Diyabete teknolojik tedavi

Diyabete teknolojik tedavi

SAĞLIK Haberleri

‘Yapay pankreas’ olarak adlandırılan sistem ve sürekli kan şekeri ölçümü yapan yeni cihazlar, diyabet hastasının hayatını kolaylaştırıyor

Ziyneti Kocabıyık

Bilgi işlem sistemleri ve teknolojideki ilerlemeye paralel olarak geliştirilen yeni cihazlar, hem diyabet hastalarının kan şekeri kontrollerinin daha sağlıklı yapılmasını sağlıyor hem de hayat kalitesini artırıyor.  Antalya’da düzenlenen 54. Ulusal Diyabet Kongresi’nde, diyabet tedavisinde kullanılan yeni nesil teknolojiler hakkında bilgi veren İstinye Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Öğretim Üyesi Prof. Dr. Serpil Salman, diyabetlilerin önemli bölümünün hayatın içinde aktif kişiler olduğunu belirterek “Diyabet 7’den 70’e her yaş grubunda görülebilen bir hastalık. Hastaların önemli bir bölümü öğrenci, çocuk ya da çalışan kişiler. Kan şekeri ölçmek, insülin yapmak ve bütün bunlara göre yediklerini ayarlamak kişileri kısıtlıyor. Teknoloji, diyabetlilere hem daha iyi hastalık kontrolü yapma imkânı hem de daha konforlu bir hayat sunuyor. Yeni sistemler aşırı şeker düşmeleri ve aşırı şeker yükselmelerini azaltıyor” dedi.

YAPAY PANKREAS GERÇEK OLDU
Diyabet, pankreasımızdan salgılanan insülinin küçük yaşlardan itibaren hiç olmaması, giderek azalması veya tamamen tükenmesi sonucu ortaya çıkan bir hastalık. Bilim dünyası, insülin pompa cihazları ile başlayan gelişim yolculuğunda sonunda ‘yapay pankreas’ yapımına ulaştı. Neredeyse kişinin kendi pankreası gibi hareket eden bir cihaz ABD’de FDA tarafından onaylandı. İnsülin pompası ve sürekli kan şekeri ölçüm sistemlerinin mükemmel birleşiminden oluşan cihaz, hem kan şekeri ölçümünü yapıyor hem de gerekli dozda insülin veriyor. Hastanın ihtiyacı olan insülin miktarını hastanın kan şeker düzeyine göre cihazın düzenlediğini söyleyen Prof. Dr. Salman “Pankreasın yeterli düzeyde çalışmadığı durumlarda, ‘Yapay pankreas’ diyebileceğimiz akıllı sistem devreye giriyor. Üstte taşınan sigara paketi büyüklüğündeki bu sistem, sağlıklı bir pankreası taklit ediyor. Şeker düşmelerini önlemek için bunu daha önceden fark ederek insülin vermeyi durduruyor. Kan şekeri normal hâle geldiğinde tekrar insülin vermeye başlıyor. Kan şekeri yükseldiği zaman ekstra insülin vererek yine şekerin normal hâle gelmesini sağlıyor. Akıllı sistem, diyabet hastalarının en büyük korkusu olan hipoglisemileri ve şeker yükselmelerini engelliyor” dedi.

Parmak delmek tarihe karışıyor
Diyabetlilerin en zorlandıkları konulardan biri de kan şekeri düzeyini ölçmek için gün içinde defalarca parmaklarını delmek mecburiyetinde kalmaları. Diyabet teknolojisindeki gelişmelerin parmaktan kan şekeri bakmayı neredeyse tamamen ortadan kaldırdığını anlatan Prof. Dr. Serpil Salman, yeni sistemlerle özellikle çocuk, yaşlı ve özürlü diyabetlilerin kan şekerlerinin takibinin de çok kolay hâle geldiğini anlattı. Kan şekerini ölçen çok çeşitli takip sistemleri olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Salman “Artık bunların bazıları cep telefonuyla uyumlu. Telefona indirilen özel bir aplikasyonla takip yapılıyor. Bu sistemde ekstra bir cihaz taşınmıyor. Sadece minik bir sensör insülin yapılan noktalardan birinde cilt üstüne yerleştiriliyor. Kan şekerini deri altındaki sıvıdan ölçen bu sistem, hastanın canını acıtmadan sürekli olarak ölçüm yapıyor. Cep telefonu ile uyumlu çalıştığı için kişinin kendisinden başka 5 kişiye daha sonuçları gönderiyor. Şeker düştüğü ya da yükseldiği vakit, ilgili kişilere ikaz gidiyor. Örneğin bu şekilde okuldaki ya da piknikteki çocuğunuzun, evdeki annenizin kan şekerini takip edebiliyorsunuz. Günde 2 defa parmaktan kan alarak cihazdaki verileri doğrulayabiliyorsunuz. Böylece sürekli parmak delmek gerekmiyor” dedi.  Kola yapıştırılan 1 TL büyüklüğündeki bir başka kan şekeri ölçüm sistemiyle hiç parmak delmeden sürekli takip yapılabildiğini söyleyen Prof. Dr. Salman “Cihazın yaptığı ölçümler, bir sensörle okutularak görülebiliyor. Cihaz 24 saat boyunca kan şekerini ölçüyor” diye anlattı.

Kan şekeri ölçümü sil baştan
Gebelik diyabetini tespit etmeye yarayan tek metodun gebelikte şeker yüklemesi olduğunu söyleyen Türk Diyabet Cemiyeti Başkanı Prof. Dr. Hasan İlkova, medyada şeker yükleme testleri aleyhine yapılan uzman açıklamalarının toplumu olumsuz etkilediğini belirterek “1990’lardan sonra yaygınlaşan ve hem annenin hem de bebeğin sağlığını riske sokan gebelik şekerini tespit etmemizi sağlayan şeker yüklemesinde başa döndük. Artık gebe takibinde vaktimizin önemli bir bölümünü anne adaylarını, anneanneleri, kayınvalideleri ikna etmek için geçiriyoruz. Gebelikte şekeri olan ve tedavi edilmeyen anne adayları ya çok zayıf ya da çok şişman bebek dünyaya getiriyorlar. Erken doğum, anne karnında bebek kayıpları olabiliyor. Şişman ya da zayıf olan bebeklerde  ileri yaşlarda diyabet gelişme riski diğerlerine göre çok yüksek oluyor. Eskiden kan şekerine bakmıyorduk. Ancak 4,5 kiloluk tosuncuk bebek doğuyor ve aile bu duruma seviniyordu. Bugünkü diyabet patlamasında bunun da etkisi var büyük ihtimalle” diye konuştu.

Haftada bir enjeksiyonla şeker kontrolü
Diyabet hastaları artık haftada bir defa yapılan iğne ile kan şekerini kontrol altına alabilecekler. Diyabet tedaviside devrim niteliğini taşıyan ilaçla ilgili bilgi veren Türkiye Diyabet Vakfı Başkanı ve İstanbul Üniversitesi İç Hastalıkları ABD Öğretim Üyesi Prof. Dr. M. Temel Yılmaz, yeni tedavinin insülin gibi uygulandığını ancak insülin olmadığını söyledi. İştahı azaltan, insülin salgılanmasını artıran ilaçların önümüzdeki dönemde diyabet tedavisine damgasını vuracağını ifade eden Prof. Yılmaz, “Haftada 1 defa deri altına yapılan bu diyabet ilacının en önemli özelliği, insülin tedavisinin yan etkilerinden biri olan kilo aldırmaması, tam tersine zayıflatması. Bunlar her ne kadar diyabet ilacı da olsa, iştahı keserek hastanın hayat şeklini düzenliyorlar. Türkiye’de diyabet ilacı olarak piyasaya verilen bu ilaçlardan biri, dozu artırılarak, yakında dünyada zayıflama ilacı olarak piyasaya çıkacak” diye anlattı. Yeni tedavinin benzerlerinden çok daha iyi kan şekeri kontrolü yaptığını belirten Prof. Dr. Yılmaz “Yeni tedavide ilaca bağlı olarak ortaya çıkan hipoglisemiler ya da organ hasarına sebep olan ani şeker yükselmeleri görülmüyor. Çok iyi bir şeker kontrolü sağlanıyor” dedi.

Çocuklar günde 6 saati ekran başında geçiriyor
Diyabetin ortaya çıkışındaki en önemli sebebin şişmanlık ve hareketsizlik olduğunu söyleyen Türk Diyabet Cemiyeti Başkanı Prof. Dr. Hasan İlkova “Giderek daha az hareket eden bir toplum hâline geldik. Özellikle çocuklarımız, günün 6 saatini tablet, bilgisayar, cep telefonu ve televizyon karşısında geçiriyor. Gittikçe obezleşen ve Tip 2 diyabet görülme yaşı aşağıya doğru inen bir toplum hâline geldik” dedi. Egzersizin haftanın belli günleri yapılan bir aktivite olmasını ve hayatın içine sokulması gerektiğini ifade eden Prof. Dr. İlkova “Hareketsiz bir kişinin diyabet olmasının sebebi, sadece şişmanlık değildir. Aşırı kilo hormonal sistemi de olumsuz etkiler. Kaslardan salgılanan hormonlar da diyabet gelişimini ve yönetimini etkiler. Örneğin egzersiz sırasında harekete geçen çizgili adaleden salgılanan bir hormon, insülin salgılayan pankreas adacıklarında hücre ölümünü azaltıyor. Bir başka deyişle diyabetin gelişimini yavaşlatıyor. Bütün bunların yanında egzersiz insülin direncini azaltıyor. Kandaki glukozun hücre içine girişini kolaylaştırıyor” diye konuştu.

 

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...