“Sahaf dediğin ayaklı kütüphane gibi olmalı”

“Sahaf dediğin ayaklı kütüphane gibi olmalı”

KÜLTÜR - SANAT Haberleri

Tanınmış sahaf Emin Nedret İşli “Sahaf, her şeyi okumak durumunda değil. Ancak kendisine gelen kitabı teşhis edip, içerisinde geçenleri koklaması gerekir. Bu meslek kuvvetli bir genel kültür ister” diyor.

Murat Öztekin

Emin Nedret İşli, Beyazıt’taki efsane kitabevi Enderun’da yetişmiş, kitaplara ve işine aşkla bağlı bir sahaf. Öyle ki röportaj için kendisini aradığımda “Bir yerden ‘kitap var’ haberi gelirse bırakır giderim ona göre…” diyor. Tanınmış isimlerle çalışan İşli, 40 yıldır değerli kitapları alıp-satıyor. Biz de meşhur isimlerin Beyoğlu’ndaki uğrak yeri olan, hıncahınç kitap dolu dükkânında buluşuyoruz onunla. Sahaf müdavimleri yüzünden sık sık bölünse de, buram buram kitap kokan bir sohbet gerçekleştiriyoruz kendisiyle...

Burada, Beyazıt’taki eski havayı bulabiliyor musunuz?
Beyazıt Sahaflar Çarşısı, hepimizin yetiştiği yer olması hasebiyle sahaflar için çok önemli bir yer. O sebeple “Orada sahaflık öldü” dersek, hem kendi tarihimize hem de orada hâlâ bulunan insanlara haksızlık etmiş oluruz. Ben de Beyazıt’ta dükkân açmak isterdim ama yer bulmak mümkün olmadı.

Sözü sahaflığa getirirsek... Bir sahafın, sattığı kitaplara hâkimiyeti ne kadar olmalı?
Sahaf, her şeyi okumak durumunda değil. Zira hem okumanın ucu bucağı yok hem de dükkâna dünyanın sayısız lisanında kitap gelir. Ancak sahafın kendisine gelen kitabı teşhis edip, içerisindekileri koklaması lazım. Bu meslek, kuvvetli bir genel kültür ve tecrübe ister. Sahaf bir nevi hafız-ı kütüptür, ayaklı bilgisayardır. Hangi mevzuda sahafa soru sorsanız, tıpkı bilgisayar gibi size eserleri ve kütüphanelerdeki yerlerini söyler. Eğer birisi bunu yapamıyorsa sahaf değil, ikinci el kitapçıdır.

“Sahaf dediğin ayaklı kütüphane gibi olmalı”

Size çeşitli dillerde kitaplar geldiğini söylediniz. Bir sahaf ne kadar lisan bilmeli?
Bir kimse ne kadar çok lisan bilirse o kadar iyi sahaf olur. Mesela İstanbul gibi bir şehirde Latince bilmek sahaflar için faydalı. Zira burası bir payitaht ve elinize hangi dilde kitabın geleceği belli değil. Avrupa’nın bazı ülkelerindeki sahafları gezme şansım oldu. İstanbul’daki kitap zenginliğini hiçbir yerde görmedim. Çünkü burada Türklerin yanı sıra Arap, Fars, Ermeni, Rum ve Levantenler yaşadı, zengin bir kültür oluştu.

Yasaklar bize yarar
Yani hâlâ sürpriz eserler bulmak mümkün...
 Ben yıllardır hayal ediyorum: Bir gün beni “kitap var” diye çağırıp, bir eve sokacaklar. Kapıyı açacağız, 18. asırdan kalma eserlerle dolu bir mahzenle karşılaşacağım… Bu hayal İstanbul’da gerçekleşebilir. Çünkü bunun küçük çaplılarıyla çok defa karşılaştım. Mesela, Çemberlitaş’ta yazar Eşref Edip’in yazıhanesini öylece bulduk.

HANGİ KİTAPLAR DEĞERLİ?
Peki, bir kitabı kıymetli yapan şey nedir?
 Kitapların nadirliğinin bir standartı yok. Ancak çeşitli sebeplerle üzerlerine özellikler eklenen kitaplar nadirdir.  Kavgalı iki edebiyatçının, birbirine ithaflı olarak imzaladıkları kitaplar yeni de olsa değerlidir. Mesela ben zamanında Nazım Hikmet’in Peyami Safa’ya imzaladığı kitabı satmıştım, çok kıymetliydi. Sonra, bir kitabın nadir sayılması için baskı adeti az ve fiziken de sağlam olması lazım. Yanlış basılan kitaplar ve yok edilip, yasaklanan eserler de nadir olmaya namzettirler.
eski sahaflar yazmamış

Yasaklı devirler sahaflara yarıyor yani…
Sahaflık mesleği her türlü çalkantıdan faydalanabiliyor. Özellikle büyük savaşlardan sonra kütüphaneler dağılıyor ve kitaplar sahafların eline düşüyor. Yasaklamalar da sahaflara yarıyor; eldeki yasaklı eserler kıymetleniyor.

Sahaflar çok yazmaz diye bilinir. Siz öyle değilsiniz...
Aslında Osmanlıya baksanız sahafların çoğu okumuş kimseler; molla, müderris, imam... Ama oturup da çok fazla şey yazmamışlar. Yeni devirde birkaç isim sahaflığa dair kitap yazdı ama bunlarda işin sosyal yönü çok fazla yok. Ben de bu eksikliğe binaen yeni eserim ‘Sahafnâme’de, daha evvel yazdığım gazete makalelerini kitaplaştırdım. Bu kitabım, daha detaylı eserlerim için bir hazırlık mahiyetinde...

ÇUVALLA ESKİ KİTAP TOPLARDIK
“Nadir eserler artık çok az çıkıyor. Ayda yılda bir hususi eser elimize geçiyor” diyen sahaf Emin Nedret İşli “Eskiden çuvalla nadir kitap alırdık, şimdi yok. Zira günümüzde bir duvar dolusu kitabı olan insanlar azaldı. Ama belirli kitapları toplamış, başında olan insanlar hâlâ var. Bu kitaplar, ileride sahaflara düşebilir. Zira hanımlar kitabı fazla sevmez. Ciddi kitap toplayan, sahaf müdavimi hanım çok azdır. Ama kadınlar, erkeklere göre okumaya daha düşkünler… Bazen kitap meraklılarının çocukları da kitaba düşkün olmuyor, eserler bize geliyor. Sonra, bahar temizliklerinde de bize çok malzeme çıkıyor. Son yıllarda ise kentsel dönüşümün de bize büyük faydası oldu. Evleri yıkılırken, kitaplarını taşımak istemeyenlerden çok nadir kitap edindik” ifadelerini kullandı.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...