Left
Lamba

HAYIRLI RAMAZANLAR

__:__:__
Lamba
Right

Ondokuz Mayıs destanı

Ondokuz Mayıs destanı

SAĞLIK Haberleri

Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi Üroloji Ana Bilim Dalı’nda yapılan ilk laparoskopik böbrek nakli ve doğum kanalından gerçekleştirilen ilk böbrek nakli literatüre geçti.

ZİYNETİ KOCABIYIK

İçinde bulunduğumuz hafta Dünya Böbrek Haftası… Vücudumuzdaki görevi kandaki zararlı maddeleri süzmek olan böbreğin hastalıkları açısından sabıkalı bir ülkeyiz. Türk Nefroloji Derneği’nin yaptığı CREDİT çalışmasına göre yetişkinlerde kronik böbrek hastalığı yüzde 15,7 olarak bulunmuş. Yani her 6-7 kişiden biri kronik böbrek hastası. İşin kötüsü hastalığının farkında olanların oranı ise sadece yüzde 10…
Böbreklerimizi tanımıyoruz, korumak için çaba sarf etmiyoruz, hastalanınca fark etmiyoruz…  
Sonuç:  Sessiz sedasız gelen böbrek yetmezliği.  
Çözüm: Diyaliz ya da böbrek nakli.
Eğer şanslıysanız Sağlık Bakanlığının organ nakli listesinde size uygun bir böbrek çıkar veya bir yakınınızdan aldığınız böbrekle yeni bir hayata merhaba dersiniz ya da hayatınıza diyalizle devam edersiniz.
Böbrek sağlığını koruma konusunda milletçe karnemiz kötü. Ancak şükür ki, bozulan böbrekleri tedavide ve eğer yapılacak hiç birşey kalmamışsa nakilde iyi bir noktadayız. Böbrek hastalıklarının tedavisi konusunda yüz akı merkezlerimizden biri Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ)… Anadolu’dan yükselen bir yıldız gibi parlayan Ondokuz Mayıs Üniversitesi, özellikle böbrek naklinde birçok ilke imza atmış durumda… Küçük kesilerden girilerek gerçekleştirilen ilk laparoskopik böbrek nakli ve ardından vücutta herhangi bir kesi yapmadan doğum kanalından girilerek gerçekleştirilen ilk böbrek nakli bu merkezde yapıldı. Nakil sayısı olarak kamu kurumları arasında ilk 3 içinde yer alıyor. Daha da önemlisi nakillerin yüzde 68’nin kadavradan yapılması sebebiyle bu alanda da önemli bir başarıya imza atıyor. Türkiye’nin böbrek sağlığını, Ondokuz Mayıs Üniversitesi Üroloji Kliniğinde böbrek hastalıklarının tedavisini ve imza attıkları başarıları Üroloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Şaban Sarıkaya, Prof. Dr. Yarkın Kamil Yakupoğlu ve Doç. Dr. Ender Özden ile konuştuk...

ALTI SANTİM KESEREK BÖBREK NAKLİ YAPIYORLAR
Ondokuz Mayıs Üniversitesi Üroloji’de yapılan cerrahi girişimlerin en önemli özelliği vücutta büyük yaralarla derin hasarlar bırakmadan, tam tersine birkaç milimetrelik deliklerden girerek nakil ve tedaviler yapmak.  Türkiye’de ilk başarılı laparoskopik böbrek naklinin 2015 yılında OMÜ Üroloji Anabilim Dalı öğretim üyeleri tarafından gerçekleştirildi. Doğum kanalından Türkiye’deki ilk böbrek nakli ise 2017’de yine bu merkezde yapıldı.
 Kapalı yöntemle böbrek naklini ilk kez gerçekleştiren ekibin içinde yer alan Doç. Dr. Ender Özden,  böbrek naklinde laparoskopi yönteminin neden tercih edildiğini şöyle anlatıyor:
Laparoskopik böbrek naklini gerçekleştirebilmek hem bizim için hem de hastalarımız adına çok önemli bir gelişme oldu. Özellikle açık böbrek nakli sonrası obez hastalarımızda problem olan yara enfeksiyonlarını bu sayede çok daha az görüyoruz. Hastalarımız ameliyat sonrası çok daha az ağrı çekiyor. Hareketlenmeleri, normal yaşamlarına geri dönmeleri çok daha hızlı oluyor. Her şeyden önemlisi laparoskopi vücutta daha az bir cerrahi travma oluşturduğu  için bağışıklık sistemlerinin daha az baskılanmasına ve de böylelikle zaten kırılgan olan bu hasta grubunun bu zorlu dönemi daha kolay atlatmalarına yardımcı oluyor. Bu yöntemlerle nakil ameliyatı gerçekleştirebilmek gerçekten çok üst düzey bir laparoskopi ve transplantasyon deneyimi gerektirmektedir. Dolayısıyla bu yöntemlerin hekimler arasında da yayılması belli bir zaman alacaktır. Bu olguların tamamında nakledilecek böbrek, vücut içerisine karın ön duvarında açılan yaklaşık 6 santimetre uzunluğundaki kesiden yerleştirilmiş ve daha sonra bütün işlemler laparoskopik yöntemle gerçekleştirilmiştir.

Hangi hastalar laparoskopik böbrek nakli için adaydır?
Son dönem böbrek yetmezliği olup böbrek nakli için onaylanmış hemen hemen her hasta, aynı zamanda laparoskopik böbrek nakli için de adaydır. Ancak özellikle kasık bölgesinde yaygın damar sertliği olan hastalarda henüz önerilmemektedir.

Doğum kanalından böbrek naklini de ilk sizin ekibiniz yaptı? Neden böyle bir yöntem izlendi?
Laparoskopinin temel amacı hastada en küçük cerrahi travmayı oluşturmak. Böbreği yerleştirmek için doğum kanalını kullanmak bir kadına en az hasar verebileceğimiz yöntem. Erişkin, doğum yapmış son dönem böbrek yetmezliği olan kadın hastaların büyük bir bölümünde uygulanabiliyor.

ARTIK TÜMÖRÜ DAHA ERKEN YAKALIYORUZ
Böbreğin en önemli düşmanı nedir?

Maalesef ülkemizde obezite ve buna bağlı olarak diyabet ve böbrek kanserlerinin görülme sıklığında bir artış yaşanıyor. Bugün için Türkiye’deki en önemli böbrek yetmezliği sebebi, diyabete bağlı gelişen son dönem böbrek yetmezliğidir. Yine ülkemizde aşırı tuz tüketimi yüzünden yükselen tansiyona bağlı son dönem böbrek yetmezliğinin yanı sıra üriner sistem taş hastalığı ve buna bağlı böbrek yetmezliği gelişme riski de yükseliyor. Halen sigarayı bırakamamış bir toplumuz. Sigara, sadece hipertansiyon ve kalp hastalığı gelişiminde değil, böbrek ve mesane kanserlerinin ortaya çıkışında ispatlanmış en önemli risk faktörüdür.

Böbrek tümörlerinde bir artış görülüyor bunun sebebi nedir?
Ultrasonografi, bilgisayarlı tomografi, manyetik rezonans gibi görüntüleme yöntemlerinin giderek artan kullanımı sonucunda daha çok hastada böbrek tümörü tespit edilmeye başlandı.  Ancak bu konudaki sevindirici bir durum böbrekte görülen kitlelerin yüzde 80’i genellikle kötü huyludur. Eskiden gecikmiş olarak teşhis ettiğimiz bu kitleleri şimdi erken aşamada yakalayıp böbreğin sadece tümörlü kısmının alınmasıyla tamamen iyileştirme şansına sahip olduk.

BAĞIŞTA KARADENİZ FARKI
Türkiye’de şu anda yaklaşık 22 bin hasta böbrek nakli bekliyor. 2017 yılı itibariyle Türkiye’de toplam sadece 3.342 adet böbrek nakli gerçekleştirilebildi ve bunların da yaklaşık yüzde 80’i canlı vericili böbrek nakillerinden oluşuyor. Geçtiğimiz yıl Ondokuz Mayıs Üniversitesi nakillerinin yüzde 64’ü beyin ölümü gerçekleşmiş vericilerden yapılmış. Prof. Dr. Yarkın Kâmil Yakupoğlu’na bunun sırrını sorduk.

 

Ülkemizde kadavra organların dağıtımı Sağlık Bakanlığı bünyesinde Ulusal Koordinasyon Merkezi (UKM) tarafından gerçekleştiriliyor. Türkiye dokuz Bölge Koordinasyon Merkezine ayrılmış durumda. Samsun BKM (Samsun, Sinop, Amasya, Tokat, Giresun, Trabzon ve Rize illerini kapsamaktadır) geçen yıl itibariyle ülkemizde en fazla kadavra donör bağışının gerçekleştiği bölgeydi. Bir BKM içerisinde bağışlanan kadavra organlar, sistem gereği öncelikle o bölgenin organ nakli yapılan merkezlerinde bekleme listesinde olan hastalarda kullanılmak üzere sunulur. Şu anda böbrek nakillerinin büyük bir kısmı özel sektör hastaneleri çatısı altında gerçekleştirilmektedir. Kamuda bu hizmeti veren sayılı üniversite ve devlet hastaneleri arasında ürettiği hizmet anlamında OMÜ öncü ve önemli bir yer tutmaktadır.  

Bir tarafta sağlığına kavuşan kişiler diğer tarafta kaybettikleri yakınlarının organlarının alınmasına onay verenler. İkisini de yaşıyorsunuz. Bu nasıl bir duygu?
Bağış aşaması tamamen bu iş için özel eğitim almış, Sağlık Bakanlığı tarafından sertifikalı Organ Nakli Koordinatörleri tarafından yönetilir. Sevdiğinizi birini kaybettiğiniz, acınızın en yoğun olduğu bir anda tanımadığınız birileri sizden yakınınızın organlarını bağışlamasını istiyor. Bu şekil anlatıldığında inanılacak gibi değil. Ama şunu gördük, Karadeniz bölgesinde bu işlere başladığımızda hemen hiç kadavra organ bağışı olmazken, toplumun her kesiminden insanda farkındalık eğitimleri ile şu anda Karadeniz organ bağışında öncü bir duruma geldi.

BÖBREK TAŞI İÇİN BÜYÜK AMELİYATA GEREK YOK
En sık görülen ve en acı veren böbrek hastalıkları hangisidir diye bir soru geldiğinde herkes böbrek taşı diyecektir. Ülkemiz böbrek taşı oluşumunda kırmızı hatta bulunuyor. Son derece ağrılı ve uzun dönemde böbreği bozan bir durum olan taş oluşumunun henüz önüne geçilemiyor. Böbrek taşının tedavisinde de minimal invaziv girişimsel yöntemler kullanılıyor. Teknolojik gelişmelere paralel olarak böbrek taşında da büyük kesiler yaparak ameliyatlar gerçekleştirme döneminin yavaş yavaş sona erdiğini anlatan Doç. Dr. Yakup Bostancı “Artık böbrek taşlarını ya vücut dışından taş kırma tedavisi ile ya da kesisiz olarak ya idrar kanalından çıkararak tedavi ediyoruz. Ya da özel olarak geliştirilmiş ileri teknolojik aletlerle ciltten direkt böbreğin içerisine girerek yüksek başarı oranlarıyla tedavi edebiliyoruz” diye anlattı.

SU İÇMENİN NASIL BİR ŞEY OLDUĞUNU UNUTMUŞUM
Giresunlu Nazire Çakmak (57), doğum boşluğundan böbrek nakli yapılan Türkiye’deki iki hastadan biri. 5 çocuk annesi Çakmak, beşinci çocuğunu dünyaya getirirken sezaryen doğum sırasında idrar torbasının hasar görmesi sebebiyle diyalize mahkûm olmuş. 10 yıl boyunca haftada 3 gün diyaliz merkezine giden Nazire Hanım’a sonunda uygun böbrek bulunmuş. Ancak Nazire Hanım’ın aşırı kilosu ve diğer riskler yüzünden açık ameliyat mümkün olmamış. Bunun üzerine Prof. Dr. Kâmil Yakupoğlu ve Doç. Dr. Ender Özden, doğum boşluğundan girerek nakile karar vermişler.  Ameliyathaneden çıktıktan sonra hiçbir yara izinin ve ağrısının olmamasına şaşırdığını anlatan Çakmak “Ameliyattan sonra hayatımdaki en büyük değişiklik diyalize gitmemek oldu. Hiç ağrım, sızım yoktu  ve su içebiliyordum. Hatta ilk zamanlarda zorlandım çünkü kana kana su içmeyi unutmuştum.”

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...