Peygamber gemisi

Peygamber gemisi

YAŞAM Haberleri

Gök kararır, yağmur hızlanır, kuyular taşar, bastıkları yerlerden göz göz su kaynar. Helak olmaları yakındır ama inat ederler hâlâ!

Nuh aleyhisselâmın yaptığı gemi hakkında çeşitli rivayetler bulunur. İçlerinde geminin uzunluğu 1200 zrâ’ (takriben 600 m.) genişliği 600 zrâ’ (300 metre) diyenler de var. Mâkul, çünkü her tür hayvandan ikişer tane topladığına göre anca…
Geminin üç katlı olduğu ittifakla sabittir. Birinci katta evcil ve yabani hayvanlar, ikinci katta kuşlar, üçüncü katta da müminler yer alırlar. Allahü teâlâ hayvanlara ülfet (dostluk) verir, birbirlerine saldırmazlar.
Hazret-i Nuh’un oğulları Sâm, Hâm, Yâfes ile onların hanımları ve diğer müminler gemiye binerler. Hepsi 80 kişidirler. Âdem aleyhisselamın tabutunu da alırlar aralarına.
Diğer hanımı Vaile ile oğlu Yâm geri kalır. Nuh aleyhisselam “gelin binin” diye çağırır “bakın sular yükselecek birazdan!”
“Sen işine bak” derler, “biz dağa çıkarız meraklanma!”  
Ve yağmur başlar. Hazreti Nuh müminlerden birini kavmin meliki Safredüs’a gönderir.
Bir nevi son çağrı, bindin bindin, ardı tufan.
Kral debdebe ile gelir, yanında silahlı muhafızlar.
Hazreti Nuh “Ey Melik!” der, “işte size söylediğim gadab-ı ilahi, buyurun gelin, katılın aramıza!”
Melik gemiye binse kurtulacaktır ama çileden çıkar. İnin oradan diye haykırır ateşe veririm yanarsınız sonra!

BİLE BİLE İNADINA!
Nuh aleyhisselam yine hakka davet eder sabırla, “bak kurtulmak için vaktiniz var daha. “
Kral “Size inin demedim mi?” diye hiddetlenmiştir ki biri gelir kulağına eğilir. “Efendim bir kadının tandırından fokur fokur su kaynadı, durduramıyoruz yayılıyor etrafa.
- Çok tuhaf! Tandırdan su ha?
- Üstelik yanan bir tandırdan (tennur geçer kitaplarda)
Kral atının ayakları altından da su çıktığını fark eder o ara, hayvanın her bastığı yerden yeni bir delik açılmakta, sular fışkırmakta.
İnkarcılar panikle dağlara koşar. Ancak kayalar üstlerine yuvarlanır, tutunamazlar.
Ardından güneşin ziyası gider, karanlık çöker dünyaya. Bir yağmur, bir yağmur, 6 ay afat.
Geminin dümeni rotası yoktur, Rabbimiz ne yöne emir buyurursa…
Ümmetim gemiye bindiklerinde, besmele çekerek;  “Bismillahi mecraha ve mürsaha... “(Hud suresi: 41) ve;  “Vema kaderullahe hakka kadrihi...” (Zümer suresi: 67) âyet-i kerimelerini okurlarsa, boğulmaktan emin olurlar.
Sefine, dağ gibi dalgalar arasında yol alır... Şehirler üzerinden geçerken; burası filan mahal, tufandan sonra filan şehir kurulacak diye ses gelir. Mekke-ı mükerremeye vardıklarında, gemi, Kâbe-i muazzamanın etrafında, yedi defa döner. Böylece tavaf etmiş olurlar.

SUYUNU TUT
SUYUNU YUT

Dönüp dolaşıp Hakkâri civarına ulaşırlar. Ne zaman ki Allahü teala göğe “suyunu tut”, yere de “suyunu yut” buyurur.  O korkunç derya ufalıp döner yatağına, gemi de gelir oturur Cudi Dağı’na.
Müminler devamlı suya baktıkları için gözleri kararmıştır. Bu sebeple sürme çekmekle emir olunurlar.
Her kim Aşure Günü ismidle sürmelenirse ebediyyen göz ağrısı çekmez.
Üç dağ vardır ki diğerlerinden daha şanslıdırlar. Cudi, Nuh aleyhisselâmı, Tur-i Sina, Hazret-i Musa’yı, Cebel-i Nur (Hira) ise Resul-i Ekremi ağırlar.  
Müminler muharremin onuncu günü toprağa basar, şükür için oruç tutarlar. Hazret-i Nuh gemide ellerinde kalan malzemeyi katıp karıştırır bir tatlı yapar. Ancak bu bir ibadet değildir, Muhammed aleyhisselam ve Eshab-ı kiram (radıyallahü anhüm) aşure pişirip dağıtmazlar.
Gemideki seksen kişinin her biri kendi için birer ev yapar. Bir kasaba peydahlanır, Medinetüs-Semanin (Seksenler şehri) derler ona. Ve Suk-i Semanin de (Seksenler çarşısı) hareketlenmeye başlar. (Mirat-ı Kâinat)  
Nuh aleyhisselâm içlerindeki en becerikli dülgerdir ama sazdan kındıradan basit bir kulübe kurar (kıl çadır diyenler de var). “Efendim size sağlam bir ev yapaydık.”
Amaan buyurur, ölüm yok mu sonunda? (İbn-i Abbas’dan radıyallahü anh)

YENİ ŞEHİRLER
Şehir günden güne gelişir, kalabalıklaşır, bilahare Babil taraflarında bir belde daha...
Nüfus zamanla artıp yüz binleri bulur. Hepsi de mümindir, ibadetlerini aksatmazlar. Sonraki yıllarda Hazret-i Nuh evlâdı yeryüzüne dağılır, çoğalırlar.
Oğulları Sâm’dan Arap, Fars ve Rum kavmi, Hâm’dan Hint, Habeş ve Afrika halkı, Yâfes’ten ise Asyalılar ve Türkler gelir.
Bunun için Hazreti Nuh’a Ebü’l-beşer-i sani (insanoğlunun ikinci babası) ve Adem-i sani (ikinci Adem) de denilir.
Nuh aleyhisselam uzuun yıllar yaşar, vefatından önce oğlu Sâm’ı vekil bırakır. Ümmetine şirkten ve kibirden uzak durmalarını Allahü teâlânın rahmetinden ümit kesmemelerini vasiyet eder. “Lâ ilâhe illallah” ve “Subhânallahi ve bihamdihi” zikirlerinin çok söylemelerini öğütler.

İKİ KAPILI HAN
 Melek-ül mevt geldiğinde sorar. “Ey Nuh, ey peygamberlerin büyüğü, ey uzun ömürlü ve ey duası kabul olunan! Bu kadar yaşadın ne anladın dünyadan?”
- İki kapılı ev gibi, birinden girdim, diğerinden çıktım.
İmran bin Süleym’den (rahmetullahi aleyh) rivayet edilir; “Hazreti Nuh’a “şükredici kul” buyrulmasının sebebi şudur: O yemek yiyince; Beni doyuran Allahü teâlâya hamdolsun. Dileseydi beni aç bırakırdı, derdi. Bir şey içtiğinde; Bana su veren Allahü teâlâya hamdolsun. Dileseydi beni susuz bırakırdı, derdi. Bir şey giydiğinde; Beni giydiren Allahü teâlâya hamdolsun. Dileseydi beni çıplak bırakırdı, derdi. Ayakkabısını giydiğinde; bana ayakkabıyı giydiren Allahü teâlâya hamdolsun. Dileseydi beni yalın ayak bırakırdı, derdi.
Çok şükrettiği için, Şakir, Yeşkür diye de anılır.
Allah’ın selâmı evvelen bizzat Hâce-i Kâinat (sallallahü aleyhi ve sellem), bütün nebilerin, velilerin salihlerin ve Nuh aleyhisselâmın üzerine olsun.

Düzenleyen:  - YAŞAM
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...