‘Gerçek’ mutluluk gerçek dünyada!

Yeni teknolojilerin bizi nereye doğru sürüklediği, bilim kurgu sinemasının en çok üzerinde durduğu mevzulardan biri oldu hep... Dünyaya bilgisayarların hâkim olduğu kötü gelecek; Yönetmen Stanley Kubrick’in ‘2001: Bir Uzay Destanı’yla açtığı yolda ‘Blade Runner’, ‘The Matrix’, ‘Geçeğe Çağrı’ gibi kült filmlerle resmedildi. Oscarlı Yönetmen Steven Spielberg de, bugün gösterime girecek olan ‘Başlat: Ready Player One’ filminde yine teknolojinin mahvettiği bir dünyada geçen maceralı bir hikâyeyi seyirciyle buluşturuyor. Sanal gerçeklik âlemindeki bir yarışmanın mevzu edildiği filmde, Ben Mendelsohn, Lena Waithe , T.J. Miller, Philip Zhao, Win Morisaki ve Mark Rylance gibi oyuncular rol alıyor.
Filmde bundan yaklaşık 30 sene sonrasına gidiyoruz; insanlığın sanal gerçeklik teknolojisinin (VR) doruklarına ulaşıp, internet ortamında realist dünyalar inşa ettiği yıllara... Dünya savaşlar, sari hastalıklar ve nükleer tehlikelerle sarsılmakta; insanlar da mutluluğu gözlerine bir gözlük takarak bağlandıkları OASIS gibi sanal dünyalarda aramaktalar. Sanal portal OASIS’e kaçan kullanıcılar, her türlü haz ve eğlenceyi yaşayabilmekteler.

YUMURTANIN PEŞİNDE…
Bir gün, bu sanal âlemi meydana getiren James Halliday, bir video mesajla öldüğünü duyurur. Fakat Steve Jobs kılıklı bu adamın hiçbir varisi yoktur. Bu yüzden OASIS’in mutlak kontrolünü hazırladığı bir yarışmanın kazananına bırakacağını açıklar. Sanal âlem içerisine saklanmış olan 3 anahtarı bulup yumurtaya ulaşan kişi OASIS’in hâkimi olup, trilyonlarca liraya sahip olacaktır. Bunun için bütün kullanıcılar iştahla ipuçları aramaya koyulur. Onların arasında “Parzival” rumuzunu kullanan genç Wade Watts de vardır. Wade daha önce gerçek dünyada tanışmadığı arkadaşlarıyla bir olarak, yumurtayı bulmaya çalışır. Ancak karşılarında aynı maksada ulaşmak isteyen acımasız IOI teşkilatı vardır...

Ustalara saygı duruşu
Yönetmen Spielberg, Ernest Cline’ın aynı adlı kitabından sinemaya adapte ettiği ‘Başlat’ filminde maceralı bir hikâye sunuyor ancak aslında ciddi şeyler anlatıyor. Sanal gerçekliğin, hayatın gerçekliğinden çok uzak olduğu haykırılıp; internette abat olup, hakikatte sefilleşen insana “Mutluluk başka yerde!” diye sesleniliyor. Bütün bunlar da müthiş bir görsellikle resmediliyor. Filmde gerçek hayatla, sanal dünyanın tasvir edildiği animasyonlar muhteşem bir şekilde harmanlanıyor. Film, 2 saat 20 dakikalık müddetiyle, çok uzun soluklu bir hikâyeye sahip. Bu hikâye seyirciyi kendisine bağlayacaksa da zaman zaman odaklanma zorluğu doğurmuyor değil. Farklı sahneleri sinemanın ‘The Shining’ gibi kült eserlerine saygı duruş mahiyetinde olan eserde, popüler kültür ögelerine de çok yoğun göndermeler var. Filmi oldukça eğlenceli hâle getiren bu göndermelerin tamamı ancak tekrar seyredilince anlaşabilecek galiba…