlere yer verdi:

"Yavuz Sultan Selim Köprüsü dünyada üzerinde raylı sistembulunan ve rayla Çin-Londra hattında İpek Yolu'nu hayata geçirecek, dünyaticaret ve ulaşım literatürünü yeniden tanımlayacak bir büyük vizyon projesi.Kanal İstanbul Avrupa coğrafyasının tanımını değiştirecek ve dünyada yapılanüçüncü büyük deniz ulaşımı yolu olacaktır. Kavga büyüme azmindeki Türkiye ilebu yeni Türkiye'yi anlamak istemeyen yabancılar ve onların yerli işbirlikçileriarasındadır. Bilinmesi gereken, bu kavganın daha başlarında olduğumuz gerçeği."

nbsp;

nbsp;Dergi'de önceçıkan diğer başlıklar:

Nevzat Bayhan, Kalbim Ağrıyor –şiir-

Yusuf Akçay, Kelam-ı Kadim'den Lisan-ı İbrahim'e

M. Atilla Maraş, Erdem Bayazıt: Selama Dursun Zaman

R. Şükrü Güngör, Susuz –hikâye-

www.tded.org.tr

nbsp;

nbsp;##tgvideo##

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...