İthalatta artan maliyet Merkez’i düşündürüyor

OSMAN ÇOBANOĞLU

Merkez Bankası, 75 baz puanla beklentileri aşan bir faiz artışına giderken, karar metninde yer alan “ithalat fiyatlarının enflasyonu körüklediği” vurgusu dikkat çekmişti. TÜİK verilerine bakıldığında, Merkez Bankasının bu hassasiyetinin ne kadar kritik olduğu daha iyi anlaşılıyor. İthalat fiyatlarındaki artışın, 2011’den bu yana en yüksek seviyelere çıktığı görüldü. 2017 Aralık ayında ithalat fiyatlarındaki yıllık artış, yüzde 10,9 olarak gerçekleşti. Bu değer, 2011’in Ekim ayından bu yana en hızlı artış olarak kaydedildi. 2018’in başında da artış, çift hanelerde devam etti. Para Politikası Kurulunun karar metninde, ithalat fiyatlarındaki yükselişin, riskleri artırdığı ifade edilmişti.
Prof. Dr. Seyfettin Erdoğan “Merkez Bankası, geç likidite penceresindeki faizleri artırmak suretiyle ithalat fiyatlarındaki yükselişi frenleyip, maliyet minimizasyonu yapıp, ihracat artışını sürekli kılmaya çalışmakta, bu doğru. İhracatta olumlu gidiş varken, dış talep artışına dayalı olarak ithalat fiyatları da artarsa, sürdürülebilir olmaz. Doların dünyada hareketli olduğu bir dönemdeyiz. Böyle zamanlarda faizle müdahale yapılmaz. Daha çok faiz koridoru kullanılır. Merkez de bunu yapıyor. Faizleri artırdınız, doları düşürdünüz. Kur yeniden arttığında, faiz inmiyor. Orada kalıyor. Bu sebeple faiz artışlarının karşısındayım. Gerekçesi ne olursa olsun, kalıcı olmaz. Farkında olmadan, o güçlü silahınızı kullanamaz hale geliyorsunuz. İktisat ve faiz politikası bir satranç oyunudur. Burada şu önemli, ‘Ne olursa olsun faiz artırmayacak’ algısı oluştuğu zaman, piyasa ona göre kendisini kurgular, gardını alır” diye konuştu.